Friday, November 02, 2007

Demedi Demeyin!

Memleketin kaavelerinde, pazarlarinda, evlerinde, hatta simdi Nisantasi “cafe”lerinde bile “ne olcek bu memleketin hali kuzum?” sorusu yayginlasti, ki bu hem ii, hem de kotu; (darilmaz buna) “entellektuel firlama” Engin Ardic’in dedii gibim, “artikin herkes sitiratejist agbisi!!!”

Nisantasindaki klimali mercedez taxii’lere bindigi gibim bi kosu Habur’dan, Yuksekova’dan dalacak, kekolari gordugu gibim daalin layn ayol, manyamislar, diycek, Barzani de soz Tanju abi bi daa olmiycak, gel buyur bi kirtlama ic, yorulmussundur, diycek, is bitecek!!!

Bu Nisantasi caffe’lerindeki muhabbet; bi de kaavelerde, pazarlarda, filanca ocaklarda donen laflar var; daa elini-beynini kullanmayi bilmeyen kopil, hayatinda beynini calistirici bi ezber faaliyeti yapmamistir, kafasinda “manitasinin” ve “yengemizin” “msn adresi”nden baskasi bulunmayan, savas denilen seyi “counter strike” veya mahalle ortasinda birinin ayirmasini bekleyen horozlasma gibim bi sey zanneden, iki adimlik yolu bile yurumeye usenip “akbil”ine guvenen kopil, “suru” halinde dolasmasina guvenip, mahallesindeki “Mardimli Memed”in dukkanini taslamak, yagmalamak gibim bi sey olarak goruyor ki vaziyeti, “boyyuk turk milleti” adina savas tamtamlari calmayi, daa dogrusu aziz kariilerim, kendi kendini gaza getirmeyi maharet biliyor… Turk milletinin, Anadolu insaninin “meziyetleri” hakkinda kimsenin bi laf sarfedecegi yoktur, onu Milli Mucadele esnasinda gorduk, gosterdik zaten; ama o koprunun altindan coooook sular akti ve hatta kimse duymasin ama, “gerilla” da anadolu insani, hatta icinde turk de var, demek ki iki “boyyuk meziyet sahibi” kapisacak!

Bu ulke insani, birinci dunya harbinden sonra savas gormedi, eziyet cekmedi diil, 1950’ye kadar neler cektigini Turgenyew’inkiler olmasa da bizim babalar ogullara anlatirlar, dinleyeni bulurlarsa… 50’den 80 kadar cekilenler ayri, 80’den ‘89’lara cekilenler ayri, ‘89’dan ‘93’e kadar cekilenler ayri, ’93-96 arasi ayri, ’96-’04 arasi ayri, ‘04’den bugune kadarkiler ayri, bugunden, eger su savas tamtamlari baltaya sarilmaya varirsa o zamana kadarki ayri, o baltalar kizila boyanmis halde yere dustukten soora bilinmedik zamana kadarki acilar ayri… Simdi Nisantasindaki Tanju ile mahalledeki kopil ne anlar bunlardan, daa ‘96’dan bile anlamaz, Sarikiz-Marikiz ayaklarina yapilmaya calisilanlardan habersiz, oter duru sadece!

Simdi bunlar hadi “kendi capinda sitiratajist”ler, olur bu kadar, ii de ici seni disi beni yakar hesabi, vaziyetden haberdar olanlarin da boole konusmasi yok mu, “cinlerle dans” etmeme bu yetiyor da artiyor bile! ‘91’deki Irak’a ilk saldiri esnasinda bizim Tonton denilen zat-i naserifin, “kaaveyi ogleye Bagdat’ta icicem, orduyu hazirla!” rahatligina (piskinlik veya cahallik daa dogru galiba), “dabi dabi, baska bi emrin!” diyerek rest ceken Kurmay Heyet, ordunun “savas kabiliyeti”nden haberdardi ve daglik arazide yolda kalmis egzosundan duman cika cika bogulmus tank birliklerinin gorulmesinin yeteri mikarda rezillik olacagini biliyordu, bildigi bisey daa vardi, o zamana gore yedi senedir kendilerini ugrasatiran “eskiya surusu”nun, Saddam’in yaninda saf tuttuguydu ve bogulmus tanklarin ardinda kuyruga dizilmis birliklerin kolay yem olacagini goruyorlardi. Taze ve kipir kipir maymun beyni yemekten zeka seviyesini birakin sureti de maymuna donmus GT’nin biri anlamisdi sonunda durumu da Tonton’a anlatmis, Tonton da hem sozunu yememek hem de kafasina gore kurmay heyet kurmak icin askeri hiyerarsiye mudahalede bulunmus ve askerin basini bi gecede koparmisti! Mahsuru yoktu benim icin mudahale etmedim, diyelim o mevzuya, cakasindan gecilmeyen askeriyeyi bi cirpida “Grand Bush”un bile “Tonton aabi” diye selamladigi soolenen zat-i naserif’in halletmesine mudahale etmemek lazimdi, ama dikkatle takip etmek de gerekti, cunku bozdugu hiyerarsi, “28 Subatcilar”i getiriyordu ordu basina; tasfiye etmeye calistiklari, TSK’nin “Yon”unu “Devrim”e cevirmis cuntaci artiklari idiyki, sizofren ve herkesi (ilginctir, kendisini bile!!!) Ibrani yapma heveslisi YK’nin (ve ekibinin) onu hayrla yadetmemelerinin sebeb-i hikmeti de budur, gecerken not edelim aziz ve leb demeden lebleyi anlayan okuyucularim… Bi de, Tonton’un getirmeye calistigi, bunun icin de hiyerarsiye mudahalede bulundugu “ekib”, bu ekip-simdiki ekip dersek, bunlarin niye Tonton abileri gibi savas tamtamlari caldigini anlayabiliriz, diye de derkenar yapalim.

Ewwet, boole Kurmay Heyet yok simdi, aksine savas tamtamlarini “sehid cenazeleri” uzerine kuran bir heyet var; ne gariptir ki simdi “sehid cenaze torenleri”ni de yasakladilar! Niyeki, diye sorarsan, “provakator arkadaslar” olabilir, “sehidler olmez, vatan bolunmez” diyebilirler, bunda bisey yok, ama “Ede Bese Hukumet!” diyebilirler, turkcesi “Ulaaa! Yeter Artik Hukumet!” , (aynisini PKK de diyor simdi, garip iste!) omuzlarina aldiklari Subaylari, artik omuzlarina almamaya baslayabilirler, mezarliga kadar yuruyus yapacaklarina, buyukelciliklere, gavuristan dukkanlarina kadar “kokteyl” ice ice yuruyebilirler mesela, kisaca “ayu cikabiluuurr” durumlari oldugundan, “ileriki bir emre kadar yassag!”… Acinacak bi durum… Kendisini na-hos buldugum, o kampatan bu kampa gecip durmaktan basi donen, onun icin de konusurken –bas donmesinden mutevellit- yerinde duramayan bi o yana bu yana firlayan “genc” bir arkadasin dedigi gibi “ulaa aglamamda mi yasak… sana ne!”, yani diimi… Kopekleri salmislar, taslari baglamislar hesabi, aglatanlar serbest, rahatca vazifelerini yaparlar ama aglamak “ikinci bi emre kadar yassag!..” “Turkiye dunyaya rezil oluyor!” Bu savas tamtamcisi Kurmay Heyet, bi de “ewwet, bugune kadarki mucadelede basarili olamadigimiz ortada” da demiyor mu hem de Basbug’larinin agzindan, o halde ne diye yamyamlar gibi tamtam caliyorsun demek gerekiyor!

Simci Aristocu arkadaslar savas istemedigine gore baris, yani PKK ile masaya oturulmasini istiyorsun diimi seni hain seni seni!, diyeceklerdir muhakkak… Desimler efendim, efendim, dilin kemigi yok ve bunlarin zaten hicbiyerlerinde kemik yok, kilciksiz, omurgasiz zaten bunlar, bunu da soylerler. Savasin karsiti baris oluyor ve baris istemek suc oluyor!!! Konjekturde musait, aklima hemen “Baris Davasi” geldi, yok hayir, kibleleri Moskowa olan tatlisu aydinlarimizin davasi diil, daa eskisi, bizim tarihimizdeki ilk barsi davasi… Baris Davasi’nda yargilanip asilan da kim biliyor musunuz hem..!? IT’in silahsorlarindan Yenibahceli Yakup Cemil!!! Meraklandiniz diimi aziz kariilerim, devam edelim o halde…

Savas oncesinden itibaren Enver Beyin (daa Pasa olmamisti o zaman ve zaten Pasa oldu, olan oldu) ekibinden olan, onun emriyle daga adam cikaran, vuran kiran, elinden silah hic dusmeyen Yenibahceli Yakup Cemil, IT’in hukumete gelmesiyle birlikte butun bu islerden elini etegini cekmek durumunda kalinca, can sikintisi icine dusuyor tabii, Allahtan yardimina savas yetisiyor, eh Enver Bey, bi cirpida bilmem neredeki hizmeti ile Edirne icin yapilan savasta yaptigi bilmem neler ile alti senelik terfi alip eksik kidemini tamamlayarak Pasa’liga yukselmis, tabii ne dolaplar cevrilmistir, ne tehditler edilmistir, icinde aha bu Yakup Cemil’in de oldugu silahsorlar ekibi silahlarin kabzasiyla oynaya oynaya ne gecit torenleri yapmistir ayri mesele, neticede Pasa olmustur Enver Bey… Talat Bey, “orgutculuk ustasi” olarak isin basinda, Enver Pasa Harbiye Vekili, Cemal Pas da Bahriye Vekili; Cemal Pasa bi de Sam’da. orada kaliyor, kendisini Suriye Krali gibi felan goruyor, Enver Pasa zaten arkadaslarinin lafiyla tek basina (harbiden tek basina) daga ciktigi donemde “Napolyon” gibi goruyor kendini, memleket zaten “Enverland”, bizim Yenibahceli Yakup Cemil durur mu, hernekadar as-tek sinifindaysa da “Yarbay” olmayi kafaya koymus:)) Bunun hikayesi de bi baska aglanacak ama sinirden aglanacak haldir… Enver Pasa’nin Teskilat-i Mahsusa’nin bas silahsoru Yakup Cemil, savas esnasinda Bagdat’ta, Enver’in kendinde kucuk amcasi Halil (Kut) Pasa’nin emrindedir; cephe icin gerekli tahkimati yapamadigindan saldiriya gecemeyen, bu durumu Ingilizlerin cakmasini da engellemeye calisan Halil Pasa, sadece mudafaa durumunda kalmaktadir ve oradan oraya savrulup veya kovulup duran Yakub Cemil’e, “ise yarasin” bari diyerek bir taburu emrine veriyor ve “Aha burada dur, burayi elinmde tut, sakin taskinlik felan da yapma!” diyor… E tabii, hareket yok, otur babam otur, Yakub Cemil gibi bi silahsore yarasir mi bu, hem Halil Pasa da kim oluyormus, o ne badirelerden kurtulmus biri, ne vurusmalara girmis biri, Pasa “otur!” dedi diye pasa pasa oturacakmiymis, zaten bunlar aserlikten savastan ne anlarlar der ve elindeki taburla Allah Allah Alllaaaaaaahh! diye saldirir! Netice elbette taburun bozguna ugramasi, cephe aciginin Ingilizlerce farkedilmesi, yuklenmeye baslamalari gibi Yakub Cemil’in de coooooook umurunda olan luzumsuz islerdendir! Halil Pasa tabancayi cekip indirecek asagiya ama, arkasinda IT var, yigen Enver Pasa var, varogluvar, de git Allahindan bul dercesine, “yaptigin buyuk hizmetlerden oturu seni genel karargahtan istiyorlar” deyip defediyor bizimkini… Madalya almak umuduyla Istanbul’a dooru yola cikiyor bizimki, tesaduf Enver Pasa da Halep’te o an, karsilasiyorlar, bizimki bi memnun bi memnun, Enver kendisini karsilamak icin yola cikmis zannediyor. Basliyor yaptigi hizmetleri anlatmaya Yakup Cemil, esasinda daa cok hizmetler yapacakmis da Pasalar isi bilmediklerinden ayak surtup kendisine engel oluyorlarmis, hatta ayiptir soolemesi amca Halil Pasa bu engelcilerdenmis felan… Bu durumda kendisiniYarbay yapmali ve bir Tumeni de emrine vermeliymisler, memleket batarmis yoksa… Kacin kurrasi Enver Pasa, malini biliyor tabii, olur canim dabi dabi diyor, hele sen Istanbul’a git, uslu uslu beni bekle, Musul’da Kurt alaylarindan bi tabur kurayim once, soora sana veririz onu, diyor… Dooru Istanbul… Bekle ki Enver gelsin… bi haber aliyor bi gun Enver gelmis, dooru Harbiye Nezareti; simdiki Istanbul Universitesi… Sak sak diye selamla iceri daliyor, eee n’oldu bizim is, diyor, haa o mu personel muduru ile gorus ayarlasinlar diyor. Bi sevinc bizimkinde… Dooru Personel muduru Sevket beyin yanina… Boole boole boole… Durumdan haberdar olan Sevket bey, basliyor bugun git yarin gel’lere; Yakub Cemil bu, ne anlar bu ayak oyunlarindan, garibim “yarin”i da yarin zannedip hergun Sevket beyin kapisinda; dayanamiyor Sevket bey, “git isine kardesim yaw! Senin icin bi emir felan yok!” diye kestirip atiyor; nasil atmasin, hergun karsisina gecip, silahinin kabzasiyla oynayan, olmadi saat zincirini cevirip duran adamdan biraz tirsiyor tabii, gir efendinle konus diyor… Savasin gidisati, IT’lerin kendi aralarindaki alavere-dalvereleri ile iice dellenmis olan Enver Pasa’nin karsisina cikip, “tumen komutanligi mese…” der demez, “ulaa teres, ne tumen komutanligi, ne yarbayligi, sen yedek suubaysin, ciksan ciksan Binbasi olursun, actirma agzimi” felan diyip fircaliyor bunu. Dariliyor kusuyor Yakub, dosdogru Sapancali Hakki’nin yazihanesine daliyor, boole boole boole diye basliyor anlatmaya… Sapancali, durumu cakiyor, yatistirmaya felan calisiyor, telefon caliyor o an, arayan Enver Pasa, durumu anlatip nasihat etmesini istiyor, taskinlik yapmasini engellemesini, zati cephelerde tum komutanlara illalllah dedirttigini, bu isleri birakmasini gerektigini hatta kendisi gibi ticarete atilmasini tavsiye etmesini felan soyluyor. Sapancali durumu cakmistir zaten de iice uyaniyor biraz nasihatla hadi evine git uslu uslu otur yat uyu dinlen diyor… Tesaduf iste, trende uykusu geliyor bu kizginlikla Yakub’un, yari ruya yari etrafdaki “savas fena gidiyor, baris gorusmeleri felan yapilsa bari..” gibim konusmalarin etkisiyle bi uyaniyor, “ben artik savas diil baris hemi de tekli baris istiyorum anasini satiyim!” diyor… Tekli baris da n’ola dersen muhterem okuyucum, tek tarafli ateskes ve tek tarafli baris gorusmelerine baslama demek oluyor. Dosdogru yine Sapancali Hakki’nin yazihanesi; iceride Husrev Sami beyle, Enver Pasa’nin eski yaveri Mumtaz bey de mevcut, oturmuslar ucu birarada cay yudumluyorlar. Yakub kapidan iceriye, “ben barisci hemde tekli barisci oldum artik” diye iceri girince, rivayet olunur ki hepsi bardaklari ellerinden dusurmusler!!! Durur mu Yakub, “bu Almanlardan bi hayr yok, memleketin anasini aglattilar, Itilaf devletleriyle anlasip baris yapalim, zaten millet hep bunu konusuyor” felanla devam ediyor… Dusunebiliyor musun uyanik okuyucum, adam Enver Pasa’nin eski de olsa yaverinin yaninda Almanlara laf atiyor, can dusmanlari Ingilizleri ovuyor!!! Ikisi, musaade isteyip gidiyorlar, basbasa kaliyor Sapancali Hakki ile… Sapancali basliyor nasihate, sen dusunme bunlari, simdi sinirden boole soyluyorsun, sabret durum hallolur deyip, hatta bos bulunup, kendisi Sofya’da bulunurken hem fransiz hem ingilizler tarafindan baris gorusmeleri icin arabuluculuk onerdiklerinden ama kendisinin reddettiginden bahsediyor. Nasihat edip evine gonderiyor. Yakup durmuyor tabii, eve gidince kardesi Seyit Mehmet’e “dogru parti merkezine gideceksin, barisci oldugumu, savas istemedigimi soyleyeceksin, diyeceksin ki, ya bugunden tezi yok hukumet baris gorusmelerine baslar, ya da darbe yaparim anasini satiyim!” diyor… Seyit Mehmet bi kosu partiye gidiyor ve durumu tum ciddiyetiyle anlatiyor: “ Millet bizim Yakuba bi haller olmus, baris istiyormus haberiniz olsun!” diyor. Parti de sokta! Kafasina saksi mi dustu felandan baslayip bi dizi tahminde bulunuyorlar ama hicbiri tutmuyor, anlatilanlara gore Doktor Riza Nur’a gostermekden de Riza Nur’un kendisinin doktorluk oldugundan felan bahsedip vazgeciyorlar:)) O an, ziiirrr ziiirrrr diye telefon caliyor Kara Kemal’in evinde, Talat Pasa’nin bas adami, cikiyor telefona, “Kemal, acil seninle gorusmem lazim!” diyen Yakub Cemildir. Hastalik bahanesi ile Memduh Sevket’i (Esendal) gorusmeye gonderiyor; garibim Memduh, saskin bi halde durumu dinliyor evin icinde saat kordonunu sallaya sallaya dolasan “Baris-man” Yakub Cemil’in agzindan; maasallah maasallah, ben karar veremem tabii, Parti Kurulu karar verir, hemen gidip bu cok cok coooook onemli haberi vereyim diyip sivisiyor oradan… Aksam da Talat Beye durumu anlatiyorlar, “ Yakub tozuttu, boole boole boole diyor”… Talat Bey, kurnaz tabii, orgutcu arkadas, kumpas kurabilecek durum olabilir diye, “Yakub’un kafasi bu islerden ne cakar, Sapancali Hakki’nin yanindan cikmiyor zaten, bu is onun basinin altindan cikmis olabilir, hele bi tahkik et bakalim” diyor, boolece Enver’i halledebilmenin yolu acilabilir diiye dusunuyor. Ertesi gun, Partiden cagrildigi haberi uzerine sevgi buseleri dagita dagita bi hal olmus halde Nuruosmaniye’deki parti merkezine, Cumhuriyet gazatasinin binasi idi, Kara Kemal’in yanina cikiyor Yakub Cemil, ayni laflari tekrarliyor tabii, Kara Kemal de “wala ii akil etmissin Yakubcuum, ama itilaf devletlerini de bi yoklamak lazim, bi de bu huhusda calismalar yapan arkadaslar bulmak lazim, var midir bilgin “barisci”lar kimlerdir Yakubcuum”, diyor, Yakub da “vardir vardir ama simdilik soyleyemem” diyor. Durum anlasilmistir, ama bi de heyet-i askeriye ne dusunur, onu da yoklasak mi Yakubcuum demeye kalmiyor, kumpasa geldigini anlamayan “sevgi busesi Yakubcuuuumm” bi kosu Harbiye Nezaretine, Mustesar Mahmut Kamil’e variyor, “Tumen ve yarbaylik icin gelmedim, rahat ol, durum boole boole, Kara Kemalle gorustum, olur dedi ama asker ne diyor bi bak hele diye sordu, onun icin buradayim; sen hukumeti itiret o is kolay, tekli barisi kabul etmezlerse dusurum onlari, parti kabul ediyor, sen ne dersin”le lafa basliyor. Mustesar, ayvayi yedik diye dusunuyor tabii, versemiydik bu hergeleye bi tumen acaba diye dusunurken, olur olur hele sen bi eve git, biz hayet halinde oturup konusalim deyip basindan saviyor. Elinde saat zinciri sallaya sallaya Nuruosmaniyeden inerken, Babiali’nin orada birden aklina geliyor, yaw bi de su Sadriazama , Said Halim Pasaya, ugrayalim da ona da haber vereyim, sevgi busesi oldugumu, diyor ve cat kapi iceri daliyor. Said Halim Pasa, Enver Pasa’nin (daha beyken) Harbiye Naziri olmasi icin zirtpirt odasina dalip silahlarini oksayip duran ekipden Yakubu gorunce icinden “yine ne istiyor bu hergele, patronunu Nazir yaptik ya!?” diye dusunurken, Yakub basliyor, durum boole boole boooleyken de boole, herkes benimle ayni fikirde, partide kabul etti, ordu da, ne olursa olsun ben bu barisi yapacagim…” der, Sadrazam’in “devam yavrum” demesi uzerine “olmazsa hukumeti devirecegim!” diyince, “af buyur ewladim, bi da soyler misin” demesi uzerine “Yakubcuuuum”, Sadrazam Said Halim Pasa’ya, “kendisini devirecegini” soyleyiverir:))))) (Gulmeyin arkadaslar, bunlar yasanmis isler!) Said Pasa, var bunda bi is, IT’liler yine bi halt karistiyor diye dusunup, memleket icin hayrlisi neyse o olsun Yakub be, ama bu parti isi malum, bi de Talat Beye sorsaniz, diye basindan saviyor bunu… “Yakubcuuuumm”, muthis bi sevincle cikiyor Sadrazam’in yanindan, icinden de onu urkuttugunu, onun Enver Pasa’ya baski yapip su Tumen’i ve Yarbayligi verdirtecegini, sooooooorada memleket nasil kurtarilirmis herkese gosterecegini dusunmeye basliyor. Ertesi sabah evinden cikarken, ne hikmetse! oralardan atla gezintiye cikmis olarak dolasirken tam da Yakubcuuumm’un evinin onunde mola vermis Talat Beyle karsilasmasin mi!!! Ne devlet! Enver’in Nazirliginin diyeti olarak Talat Beye “fahri suvari rutbesi” verilmis oldugundan, eh tabii atla gezintisi tabii, hernekadar evi suyun ote tarafinda ve sabah sabah Erenkoyde, Yakubcuuumm’un evinin onunde durmasi garip gelse de, Yakubcuuumm sevgi busesi icinde oldugundan durumu anlamiyor ve “hah Talat Bey ben de tam size geliyordum, Allah cikardi sizi karsima” diyor, Talat Bey de “hayrola” deyince, basliyor durumu anlatmaya, booole booole booole, en iisi baris, tekli baris hemde, Sadrazam da benimle ayni fikirde, olmazsa devirmek gerek, savasa devam diyenleri devirmek, diyor… Kurnaz Talat Bey, haklisin Yakubcuuumm, bende seninle ayni fikirdeyim, ama Enver Pasa ne dusunur, bi de ona danismak lazim” deyip atini dehleyip gidiyor… Durur mu Yakubcuumm!!! Devrim yapacak ya adam ayarlamak lazim… Bula bula kimi buluyor biliyor musunuz!? SIkI durum ve gulmeyin: Harp Divani Baskani Yaveri’ni!!!! Bi guzel de planlama yapiyorlar, hatta Sapancali Hakkiyi da cagiriyor, Sapancali geldiginde durumu bi goruyor, manyakmisin ulan sen! Adimi bu islere karistirma, sen de cek git, saka yaptim aaabi felan de, diyip zilgiti basip gidiyor. Ama olsun Yakubcuumm’u kim durdurur, plan yapiliyor, 13 Temmuz 1332 (1916)da Meserret kaavesinde bulusup Babialiyi basip devrim yapacaklar! Tarih geliyor, devrimci 10 kadar “Yakubcuuumm kafadari” ile Meserrete geliniyor, daa sokaga girmeden millet, iste Yakub Cemil bak birazdan Babialiyi bascak! diye konusmaya basliyor!!! Kaavede bile “Yakubcuumm kafadar”larindan fazla hafiye!!! Araya giriliyor Sapancali Hakki’ya haber veriyorlar, gel su arkadasini al, fena olacak sonu, diyorlar, o da geliyor, adamlari “uymayin su hergeleye yaw, akilli uslu adamlarsiniz siz” diye dagitip Yakup Cemil’i bin dille “wala soora birlikte yapariz, bugun hava cok sicak devrim yaparken terleriz, soora da hasta oluruz, hic deger mi bi devrim icin hasta olmaya Yakubcuum” diyerek alip goturuyor. Eh tabi bu duruma en cok Kara Kemal’in “firsat kacti Sapancali basti ve isi bitirdi” demesiyle Talat Bey uzuluyor tabii. O anda da Sapancali, Kara Kemal’i de basiyor, “ulaa denyo, ne numaralar cevirdiginizi bilmiyor muyum saniyorsun! Ayaklarini denk al, yoksaaaaa!” deyip cikip gidiyor. Doogru Mumtaz Beyin yanina, Yakub iice sapitti, gidin durumu Enver Pasaya anlatin biseyler yapsin diyor. Enver Pasa da hadiseyi dinliyor, “yaw disarda, Istanbuldan bayagi uzakta bi gorev verseniz” diyorlar, Enver kopuruyor, “adam tumen istiyor tumen, gormuyor musunuz, kafayi yemis, ne olup bittiginden habersiz, tumen mi verilir buna” diyorsa da o an, adini “Umum Alemi Islam Ihtilal Teskilati”na cevirdigi Teskilat-i Mahsusa’yi Iran’da “devrim” icin faaliyete baslayacagi aklina gelip, yarin getirin su hergeleyi bana, Iran’da gizli bi teskilat kurmak istiyorum, Sahi devirmeye gondereyim onu, artik onun yerine Sah mi olur Kral mi olur bilmem, ama buralardan hic diilse uzak olur! diyor. Mujdeli haberi hemen ucuruyorlar Yakubcuumm’ a, ne oluyor tabii, Yakubcuuumm hemen baris denilen rezillik hakkiinda bi nutuk cekiveriyor, savastan baska yol olmadigini, aslinda darbeciligin KanunuEsasiye gore de suc oldugunu, yapani asmak gerektigini felan soyluyor:)) Dosdogru Enver’in huzuruna, bi firca, bi firca, giki cikmiyor Yakub Cemil denilen herkesin korktugu adamin; “simdi” diyor Enver, “sana bi gorev veriyorum, Iran’a gidip Sah’i devireceksin, teskilat da kurulacak” diyor… Yakub’ un akli tumen’de tabii, “tumen mi kurulacak” diyor, “ne tumeni kolordu!” cevabiyla, kopuyor bizimki, havaya firliyor sevincten, yaptigi bloflerin karsiligini aldigini zannediyor. Ii de nerden bulcaz kolordunun neferini gibi kiccik bi teferruat var ama, sorun mu Bekiraga Bolugunden; hirlisi-hirsizi, iti-kopugu, asker kacagindan avf-i sahane salarak “Kolordu” hazirlaniyor; af lafini duyan kosuyor, oole ki cephedeki neferden cok firari varmis der insane; kendilerine gosterilen askeriyeki kisim doluyor tasiyor, yer bulmak lazim, Enver’in izniyle tam da Harbiye Nezaretinin Mercan’daki kapisi karsisindaki bakirci dukkanlarina bile “kolordu neferleri” yerlestiriliyor… Iste film burda kopuyor aziz ve tarih meraklisi okuyucularim… Talat Beyin istedigi firsat, orgutculuk burada konusuyor, olmayani var gostermek burada oluyor ve bu bakircilardaki “kolordu”nun, uzerleri binbir yamali, dooru durust ayakkabisi bile olmayan aha bu kolordunun, “Harbiye Nezareti”ni yani Enver’i basip, suikast yapacagini, devrim yapacagina dair bi rapor hazirliyor… Neyse uzatmayalim efendim, Yakubccuuumm tutuklaniyor, belindeki silahin kabzasini oksaya oksaya ifade veriyor, cikip gidecegini zannederken “hadi buyur asagiya” denilerek tutuklaniyor, giki cikmiyor, Enver Pasa kurtarir beni diyor. Enver de durumdan haberdar, Talat’in getirdigi raporu okuyup zerre kadar inanmamasina ragmen, Talat hergelesi ne planliyor diye suyuna gidiyor, kendi adamlarindan birinin tutuklanmasina sesini cikarmiyor; Sapancali Hakki da tutuklaniyor tabii. Sikiyonetim Mahkemesinde ifadesini hakim mustantik Vehbi bey aliyor Yakub’un, anlat hele demesiyle de basliyor anlatmaya… “Ben aslinda Tumen sahibi Yarbay olacaktim amaaaa…..” deyip nasil “tekli barisci” oldugunu, IT’lilerle nasil gorustugunu, onlardan nasil onay aldigini, Kara Kemal ve Talat Beyin, hatta kendisini devirecegi Sadrazam Said Halim Pasa’nin “olur yawrum, devir bizi, arkandayiz” dedigini anlatinca Vehbi bey, ya bu kafayi yemis veya kumpasa dusmus ama uyanamis diyor icinden… Ifadeler hergun Enver Pasa’ya ulastiriliyor tabii ve o da goruyor durumu, anliyor isi, onun anladigini Talat Bey de goruyor, yeniden bi plan yapiyor, gizlice hapishaneye Kara Kemal’i sokup, “Enver’in kendisine kizgin oldugunu, isin icine luzumsuz isimler katarak (kendisinin ve Talat Beyin mesela) karisiklik olusturdugunu, eger Enver’in hismindan kurtulma istiyorsa, beraber yargilandigi ama Enver’in kiyagiyla tutuklanmayan eski yaveri Mumtaz’in ismi ile, eger darbede basarili olsalardi kimi Sadrazam ve Harbiye Naziri yapacaklarini soylemesi gerektigini” dikte ediyor. O gune kadar, ben ettim sen etme, gel affet, gidiyim cepheye bu Istanbul bana yaramiyor, olursem bari cephede oluyum aabii, diye Enver’e mektuplar yazan Yakubcuuumm, demek oole ha, gorurler onlar, diyor. Ertesi gun de bi sakiyor bi sakiyor gorme gitsin, “felaket bi baris yanlisi oldugunu, memleket icin tek sansin baris oldugunu, ama kendisinin tutuklanmasi ile bu sansin da kactigini, eger darbe yapmayi becerebilseydi, Mustafa Kemal’i Sadrazam, Fethi Pasayi da Harbiye Naziri yapacagini vs.vs.vs.” soyleyip imzayi basiyor; bu saydigi son iki isim, Enver’in nefret ettigi iki isim, M. Kemal o siralar Nisantasinda IT hakiinda sayip dokuyor, baris diyor, yani “zemin” de hazir… Enver bunlari bi okuyor, kopuruyor, Talat da “baris lafi tehlikeldir cancagizim, birlik ve beraberlik olmak varken, cephede nefere destek olmak varken baris… baris.. diye tutturmak, memlekete fena halde zararlidir, ibret-i alem bi ceza vermek lazim” deyince, “asin gitsin!” diyor. The End!

Uzun oldu, unutmusunuzdur buraya nerden girdik, hatirlatayim, savas tamtami calanlara giydiriyorduk, onlarin da hemen Biz@’i, savas istemiyorsan, baris yani PKK ile masaya oturalim diyorsun, yani hainlik yapiyorsun, diiye suclayacaklarindan bahsederek buraya girmistik aziz kariilerim…

Buyursunlar “cedleri” nasil “baris” istiyormus, nasil “savas” istiyormus yukaridan ogrensinler, aman bu turden baris da savas ta Ben@’den uzak olsun efendim! Goruldugu uzre, nasil olursa olsun bu memlekette “baris” dersen, sonun, Yakubcuuumm gibi olur:)) Yukaridaki hikayeden ama filmlerin baslangicinda yazar ya bazen, “bu filmin hikayesi gercek bir oykuden yararlanarak hazirlanmistir, sadece sahis ve yer isimleri degistirilmistir ” diye yazar ya, yukaridaki cisciplak yasanmis bi oyku! Simdi bu hikayeyi niye anlattik!? Laf lafi aciyor iste, deyip gidelim…

Hemen hepsi, eski –ama harbiden eski, yani eskiden simdi oole diil- Solcu olan “editor”lerin elindeki gaste ve tv.ler yani “medya”, Tonton abi sayesinde hidayete erdiklerinden, onleri acilip kendi laflariyla “40’dan soora guzel, kaliteli bi sarap icme” gunlerine kavustuklarindan, bunlardan korkulur, korkulur ama bunlarin savas tamtamcisi olmalarina da bi bakmak gerek. Niye boole yapiyorlar!? Mahalledeki internet cafeye giren herkes su Yuksekova KATLIAMININ nasil oldugunu, dogrusu aciklamalardaki sabalaklik ve tenakuzlar sebebiye durumun bildigi, bilmesi gerektigi gibi olmadigini anlarken, bu adamlar nasil anlamaz ve butun sucu 8-sekiz esir askerin uzerine atarak Komuta Heyetini aklamaya ve savas tamtamlari calmaya devam ederler, akil sir ermez iste! O gunku saldirida, hem oncu birlik pusuya dusuruluyor hem de Yuksekova Piyade Taburu’na saldiriliyor anlasildigi kadariyla ve bu saldiri sebebiyle, ondeki, siniri gecip operasyon yapmaya giden piyade taburuna yardim-mardim gelemiyor, merkez bina yogun ates altina aliniyor, o gun cikan haberlerde bi ara gozukup soora kaybolan habere gore, zirhli duvarlara sahip binanin duvarlari dahi yikiliyor! Senin taburun kipirdayamaz hale getiriliyor, onculere yardima gidemez hale geliyor, onculere yardim bile 4 saat soora gidebiliyor, o da sadece bi kesif helikopteri ve silahsiz, sen butun bunlardan haberdarsin ve hala savas tamtamlari caliyorsun! Nasil!? Hangi mantikla!?

Su mantikla… Bunlar, bu ALCAKLAR, tamamen kendi yetersizlikleri sebebiyle olup giden canlarin cenaze torenleri yasaklamakla kalmadilar bi de durumdan vazife cikarip, “torenlerde niye tesetturluler yok!” demeye basladilar; bu ahmaklar, o tabutlarin uzerine kapanan tesetturlu anne, baci, kardes, yengeyi o kahrolasica gozleriyle goremiyorlar diyerek gecmek ama sunun uzerinde durmak gerek: Bu ALCAKLARDAN biri, hangi rezil kiyafetle dolasiyorlarsa, hangi rezaleti yaptilarsa, kizinin universiteden arkadasina camii de bile muamele cekmeye mi calisti nedir, iste o , hani camiiden BILE kovulan ALCAK varya, iste o, “niye zengin cocuklari diil de fakir cocuklari oluyor!” diye soru soruluyormus ona aciklama yapiyor, efenim, zengin cocuklari hep okuyorlarmis, universiteyi bitiriyorlarmis, disariya aciliyorlarmis, babalarinin islerinde calisiyorlarmis, tabii ya bedelli ya kisa donem yapiyorlarmis, onun icin olenler arasinda “zengin veledleri” yokmus, olenler hep fakirlrin cocuklari imis!!! Bre alcak! Yuksekovadaki katliaminda giden canlardan biri de asttek, Haseki Hastanesinde “Urolog doktor”, okumus cocuk, sizin veledler gibi para karsiligi alinmis diplomalarla okumamis, bizatihi sekiz sene essek gibi kitap okumus, alnindan, bilmemneresinden ter akitmis, doctor cikmis, yine oralarindan ter damlaya damlaya calisirken “hadi askere!” denilen, Haseki gibi tam simdi hem de torpil koyabilecegi bir yerde calisirken kahytarmamis, “vatan hizmeti”ni yapmaya kosmus! Uc aylik asker! Uc ay! “Vurulmus yatiyor” simdi; seninkiler de, sizinkilerde her gece Ortakoy sahilinde, Nisantasi clup’lerinde buldugu kendi gibilerinin kizlariyla veya orospularla duzuserek yatiyor! Simdi kimse, “zengin cocuklari olmuyor” lafina sesini cikaramaz, aha bu camiden bile kovulacak bir hal sahibi olan “amiral gastesi yazari” bunu itiraf etti iste! Bunun devami nedir biliyor musunuz, sevdigim bi laf: “VATANDASIN MEMEDI COOOK!” Bunu bu noktadan soora soolemeselerde olur artik zaten, bizim kopiller okuyor, diploma alip sirketlerin basina geciyor, derneklere, vakiflara otomatikman giriyor, aile boyu hukumdarlik devam ediyor, topu tou 3000 AILE’yiz zaten, bi de askere gonderip olmelerine goz mu yumalim, siz gidin iste, demekten baska nedir yukarida laflar!.. Ey aziz okuyucu, azizim milletim, not et bunlari, not et!

Ewet, Nisantasi “youngs”indan mahalledeki kopiline, medyasindan Kurmay Heyetine kadar herkes “savas tamtamcisi” olunca insane sasiriyor, hani bu cok ama cooook demokratik egilim (halk girelim diyor aabii!) karsisinda bu iste mi bi yanlislik var, yoksa Biz@ mi yanlis dusunuyoruz diye akildan gecmiyor diil; bi de ustelik “3 Mart Tezkeresi”nin intikamini alircasina, “siz diilmiydiniz tezkereye karsi cikanlar, buyur, gelsiniz mi bizim dedigimize, o gun girseydik bunlar basimiza gelmezdi!” demiyorlar mi!!! Bunlar tam koylu kurnazi veya “Sark politikacisi tipolojisi”nin ipuclarini veren tipler ve uzerinde konusmak gerekiyorsa da bunu sosyologlara birakmak lazim… Ama soylenecekleri soolemek lazim: Ula hiyar sirtlan surusu! Daa burda, dagda bayirda dolasirken o cok ama cook yuksek askeri savas kabiliyetiniz sebebiyle –af ola!- kek gibi avlanirken, elinizden sadece, is isten gectikten ve saatler soora napalm atarak ormanlari yakmaktan baska bisey gelmezken, Siyonist ittifaga kok sokturen Irakli direniscilerin arasina dalsaniz haliniz n’olurdu, ama nasilsa “vatandasin memedi” olecekti, sizin kopiller “okuyup buyuk adam” olup 3000 AILE SULTASINI devam ettirecekti dii mi!? Sen once kendi daginin tasinin baginin guvenligini sagla, 20 gerilanin pesine 40 bin asker, onlarca Apaci-sikorski-F-16 takip ustune bi de en az 10’dan askerin canini yerde birakarak rezil olmamayi ogren, Irak cehemmenime girdigin gun hergun en az 10 askerin tabutunun Haburdan girisi yapabilecegini de gor, soora konus, demek lazim!

Ama isin doorusuna gelirsek… Derini veya kendisi ne kadar var tartisilir, “Devlet” denilen nesneyi yoneten kimse onlar, kendi hesaplari icin milletin ayranini kabartmayi, sokaklarda suru halinde dolastirmayi ii biliyor, haklarini vermek lazim! Sokaktaki arkadas gaza getirilenlerin o istegi ile boole konusurken., gaza getirenlerin hesablari da tek tek ortaya –bi sekilde- cikiyor… “2007’de darbe ihtimali fiftififti” diyen ustelik bi de “darbe senaryosu” yazip bunu da TSK’dan da zat-i naseriflerin bulundugu bir oturumda tartisan kadinin, TC’ye akil verme, gozu ustunde kasi var hesabi her firsatta firca atmasiyla ve tabii ki ve elbette Barzaninin akil hocasi ve dostu, meshur yahudi kocasi, ne hikmetse “ezber bozarak”, TC’nin kuzeye girmesini, Barzaniye haddini bildirmesini felan istemeye basladi!!! Bikac sene once Kandil’e gidip gerillanin gitar resitallerini dinleyerek hayran hayran bunu millete aktaranlar simdi “ille de Cenaze Marsi, olmadi kresento!” demeye basladilar! Acep niyedir!? “Derin”dir, derin efendim, teferruati aha blogunuzdaki yazilarda deyip gecelim…

Simdi bizim cenahta bunlar oluryorken karsi cenahta neler oluyor aceb diye merak eden cok sayin kariilerime bilgileri sunmaya baslayalim…

Efendim, bu PKK denilen cok ama cok fena bolucu orgutun “Serok Apo”su paket yapildiydi ya, soora bu Imralidan “Ulaa kekolar, simdi siz birbiriniz yersiniz, kurun bi Baskanlik konseyi, parselleyin bakin isleri” demisti ya, iste bu parselasyonda kendisine “Halk Savunma Merkezi Baskanligi” (Sivil Savunma Merkezi Baskanligi gibim bi sey ama daa cok Kalesnikof amcayla dolasiyorlar) dusen Duran Kalkan (Serok Duran Kalkan) arkadas, Ekim 15’de “proxy” denilen nimetden habersizlerce sitesine “mahkeme karariyla erisimi yasaklanan” Firat Haber Ajansi-ANF’ye bi roportaj veriyor. Memleket meselelerini konusuyor, tezkere cikar mi cikmaz mi, kuzeyden giris olur mu olmaz mi, Barzaninin hesabi ne, verir mi vermez mi, ABD ne yapar felan gibi mevzular…

Diyorlar ki asker, TSK, girerse ne zaman girer; hani bi vakitler laf vardi, ihtilal baharda olur, ya da en son guzde, kisin ihtilal yapilmaz, camura saplanir cemseler, tanklar, rezil olunur, bu minval bi cevap veriyor:

“-Güz’ün girebilirler Güney Kürdistan’a kışın geçmeleri zordur. Çünkü tanımadıkları bir alan kış mevsimi zorlu bir mevsimdir. Tarihte diyorlar, İskender bile kışın girmişte geçememiş, canını zor kurtarmış. Herhalde Türk ordusu bunları bilebilen bunlardan ders çıkarmayı da bilebilen bir ordudur. Öyle her şeyi bilemez konumda olamaz. Hesap etmek zorundadır, askeri gücünu hesap etmesi bir zorunluluktur.’’

Yuksekova katliamindan soora sucu gerilla(!!!) ile esir askerlerin uzerine atmaya, bi de bunlarin bir kismi zaten asker kacip PKK katilanlar, yani TSK’nin planlamalarini, saldir ve savunma tekniklerini biliyorlar, olur boole seyler, demeye getirenlere, buyrun su Serok Duran Kalkan arkadasa da bi bakin derim… HSMB olan Kalkan, en fazla 15 gunluk bi sure veriyor kisaca, heran girebileceklerini hesapliyor ve buna gore de haziliklarini yaptiklarini soyluyor. Ve dewam ediyor:

“- Herkes artık askıda kalmış, beklenti içine sokulmuş bütün toplum. Sanki geçince orada hemen yok edecek, her şey bitecek oysaki 1983’ten 2003’e kadar belki de yüz kere geçtiler. Ne oldu sonuç? Türk ordusu Güney Kürdistan’dan yıllarca hiç çıkmadı, sağda solda hep operasyon yaptı. Sonuç nedir? Niye ezemedi gerillayı? Ne kadar kayıp verdi bu süreçte? Şimdi de bundan başka bir şey olmayacaktır. Yani bu sınır ötesi operasyonun öyle pratik bir değeri yoktur. Yapacaklarından da değil, onu politik bir araç olarak kullanıyorlar. Güney Kürdistan yönetimine, Irak yönetimine ve ABD’ye karşı bir şantaj aracı olarak kullanıyorlar. Bir politik baskı aracı yapmaya çalışıyorlar. Bu temelde taviz koparmak istiyorlar. Onları aslında PKK’ye karşı mücadele içine çekmeye çalışıyorlar. Yoksa öyle sınır geçip her şeyi bitireceğiz biçiminde bir iddiaları da olamaz. Kaldı ki Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ bu konuda özeleştiri yaptılar. ‘90’lı yıllarda sınırı geçme karşılığında KDP ve YNK’ye verdikleri destek karşılığında, şimdi karşılarına bir Kürt devletinin çıktığını, bunun da kendilerini çıkardığını izledikleri politikanın yanlış olduğunu’ kendileri söylediler. Herhalde şimdi de sınırı geçerlerse bir şeyin karşılığında geçecekler. Bir yandan sen deki, 90’larda böyle yaptık yanlış oldu öz eleştiri veriyoruz, şimdi tekrar deki, aynısını yaparım, doğrusu budur kim inanır sana? Bu sözlerin inandırıcılığı var mı? Ne kadar çelişki arz ettiği ortada. O bakımdan bu Güney operasyonu politik baskı içeren bir özellikten başka bir şey taşımıyor.”

Her mantic sahibinin, kafasinda beyin tasiyanin gorecegini, gormeyenler icin HSMB olan Kalkan da soyluyor, “bu ne perhiz bu ne lahana tursusu kardesim, bu ne celiski,” diyor ki “ben akilli dusman ararim” arkadas der gibi… Ki sonuctan o kadar eminki kendince, roportajin icinde ikidebir, yerli yersiz, “bekliyoruz, engel olan yok onlara, gerilla bekliyor, buyursunlar” diiye de kilcik atiyor. Ewet sorusu oldukca hakli, “ne degisti de geliyorsun?” diyor, daa dun Barzaniye destek oldun, birlikte bize karsi operasyon yaptin, soora 2000 adaminla geldin senelerdir oturuyorsun burada (sahi onlar ne is yapiyor orada?), burdasin yani, ne degisti de simdi dostun, destekledigin, devletlestirdigin Barzaniye kopuruyorsun?! Bu soru, ortadadir ve mantikli bir cevap beklemektedir; “bir gelecez pir gelecez” gibi ici seni yakar disi ABD’yi laflarla hamaset edebiyatiyla BI HALT cevaplanmaz!

HSMB olan Kalkan soora, Irak devlet temsilcileri ile TC’nin Yukseova katliamindan hemen soora, yaptiklari andlasma hakkiinda, her kelimesine katildigim (Cete@ olarak) su sozleri soyluyor ki, ayrani kabaranlar okusunlar:

“- Şimdi Celal Talabani Irak’ın Devlet Başkanı, Mesut Barzani Güney Kürdistan Başkanı olarak bu yönetimin içinde yer almaktadır. PKK teröristtir adı altında Güney Kürdistan’daki gelişmeler(e gore/OL@) yönetim ve partileri terörist sayan bir anlaşmayı Irak yönetimi imzalamış oldu. Şimdi bu bize göre KDP, YNK’yi de içine kattı aslında. Bu durum karşısında (bu andlasmayi/OL@) KDP, YNK nasıl değerlendiriyor. Kendilerini terörist sayan, aşiret reisi sayan bir anlaşmayı nasıl kabul ediyorlar. Ettiler mi, etmediler mi? Etmedilerse bunu kamuoyuna nasıl açıklayacaklar. Yoksa gizli bazı anlaşmalar mı var? Bunun dışında bizim bilmediğimiz, şimdi ilginç olan yönler bunlardır. Bu durum net ve belirgin değildir. Herhangi bir açıklama yapmadılar. Gerçekten de kamuoyu da, bizde KDP, YNK’nin bu Türkiye-Irak arasındaki anlaşma karşısındaki tutumunu merak ediyoruz. Bazı hususlar açıklandı ama çok net ve kesin olmadı. Net, kesin açıklama bekliyoruz tabi. (……….) Açıkça ortaya koysunlar. Hiç çekinmeye gerek yok, korkuya gerek yok. Bunu Türkiye yaptırdı, Irak’ta bazı güçleri etkisi altına almaya çalışıyor. Öyle çok fazla gücü de yok. Bundan öyle ürkmek, şu bu (felan filan anasini satiyim/OL@) çok gerekli değildir. O bakımdan KDP, YNK’nin tutumunun ne olacağı, anlaşma karşısında açıklama yapmadıklarına göre işte belli değil, bir muğlâklık var. Türkiye biraz onları da tehdit ederek, acaba ABD’ye şantaj mı yapıyor, ABD’yi kendi yanına çekmeye mi çalışıyor? Yoksa gerçekten KDP ve YNK’ye geçmişte verdiği desteği vermeyecek mi? Onları da terörist sayarak yok etmek mi istiyor. Bu da çok net değil. Ama şu net; ABD, Türkiye ile KDP, YNK’yi yeniden uzlaştırmaya çalışıyor. “PKK’ye karşı Türkiye mücadele edecekse Irak’la birlikte yapmalı” derken, bugünkü, kastı bugünkü federal kastıdır. Ve onun içinde de esas olarak Türkiye yönetiminin KDP ve YNK’yi kabul etmesi onlarla anlaşması istemidir. ABD bu istemi öngörüyor, politikası böyledir. Yeniden böyle bir ittifak yaratmaya çalışıyor.
‘TÜRKİYE BOĞMAK İSTİYOR’ Buna dayanarak Türkiye-Irak ittifakını yaratabileceğini hesap ediyor. PKK’ye karşı tasfiye mücadelesinin de bu biçimde daha etkili geliştirileceğini herkese söylüyor. Türkiye’yi de buna ikna etmeye çalışıyor. Türkiye’de AKP’nin buna yakın olduğu biliniyor. Aslında genelkurmaydan korkmasa AKP hükümeti bunu kabul edecek. Şimdiye kadar genelkurmay çevreleri bunu kabul etmediler. Tersine aşiret reisi diyerek aşağıladılar. Dolayısıyla AKP yönetiminin KDP ve YNK’yle görüşme yapmasının önünü kapatmış oldular. Bundan sonraki gelişme nasıl olacak, bu çok belirgin değildir. Aslında Mesut Barzani ve KDP yöneticileri Türkiye’ye karşı önemli ulusal demokrat içerik taşıyan açıklamalar yapmışlardı. O sözlerine şimdi ne kadar sadık kalacaklar? Tabi bu çok belli değil. Fakat şu da görülüyor ki; 90’lı yıllardaki gibi bir uzlaşmada öyle çok kolay değil. Bunu ne Türkiye kabul edebilir, ne Güney Kürdistan yönetimi kabul edebilir. Çünkü Türkiye öyle bir durumda kendilerini boğmak isteyecektir. Bunu açıkça ortaya koyuyor.

Buraya mim koyalim devam edelim HSMB olan Kalkan’in laflarina; Iran’in bu durumda ne yapacagina yonelik soruya direct bir cevap:

“-Şunu söyleyebiliriz bu konuda; şimdi İran, Türkiye ile ittifak halindedir. Kürtlere karşı ortak politika yürütüyorlar. PKK’ye karşı yönelik de savaşıyorlar, askeri eylemler düzenliyorlar. Türkiye’nin saldırıları Kürtlerle sınırlı kaldığı ölçüde, İran yönetimi Türkiye’ye destek verir. Kürtlere karşı savaşta Kürtleri imha etmek de ortak politikaları var. Fakat Türkiye’nin sınır ötesi harekâtı Kürtlerle sınırlı kalmazda, Irak’taki sistemin nasıl olacağını etkiler bir düzey arz ederse o zaman rahatsızlık duyabilir tabi. İran’ında kendine göre Irak politikası var. Türkiye’yle, İran arasında tarihten gelen Ortadoğu’da egemenlik mücadelesi var. İkisi de Ortadoğu’nun egemeni olmaya çalışıyorlar. Bu da günümüzde en çok Irak politikasında kendisini gösteriyor. (Su anda/OL@)Birlikte hareket ediyorlar. Fakat olay bunu aşar da Irak’taki sistemin belirlenmesine giderse, elbette o zaman İran’da bundan rahatsızlık duyar. Zaten öyle bir duruma gelirse, bu güney Kürdistan’ı, Irak yönetimini, ABD’yi herkesi etkiler. Bu bakımdan, Türkiye on binlerce askerini Irak sınırını geçerek Güney Kürdistan’a yöneltirse, bu durumun Irak’ta yeni bir politik askeri süreç başlatacağı, dengeleri sarsacağı kesindir.”

Hani yukarida dedik ya, yahudi bir turk “sitiratejist agbisi” hanim ile evli yahudi damadin ve o minvaldekilerin niye birden bire savas tamtamcisi oldugu “wan kuescin” olarak ortadadir diye, HSMB olan Kalkan’in su yukaridaki laflari bunu aciklar mi acaba!? Hadi buyur gelin, bekliyoruz felan diyor ikidebir, eywallah kendine guvenleri tam da, gecen seferki (“Edi Bese” isimli) yazimizda da soyledigimiz gibi “Serok Karayilan”, bunlarin rutbe olarak da mevkii olarak en tepesindeki zat oluyor o, koskoca “Apoci Hareket”i gelip bir bilinmeze ve Barzani ile ABD’nin yufka yurekliligine dayiyordu hani, “Serok Kalkan” bu kadar acik olmasa da yine o bilinmeze oynuyor ve “isgal neleri ortaya serer?!” diyerek bi dusunce egzersizi yapiyor, bu sartlar altinda biraz zor diyor, “buyursunlar gelsinler, bekliyoruz tabii” de diyor tabii:)) Gercekten de “bu sartlar altinda” biraz zor mu ACABA!?

Sartlara hicbisey dedigim yok, gayet guzel bi analiz, Devletin icindeki tezadlari, AKP ile Ordunun arasindaki nahos pozisyonu, Iran’la olan simdiki bal-kaymak muhabbetin o devirde nasil olabililecegini, TC ile Federe Kurt Yonetimi ve Illegal Irak Devleti ile iliskilerindeki gecmis-simdi-gelecek hesaplamalari, gorunen nazarinda boole cereyan edebilir, ama ya hesap baska ise!? Ya o baska hesap, “dunya Kurt’un etrafinda donuyor anasini satiyim” gozlugu ile GORULEMEYECEK BIR DURUM ise!? Olmaz olmaz, dii mi!?

Soole baksak, “dunya Kurt’un etrafinda donuyor anasini satiyim”cilar da bi baksalar mesela, koskoca ABD, dunyanin bi ucundan, milyarlarca masrafi, binlerce askerinin telef olmasini, yaw su Kurtleri zalim Saddam’in elinden kurtarak da onlara bi devlet verek, PKK’yi de idare edek, demek icin yapmadiysa eger, “42 devletin haritasi degisecek” diye cigliklar Kurtlerin mazlumiyetini gidermek icin atilmadiysa, bu iste bi yanlislik olmali, dii mi!? Tabii, “dunya Kurt’un” ve ozellikle de “Apoci Hareket”in etrafinda donuyorsa, ayri mesele!!! (Ciddiyim, onun icin gulucuk yok!) Ya isin icinde baska hesap varsa…?!

Mesela…

Butun bu hareketlenmeler felan bi gosteri ise…

Artik “birilerinin” sabredecek ve de bekleyecek vakitleri kalmadiysa… Kuzu kuzu isler olmayinca, el elin esagini islik calarak ararmis isimli atalarsozunun biz de varoldugunu yeni ogrenmislerse… Cinle yapilan bi anlasma geregi dort (4) sene Cin’e elindeki trilyonlarca dolari “elinde tut, wala soora ben alacagim, ama simdi musait diilim CanCimCom kardes!” denilmisse… Kongre’nin “askerleri cek kardesim yeter yaw!” diiye diretmesi dayanilamayacak hale geldiyse… Her bi tarafa yerlestirdigi askerlerin “geri don Texasli!” emrini beklemesi kendini dayatmisken, planlamalar-haritalar icin “domino tasi” gibi olan “at basi gibi uzanmis” bi yerde hala bi hareket olmazken (“el elin esegini islik calarak ararmis”), ustelik bazi harbiden “santajcilar” turemis, bazi “yaramazlar” da harekete gecmis ise… Butun bu “ise”lere bakip, “he walla, dunya Apoci Hareket uzerinde doniy hewall” diyenlerin cikmasi bi noktada hakli olamaz mi!? Olabilir tabii; ama bu haklilik “kibirli” ile “vakur” arasindaki muazzam fark gibi bi haklilik olacaktir!

Edi Bese “Serok”lar, edi bese!

Uyanin!

Butun bu savas tamtamlarinin calinmasi, atbasi gibi uzanmis ulke’nin dizayni icin gerceklestiriliyor; ve siz bu dizayn icinde “ARTIK” FIGURANSINIZ! Koskoca "Apoci Hareket", iste bu noktaya geldi sayenizde!

ABD nasil Kurtleri Saddam’a karsi ayaklandirip sonra terkedip gittiyse, siz nasil Saddamla birlikte ABD’ye, Barzani’ye karsi savasip, Barzani’yi, simdi kendinizin ustlendigi Kandil cevresine kadar kovaladiysaniz, bunlar unutulmaz!

Bu operasyon, egerki beklenen hareketse –ki ole olmasa bu kadar kiyamet koparmanin anlami yoktur- bu operasyon olmaktan cikar, isgal demektir, Irakin kuzeyini birakin, Irak’a ucuncu bir gucun girmesi demektir ki Hewall’er ve Serok tayafasi bilin ki, ABD, Federe Kurt Devleti denilen Barzani Ciftligi ile TC oturur anlasir, ama butun bu anlasmalardan soora arada parazitlik yapanlar TEMIZLENIR, kimse istemez onlari!!!

Tamam giris yapmaya basladiklarinda pusu atarak, nefesi tukenmis tanklarin pesine dizilmis piyadeleri kek gibim avlayarak bayagi bi zaiyat verirsiniz (hatta bu roportajda bunlari sooluyorsunuz, hemen arkasindan da Yuksekova-Oramer KATLIAMI oluyor, dedikleriniz yapabileceginiz gosteriyorsunuz, kabul), ama sunu unutmayin, bu KARARLI ISGAL olacaktir, giris icin tum anlasmazliklar halledilmis olacaktir ve kalmaya-duzenlemeye geleceklerdir ve “vatandasin memedi cooook!” nasilsa, dokulen kanlarin hicbir degeri olmayacaktir! Bunun yaninda, sizin bu kan dokmeleriniz ile birlikte, eh rahat durmayacaksinizdir muhakkak, buyuk sehirlerde de bi seyler olacaktir, bu olacak olanlarla olaganustu hali birakalim, sikiyonetim ilanlari, sansurlemeler, ozgurluklerin kisitlanmasi vs. islemler de gundeme gelebilecektir. Dogu bolgesi fena olacaktir muhtemelen ve “Ozel Harekat Timleri” tekrar goreve cagrildigina gore, eh anlarsiniz artik oralarda baska neler olacagini… Bu esnada “durumdan vazife cikarmak” isteyenler de olacaktir elbette, “genc subay tayfasi”ndan, onlarin yapacaklarini saymaya bile gerek yok…

Bu manzara karsisinda, anlamissinizdir, “dunya kurtun etrafinda donmuyor”; o halde ne yapmali!? Hewaller, Seroklar, 99’dan beri yaptiklariniziYAPMAYIN yeterJ)) Barzani-Talabani, SATACAK SIZI; ewet Serok tayfasini, biraz da para yedireni belki teslim etmezler BELKI ama, Irak’in kuzeyinde, Saddamla beraber kovaladiginiz zamanki Barzani gibim olacaksiniz! Demedi demeyin!

Ne yapmali!?

Anadoli insaniyla birlesin! Iki lafinizdan biri “Kurt” olmasin! Iste goruyoruz oradaki “Federe Kurt Devketi”nin nelere us oldugunu, yakinda kizila boyanmis olarak siz de goreceksiniz zaten… Bu gelen operasyon, BUYUK OPERASYON, Anadolu insanin tamamina erisemezsiniz, hedefinize Barzani ve ABD’yi almazsaniz, tarihin coplugunde yeriniz hazir olacaktir. Siz Anadolu Kurtusunuz; buranin Kurtu, Yavuz Sultan Selim Han’in, Abdulhamid Han’in ekmegini yedi, kursaginda, kaninda onlarin lokmasi var, lokmaya ihanet etmeyin, onlar nasil BIRLIK olup FARS DIKTATORYASINA, SIYONIZME karsi sizinle savasti, sukran-I nimetinizi gosterin!

Guya diyorlar ki, anlasma olursa, PKK’nin o bolgeden uzaklastirilmasi gerekiyormus, gidecek yer de Bagdat ve cevresiymis!!! Eger bu oneri dogru ise, yani oturup da onlarla bi anlasma yaparsaniz ve gideceginiz yer de Bagdat olursa, demek ki sizi EGITIMLI KATILLER SURUSU olarak goruyorlar ve hedefiniz Irak Direniscileri olacaktir! Iste size, “halk savasci” olarak kendileri isimlendiren sizlere sunduklari “HAYATTA KALMA SARTI!” Eger bunu yaparsaniz ZATEN OOLESINIZDIR; ama butun kayd ve sart altinda “temizlenmeniz” yine de kacinilmazdir, sereflice bu dunyadan gitmenin yolu ise acik!

Hedef genisleteceksiniz! Bunun nasil olacagini da bana anlattirmayin kekolar!

OYLESINE LAF@

(Serok D.Kalkan'in laflari icin: Duran Kalkan: Türk ordusu ezici darbe alır!
Tarih: 15.10.2007 Saat: 12:13

No comments: