Monday, August 10, 2009
Avanak Musluman Avi'nin Resmi Adi: REOSTA OPERASYONU
Senelerden beri yaziyoruz, ciziyoruz, dilimizde tuy bitti, klavyemizi asiri kullanmaktan her ay deistirmek zorunda kaldik ama millete anlatamadik, aha buyurun o halde "eli uzun ve cok guclu Devletimiz" belgesini bulup cikardi, bari buna inanin:)
Efendim, benim sevgili Iskenderunlu kar'ilerim, networkde bi hastalik vardi malum, "su Sabati, bu Sabati, o da Sabati ile cay icmis, muhakkak bulasmistir, koy gitsin o da sabati anasini satiyim!" felan gibi biseyler baslamisti.Bi de "bilimsel" olacaklar ya bunlari yapanlar, "onamastik" dedikleri onlarin, bizim ise "cekomastik" dediimiz biseyi memlekette icad edip, eskiden foto'suna bakip milletvekili secmek gibi, isminden milletin Sabati hatta Ibrani olduunu sak! diye anlayip "desifre" etmeye baslamislardi. Bizim memleketteki bazi yahudilerin ve Sabati olduunu cumle alemin bildigi tiplerin isimleri de "saglama" olarak kullanip, kazara, isminde "-oz... -er" felan olanlari, "seni yahudi ibraninin Sabatisi seni, benden kacar mi bak nasil yakalaadim seni!" diyerek elalemin onune, arslanlara atilan koleler gibi, atiyorlardi. Yani attiklari adamlarin bu memlekete zerre kadar faydasi yokdu, Bizim@ icin bi mahsuru yoktu yani bu "ameliyenin", fekat fekat fekat "ipin ucu pustun elinde!" ve hatta "ayyasin" elinde olduundan (wala! iciyor o yasina raamen, ama "artik az iciyormus eskisinden!")ve "taleban"i da hizi alamayip, kendi mahallesinde oturan garipleri bile Sabati felan diye damgalamaya baslayinca, eh artik yani mudahalemiz kacinilmaz oldu!
Birinci durumda dedik ya "bizim icin mahsuru yoktu", sebebi, bunun bir "ic hesaplasma" olduunu gormemizdendi, fakat ikinci durumda yani garibim kahvehane sakinleri bile "desifre" edilmeye baslaninca, yani is -millete mal olmus kavramimizla- "Cadi avina" donusunce, "Kandirali, dur!" demek zorunda kaldik!
Taaaaaaaaaaaaa ilk anindan itibaren bunu "AVANAK MUSLUMAN AVI" olarak nitelendirdik; darbe icin zemin hazirla oldugunu gosterdik, musluman kitleye "sirin gozukme numarasi" olduunu anlattik, ardindan "muslumanlarin icindeki Sabatiler yaygarasinin" baslayacagini ve boolece "umudlari yikilmis muslimleri", "1920 Darbesi Darbetoru Gazi Mustafa Kemal Pasa Hazretlerinin" etrafinda, "ABD'ci ilimli islamci"lara ve "ABD-AB'ye karsi saflastirma" opearasyonun tamamlanacaiini soolledik.
Sizofren Yalcin Kucuk'un, 3uncu Iddianamede, "artik Kemalistler ihtilal yapamaz!" tespitinde bulundugunu goruyoruz; iste "Kemalist darbe icin" ancak boole bi "sirinlestirme operasyonu" gerekliydi ve o da gerceklesitiriliyordu; tabii ki bu lafindan haberimiz yoktu tespitlerimizi ve karsi cikislarimizi ortaya koyarken.
3uncu Iddianamedeyi okuduuumuzda goruyoruz ki, Bizim@ soolediklerimizin hepsi birer dooru! Bu bir operasyonmus, bunun "evraki" bile varmis, ismi bile varmis!
Buyrun okuyun;Veli Kucuk'un evraklari arasinda bulunan "SABETAY ZWI, SABETAYCILIK VE TURKIYE SABETAYLARI (Dönmecilik) REOSTA" başlıklı "OPERASYON PROJESİ" olarak adlandırılan ISTANBUL/MAYIS 2000 tarihli evrakda soole yaziyor:
"- REOSTA OPERASYONU:
Reosta Operasyonu ile , bilimsel literatürlerde "Sabetaycılık" adıyla anılan gizli/etnik/dini/ideolojik cemaat iskeletinin röntgeni gözler önüne serilmektedir. Bu çalışma alışılagelmiş araştırma/analiz veya biyografik istihbarat raporu özelliklerinin dar çerçevesi içinde kalmayıp, günün gelişen koşullarına paralel olarak, "gizli/etnik/dini/ideolojik cemaaf'in kontrol altına alınması, Cumhuriyet Devrimleri ve Ulusal Çıkarlar doğrultusunda yarar sağlanabilmesinin mümkün kılınmasını amaçlayan, operasyonel projelendirme çalışmasıdır.
Kemalist Cumhuriyet Devrimi'nin fundamentalizm, etnik ayrılıkçılık, Alevi-Sünni gelişmeleri, Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-İsrail ilişkileri ve globalleşme/yenidünya düzeni oluşumları çerçevesinde; "Reosta Operasyonu" ile gizli/etnik/ideolojik Sabetay Cemaati'nden yararlanılması pratikte olumlu açılımlar sağlayacağı görüşüne varılmıştır.
Görüşümüzün nedenlerine daha sonraki bölümlerde yer verilmektedir.
Reosta Operasyonu Projesinin hazırlanmasında açık/gizli kaynaklardan yararlanıldığı gibi, Sabetay cemaati üyeleri ile de temasa geçilmiş ve doğrudan kendilerinden de bilgi alınmıştır.
Türkiyeli etnik unsurlar içinde, gizliliklerini 300 yıldır korumayı başaran yalnızca Sabetaycılar olmuştur. Her gün aramızda bizlerden hiçbir değişik özellikleri yokmuşçasına yaşayan, dini inançları, dilleri ve gelenekleri bakımından görünürde hiçbir farklılık göstermeyen bir grup insanın gerçekte gizli/etnik/dinsel/ideolojik bir cemaatin üyeleri oldukları, yalnızca içsel mekânlarında kendilerine özgü mistik bir yapı üç asırdır büyük bir titizlikle korunmuş ve yaşatılmıştır. Tüm bunların yamsıra, Cumhuriyet Devrimi içinde yer alışları ve Türkiye'nin özellikle ticaret ve kültürel alanlarında en önemli noktalarda bulunuşları ile toplumsal, ideolojik, siyasal, ekonomik, kültürel ve iletişim yapılanmalarındaki önemli etkinlikleri ile üstlendikleri rollerin çok ciddi etkilere yol açtığı gözlenmiştir.
(.....)
Yukarıda özet olarak ele alınan gelişmeler göstermektedir ki; gizli/etnik/dini/ideolojik bir cemaat olan Sabetaycılık, gerektiği biçimde dikkate alınarak değerlendirilmemiş ve cemaat kendi çıkarları doğrultusunda gelişme göstererek güçlenmiş; toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda yaşamı etkisi altına alabilmiştir.
Özellikle eğitim yapılanması ile başlayan, gizli/etnik/dinsel/ideolojik cemaat etkileri daha sonra ticaret, kültür, siyasi plâtformlarda son derece güçlü platformlar yaratarak kendisini geliştirmiş ve güç kazanmıştır.
Günümüz Türkiye'sinde giderek gelişen fundamentalizm, PKK terör eylem/toplu katliam örnekleri ve en son olarak vahşi Hizbullah eylemlerinin açığa çıkarak toplumda yarattığı dehşet duyguları karşısında harekete geçen Sabetaylar, Türkiye'yi terk ederek kendi inanç felsefelerine uygun İsrail'e göç ederek, İsrail vatandaşı olabilmeyi arzulamaktadırlar. Özellikle Karakaş Grubu olarak tanımlanan Sabetaycılar, bu doğrultuda girişimlere yönelmişlerdir. Gelişmelerin hertürden provokasyona açık olduğu gözlenmektedir.
Doğabilecek uluslararası boyuta açık sorunlar göz önüne alınarak, Sabetaycılar ile
ilişkiler kurulup geliştirilmeli ve bir sivil toplum örgütü kurularak tümünün bu sivil toplumörgütünün çatısı altında birleşmeleri sağlanmalıdır. Oluşturulacak olan bu zemin Sabetaycıların kontrol altına alınmaları, çok daha yakından çözümlenerek analiz edilmelerine olanağı elde edileceği gibi, kontrol altında tutulduklarından Ulusal çıkarlar doğrultusunda yönlendirilmeleri de gerçekleşmiş olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti gelecek tarih dilimlerinde "Selanik Dönmeleri" (Sabetaycılar) asimilasyonu propagandasına açıktır. Bunun önünün kesilmesi gereği doğmuştur. Bu nedenle 1924 mübadelesi ile Selanik'ten Türkiye'ye göç eden Sabetay Cemaati'nin "Mübadele Defteri" kayıtları ile nüfus kayıtları incelenerek Sabetaycılar tespit edilmelidir.
Sabetaylar, ailelerinin kendilerine verdiği bilgiler dışında bilgiye sahip değildirler. Birbirlerini tanımamaktadırlar. Onları kendi içlerinde 300 yıldır yöneten son derece gizli yönetim kadroları, Sabetay cemaati üyelerini bilmelerine karşın, üyeler birbirlerini tanımamaktadır. Bu durum cemaatin gizliliğini koruyan en önemli faktör olmaktadır. Yönetim kadroları ise derecelendirilmiş bulunmaktadır. Özetle cemaatin yönetim kadroları bir anlamda hücre yapılanması ile örgütlenmiştir. Günümüz dünyasında Masonik örgütlenmelerin en gizli yapılanışmı "Bilderbergliler"de görmekte olmamıza karşın üyeleri, başkanları ve yönetim kadroları açığa çıkmıştır. Tarihsel süreç içinde ele alındığında görülmektedir ki, pek çok ülkenin resmi istihbarat örgütlerinin en başarılı ajanlarının bile deşifre olabildiği bir dünyada yaşanıldığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Ancak Sabetay Cemaati hâlâ gizliliğini koruyabilmiş olduğu göz önüne alındığında bu cemaatin "gizlilik" prensiplerine ne denli bağlı oldukları daha iyi anlaşılabilir. Bu gizliliğin mutlak çözümlenmesi, "1924 mübadelesi ile Türkiye'ye göç eden Sabetaycılar"in tümünün kamuoyu önünde deşifre edilmesi ve cemaatin kontrol altına alınması ulusal çıkarlar açısından gerekli bir zorunluluktur.
"Ulusal Sebataycılar Derneği" adı ile kurulacak olan bir dernek çatısı altında toplanacak Sabetaylar'ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ulusal çıkarları ve Kemalist ideoloji doğrultusunda, uluslararası plâtformlarda etnik ayrılıkçı faaliyetleri ve insan hakları ihlâlleri iddiaları karşısında Türkiye'nin uluslararası plâtformda savunulması ve öne sürülen iddiaların çürütülmesinde yararlanabileceği önemli bir etnik gruba dönüştürülmelidir. Böylece yıllardır öne sürülen Ermeni soykırım ve Süryani insan hakları ihlalleri vb. iddialara karşı da yeni bir savunma argümanı elde edilmiş olacaktır. Aksi halde Sabetaycılık, Türkiye'nin karşısına çıkartılan sorunlara 21. yüzyılda bir yenisini eklenmeye aday gizli/etnik/dinsel/ideolojik bir cemaat olarak ilk olumsuzluk işaretlerini vermiş bulunmaktadır.
Tüm bunların yanısıra, Sebatay cemaati diğer ülkelerin istihbarat örgütlerinin de emperyalist amaçlı kullanım girişimlerine açık bırakılmamalıdır. Sabetaycılar-Mason Locası ilişki ve bağlantıları ile Sabetaycılar-Masonik Bilderberg Kulübü ilişki ve bağlantılarının mutlaka açığa çıkartılması zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk ile ulusal çıkarlarımızın doğrudan ilintili olduğu çok açıktır.
İsrail tarafından günümüze değin vatandaşlık hakkı tanınması reddedilen Sabetay cemaati, Yahudi olgusunun içinde yer alan, Türkiye'nin etnik yelpazesi içinde önemli bir yeri olan gizli/etnik/dinsel/ideolojik bir gruptur. Günümde seslerini duyurmaya başlayan bu etnik grup 300 yıl süren suskunluğunu bozmuş ise; mutlaka önemli bir neden ve amaç doğrultusunda harekete geçmiş demektir ki, süratle değerlendirmeye alınarak Sabetaycılara yönelik "Reosta Operasyonu Projesi" uygulamaya konmalı görüşü kuvvet kazanmıştır. Saygılarımızla, 12.05.2000"
Biz@ ne demistik?
Bu is "ic hesaplasma", birbirlerine karsi bi saldiri, santaj, yoksa ilk once "kendi yatagindakini desifre etsin!" demistik, (maniak! "ailemdeki Ibrani kokeni de cozumledim" demesin mi!!!), bunun boole olduu, iste "REOSTA OPERASYONU" ile ortaya cikmis oldu! Memleketiminin insaninin derdiyle zerre kadar alakasi olmadiii, Sabatileri desaifreden ziyade "santaja boyun egdirme" olduu, "Kemalist darbe calismasi" olduu ortaya cikti!
Iiii oldu!
Yolu yariladik! Simdi sira da, harbiden "Sabatilerle muhabbet" eden "ilimli islamci" denilen yuzkaralarinin desifresi! Yapacagiz insaallah!
OYLESINELAF@
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment