Saturday, July 17, 2010
Hayrli Tiraslar!
Enternet denilen “cyber alemin” Networkunun de icine… sirke sıktilar nihayet! Eskiden fisilti gastesi ile bu isler kulaktan kulaga yurutulurdu, ilk agizdan ciktikdan sonra “fisilti”nin aldigi “yahsiligi” ilk fisildayan bile tahmin edemezdi ve hatta bazen “ulaaa, boyle birseyler bahsediliyor” diye, aslinda kendisinin yaydigi fisiltiya bile “takilirdi”…
Simdi “uzay cagi”, “quantum age”deyiz ya, artik “fisilti”nin degisik versiyonlari bile tek bir anda tek bir kisinin konrtolunde “sisteme” yayilabiliyor. Bunu saglayan da Network!
Bu o kadar yaygin ve kabul edilmis bir yontem ki, en ciddi gorunen website”lerinde bile bu sekil “tiraslarla” mesgul olanlar bulunmakta; eh artik, tiras icin mi o websiteyi kurmuslar, ciddi olarak anlattiklarini kimse iplemez diye bi de “boole” mi anlatalim diye “kose” acmislar, siz degerli Hacihusrevli kaarilerime havale ediyorum bunun “cozumlemesini”.
Iste bu “network fesadci”larından birisine de gecenlerde rastladik; malum Cetemizin@ Iki Mustesna ve Muhtesem Sorumlusu, blog sayfamızda bulabilirsiniz detay detay, facebook denilen yerde bir “Albay”olasica ile tanismis ve onunla konusmuslardı, hikayesi uzun, ama ikinci “face’LESme”nin, “iki kisi konusurken ucuncuye ne duser?”, buyuk atalarsozune uygun bir sebeble ortaya ciktigi da belli. Neyse.
Ara ara da bu “Albay”olasicanin “koordinasyonu”ndaki siteye de bakariz; bu “faceLESme”den sonra elbette daha bir farkli bakmaya basladik.
“Sahin bakisli guvercin beyinli baykusum” baslikli bir yaziyi da gorunce, “kus serisi”nden oldugumuzdan elbette “ne diye bu?” diye bir bakalim dedik.
Daha dogrusu “asil Baykus’um@”a emrettim, “bak!” dedim, “emrin olur!” dedi, bakti ve “yok yaw, bize diil” dedi. “Iyi” dedim. “Iyi de ne anlatiyor o zaman” dedim, “tiras iste be Usta, n’apsin!” dedi!
“Tiras”da dedikleri sunlar:
“-“Yok efendim, ben darbelere karşıyım da, kem küm, vırt zırt!” Peki, niye darbeci olduğu iddia edilenlere bir tek laf etmiyorsun? Darbeye karşısın ama darbeciye de âşıksın! Bu nasıl bir çelişki? Neden hazırlanan iddianamelerin tümünü birden iftira olarak niteliyorsun? Darbecilerin kendilerinin bile inkâr edemediği eylemlerini sen nasıl inkâr edebiliyorsun? Neden sormuyorsun fosil beyinli o halaskârlara; “PKK’nın desteklediği adamların sizin Encümen-i Daniş’inizde ne işi vardı” diye? Sahi, son yerel seçimlerde PKK’lılara ait internet sitelerine hiç göz attın mı, büyükşehirlerde kime oy vereceklerini/verdiklerini okudun mu?
Neyse, devam edelim… Hani diyorsun ya, AKP ülkeyi ABD ve İsrail’e peşkeş çekiyor diye... Peki, o darbecilerin ses kayıtlarında ve yazılı çizili planlarında, hiç ABD ve İsrail aleyhine bir tek söz duydun mu? Kimi kimden kurtaracaktı bu adamlar? ”
Burdaki laflar hakketen tiras yani ha!
Ayni sorulara KENDISI DE muhatap esasinda ama ya gormuyor veya “ask, gozunu koreltmis!”
Soralim o zaman:
“-“Yok efendim, ben darbelere karşıyım da, kem küm, vırt zırt!” Peki, niye darbeci olduğu iddia edilenlere bir tek laf etmiyorsun? Darbeye karşısın ama darbeciye de âşıksın!”
Cansiperane mudafaa ettiginiz AKP hakkinda niye madem “AK Parti her şeyi iyi mi yaptı? Ekonomide olsun, terörde olsun, asayişte olsun, dış siyasette olsun, eğitimde olsun, sağlıkta olsun, yanlışları olmadı mı? Elbette oldu..” diyebiliyorsun da, bunlar hakkinda niye tek bir satir yazmiyorsun?
Tamam darbeye karsi ol, niye karsisin onu da anlamadik , anlayamadik ya TUM YAZARLARINIZIN YAZDIKLARINDAN, neyse, gecelim bunu, bir satir AKP’yi tenkid eder ne yaptiniz SIMDIYE KADAR?
ABD ve ABD’nin yamacindan ayrilmayan Italya tipi “politikaci”lar gibi, “tuccar siyasetci” tipi ortaya ciktiginda niye sesini cikarmadin, ayiptir yahu, niye demedin?
Menderes’in ogluna yapilan boyle bir teklif kendisine iletildiginde, “BU AHLAKSIZLIKTIR!” dedigini bari niye yazmadin, “kizim sana soyluyorum, gelinim sen anla” diye?
“Gemicikler” ortaya ciktiginda?
“Mucevher tuccarligi” ortaya ciktiginda?
“Hastane silsilesi” ortaya ciktiginda?
Simdi “Altınbas Holding” de 45 milyon dolara gemi yaptirarak “denizcilige” girmis, ortaklari kimdir, niye yazmadin, yazmiyorsun?
“Kemalaabi”nin cocuklari ozel sartlar hazirlanarak “ithalat ihracat” yaparken, Turkcell-Aycell isleriyle ugrasirken niye yazmadin?
Bak mesela bunlar bir yonuyle siyasi degil sadece AHLAKIDIR; siyasi olarak yaklasmasan bile, Menderes’in “BU AHLAKSIZLIKTIR!” tutumu gibi sadece bu yonden yaklasilabilecek seyler; “hatalardir” denilebilir, niye denedin!?
“Darbeye karşısın ama darbeciye de âşıksın! Bu nasıl bir çelişki?” demis yazar mesela; ayniyle vaki degil mi simdi bu durum kendisi acisindan da!?
Bir de su var, Gulen’in “otorite” lafiyle birlikte, bu lafi bir “isaret fisegi” gibi gorup, AKP degil ama Recep Tayyip Erdogan’i elestirme hatta tehdit etme devri basladi; dun su yukaridaki yazdiklarimiza dair tek satir yazmayanlar Allah bilir simdi butun bunlari “belge belge” ortaya bile dokebilirler, yazabilirler. Ama TEK BIR KIYMETI OLMAZ!
Gectin borun pazari, sur esegi Pensilvanyaya!!!
Demis ki:
“- Neden hazırlanan iddianamelerin tümünü birden iftira olarak niteliyorsun? Darbecilerin kendilerinin bile inkâr edemediği eylemlerini sen nasıl inkâr edebiliyorsun? Neden sormuyorsun fosil beyinli o halaskârlara; “PKK’nın desteklediği adamların sizin Encümen-i Daniş’inizde ne işi vardı” diye?”
Acaba o iddianameleri okudu mu bunu yazan?
Bu isin basi, Tuncay Guney’in A. Serdar Sacan’in basinda bulundugu Organize Sube’de, 2001 yilinda verdigi “mulakat”; o “mulakat”da ismi gecen neredeyse herkes simdi Silivri’de, ama bir kisi-grub haric?
Who is?
The Name is Mr. Gulen…
Gulen hakkında, daha ilk basta anlatilanlar acaba niye o zaman –iddialarin butunu icin- “sorusturmaya gerek yok” diyen ama simdi bassavci olunca –Mr. Gulen’le alakali kisim haric- “acilsin” diye Engerek’on sorusturmasini baslatan Bassavci tarafindan “kale alinmadi”?!
O iddianameler icinde gecen AKP hakkindaki “iddialar” niye kale alinmiyor; soruyorum “iddianamelerin tümünü birden iftira olarak niteliyorsun” diyen kisiye?
Kuvva-yi Milliye Dernegi’nin kurulusunda fiili olarak bulunan, Kadikoy’deki binayi Zapsu ile dernege vakiflardan ayarlayan “eniste” niye iddianamede bulunmuyor?
Tamam, “iddianamelere iftira” demiyelim, iftira olmayan seyler de var, ama sikinti zaten bunlari delillendirecek kanıtlarin olmamasi, sadece yorumlarla insanlarin hapse atilip tikilmasi, burayi gecelim, niye o “eniste” o iddianamelerde yer almiyor? Bunu iddia eden adam da Engerek’ondan tahliye edilmis, “acan olarak iclerine girdim” diyen biri! Niye?
“Neden sormuyorsun fosil beyinli o halaskârlara; “PKK’nın desteklediği adamların sizin Encümen-i Daniş’inizde ne işi vardı” diye?”
Neden sormuyorsun o “keserle hep kendine yontan”lara, Mumtaz’er Turkone niye “asit kuyulari”ndan yargilanmiyor, ifade bile vermiyor diye?
Ciller niye cagrilmiyor diye?
Cevik Bir niye sigaya cekilmiyor diye?
Ibrahim Sahin’I “asit kuyulari” icin sorguya cekeceksin ama onun teorisini kuran Mumtaz’er’i, Ciller’I, general eskisi D. Gures’i, M. Agar’i koruyacaksin?
Is mi bu simdi?
“Neyse, devam edelim… Hani diyorsun ya, AKP ülkeyi ABD ve İsrail’e peşkeş çekiyor diye... Peki, o darbecilerin ses kayıtlarında ve yazılı çizili planlarında, hiç ABD ve İsrail aleyhine bir tek söz duydun mu? Kimi kimden kurtaracaktı bu adamlar?”
Ne kadar guzel bir nokta!
Tencere dibin kara, senin ki benden kara, demek ancak bu kadar olur!
“Peskes cekmek” kavramiyla anlatilanin “genis bir yorumla” farkli olarak anlasilabilecegine inanirim, ama destekleyen kanıtlarla; fakat darbeci guruhun da ABD-AB-Israil’e karsı çıkmaması da dogrudur, bu da Bizim@, ilk operasyonla birlikte (blogda bulunuz ve okunuz) bu operasyonlarin “yeni gelenlerin eski ekibi itaate zorlamasi operasyonu”, maskenin “demokratiklesme… cunta karsitligi” oldugunu soyleyen yazilarimizla mutabiktir. (“Albay”olasica o zaman niye o kadar “n’olamaz… n’olmaz” dedi, bu da ajandacilarin problemi olsun!)
O halde, “AKP, kimi kimden kurtaracak” ki?
En tatli yere dogru gidiyoruz simdi.
“-Peki, darbe olunca ne olacak? Darbeciler altın madeni mi bulacak, yoksa dolar basıp dış borcu mu kapatacaklar? Sosyal adaleti mi, gelir dağılımını mı, eğitim sistemini mi düzeltecekler? Yoksa sözde Ermeni soykırımını kabul eden ülkelerin burunlarını mı sürtecekler?”
Bak butun bunlari belki diyelim –olur ya, muhal farz, faraza, mesela- yapacaklar, maden bulacaklar, gelir dagitimini duzeltecekler, dis borcu kapatacaklar, devletlerin burunlarini surtucekler ve diyelim ki bunu hem darbeciler hem de AKP yapacak, yapmaya niyetliler ama inan onlerinde heyula gibi bir engel var!
The name is Gulen!
BM’nin BILE, ABD’nin BILE hukussuzluk olarak gordugu Gazze ablukasini kirmak icin harekete gecen gemilere, Mavi Marmara’ya, uluslararasi sularda saldiran Idrael’i “yanlis yapti bizimkiler, otoriteye tabii olmaliydilar, mallari Idrael’e vermeliydiler” diye Gulen, maden de bulsalar, “isletmek icin once bir Otorite’ye sor bakalim, piyasaya bu madeni surersen “uluslararasi maden borsasi otoriteleri rahatsiz olurlar mi olmazlar mi?” diyebilir;
dis borcu odemeyi kafaya koydun, “hele bir sor bakalim sana bu borcu veren Otoritelere, hemen kapatirsan onlarin hesaplari alt ust olur mu olmaz mi” diyebilir!
Bunu arttirabilirsiniz, neticede “otorite mefhumu” genistir; yeter ki kendi kendine bi is yapmaya yuregin yetmesin, illa emir kulu olarak calisacagini declare etmis olmayasin, “her yerde otorite” bulursun; 28 Subatlarda “otorite” diye “para bagislari”nda bulunur, “istisare heyeti” diye uyduruk kurumlar insa eder, bilmem nerenden “kan almasinlar” diye herseyi yaparsin!
Yazar da bu goruste mi bilinmez ama, yukaridaki laflarindan sonraki ilk cumle su:
“-(… maden mi bulacak…. dış borcu mu kapatacak… gelir dağılımını mı düzeltecek…. burunlarını mı sürtecek?) AYRICA BILMEZ MISIN KI ABD YOL VERMEDIKÇE BU ÜLKEDE KIMSE
DARBE YAPAMAZ?”
Bunun tam tersi, AKP VE GULEN DE “ABD’DEN YOL ALMIŞLARDIR” demektir!
E o zaman sorarim, ikisi de “ABD’den yol almislar” ise, senin neyine bunlardan birisinin onune gecmek?!
Iki kapi kulundan birini niye tercih ediyorsun?
Hem…
Mr. Gulen kim yahu?
Ne yapmis, n’etmis?
Ne yazmis?
Niye “yuzyilim entelletueli” olarak DAMGALANMIS?
Dikkat, “mutefekkir” felan degil, “entellektuel”?
Kavramdaki KAYMAYI goruyor musunu hem?
Tamam, yazdigi cizdigi kitaplar felan var, olsa olsa en fazla denilebilecek olan “hocafendi”dir ona ki bud a belki, yahu “entellektuel” olacak nesi var Allah askina?
Batıdaki “entellektuel”ler buna guler yahu!
Hatta onu birak lugat guler; “entellektuel” kelimesi fena halde kizar!
Batida “entelletuel” olmak kolay mi, kac asirlik bir “acili surec”in mahsuludur onlar; Kilise’ye, Krallar’a, Devlet’e kafa tutan, gorduklerini aninda acimasizca tenkid eden ve bunun karsiliginda hapislere, surgunlere, acilara muhatap olanlardir onlar!
Bunlardan hangisi Mr. Gulen de var?
Bir tanesini soyleyin bana, bize?
Arandigi zaman bile Sikiyonetim komutanliklarinda yemekli toplantilar yapan biri!
Etrafinda devamli “hizmet erleri” bulunan, ancak abdest alirken “yorulan” biri?
Idamla yargilanirken bile tutuklanmayan, “hicret” dedigi 10 villalik bilmem kac bin donumluk arazide yasayan biri!
Hadi butun bunlari biraktik, OTORITEYE ITAAT EDEN BIRI!
Bu mu “entellektuel”!?
Diyor ya yazar, “Ayrıca bilmez misin ki ABD yol vermedikçe bu ülkede kimse darbe yapamaz?”, al buyur, “yuzyilin entelletueli” de tam o dedigin gibi biri degil mi?
Niye bunun hakkinda tek satir yazmazsiniz, ustelik bir de –engerek’on operasyonunu- “Milli kuvvetlerin harekete gecmesi” olarak KUTSARSINIZ?!
Ver hele bir cevap!
Bak bir de ne diyor:
“-Bilmem kaç yüz bin insan tutuklanıp da spor salonlarına doldurulduğunda sen kınayı nerene yakacaktın? Deniz müzesinde üç yüz çocuk hunharca katledildiğinde, Alevi-Sünni çatışmasına yol açacak cinayetler işlendiğinde “kolbastı”yla mı kutlayacaktın? Ya da kişisel ve duygusal bir soru: Örneğin, Mamak Cezaevi’nde cop ile anatomisi bozulmuş bir yakınının yüzüne nasıl bakacaktın?”
Muhatabi olan kim bu yazinin, belki bir MHP’li, ama bu “pas”i bosa harcamak olmaz, o “kina”yi Pensilvanyada munasip bir yere yakacaklardir muhakkak oralardakiler, diyerek “fileleri havalandiralim!” o halde…
Bu dediklerin oldugunda, (28 Subatlarda) sorarim sana, Mr. Gulen ne yapiyordu, ne yapti? “Basortusu teferruatdir” dedi, “sanli serefli ordumuz” dedi, yuklu miktar bagislar yapti, ardindan ver elini Pensilvanya! Dogru mu? (Bunun aynisini AKP de yapti!)
Eee?
“-İddia bile olsa, bu ihtimaller seni hiç ürkütmedi mi sahiden?”
Olmaz mi canim, olmaz mi, oyle bir urkutmus ki birilerini, solugu Pensilvanyada aldilar!
Bu devletin Cumhurbaskani, Basbakani, Meclis Baskani, Adalet Bakani, İcisleri Bakani, “artik sorun yok, rahatca gelebilir” demelerine ragmen “hicret atesi” ile yanmayi tercih edecek kadar “urkutmus” Mr. Gulen’i; “otoriteye itaat”dan bahseder ama, “ben almiyim” der ve solugu Pensilvanya’da alir “CAKMA ENTEL”!
Devam edelim:
“-AK Parti her şeyi iyi mi yaptı? Ekonomide olsun, terörde olsun, asayişte olsun, dış siyasette olsun, eğitimde olsun, sağlıkta olsun, yanlışları olmadı mı? Elbette oldu.. Ama sen hiç yapıcı eleştiride bulunmadın, alternatif çözümler üretmedin. Hükümetin yapamadıklarını eleştirmek, daha iyisini önermek yerine, yapılan her hayırlı icraata taktın kafayı.”
Burda da elestiriyor “mus” gibi yapiyor.
Guzelcene tenkid etsene kardesim, herkes razi buna ama senin derdin baska, demeye getiriyor bir de…
Soylesene bize, kac gazeteciye yazisindan dolayi “hakaret davasi” acilmis bu donemde? Bunu yaz, ardindan dediklerin hakkinda konusalim.
Ama en hos tarafi da surasi, AKP’yi “mudaafa” etmek icin kullanilan malzemelere bakin:
“- İşine giderken; yapılan köprülü kavşaktan rahatça geçiyor olmak, duble yollarda “hangi kamyon üstüme çıkacak” endişesi olmadan seyahat ediyor olmak, okullar açıldığında çocuğunun kitabını bulabilmek için dolap beygiri gibi kitapçıdan kitapçıya koşuşturmak zorunda kalmamak, vergi ödemek için vergi dairesinin kapısında, muayene olmak için hastane kapısında titreyerek kuyruğa giriyor olmamak… Tüm bunlar sana neden batıyor, anlayamıyorum!”
Yaziktir yahu! Bu kadar acziyet, bu kadar kucukluk olmaz AKP’yi mudafaa etmek icin!
“Devlet yonetimi”nden anladigi bu iste “bu” arkadasin!
“Kucuk kafa”; siradan bir vatandas, aslinda bir websitesinde yazacagina “kahvehane”de “pispirik” oynamasi gereken ve orada “AKP mahalle temsilcisi bir hizmet eri” gibi rahat rahat konusmasi gereken biri…
AKP-Mr. Gulen karsitlari ne diyordu, “Tayyip, iyi bir belediyecidir, bok cukurlariyla, belediye otobus isletmeciliyle, yakacak yardimlariyla, su borulariyla gayet guzel isler becerdi ve hala becerebilir, ama “Devlet” isi yapacak bir “donanimı” yok, kapasitesi yok”; yazarin mudafaasi tamamen bunu onayliyor!
Su, Mr. Big Entellektuel Gulen’in acikca karsi ciktigi “dis politika”daki son hamleleri haric, “sahsiyetli dis politika” denilen seyden ne haber?
“Cari acik”la “sicak para” ile “para hokkabazliklari” ile ayakta duran ekenomiden ne haber? Onca dis borca karsilik tek civilik bir yatirimdan ne haber?
Yazar, bu mudaafasi ile aslinda, rahmetli Ustadin “MADDEDE KURTULUSCU” dediklerinin safinda yeralan bir “kucuk kafa” oldugunu ortaya koyuyor; bir Devlet’i sadece “topraklari” olarak ele aliyor, bunun uzerinden bir degerlendirme yapiyor, “toprak bagimsizligi” olarak ele aliyor, uzerinde HUKMEDEN FIKIRE hic bir ehemmiyet vermiyor, olarak da gorebilirsiniz onu…
Sorsaniz ona, “boyle misin” diye, “degilim” diyecektir muhakkak, agzi olan konusuyor zaten ya, o halde “nedir fikrin?” diye de itelesen, “demokrasi… liberalizm… anti-cuntacilik” felan filan…
Bu mu?
Seni “genel koordinatoru”ne sikayet ederiz bak?
Zaten iki tane faulun var; birisi “bu ulkede ABD’den yol almadikca darbe olmaz” demen, “genel koodinatorun bu laflara “cok kiziyor”, “herseyi ABD ile aciklamaya illet oluyorum” diyor, ikincisi de su lafin:
“-Ülkemizin yüz yıllık belası olan, 1923’te zaptı rapt altına alınan, 11 Kasım 1938’de yeniden sahneye çıkan ve 1960’tan sonra da aleni ya da gizli, resmi ya da gayrı resmi olarak iktidarı ele almış azgın azınlığın tüm kuralları kendi çıkarı, ahlâk anlayışı ve kendi yaşam biçimine göre algılayıp uyarlamasına vurgu yapmak için…”
"11 Kasim Dernegi” var, yeni kurulmus, orada da senin gibi, bu ulkedeki butun habaseti, 11 Kasim 1938’den sonra gelenlere baglayanlar bulunuyor, enteresandir, onlar Engerek’oncu!!!
Iste senin “bu” durumunu “genel koordinator”une ikinci sucun olarak sikayet ederiz bak!
Blogumuzdaki “face’LESme”leri okursan, (belki zemini degildi belki oyle olduguna inanmiyor, onun meselesi ama) onun BILE boyle laflar etmedigini gorursun!
Bu durum ise, senin MADDEDE KURTULUSCU KAFADAN oldugunun apacik itirafidir!
Yahu o bahsettigin “yuzyillik belalar”, o 11 Kasim diye kurtarmaya calistigin Zat’in devrinde gemiye aziya almislardi!
“Venitas Locasi” nedir bilir misin?
“Diz bagi Nisani” nedir bilir misin?
Yahu bu memleketin SIMDI basina bela olan herseyin INSACISI odur yahu!
Lozan’i kim imzaladi?
Lozan’i imzalatmak icin kime kim bogduruldu?
Tetikci sonradan kimin “kosku”nu basti, kim “kara carsaf” icinde “kadin kiliginda” kacti ve o tetikci nerede olduruldu?
Hayim Naum kimdir? Onun oglu simdi nerededir? “RTE’nin 1 milyar dolari var” diyen adamla ne iliskisi vardir?
Yani senin toz kondurmadigin adama, simdi Silivride bulunanlar da toz kondurmuyorlar, FARKIN NE? “Demokratim” demek FARK MIDIR?
“Kes trasi” da bunlara cevap ver, demek, millet ukalaca, -yazilarinin basliklari bir yana ve aslinda sirf bu yuzden de “isim”den suphelenmeye basladim aslinda-, “sana ne batiyor”, “gönüllü/mazoşist fahişeler” demekten daha kibardir herhalde!
OYLESINELAF@
Etiketler:
A Takimi
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment