Sunday, November 16, 2008
„Sol gasteler bizi adamdan saymiyorlar yaw!“
„- Kendimi devrimci musluman olarak tanimliyorum...“
Watana millete hayrli uurlu olsun! Eee?
Bu lafi sooleyen arkadas, su laflarin ortaii:
„ Meydan boş değildir. Tüfeklerimizdeki mermi, mermilerimizdeki barut, yüreklerimizdeki ateş, yeter sizlere. Halkımıza bildiririz! Senden yana olanları bir bir vurmaya başladılar. Önce vedat'ı öldürdüler. Alacakaranlıkta 'bağımsız türkiye' demişti vedat. Sonra mehmet'i vurdular. Sonra taylan'ı. 'Türk halkı ezilmekten kurtulsun' demişti taylanla mehmet. Sandılar ki durdururuz ihanet barikatlarıyla bu coşkun seli. Sandılar ki, söndürebilirler salyalarıyla yanan ateşi. Oysa söner miydi bu kızgın ateş? Durur muydu milli kurtuluş savaşımız? Bu savaş mustafa kemal'in savaşı... Milli kurtuluş savaşımızın en büyük dayanağı yiğit halkımızsa onun yumruğu devrimci gençliktir. Onun yumruğu bizleriz... Yüce türk halkı, senden yana olanları vuranlara, 'artık yeter, dur' diyoruz ve devrimci şarkımızı bir kere daha birlikte söylüyoruz: 'ne değişir, isterse kesilsin devrimcilerin başları birer birer. Oysa bir yasadır bu, mümkünü yok! Devrimciler ölür, devrimler sürer.“
Ortaiii, dedim, sorun hele niye?
„Niye?“
Bu, „69 Deniz Subayi“nin altina imza attii bi bildiri; bu bildiri, Dogan Avcioglu’nun, „Devrim“ gastesinde, „Ordu Millet Elele“ hikayesi icun kullaniliyordu; yani 9 Mart Cuntacilarinin yazdiii bi bildiri... Yazanlar, Ali Kirca ile Sarp Kuray, elbette redakte eden de aaazindan cigara dusmeyen „efsane mili kurtuluscu!“ Dogan Avcioglu... Basta yazdiiim lafi sooleyen de, Ali Kirca diiil, Sarp Kuray...
Gecmis senelerde bayaii lafini yapmisizdir bunun, hatta yeni yeni de, 9 MARTCI CUNTACILAR bahsi icinde de gecmistir. „Eeee, o kadar lafini yapmissin da simdi niye tekrar konusuyon? “ diye dusuncek olanlara, „cok fazla gozume gozukmeye basladi ben de „invest‘i yikacaaiim veyaaa yapacaaiim!“ derim : )
Niye?
Wala pek kaale aldiiimiz biri diildir, yani ne olduunu azcikdan biliriz onun, ama simdi Yargitay’in cezasini onaylamasi sebebiyle bugun yarin iceri girecek ya bu, „bu siyasi bi karardir, SHP’nin Genel Baskanliina geleceeimi acikladiktan soora onumuzu kesmek icin alinmis bi karardir“ demeseydi ve cikip da bi tv’de bazi laflar etmeseydi, hala da kaale almayacaktik! Butun memleket elele vermis, aha bu Sarp’in onunu keselim diyor, zahaar!!!
Hani Murat Karayalcin’a CHP Ankara Bld. Bsk. teklif etti ya, Karayalcin da aradan 2 sene gecince millet orada yaptiklarini unutur, „ilimli islamcilara karsi Ataturkcu olan beni destekler“ felan diyerek buna baliklama daldi ya, iste SHP’den istifa etmek zorunda ve elbette koskocaaaaaman parti ya bu, basina biri gerek, eh o da Sarp Kuray olacak veya Sarp Kuray‘in niyeti o...
Kim bu?
Sarp, 1945 yılında Boyabat'ta doomus; babası Ankara eski valilerinden Enver Kuray, dayisi da Yassiada davasinin, Menderes davasinin savcisi Atilla Omer Egesel oluyor. Ewwela Ankara Hukuk Fakultesine giriyor, bakiyor „burda devrim mevrim yapamayiz, cuntacilik olmaz aaaga!“ diyor ve Deniz Harp Okulu’na girip, „sosyalizmi yayiyor arkadaslari arasinda“ ve 1966’da deniz subayi olarak mezun oluyor.
O esnada Dev-Genc’in kurulusuna falan da katiliyor. Arkadas, „Doktorcu“lardan, yani Dr. Hikmet Kivilcimli’nin ekibinden bi ara; „Partizan Yolu“ ile „16 Haziran Hareketi“ isimli –zewkle yaziyom- „teror orgutleri“nin kurucusu oluyor, Ali ile yazdiklari „cuntasal gaza getirme bildirileri“ ile yapmaya calistiklari 9 Mart Darbesi, D. Avcioglu ile E. Bilbilik’in o gun „issiz bi yerde“, kafa kafaya vererek „yaparsak aywayi yeriz layn bu darbeyi!“ demeleri ile olmuyor ve uc gun soora da Muhsin Batur’un fisteklemesiyle (ispiyon yani) bunlarin hepiiciii 12 Mart darbesi ile toparlaniveriyor. Ziverbeyler, Selimiyyeler felan, iste ondan soora... Yapmaya niyetlendiklerinin kendi baslarina gelmesiyle elbette cumbur cemaat sok! pozisyonundalar.
Sarp Kutay icun 24 sene hapis isteniyor ammawelakin dort sene tutuklu kaldiktan soora meshur 1974 affiyla disari cikiyor. Soora 1980 darbesi geliyor; bu da „bi daaa girmem aabi!“ diyerek yallah „disari!“ 1988 senesinde de galiba orgutleri tasfiye ediyor. Taaaa 1993 senesine kadar orda kaliyor, bu tarihte memlekete donuyor, e tabii hakkinda suclamalar var, tutuklaniyor, iceride 2-3 ay kadar yatiyor cikiyor...
Simdi buraya kadarki durum onun hayatinin bi tarafi, bundan soorakilerde walla bambaska bi tarafi, niye?
`Cause:)
Yaw bakin simdi bu arkadas, koskocaman 68-90 arasi onca ise bulasmis, -zewkle yaziyom- teror orgutu felan kurmus, iddiaya gore de oralari buralari bombalayin diye emir felan da wermis, (wermis mi wermemis mi bilemeyrom, oole bi iddia war, neyse,) askeri donemlerde hapis yatmis, ama ilginctir ki, koskoca hayatinda (63 senede yani!) iki defa kursun atilmis, ve defa ayaaindan ve elinden ve belinden yaralanmis ve bunlarin hepsi de `93`den sonra, yani –zevkle yaziyom- teror orgutlerini feshedip, memlekete giris yapip, oolesine bi watandas halinde yaasarken olmus; ve peki niye olmus?!
Nasrullah Ayan’i taniyaniniz, ismini duyaniniz war mi?
Bu adamcaaiz Mardinli, kendi sirketlerinin Izmirde burosunu isletiyor. Simdi uzun mesele, Ozal’in devrinde buna „yuru ya kulum!“ deniyor. Lubnanli para komisyoncusu, borsaci felan da diyorlar, yani tefeci gibim bisey, Muhammed Sekerci ile tanisiyor; 1. MIT Raporu’na girdiii ve N. Ayan’in da „hakkimda yazilanlar doorudur wala!“ dediii sekilde M. Sekerci ile „altun kacakciliii“ isine giriyorlar. N. Ayan, bunu Davos’da bi de T. Ozal’la tanistiriyor, (adam, Davos’a davetli yani, warin gerisini siz dusunun!) o da „gel turkiyede altun bankacilii yap“ felan diyor, o, „kalsin, o isin vergisi felan war, simdi vergisiz calismak daaa karli“ diyor herhalki, reddeiyor teklifini... Neyse iste, 1980’lerin ilk yarisi felan bu iliskinin baslamasi galiba, isler gicir, burdan elde ettiii parayla N. Ayan „Turkinvest Bank“i satin aliyor, ooole bi parasi var ki, daaait daaait bitmiyor, onune gelen herbiseyi aliyor, iiicene yayiliyor yani... Bu aldiklarindan birisi de, MIT Raporlari sebebiyle gorevinden ayrilip „buzhane isltmecilii“ne giren Mehmet Eymur, daaa sonra tekrar goreve donerken, „hem ticaret hem devlet isi olmaz, gel bunu sen al“ diye N. Ayan’a teklif ediyor o da „ula napicam ben bunu yaw!“ felan dese de basiyor parayi (250 bin dolar) aliyor „buzhaneyi“ M. Eymur’den...
Iste tam bu noktada...
1988’de kurduuu -zevkle yaziyom- teror orgutlerini feshedip, Fransa’da 15 subeli donerci sirketi, Turkiyede „Camlica Kolonyalari“ isine giren, Isvicerede „altin borsasi“na dalan Sarp Kuray’in („aklin hayalin durur, manyak para kazandim ha bu islerden!“ diye de soolermis yani) birdenbire memlektine doneceiii tutar... Wala doner bi de ha! Donduuu gibi alinir iceriye; M. Eymur’un „samimiyetinden kusku duymamasi.... terorden vazgecmis olduunu“ soyleyen raporlariyla da iki ay sonra disari cikar; ama adam „orgut kuruculuuu ve kanli eylem emirleri vermekten“ yargilanmaktadir ve ne hikmetse normal olarak „tutuklu yargilanmasi“ gerekirken serbest kalir; M. Eymur’un arkadasi N. Ayan’in isyeri icin verdiii 250 bin dolarin bunda bi dahli var mi, orasi fesatcilarin fersadina acik...
Veeee, hooop diye, once N. Ayan’in „Alkatraz Sinemasi“nin isletmeciisi olan Yonetim Film ve Reklamcilik AS’in ortaii, soora da hem donerden hem de altindan anlamasindan zahar „Turkinvest“ ortaii oluverir! Yaw bu adam devrimci, ne filmcilii ne borsaciliii-bankaciliii felan mi diyorsunuz? Muuhaaah! Yanilirsiniz ki anlativeriyom iste...
Ayse Emel Mesci diye bi kadincaiz war, hah iste, taa 1971’de „9 Mart Cuntasi“ ekabiri ve vesairesi olarak toplananlarin arasinda Sarp Kuray vardi ve bi de Ayse Emel var! Orda tanisiyorlar, soora 74’de disari cikinca evleniveriyorlar, eee tabi devrimciliie de devam, ardindan 1980 geliyor, bunlar disariya „cikiyorlar“...
Orgutculuuee, devrimciilie –yine- devam tabiii. Ha bu arada, kucuk bi detay, ilticaci-multecici olarak yasarlarken, Alaattin Cakiciyla da tanisiyorlarmis ve ona da bi mevzuuda felan yardim etmis. Bi de Abdullah Catli ile bi muhabbetleri varmis ki, bunu yazan L’Express dergisini mahkemeye veriyor, „iftira atiyor serefsiz“, diye ama mahkeme „haberin doooru olduuna“ hukum veriyor, Kuray’i da dergiye 8.000 Frank tazminat odemeye mahkim ediyor. Haber ne? 1985’in son aylarinda bir otelde Catli ile Kuray’in bulustuklari ve orada 1,2 kg eroinle yakalandiklari!..
Neyse multeci multecinin dostudur, deyip gecelim bu derin mewzuu da, gelelim, „devrimcinin filmcilikle isi ne?“ mevzuusuna! Yaw ne kaddar cahalsiniz ha! Ayse Emel Mestci bi kerem tiyotrocu, sinemaci felan yaw! Yani karisi boole! Yilmaz Guney’in „Yol“unda felan oynamis multecilik zamanlarinda, Guney‘le sirdaslar gibi...
Ama S. Kuray memlekete dondukten soora ilk isi n’oluyor?
Doner bufesi acmak?!
Diil!
Orgutculuk felan?
Diil diiil!..
Ayse Emel Mestci‘yi, yani karisini bosamak! Hemi de kendisinden habersiz olarak „erken“ bosamak! Niye? Nur Surer’le evlenmek icun!
Ulaaaa, kac senedir memleket disindasin, geldiin gibi nerede ne zaman tanistiin da asik-masik olup seninle birlikte senelerce disarilarda kalmis, „“sirtinda tasimis“ karini bosayacak duruma geldin, felan sorulari „ozel hayata“ girer bizi ilgilendirmez, sormayalim, isteyen bu „“ozel hayatin“ ayrintilarini weppage’lerde detayli detayli okur:)
Bi de kim bu Nur Surer? Tiyatrocu Bulent Kayabas’in karisiydi, hatta Atif yilmaz filmlerinde „lezzo“ felan roolerini de „cesurca“ felan oynamisdi, felaket ilerici, felaket feminist, felaket bi islam dusmanliii olan bi kadincaiiz, isteyen Buyuk Ulema Google Hazretlerine sorabilir! Ayse Mestci de mahkemeye basvurmus hemen; „tamam, avukata vekalet verdim, ama ben su tarihde bosanacaiimiz biliyordum, erkenden bosamislar beni!“, (cok bi didaktik kadincaaii yani bu Mestci, belli, simdiki askiyla iii anlasiyorlardir), diye, ama mahkemedeki hakim, „git isine be kadin, cadilik yapma!“ demis, davayi reddetmis! Yani haketmis aslinda ama yine de ortada bi hile var yani...
Neyse, Ayse Mestci’nin de kismeti o gunden soora acilmis tabi... Kiminle mi? Hani su Engerek’on Teror Orgutu Lideri diye iceri alinip, ardindan saaalik sebebiyle serbest birakilan, soora kalp ameliyati felan olan Ilhan Selcuk, yani bizim Iilaaan abii ile! Wala! Iilaan abiyle ask yasiyorlar!!
This point... Yani tam bu noktada, bu yaziyi yazmama sebeb olan tv prooraminda Sarp Kuray’in sooledii lafi vermenin yeri:
-(Soru) „İlhan Selçuk’un “antiemperyalist” olduğuna dair inancınızı koruyor musunuz?
Kuray:. Onların antiemperyalistliğini ve devrimciliğini tartışmam. Onlara da metodik olarak bir hatırlatma yapıyorum.
(Soru) İddianamede İlhan Selçuk ile ilgili hususların doğru olduğu ortaya çıkarsa ne düşünürsünüz?
Kuray: İlhan ağabey devrimci bir adamdır. Delilleri görmedikçe onun aleyhindeki iddialara asla inanmam. Gördüğüm takdirde de oturur düşünürüm.“
Simdi, Iiilan aabi, gelecek senin eski de olsa karinla nikahsiz bi hayat icine dalacak, -gayet demokratikdir o da ayri mesele-, ama sen kalkip onun Engerek’on Teror Orgutu seyinde tutuklanacak, soora saalik sebebiye serbest kalacak, ustelik eskinin idam cezasiyla yargilanacak, ustelik herbiseycii de kayit altina alinmis olup S. Tayyar’in diline dusecek ve sen bu „firsati“ deerlendirmeyceksin!!! Hoo hoo hoooo! Ama no, hayir yani, Sarp boole yapmiyor, unutmus o nikahsiz hayati, olabilir kendi sorunu ve bakin ne diyor:
„Onların antiemperyalistliğini ve devrimciliğini tartışmam!“
Bu noktada wala Sarp Kuray’i tebrik ederim, hisleriyle hareket etemeyen objektif bi adam olduuu icin. (veya baska mesele duygusuz biri, umurunda bile diil, bu da bizim umurumuzda diil.) Olabilir. Ama objektiflik su lafiysa eeer, wala sorun var! Yaw kardesim, Iiilan aabinin neresi antiemperyalist, „devrimci“ yaw!!!! Delillieri gormedikce inanmazmis!!! Samil Tayyar’dan iste sana gondersin, diycem!!! Mahalledeki kasap halilde de, cayci mehmetde de, oooretmen sevalde de var kardesim koskoca iddianame, hemi de Ekler’iyle birlikte, her aksam cekirdek citlaarak telefon kayitlarini okuyup oyalaniyorlar!!! Sen hala ne „delilleri gormek“den bahsediyon?!
Adam onca sene devrimci abiicilik yapar ama tek kursun yemez(#)dedik, devrimciilie elveda yasasin demokrasi mucadelesi dedikten soora, iki defa elinden beliinden vurulursa, olacak olan iste booole yamuk anlayistir!
Nasrullah Ayan’in batmasi ile birlikte baslayan surecde, enteresandir o diil de Sarp Kuray kursunlanmistir!? Niye ki? Paralari ic eden Nasrulllah diil mi? Niye o vurulmuyor da Kuray vuruluyor?!
Neyse iste boole yanlisliklar olduu gibi, Iiilan aabiyi devrimci ve antiemperyalist gorme yanlisliiii da olacaktir tabii ki, doal olarak! Bakin bu „yanlisliklar“in nasil bi yanlislik olduunu, soole bi hadisede gosterelim:
Bi varmis bi yokmus, develer tellal iken pireler berber iken, ecinniler analarinin besiklerini tingir mingir sallariken, Kuray, Heybeliada'da İsmet İnönü ile karşılaşmiiiiss. İnönü ona, "Atatürkçü müsün, sosyalist mi?" diye sormuusss, Kuray da "Atatürkçüyüm" diye cevap vermisss. Bunun uzerine Inonu, biraz geride turbanini sIkilastirmak ve Iskele camiinde namaz kilmak icin hazirlanan karisina, hani cok ilginc, cok komik bi sey gorur, duyarsiniz da bunu dostlariniza anlatmak icin delidivane olursunuz ya, aynen o sekilde hemen donerek "Mevhibe, haniiim, gel. Namazin kazasi olur, bunun olmaz, gel gel gel, kulaklarinla duy“ diye yari gulerek yanina cairmis ve 'Bak duy, duy bu da bizim numarayi kapmis, „Atatürkçüyüm“ diyor. Biz de 'Hilafetçi misin, cumhuriyetçi mi?' diye sorduklarında 'Hilafetçiyiz' derdik." demiiissss! Bu masalda burada biiittmiiissss! Kissadan hisseye gelince cocuklaaaarrrr... Inonu ne kada hilafetci ise, Kutay da o kadar Ataturkcu! Ama bi de su da war; devr-i zamaninda Inonu, harbiden Hilafetci idi yani, hatta Turk Yunan Savasina katilmamak icun binderedensugetirmis, „yaw Ismet, bak bu gece seni Ingilizler tutuklayacakmis ha, benden duyduunu soole ama haberin olsun yani“ diye kandirarak Ankaraya „kacmasini“ saalamislar, yani o kadar Hilafetci (veya hic bi sey!), eee o zaman durum ne oluyor fikanin sonu bakimindan derseniz... „kafalar cok karisik“ derim sadece...
Simdi bi sunmary yapalim:
Bu adamcaizin ailesi „seckinlerden“; babasi CHP Valisi, dayisi Menderese idam isteyen Savci... Deniz subayi oluyor ve tabiatiyle de doal olarak 9 Mart Cuntasinin tam gobeinde; 12 Mart’ta tutuklaniyor, cezaevinde babasi, dayisi onu ziyarete geliyorlar, resmi Valilik ve savcilik arabalariyla, hava 1000!; ki o donem icinde yargilananlara bi bakin, wala bunlarin hepiciiii birbiriyle ya akrabadir ya ayni mahallenin cocuudur ha; icerden cikiyor, evleniyor; 12 Eylul olduunda karisyla birlikte ilticaci oluyor; ‚93’e kadar disarida, bu arada ;88’de teror orgutlerini, „Sovyetlerde bile komunizm coktuuu“ icun, „dunya liberallesmeye“ basladiii icun fesh ediyor, donerci dukkanlari zinciri aciyor, kolonyaciliia basliyor, altun isine giriyor, „manyak para“ kazaniyor; memlekte geliyor, tutuklaniyor, M. Eymur’un raporlariyla iki ayda cikiyor, N. Ayan’in ortaai oluyor; karisini bosuyor, Nur Surer ile evleniyor; tak tak tak diye Suleyman isimli birisi tarafinan sirketde vuruluyor, sebeb galiba, sirketin kacirdiii arazilerin devri meselesi; ana davasi devam ediyor, beraat, tecil ceza felan derken cezayi yiyor; 2003-2004 gibi bi sitede yazilar yazmaya basliyor, haaallaaa da yaziyor; SHP’ye giriyor, A. Ocalan’in „selamlari“ geliyor, „ves‘selam“ diyor, Apo, „Sarp bu isleri bilir, araci olsun“ felan diyor galiba, o da „bu islere“ daliyor (ne is ise o); SHP, Kurt ve Turklerin partisi olarak kuruluyor, ama olmuyor, olamiyor, ismi var cismi yok bi parti oluyor, Murat Karayalcin ve ust kat komsusu Emin Colacan’in partisi oluyor; Sarp sessiz gidiyor; Karayalcin, CHP’nin teklifiyle „partiyi terkedince“, Sarp da SHP’nin Baskanliina aday oluyor ve wala secilir de! Olsun, bi partisi olsun bari, dii mi?! Sunmary, bu kadar...
Simdi bunlari yazmamiza sebeb olan Sarp’in KanalA’daki prooramda soolediklerine gelelim...
Diyor ki:
„Talat Turhan, Fikri Sağlar, Soner Yalçın, Avni Özgürel vb. sol geçinen birçok isim “Benim devletin, Genelkurmay’ın adamı olduğum, mafya olduğum” konusunda inanılmaz bir yanıltıcı neşriyat yapmışlardır. Sol geçinen çevrelerin bu hoyratça söylemlerine karşı öfke taşıyorum.“
Harputlu Albay eskisi Talat Turhan (ama caki gibidir onca yasina raamen ha, dimdik,)9 Mart’in icindedir ve belki de en fazla uzerinde yoounlasilan adam da odur Ziverbey’de; inat ve israrla iskencecilerin uzerine gitmis ve bunlari kitaplastirarak da ortaya koymustur. F. Saglar ve Soner Yalcin bunlarin arasindaki en dandikler; Avni ise eh yani biraz biraz... Simdi bunlar Sarp icin, „acan... mafya“ felan demisler... Kaaale alinacak tek adam Albaydir bunlarin arasinda ve o da Cunta icindekilerin ne haltlar karistirdiklarini az biraz bilir, eeerci o cuntadan birine tavir aldiysa, dusunmek gerekir ve bence Sarp icin de hiiiiic dusunmeye gerek yok: N.Ayan-M. Eymur-M. Sekerci-Alaattin Cakici-Abdullah Catli baaalantisi yeter!
Gecelim ve devam edelim:
„(Soru: Can Dündar’ın “Mustafa” belgeselinde de “Atatürk’ün Kürtler’e özerklik vermek istediği” geçiyor. Bu konu hakkında sizin düşünceleriniz nedir?)
Kuray: Atatürk’ün böyle dediğini bu Atatürkçü beyefendiler biliyor. Zafer böyle kazanılmıştır. Bırakacaklar hikayeyi. Atatürk’ün hazırladığı 1919 projesi hayata geçirilirse Kürt sorunu çözülür. Günümüzdeki Kürt hareketlerinin en radikaline baktığımızda istedikleri hakların 1919 projesinde öngörülen haklar olduğunu görüyoruz. (Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında Türk ve Kürt halkı birlikteliğin en güzel örnekliğini göstermişlerdir. Bu birliktelik 1919 sonrasında “ortak vatan”, “asli unsur” ve –bugün de çok tartışılan- “Kürtlerin yoğun oldukları bölgelerde yerel inisiyatif kullanmaları” esası üzerinde tamamlanmıştır.) Babiller ve Firavun’dan bu yana bu topraklarda devlet adına sürekli potansiyel düşmanlar üretilmiştir. Bu bazen Kürtler, bazen de solcular, İslamcılar olmuştur. Toplumsal barışın sağlanması lazım.“
Simdi bu arkadas, yani Sarp, „Biz 27 Mayisciyiz!“ diyen birisi olduundan, elbette boole seyler soolemesi tabi, yani dooal...
„Ataturk‘un 1919 projesi...“
Yine cikti onumuze „1919“ anasini satiyim; salgin hastalik zaaar! Deveye sormuslar ya ve deve de bi cevap vermis fikrada, aynen oole esasinda su sooledikleri Sarp’in... Sorun hele niye?
„Niye?“
Bi kerem, „Ataturkun 1919 projesi“ dedikleri hikayede, tam bi hikaye! Onun o donemlerde proje felan yapacak hali, imkani felan yok... Daaa kendini millete tanitim durumunda, etrafina kafa denklerini toplama cabasinda... Erzurum Kongresi ve Osmanlinin Meclisinin aldiii kararlar direnisin omurgasi...
Soru: Erzurum Kongresinde veya son Meclisde hic „Kurtler“den sankim ayirilip gideceklermis veya „kalpleri kirilmasin, onlari da asli unsur, kurucu unsur sayalim“ gibim biseyden bahdesildiini gordunuz mu? Anadolu yarimadasi uzerinde hic bi laf yoktur o Kararlarda, ama Ortadogu uzerinde „plesibit“ uzerinde durulur sadece.
Peki, Sarp’in bahsettii „Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında Türk ve Kürt halkı birlikteliğin en güzel örnekliğini göstermişlerdir.“, lafi ne demek?!
En basitinden sunu soolemek gerekirse, „Gazi Pasa“nin butun hayati boyunca Doguya yonelik askeri operasyonlari var, Dersim’i de halledip „gider“ malumunuz, „Turk-Kurt“ ayrimi, bu operasyonlarla beraber gelir. Tamam, Bedirhanlar felan baslamislar bazi seylere ama, ortada Turk-Yunan Savasi, oncesinde Canakkale, Yemen felan var, MILLET bi butun olarak KAVMINE BAKMADAN ve BAKTIRTMADAN isgalci dusmana, KUFFARA KARSI savasmis... Yani „Canakkale birliktelik vardi“ lafi, bi uckaaitcilik! Senin uuuruna bildiriler yazdiin, „askeriyiz“ dediin adam ve operasyonlari ile„ayrilik gayrilik“ baslamaya baslamis ve utanmazca, bunlari soolemeyip, „eskiden yoktu canim bunlar!“ diyor!
„1919 Projesi“ dediin sey, bu TOPYEKUN MILLI BASKALDIRIDIR; asil kafayi yorman ve laf yapman gereken sey, Kuffara karsi bu topyekun milli baskaldiris (serhildan, anasini satiyim!), cok kisa bi sure icinde nasil TC’ye yoneldi ve askeri operasyonlara sebeb oldu ve bunda da „Gazi Pasa“nin dahli ne?!
Bu bi zihniyet esahhinda! Basa „Gazi Pasa“yi alip oturtunca, elde Nutuk vardir, tarihi teryuz ederek, „Gazi Pasa“ya mok kondurmadan konusmak zorunda kalirsin!
Ama bakin burda da sizin verdiiniz cevaba karsi bi uyaniklik yapilir hemen, „tamam iste biz de onu diyoz, kurtulus savasinda bir aradaydik, yoktu boole bisey, ama sonra hatali politikalar neticesi, ayrim basladi“!!! Verecek cevabiniz var midir bu uyankliiia?!
Devam edelim; uzuuuun bi nakliye:
„(Soru: Solcu bir devrimci olarak –dün ve bugün penceresinden baktığınızda- İslamiyet’i nasıl değerlendiriyorsunuz?)
Kuray: Devrimci soldan gelen bizim gibi insanların din konusunda bir otokritik yapması gerekiyor. Kendimi devrimci Müslüman olarak tanımlıyorum. Türkiye’de bizim kuşağımız ve sonraki kuşaklar bırakın teolojik bir tartışma yapmayı sadece İslamiyet’in çıkışındaki demokratik yapıyı, mülksüze, yoksula karşı açılmış olan ilkeleri bilmiş olsaydık İslamiyet’in bir devrim dini olduğunun altını çizmemiz gerekirdi. Egemenlere karşı başkaldırmış, Arabistan Yarımadasının bütün yoksullarını, göçebelerini arkasına takmış bir önder insan demokratik sosyal bir devrim yapmıştır. Sonraki süreçte egemen sınıflar tekrar iktidara ele geçirdiler. Hz. Muhammed’i hicrete zorlayan Ebu Süfyan zihniyeti, kurucu devrim ilkelerini çiğneyerek, saltanat felsefesini egemen kıldı. Aynı zihniyet kadercilik doktrinini ortaya koydu. “Kadere” inanmak ayrıdır, “kadercilik” doktrini ayrıdır. Bir Müslüman’ın kadere inanmış olmasını asla tartışmam. Ama egemen sınıfın ortaya koyduğu kadercilik doktrini, kendi zalimliklerini, kendi sultalarını meşru kılacak teolojik bir zemin hazırlamıştır. İslamiyet’in kuruluşundaki o demokratik yapıdan istifade eden yoksul yığınlar sistemin dışına itilmiştir. Sonraki yüzyıllarda karşımıza çıkan halk ayaklanmalarının arkasındaki sebepte budur. “Allah yoktur” vb. teolojik tartışmalar yerine bu nitelikteki İslamiyet’i bilip öğrenseydik halktan bu kadar kopuk olmazdık. Solcuların halktan kopuk olmalarının iki sebebi var: Birincisi bu bahsettiğimiz dine karşı yanlış tavır. İkincisi ise kendi tarihimizin bilincine varmadan 1970’den itibaren bir şablonculuk üzerinden hareket etmek. Kimi Maoculuğu getirmiştir, kimi Sovyetler Birliğini, hızını alamayan birileri ise Enver Hoca’yı getirmiştir. Dindeki hata ve şablonculuk ile kendi toplumumuzdaki orijinal yapıdan koparak marjinalleşmemize sebep olmuştur.
(Gürcan: Marks ve Engels mektuplaşmalarında Muhammed’ten “Devrimci Muhammed” diye bahsediyor. Marksist geçinen birçok kişi Marks’ın eserlerini okumuyor. Marks’ın eserlerine bakıldığında Hıristiyanlık üzerine birçok değerlendirme ile karşılaşacaklar.)
(Soru: İslamiyet’e dair yaptığınız araştırmalarda en çok neler sizi etkiledi?)
Kuray: Beni İslamiyet’in kuruluş felsefesi çok etkiledi. Hz. Ali’nin tavrı beni çok etkiledi. Çok namuslu bir insan gördüm orada. Düşünün Hz. Muhammed ölmüş, cenazesini yıkıyor, öbür tarafta toplantı var. Halifeyi seçecekler. Kendisini toplantıya çağırdıklarında “görevim var” diyerek reddediyor. Muaviye ile yaptığı savaşta kendisine yapılan kalleşlikten ötürü “hakem”i reddedebilir. Suyun başını kesebilir. “Allah’ın suyudur biz buna karşı inisiyatif kullanamayız” diyerek düşman askerlerinin içmesine izin veriyor. O insanın bütün o sınıfsal pisliklerin dışındaki tertemiz tavırları beni çok etkiledi.“
Al gozum seyreyle:)
Tamam, acimasiz olmayalim, bi Iiilan aabi, bi kasap Veli gibi diil, kafayi calistirmis, okumus, hic diilse Islam tarihi hakkinda solcular arasinda ustte cikmis, ama dikkat edin hep o Zihniyet!
„27 Mayis‘ci“ olmak, bu Zihniyet!
„Gazi pasanin askeri“ olmak, bu Zihniyet!
„Aydinlanma“ ile kirlenmek, bu Zihniyet!
Onune gelen herseyi „demokrasi kriterine“ vurmak, bu Zihniyet!
Islam’a, dikkat edin yalniz, inanip diil, disaridan, „...fakat hakli olduuu yanlari var“, diyerek bi „yer gosterme“ ile bakiyor.
„Arap yarimadasinin yoksullari„ ile „demoktatik bi devrim“ yapildiini felan sooluyor ki, „gormek istediii“ bu!
Bi kere kafadan yanlis bu:
Allah Resulu kim yaw!? „Yoksul“ olabilir belki ama ya soyu?! Sol kelimlerle soolersek, Aristokrat! Ya Ebubekir Siddik, Osman Zinnureyn Hazretleri? Bunlar mi „yoksul“? Sol kelimlerle soolersek, „kapitalist“lerdi yaw! (Kelimeler kiyafetsiz kaliyor, diyordu bi sol sair dii mi, aynen ole!) Ama onlar ne aristokrat ne de kapitalist olmuslar solcularin kelimelerinin anlamlariyla; iste Islamin getirdiii ANLAYIS bunlara sebeb olmus; YENI BI ZIHNIYET INSAA!
Buyuk Dogu da iste bu Zihniyet!
Dikkat ediniz yalniz, bu Sarp arkadas, Islam hakkinda okumus, wala, „Hakem hadisesi“ni, „mizrak uclarindaki sahife“leri felan bildiine gore, okumus, ama, ya Yalcin Kucuk gibi Fransizcasindan okumus kitaplari veya hani bu „devrimci“ ya, muslumanlardan adi devrimciye cikmis (teceddud hareketi rehberleri felanlarin) kitaplarini okumus ammawelakin su memleketinin icinden cikmis, ISLAMI DUNYA GORUSUNU KURMUS, NECIP FAZIL’A HIC BAKMAMIS, belli! Eeerci baksaydi, bi kere oole abidikgubudik laflari etmez, (hainlik... kalleslik... demokratik devrim...), su laflarinda biraz tutarlilik olurdu!
Eeerci SAMIMIYSEN SARP, Islamla bu kadar ilgiliysen Necip Fazil'i, Buyuk Dogu'yu niye okumadiini dobra dobra soole!
„Kafam basmadi aaaga“, de, hasbisin ha, derim; „aldim da bi turlu sira gelmedi okumaya“, de, olabilir, okuyana kadar hic konusma o zaman Islam hakinda derim; „okudum ama uymadi bana yaw“, de, bak bu olabilir, derim; „okumaz miyim oolum. okudum tabii de niye bahsedeyim ama“, de, acik yureklisin, derim; „o Basyucelik Devletinden, Islam devletinden bahsediyor, bir dunya gorusu kurmus, ama bu benim demokratik anlayisima uymuyor, ondan bahsetmiyorum“, de, ikinci defa harbisin, derim; ama biseyler soole!
Basindan o kadar vukuat gecmis, nerdeyse- Allah korumus memleketi- darbe yapip memleketi Stalin-turu yonetecek ekibdendin, ama Bana@ niye hicbir konusmanda, hicbir yerde Buyuk Dogu’dan, Necip Fazil’dan bahsetmediini anlat!
Bak, karsi olduun AKP, Buyuk Dogu’nun su veya bu sekilde icinden cikmis bi hareket, bunlarin gercek halleri budur, Necip Fazil eeer yasasaydi bunlar hakkinda sooole derdi felan gibi, yani onlari kendi fikri gecmislerinden vuracak bi iki kelam niye etmezsin?!
Uzatmaya gerek yok!
Edemez!
Cunku o hala „27 Mayis’ci!“
2003’den beri beraber olduuu, yazilarini nesrettii yer, „ihtilalin suvarisi“ Binbasi Fethi Gurcan’in (oolu ve torununun) yani!
Kim bu Binbasi Fethi?
27 Mayis’da Cumhurbaskanliii koskunu, C. Bayar’i darbederek teslim alan (gorevi de o diil ha esahda; dis guvenlik sadece; teslim alma isini baskalari yapacak, ama onlar bi turlu „Cumhurbaskanliii makamina“ sertlik yapmayi beceremezler, kendiilinden teslim olmasini beklediklerinden Bayar inad ediyor, bu bi giriyor odaya, „ hastirin layn, bi halt beceremiyorsunuz, ulayn Bayar misin nesin, baslarim layn sana, ya teslim olur pasa pasa gelirsin benimle, veya burda alninin ortasina kursunu yersin moruk!“, diyerek, darbenin en onemli isini gerceklestiriyor), soora, 27 Mayis’dan „saptilar“ diye „Kore Gazisi!!!“ Albay Talat Aydemir’le, 1962 ve 1963’de darbe yapmaya kalkan, M. Batur’un savas ucaklariyla bunlarin binalarini bombalamasiyla sokak sokak kacan biri; Aydemir daa ewwelden teslim zati, bu ise sooradan yakalaniyor, birlikte de asiliyorlar! Isin enteresan tarafi, Aydemir, iki darbe tesebbusunde de, tutuklandiktan soora (wala hatta idam sehbasina giderken bile) „Ismet Pasa’nin kendilerini kurtaracaiindan“ felan bahsedecek kadar da safos!!! Gulmenizi soole saalayabilirim, kendisini kurtaracaini zannetiii adam, kendisine karsi darbe yaptiii adam!!!
Yukaridaki uzun nakliyatda parantez icinde (Gurcan) diye gecen ve Allah Resulunun ismini sankim kahve arkadasiymis gibi hicbi saygi alameti gostermeden soylemeye curet eden de bu Binbasi Fethi’nin torunu; tabiatiyla da dedesi gibi! Bi de felaket bi seklide Deniz Gezmis baaalisi ha! Bu da zurnanin zort dediii yer; Deniz bi balon, Deniz bi „yaramaz cocuk“, Deniz kokune kadar Ataturkcu, pardon, „Turk“ olandan hoslanmiyorlar bunlar, „Gazi Pasa‘ci“ ve „Kemalist“; hatta THKO’nun bile „27 Mayisdan sapmaya ve yobazliia karsi“ kurulduunu sooleyecek kadar YOBAZOOOLU YOBAZ!
Simdi bu Omer’in „zihniyetini“ yani, Sarp’in yaninda olduuu, tv’lere felan yanyana gittikleri adamin bi kac lafini yazalim ki, burdan Sarp da ortaya ciksin:
„Mustafa Kemal’ce 1920’lerde hedef koyulan “Bağımsız ve Demokratik Türkiye” ereğini gerçekleştirmek için yola çıkan üniformalı-üniformasız devrimcilerin önü, kendilerine “Atatürkçü” diyenler tarafından, komplo, cinayet, idam, işkence ve kitlesel tutuklamalarla kesilmemiş midir? Bu ülkede ABD’nin çıkarlarını savunan sol-sağ partiler kurdurulmamış mıdır?“ „Fethi Gürcanlar, Deniz Gezmişler; Anayasayı Tebdil ve İlga eden yönetimler tarafından, Anayasayı Tebdil ve İlga suçuyla idam sehpasına gönderilmemişler midir?“
„ 14 Mayıs 1950 tarihi Türkiye'nin döneminde yeni bir olay ve tarihi bir dönüm olarak nitelendiriliyor. Ve aynen şöyle denmektedir. Ulusun tarihinde ilk defa seçimle iktidar değişikliği oluyor. Bu tarih bize göre Amerikan Emperyalizminin Türkiye'de seçimle iktidara gelmesidir“
Lafi fazla uzatmayalim, bana arkadasini soole kim olduunu soyleyeyim derler ya, al birini vur otekine, Sarp ve Omer’i buradan anlayiniz ve all time - tum zamanlarda ve now-simdi onlarin durumlarinin ne olduunu da Sarp’in kendi aazindan anlayiniz:
„Sol gazeteler bizi adam yerine koymuyorlar.“
Wah wah wah! Niye ki acep?
Yiyim bunlarin „devrimciilii“ni, „antiemperyalist“liiini!
BekciMurtaza@
13 Kasim 08
#) Sarp Kuray’a „kursun yememis“ derken, hicbisey olmamis ona felan demiyom, sadece yediii ilk kursuna dikkat cekiyorum o kadar, yoksa 12 Mart’daki iskence seanslarindan o da nasibini almistir, iskenceciler tarafindan epey hirpalanmis, hatta annesi, hem kocasinin hem de abisinin etkili birileri olmasi sebebiyle „devlet katina“ dilekceler yazmis ve yapilan iskenceleri anlatmistir:
“Nisan ayının (1971) onuncu günü gece yarısı oğlumu tevkif ettiler. Mamak'tan alınıp İstanbul'a götürüldüğünde on dört gün işkence görmüştür. Ardına cop sokmaktan tutun da dört gün çarmıha gerilip öyle bırakılmış ve dayak atılmıştır. Vücudunun her zerresine iğne yapılmıştır. Bu insanlık dışı davranışların sonunda aslan gibi Sarp tanınmaz hale gelmiş ve on dört kilo vermiştir. Şuurunu iğnelerle muhtel edip, istedikleri ve diledikleri ifadeleri hazırlayıp kendisine imza ettirmişlerdir.“
Devlet’e su veya su sekilde oynanayan herkese karsi tatbik edilen sey S. Kuray’a da uygulanmis, („kilicla gelen kilicla gider“), bu iskenceleri reddetmiyoruz, ama sunu da hatirlatmak isteriz ki, eeerci bunlar yani 9 Martci Cuntacilar darbeyi yapsalardi memleket Gulagdaki Stalin cezaevinden beter olacakti, bunu da bilin!
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment