Friday, May 20, 2011

“Ekşi”deki “BAŞYÜCELİK DEVLETİ” Uzerine -Felix culpa mi desek?-

Simdi bu “eksisozluk”de yayinlanmis, “sozluk” icun, hele ki “eksi”si icun hazirlop-cumburlop olduundan “tartisirim” dedim, nihayet “basyucelik devleti”ni tartismiyoruz, onun “eksisozluk”deki “tanimi”ni tartisiyoruz…

Bu farki farketmeyecek olanlar icun farkedecekleri sekilde yazayim da basimiz belaya girmesin.

Dedik ya “eskissozluk” versiyonu bir “tanim”, “sozluk” kadar, o halde oranin usuluyle de gidersek her yeni “ek” makuldur, makbuldur.
Bunlari Furkan F’da da gordum :) “sayın Kürsi” ve “Sayın Kursiler” ekleye ekleye bi haller icune girmislerdi…

Ne yani?

“Eksisozluk”de SENIN actiin bi baslik iste, daaa ne?

Baska bi sey mi var?

Senin disinda ne war?

Tenkid, elestiri felan..?!

Bizim mali tekrar bize (garip bi sekilde ustelik) vermenin ne anlami var ki?!

“Bag, bag eksi’de bile…” mi yani?

Ne?!!!??

Git, GKB’nin, Cum.bas’inin twiter’ina da koy, n’olacak yani?!

Internet’in 2014’den once “cokmesine” vesile olacak “byt agirligi”ndan baska ne yani?!

Hani Kursi koymus, altına da bisey de yazmamis, yazsa ya, niye?

“Yanayakila” arkadasa bisey demiyorum, hakkinda MI-5’den MI-6’ya, “Kralicenin Adami” olmakdan bi suru seye kadar itham var zati: )

Karismam ben boole “secret man”lere…

“O sizin ic isiniz” anasini satiyim, ama bana soracak olursaniz, ki “Buyuk Dogu Ocaklari” arkadas da “buyrun” demis, sorulmus yani, yalan mi, diil, sormasaydi, sormus, eh n’apalim, sorulduuna gore de soolemek lazim, suc bende diil “Buyuk Dogu Ocaklari” arkadasda, simdiden sooliyim.

Buyrun dedi, buyuralim o halde…

“- necip fazılın temelini attığı, salih mirzabeyoğlu'nun geliştirdiği islami devlet modeli...”

Aslinda ne demek istediini anliyorum, ooledir de ama yine de “Salih Mirzabeyoğlu'nun geliştirdiği” DIILDIR; Salih beyin de dediii gibi O, “NICIN’INI GOSTERDIIDIR!
Ustelik “gelistirmek” icun, calistirmak lazim; calisti mı simdiye kadar?

HAYIR!

“Teori” uzerinde hersey guseldir, ama pratige girince, “insan unsuru” da var, hafifden biseyler olur, teori idealdir, ama o ideal ideal olarak kalmakla birlikte, idealliiine halel getirmeden kucuk bazi “gelistirmeler” yapilir, “gelistirme” ancak o zaman ortaya cikar.

Su anda, olduu gibidir. Ooole de olmalidir.

Hatta, “tartisildi mi” dedim ya, tartisilirken bile “yeni” bitakim seyler soolenir, bunlar “teferruatina” dahil olanlar uzerinedir, ki bu da yapilmistir Salih bey tarafindan ve bu da “gelistirme” olarak gorulmez, hala “teori”deyizdir cunki.

“- "islam'da idare şekli yoktur, idare ruhu vardır" anlayışına dayanarak idealize edilmiş....
bugüne kadar en çok sözde islamcıları rahatsız etmiş. neden? çünkü sorumluluk yüklüyor. onlar sorumluluk istemiyorlar, ihale istiyorlar. onlar zor karşısında dik durmak nedir bilmiyolar; sıvışmaktan hoşlanıyorlar. “

Bir istatistik var mi bilmiyorum, “en cok” diye soolendiine gore varolmasi gerekir aslinda, ama galiba bu da “sozluk uslubu” olsa gerek…

1983’e kadar kimsenin, “sozde islamcilarin” giki cikamazdi; Ustadimiz hayattaydi, ayrilip gidenler olmadi mi oldu, ama onlarin da “kisisel salvolar” disinda bi “rahaatsiz ifadeleri” yog idi.

Aksine, ‘83’de olum aninda bile AFFEDILMEYENLER listesinin basinda idi O, “kadin budalasi Evren”e gore, hafif iiilesse hemen Pasakapisi’na konulacakti.

Oncesinde A.E. Yalman’in pislikleri; Simavilerin rezillikleri, Cumhuriyet’dekilerin dusmanliklari…

Bunlar hep IDEOLOCYASINDAN kaynaklanan nefretle yapilan dusmanliklar…

Acizane fakirane bendeniz daaa sozde veya ozde hangi zikkimsa bi tane islamci denilen tipin “rahatsizliini” gormedim, duymadim…

Aksine, 2005’lerde, sozde-ozde vs. ivir ziviri BOP icun “aaaaa! bag, bag, bag, Ustadin Buyuk Dogusuna ne gaddarda benziyor, amaniiinnn” demislerdi takdirleri icunde olarak, oole!

Farketmiyorsunuz belki ama BASYUCELIK DEVLETI tartisilmadi!

TARTISTIRAMADIK, TARTISTIRAMADINIZ!

Mesele budur; gerisi, “bahane”…

Bu “sozde islamcilar” lafindan da hafifinden huy kaparim; simdi orasi “eksisozluk” ya, hani “biz oole sozde islamcilar gibi diiliz, onlar da bize gicik” demek gibi olmus.

Biraz da bu “sozde islamcilar” lafi AKPliler, Gulenistler icun soolenmis gibi, ama bunun icun, “rahatsiz” olduklarini gosterir bi “kanit” ortaya konulmamis. Konmali, varsa…

Oole, kisisel hikayelerden sebeb yazilmis seyler diil, “elestiri” yazisi..

Oysa, “en cok” ifadesini dolduracak bir “elestiri” yok; aksine oyun bambaska kurulmus…

Bu oyunu Salih bey gormus, ama onun GORDUGUNU, bambaska gorerek veya gormeyerek daaa dogrudur, aslinda ON ALMA hadisesini –bilmeden- engellemissinizdir, diyorum.

Kulaklari cinlasin, Topalakciim’in…

Mesele sudur: SADİ NURSİ EFENDİ’NİN “BAYRAKLASTİRİLMASİ” VE BU BAYRAKLASTİRMANİN NE SEBEBLE yapildiiinini farkina varilmamasi…

Dikkat ediniz, Said Efendi, ne zaman on plana gecirilmeye baslandi bu memlekette?

“Nurlı Salomon”un oy avciliiini kastetmiyorum onlar kucuk isler, kiymeti yok; kastettiim, bir “sembol” haline ne zaman getirilmeye baslandi?..

‘90’larin ilk yarisi icerisinde!

Oncesinde hava-civadir…

‘90’larda ne olduydu?

Varsova Pakti, Komunist Blog coktu, Berlin Duvari yikildi, “soguk savas” bitti!

Memleketimizde de “yeni duzen” olusturulmaya baslandi; Ozal’la…

Gülen’in, sikiyonetin tarafindan aranmasina raamen komutanlarla şekerli kahve icme donemleri… (simdi sikiysa icsin, “diabetik” hasta cunki!)

Teyb kasetlerine bakin, Sizinti’daki yazilarina bakin, o gunlere kadar bortü-bocek uzerinde aaalama-sizlama yapilirken, dershanelerle “maneviyati saglam nesiller” derdindelerken, is birden deisir, Said Efendi’nin ismi bile edilmemeye, “Nurcular icindeki ayri bi ekol” olarak yazilmaya cizilmeye baslanir ve “kemalistlerin Erzurumda daragacina cektigi basortulu kadinlar”dan bahsetmeye baslar!

Arada, Sadi Efendi’nin kitabindan “delillendirme”, o kadar…

O hem Nurcudur hem diildir; tut tuta bilirsen yani…

Piyasada da bi Said Efendi firtinasi…

Bilmediimiz ne yonleri varmis mubaregin meeer!

Sivil toplumcuymus!

Cok felaket demokratmis…

Couulcu demokrasiyi de benimsermis…

Ustelik darbe ve dikta karsitiymis…

Hurriyetciymis, “hur fikir sevdalisi”ymis…

Mis mis da mis!

Said Efendi’yi hepsinden tenzih ederim.

O, Seriat-i garra yolundandi, baska hicbisey diil!

Neyse…

Mesele, “yeni duzen”de Turkiye’nin rejimini DONUSTURME meselesiydi; artik KOPKUYU DINSIZ LAIKLIK olmayacak AMERIKAN TIPI LAIKLIK uygulanacaktı, “plan”, OYUN BUYDU ve budur hala!

Berlin Duvari yikildi, buradaki Kemalistler de yikildi, kisaca…

Yerine gelecek olan AMERIKAN TIPI LAIKLIK icin de ongorulen, “piyasa arastirmasi” yapilmis “NURCULUK” idi…

Bu Nurculuk, Gulenist olanindandi yalniz, diierleri icun hayat hakki yok; ya tabi olacaklardi veya Aczmendi veya Tahsiye gibi yokedilecekler, “mimlenecekler”di…

Zannimca (aslinda oole de diil, yani sadece benim kanim diil, gorunendir) Salih beyin “Nokta”da cikan roportaji da “KARAR ALMA” roportajiydi, HER TARAF ICUN!
Otekiler, “mimleme” meselesinde karar vereceklerdi, Salih bey ise, KARARINI COKTAN VERMIS olarak “SAID NURSI DE IBDA KADROSUNDANDIR!” diyerek, OYUN BOZANLIK hamlesini yapmisti.

Siz onu hazirliyorsunuz ama, alamazsiniz onu, benimdir o, gelişimimi de engelleyemezsiniz, belki ancak suresini uzatabilirsiniz, diyordu.

“Demokrat olmayan Nurcular” elbette bunu tasvip etti, ama diierleri..?

O roportaja bakarsaniz, aslinda COK ONEMLI olduunu gorursunuz: SALİH BEY CEPHE’Yİ DUZENLİYOR, SAVAS MEVZİSİNİ KAZİYOR, TARAFLARİ SAFLASTİRİYORDU!

(Alcak gonullulukla kabul ediniz, siz “noktadaki ben”de kaldiniz; orasi da var ama O’nun o, “sizin” diil, siz “siyasetinizi” yapamadiniz su veya bu sebeble.)

Basortusu orada!

Askere haddini bil deme orada!

Kemalizmle hesaplasma orada!

“Demokratiklesme ve mucadele” orada!

“Silahli mucadele” orada!

USA ile alakali “duygu ve dusunceler” orada…

Baglantili olarak M. Kemal’in sahsi ile alakali bilgiler-tartismalar orada…

Istiklal Mahkemeleri orada!

Hepsi, daha sonradan Turkiyenin yonunu cizecek butun “konu basliklari” orada!

Neyse…

“Nokta”, “mim” konulmasina neden oldu; dikkat ediniz, Gulen’in “Erzurumda asilan kadinlar” edebiyati da o zaman baslar!

Baslayan bir sey de, Salih beyin, “mim”lendikten sonra ilk firsatda iceri alinmasidir ki, “Nokta”da dediii gibi tavir koyan Salih bey, Irak meselesi ile “iceri” girerken, “Nurcu” Gulen, “gozunde tullenmelerle” USA’nin yaninda yeralarak ileriye firlamaya baslar.

Daha sonra “tarih vakfi”ni kuracak Soros’un “Acık Toplum’cuları”, “Birikim” dergisinde “Basyucelik Devleti” ile alakali olarak prof. Cemil Kocak’in yazisini cikarirlar ve onu TOTALİTER DEVLET MODELI diye resmederler! (tesaduf bizim Albay da oole derdi mesela!) Tam “okuzlukdur o yazi!

Dikkat ediniz, Liberallerle İslamcilar “ittifagi” denilen hikaye simdinin isi diildir, taaaa o zamanlarda baslayan ve NEYE KARSI OLDUGU DA BELLI bi ittifakdir!

Zaman gastesini dusunun bi de; ilk yayinlanmaya basladiinda nasildi, sonra, nasil oldu, simdi Abantlara digip gelen Ihsan Arslan’in, Gulen’e toz kondurmayan M. Metiner’in, Yeni safak’in bazi ismlerinin, “Zamanda darbe… hirsizlik” diye Alaattin Kaya’ya etmedikleri laf kalmamisti ve o “zamandaki yonetim deisikligini” nasil, hangi komplo ile acikliyorlardi…

Ve bunlarin hepsi ‘90’a yaklasirken oluyordu!

Zaman’daki “tasfiye-darbe” ile ilk yazarlarinin yerine, Cem Boyner’in Yeni Turkiye Partisi’nin elemanlari, yani Soroscular nasil da doluşuvermeye baslamisti…

Ama dikkat ediniz, bunlarin icinde, zamanin icinde Ustadımız’a ve Buyuk Dogu’ya laf sooleyenler hep ama hep bu liberal, daaa dogrusu LIBERAL SOLCULARDI!

“Nurcu” diye adi bilinenlerin ”donamimlari” yoktu, onlar “boceklerdeki hikmetler” ile uurasip duruyorlardı, “ah .. vah..” demekten baska bi haltdan anlamiyorlardi, yapanlar hep ama hep bunlardi!

ILIMLI ISLAM lafini da ahanda bunlar ortaya attilar zati; Cengiz Candar’dir bunu beceren!

Acikca yazmak gerekirse, plani yapanlar oyunu kuranlar belli, “ilimli islam” diye bilinenler ise ancak ve ancak HAİN denilebilecek veya “FIRSATCI” olarak gorulebilecek tipler!

BUYUK DOGU’ya karsi bunlar desteklendi, Risalelerde OLMAYAN “devlet anlayisi”, “sistem anlayisi” da bunlarca, LIBERAL SOLCULAR’ca ortaya atildi, zorlaya zorlaya tartisildi.

Risalelerin sahibini “yeni duzen”lerine MASKE yapmak icun uurastilar, uurasiyorlar; ama bir tek SIKKE-I TASDIKI GAYBI (ki, sadece “bolle bisey de varmis” diye bakmak yeterlidir, fazlasi “zorlamadir”) butun hepsini yerle yeksan eder!

Cikartiyorlar mi o risaleyi hic?

Bahsediyorlar mi?

Hayir!

“Nokta” ile “mim”lenen iceriye, “firsatci” da Pensilvanyaya kadar varacak seruvenine basliyordu boolece; Salih beyin, “KADRODANDIR!” sozunun arkasi iste boledir!
OYUN BOZANLIKTIR!

Bozmustur!

Yani, “en cok” rahatsiz olanlar lafi “rahatsizlik” vericidir, isin aslindan uzaklastiricidir; hadi biraz daaa laf yapayim, “kadrodandir” lafini da (su tarihler, vakitler felan) YANLIS ANLAMA BASITLIIDIR!

“- başyücelik devleti idealinin en temelden karşı olduğu şey, saltanat... bununla beraber bir cumhuriyet de değil... “

Tercihler… tercihler… tercihler…

Bu lafa “yon veren”, yazanin “tercihi”…

Niye “en temelden karsi oldugu” Cumhuriyet diil?

Niye?

Bu topraklar ve oncesi, baska topraklar, “SALTANAT’LA YOORULMUS” topraklar; baska biseycik yog!

Cumhuriyet, (cumhuri sekil diil) bu topraklara, hadi GICIK OLDUUM diier lafla “BUYUK DOGU COGRAFYASINA” 100 sene bile olmadi girisiyle…

“En karsi olduuu” Saltanat olsaydi, cok ama cok onceden bunu YIKAR yerine Cumhuriyeti kurardi.

Kurmadi!

Niye?

Cunki “SEKILCI” diildi; ama bu lafi sooleyen arkadas, sekilci olmasa bile, TECİHINI (aslinda bir “memorandum ile deklare etmeli” : ) niye boole olduunua dair) Cumhuriyet seklini “daha makul gorme” uzerine almis ve Saltanat’i hic tartismasiz ativermis.

Oysa BUYUK DOGU IDEOLOCYASI, BASYUCELIK DEVLETI – kendi laflariyle diyelim- tamamen bir “SALTANATDIR” neredeyse ve bunu da ileride yazan da sooleyecektir. “Fikirlerin tartismasi” gibi “cumhuri demokrasya”dan eser yok yani: )

“- islami bir devlet modeli olmak bakımından, iki temel kurguya dayanıyor:
1. türk devlet geleneği,
2. eflatun'un ideal rejim görüşü.”


Dedii gibi “kaba siniflandirmalar”, tolere ediyorum, “sozluk uslubu” diiiyip cikiyorum.

Ama soolenmemesi gereken laflar olduunun da altini kalinca ciziyor, ustune italikliyor ve “gotik” karakter yapiyorum.

“- bunlar belki ilk bakışta kaba sınıflandırmalar, ama içi doldurulunca öyle olmadığı görülüyor: eski türk devlet geleneği, hatta ordusunun adı bile altun ordu, ama günümüz türkçülerinin anladığı anlamda faşist bir devlet değil; federatif bir devlet...
eflatun, bilindiği gibi, demokrasiyi ve tiranlığı reddeder; aristokrasiyi över. ve şöyle der: "devleti en iyiler yönetmelidir". ama kendi devlet kitabında bu anlayışı alıp geliştirmez, başka yönlerde gezinir. ideali orada kalır.
necip fazıl, eflatun'un bu idealini alarak aydınlar aristokrasisi şeklinde formüle eder. aristokrasi; ama kan aristokrasisi değil, fikir aristokrasisi... yani, toplumda babadan oğula bir aristokrasi sınıfı yoktur; fikir soyluları sınıfı vardır. kim idrak bakımından en üstünse, fikir bakımından en ileriyse, o bu sınıftandır. babası isterse keçi çobanı olsun... kan kardeşliği değil, fikir kardeşliği; fikir soyluluğu.... devleti yönetecek ideal sınıf!”


“En karsi oldugu” saltanat, ama “Cumhuriyet diil”, fakat oldu size OLIGARSI :)

Niye milletin “totaliter!” dedii anlasiliyor :)

Sen Just muydu neydi o, bi fransiz jakoben vardi, “BEN ISTIBDADIN OZGURLUGUNU ISTIYORUM!” demesi gibi oluyor “saltanat diil ama oligarsi” fekat ama “fikir soylularinin aristokrasi” olarak yazmak!

Akliniz fikriniz TAHAKKUM etmekde!

Hoş, “tahakkum” de sadece “teorik” olarak sadece ve bu kafayla giderse de hep oole ama!

Bu “dil”, SAKAT Bİ DIL!

Karsilikli konusma olsa, muhatap olan bi laf soolese de ona soolense eywallah, ama yok yani ortada oole biri, “eksi”de yazilmis (ki buyuk ihtimalde baska bi yerden alintidir) bi yazi sadece…

Acik yureklilikle yaziyorum, kabul de etmek gerekir, bu lafi soleyen kim ise, “aydınlar aristokrasisi” icinde de KARSIT-ELESTIREL bi sey ciksin, lang diye kafasina binecek biri!

Gizli diktator!

Firsatini bulduunda “aydınlar aristokrasisi”ni, “fikir kardeşliği”ni, “fikir aristokrasisi”ni UNUTUP, KENDI FIKRININ SALTANATINI surecek biri!

Ustadimiz, Salih bey ama diil!

Yapip ettikleri ortada cunki!

Ama, onlarin yapip ettikleri uzerinde, “bisey yapiyorum” diye ortaya cikanlar var ya, iste onlar aslinda oole oturup dursalar daaa iiii yani boole laflar sooleyeceklerine!

Yaw, bi diktator bile “ben dikta kuracaiim” diye cikmaz!

Oligarsinin lafini bile etmez!

Gelir, soora milletin canini okur; “sartlar boole, ileride duzelecek vs” diye de avuntu cumleleri kurar, adamin kendi diktasini kurduunu bile gormeyenler bu sefer “sartlari” tartisir, “aslinda” o diktatorun oole olmadiini “memleketin faydasi icun” boole davranmak zorunda kaldiiini felan soolerler…

Ne bu yaw!

“aristokrasi; ama kan aristokrasisi değil, fikir aristokrasisi... yani, toplumda babadan oğula bir aristokrasi sınıfı yoktur; fikir soyluları sınıfı vardır. kim idrak bakımından en üstünse, fikir bakımından en ileriyse, o bu sınıftandır. babası isterse keçi çobanı olsun... kan kardeşliği değil, fikir kardeşliği; fikir soyluluğu....”


Yetmemis gibi, kac defa!

Akli fikri DIKTADA cunki!

“-ikinci aşama: yüceler kurultayı'dır. bu kurultay, 101 üyeden oluşan bir tür parlamentodur. ama halk seçimiyle kurulmaz. ya? başyücelik akademyası üyeleri arasında yapılacak seçimle oluşturulur. başyücelik devleti herkese yönetimi belirleme hakkı vermez; sadece aydınlara, sadece akademya'ya verir. bu da islamın başlangıcındaki devlet anlayışıdır.”

Al buyur!

Bi burdaki “usluba” bakin bi de Ustadimizin, Salih beyin uslubuna!

Kumandanin, (yaaa! Kullanamaz miyim, bal gibi de! Hak ede ede hem de!, pesin satin almis olarak diil!) OLUM ODASI’nda anlattiklarina, USLUBUNA bi bakin bi de yukaridakine!

Gercekten CEKEN ile felanfilan arasindaki FARKA!

Bunu ustelik “iki temel kurgu” diye bahseilenle karsilastirin; hangisinde “halk” yok ki?!

Ve “halk” ne?

“bir tür parlamentodur” olacak ama “halk seçimiyle kurulmaz” denilecek o zaman niye “bir tur” bile olsa PARLAMENTO diyorsun ki!

Ustelik bastan ayaga totaliter bir “uslup” sergilerken!

“- başyücelik devleti herkese yönetimi belirleme hakkı vermez; sadece aydınlara, sadece akademya'ya verir”

Eywallah da bu boole mi anlatilir!

Bu, bu cumlelerle mi anlatilir!

Milletin 80 senelik DIKTADAN cektii ortadayken, ortaya cikan LIBERAL SOLCULAR, “ozgurlesme” ciiliklari ile milleti kendine cekmeye veya en azindan seeiz kalmaya zorlar ve Diktaya karis nefreti bilerken (ne gusel!) onlara AL BIRINI VUR OTEKINE diyecek laflari HIC TE GEREK YOKKEN niye soolerler merak ederim!

Okuyun bi Ustadimizi, Kumandan’i, nerdeyse adami giyotinin altina seve seve ve “giyotin gusel biseydir!” dedirterek yatiracak bi usluplari varken, bu ne yaw!

“-yüceler kurultayı, başyücelik hükümetini ve başyüceyi seçer. başyüce, yetkileri çok geniş, sorumlulukları çok ağır tam bir "sultan" portresidir. ama, yüceler kurultayı tarafından sıkı bir denetim altında tutulduğundan, tam bir sultan olamaz. iktidarı oğluna, akrabasına vs de bırakamaz. kurultay'a bırakır, kurultay seçer.”

Yine ayni sikinti…

Ustelik hani “en temelden karsi olduuu”nun basindakini ornek vererek “Sultan” diye de tersinden bi niteleme…

Bag bag bag biz ne kadar “saltanat ve sultana karsiyiz” hesabi, gibi olmus…

Hadi lafalaf cevap verelim, “iktidarı oğluna, akrabasına vs de bırakamaz” denilmis ya, “fikirciler aristokrasi”sinin icinde “oglu, akrabasi” varsa ve “kurultay” tarafindan secilirse n’olur?

Olmaz, olmaz, oldu gitti, kim ne diyebilir?

Lafa laf cevabdir, baska bi sey diili, sadece su “saltanat ve sultan paranoyasi”na karsi verilmis bi cevap, o kadar…

Yani niye “secilmisler oligarsisi” olan Demokrasi’den, Parti Sefleri’nden ornek verilmez de “saltanat ve sultan”dan ornek verilir, anlamam, anladiimi da ilk basta dedim, TERCIH MESELESI; insanin vereceii “ornekler” bile KAFA YAPISINI ortaya koyar, dedim gitti.

“- burada "yüce din dairesi" adında bir kurum vardır. yapılan işlerin islama uygunluğunu denetler, bir tür anayasa mahkemesidir.”


Yok boole bisey…

“Sozluk” uslubu diycem ama bu da olmaz ki yani hep!

Isin asli su:

“- Bütün bu dâvaların ruh ve ölçü, müşahede ve murakabe kürsüsünde, icra bakımından doğrudan doğruya "Başyüce"nin şahsında tecelli etmek ve onun dışında kendi şahsî çerçevesinin mücerret vecd, aşk, fikir ve hakikat lâboratuvarını temsil etmek şartiyle "Yüce Din Dairesi" vardır.”

Ne “anayasa mahkemesi”, ne “bir tur”u..?

Zerresiyle bile alakasi yok!

Ornek olarak bile verilemez!

Verilirse de o zaman “anayasa mahkemesi”nin NE MAL OLDUUNU bilenler, “ahanda iste acik oldu!” diyerek laf sallar, bu sefer de “sen”, ornegin gumburtuye gidecek diye bu sefer “anayasa mahkemesi”nin “fezailleri”nden bahsetmeye baslarsin!

Butun kamu kurum ve kuruluslarinin ISIMLERINI UNUTUN!

Bahsettiniz BASYUCELIK DEVLETI SISTEMI, eski-eskimis rejimlerle, sekillerle, kurum kuruluslarla alakasi olamaz, ornek bile gösterilemez!

Dikkat ediniz, Ustadimiz ve Salih bey, bu Daire hakkinda yazarlarken “eskinin Seyhulislamliii veya bi tur Diyanet Isleri gibi” mi diyor, demis mi?!

Meselenin asli bu, faslini da gerek gorulurse yapariz !

Ama lutfen, please yaw, ne soollediinize, yazdiiniza, konustuunuza dikkat edin!

Bisey yapayim derken ENGEL KOYMAYIN!

BM@

No comments: