Monday, December 01, 2008
Portre 2: Karisiyla Beraber Fikrini De Deeistiren Adam: Prof Mumtaz’er Turkone! (ve saz arkadaslari “analitik”ciler!)
Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone, kendi lafiyla, “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan, kendi lafiyla da “entellektuel” olan bi adam... Oole mi diil mi anliycaz, lak lak olsun diye herifcioolunu alip burda –muhaaahhhaaaaa.. haa.. hhhah!; nedense gulmem geldi iste!- “kapak” yapmiyoruz yani!
Hani hep anlatilir ya, hastanelerde –bi kisim- doktorlar ile hemsireler arasinda “o bicim” durumlar olabiliyor diye ve hep de doktorlar ve hemsireler tarafindan yalanlanir ya, el–hak doorudur, yalan mi sooluycekler, aynisi –bi kisim- hocalar, profesorler, asistanlar ile oorenciler (kiz-erkek farketmez) arasinda da oluyor felan derler ya, hemencecik de proflar, hocalar felan “yalan sooluyorlar serefsizler! Wala inanmayin, biz burda bilim yapicoz, “make love” diil yaw!” felan derler ya, el-hak dooru diil, onlar yalan sooluyorlar, cunki yasanmis hadiseler bunun tersini, yani “o bicim” durumlar olduunu ortaya koymaktadir.
Netekim, “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone, oorencisi olan bi hanimcaizla evlenivermistir; bu da “prof’larla oorencileri arasina o bicim” islerin, -ister nikaha gitsin ister gitmesin- olabileceiinin “pozitivist bilimsel” bi delilidir.Dii mi?
Yalan mi?
Diiil! Yalandir diyen serrefsizdir!
Simdi birileri “belalti vurma vs vs vs etc bla bla bla bla” felan derler mi derler, ben de derim ki bunun “belalti” ilem bi alakasi, ilgisi, munasebeti, beraberliii felan asla ve kat’a yogdur, “esini niye ise bulastiriyorsun, adami elestir kardesim!” felan da derler mi derler bu arada, ben de derim ki, benim yaptiim biraz adama gore muamele oluyor, benim bu yazdiim da onun yani “adam” dediiniz “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone’nin bi elestirisi, kritiii felan oluyor esasinda ama gormuyorsunuz ve “ailesinin” ise karistirilmamasini isteyen “adam”, bi kere burda kendi hassas olur ama o oole diil, mahallede soolense kavga sebebi olacak lafi, “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone, liberal dusunceli bi adamcaiz bi kerem ve cok bi “entellektuel” olarak bakin ne diyor, okuyun da bana laf atmakdan utanin:
“TURKTİME: Yıllardır yazıları ile anılan bir fikir adamıyken son dönemde daha çok eşiniz ile ilgili haberlerle gündemde yer aldınız. Bu durum, magazinleşme, sizi ne kadar rahatsız ediyor?
MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE: Rahatsız etmiyor. Aslında bu Ak Parti için de bir dezavantaj. ÇÜNKÜ EŞİMLE ARAM KÖTÜ OLDUĞU ZAMAN AK PARTİ’YE MUHALEFET EDİYORUM.
TURKTİME: Ciddi misiniz?
MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE: EVET. BUNU DA SÖYLÜYORUM AK PARTİLİLERE; “EŞİME SÖYLEYİN BENİMLE İYİ GEÇİNSİN YOKSA SİZE MUHALEFET EDERİM” DİYE. Özetle beni rahatsız etmiyor. Entelektüelin referansı toplum değildir. Yani bu tür magazinel şeyler değildir. Bunları referans aldığınız zaman zaten bitersiniz. Benim kafamda zaten ölçülerim var.”
“Turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone”, boole derken, (“karisi”yla arasi “neden” ve “nasil” bozulabilir, bu feylosik sorunsal uzerine Hewallerin ici insan ve kari sevgisiyle dolu humanist feylosofu Muro ne der, mahalledeki bakkal amca ne der, babaniz ne der, bi sorun hele?) gayet edebli bi sekilde, “toplumsal bi gerceein”, yani “doktorlar-hemsireler/prof’lar-oorenciler” arasindaki “o bicim” iliskiler uzerinden ve bunu da “pozitivist bilimsel temellere” dayanarak (bkz: “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” ile oorencisinin evliliii!) elbette, “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone”nin hafifindan (hafif’inden olacak cunkum wala aaiiir biri diil, tuy gibim hafif, anatomisi diil tabi, gobek war onda biraci goobei gibi bi sey, koskoca nerdeyse (bkz: yakapaca savrulmus, “kes” havalarinda, sankim ‘garsooon, bi bira biraz da cipso!”,der gibi ki resmi), yani anatomisinin aaiirlii diil, “entel dunyasi”nin aaiirlii!) bi elestirisini, kiritiini felan yapmaya kalkismanin nesi kabahat oluyor?! Dii mi? Dediklerim kanitli, belgeli diil mi? Yalan mi? Su yazdiklarimda bi tane yalan var mi? Yog! O halde? Yapmasaydi kardesim, diii mi yani?!
Ayni roportajda “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone, “entellektuell”iiini de gosteriyor; yani bi guzel “mevzuu gargaraya getirmek”, sankim bisey sooluyor ama aslinda hic bi sey soolemiyor ve boolece cok sey soolemis gibim yapmayi iii biliyor. Muhabir, “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone’ye, “yaw, Zaman’da nasil yaziyon harbiden, hani yazilara felan sansur?” diyor o da, “yok be moruk, ne sansuru, olur mu oole sey, Zaman’da hic bi yazima sansur uygulanmadi wala, hatta Allah seni inandirsin, ekmek musaf carpsin bi uyari bilem gelmedi ha serefsizim, bu gastede dilediini yazabilirsin kimse engellemez!” diyor, bunun uzerine acar muhabir, kan gormus kopekbaliii gibim sessizce ama esasinda “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone”nin laflarini darmadaiin edecek su lafi sooluuyor, “yeme bizi yeme, daaa yeni Tamer Korkmaz’in yazilarini kestiler, izine ayirdilar, simdi de gitti baska yerde yaziyor, ABD ile kapistiindan, ne diyon sen yaw, benim gobekli entelim?” diyor ve o da bakin ne diyor:
“MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE: ZAMAN TÜRKİYE’NİN EN İYİ GAZETESİ. Çünkü tarafsız ve objektif haberciliği en iyi yapan gazetelerden birisi. Derleyici, toparlayıcı, son derece kaliteli. Gerektiği zaman da yanlış giden şeylerin üzerine cesaretle gidiyor. Mesela çetelerle ilgili devletin mesafe almasını sağlayan güçlerden birisi. BEN ZAMAN’DA YAZMASAM BAŞKA GAZETEDE YAZMAM. YAZMIŞ OLMAK İÇİN YAZMIYORUM. Zaman ile de doğru okuyucuya ulaştığımı düşünüyorum.
“-TURKTİME: Yazılarınıza herhangi bir müdahale oluyor mu?
MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE: Hayır. Bu güne kadar hiç olmadı.
TURKTİME: Zaman’ın tarafsız ve objektifliğinden bahsettiniz, müdahale edilmediğini söylediniz ama son günlerde Zaman’ın en çok okunan yazarlarından Tamer Korkmaz’ın ABD aleyhtarı yazıları sonrasında kriz oluştu ve yazıları önce arka sayfalara atıldı, sonra aşağıya alındı, açık bir tavır gösterildi ve Korkmaz bir aydır yazmıyor. Bu durum sizin bahsettiğiniz özgürlükçü Zaman ile ne kadar örtüşüyor?
MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE: ABD emperyalizmi aleyhine ben de çok yazdım. Ama bana hiç kimse karışmadı. Çok da oturaklı yazılardı. Kolay kolay yazdığım yazıları beğenmem ama bunları beğenirim. Korkmaz ile ilgili ne olduğunu bilmiyorum ama başka bir sebep olmalı. Ama ABD konusunun olduğunu sanmıyorum.”
Bu “adam” harbiden profosyonel gorduunuz gibim; Taner ile alakali soruyu nasil hemencecik “yumusatarak karsilayip”, ardindan “saaa ayai ile soole bi terazileyip”, “bana olmadi”, deyip bi tekme ile “soru-topu” taca nasil atiyor ama! Ustelik bi de, Taner Korkmaz’a da laf atma becerisi de var ha, “ben, ben, bennn en baba, en oturakli, kallawi yazilari yazdim ABD’ye karsi kardesim” diyor, “bunu benden baska yazan var mi yani?” demeye getiriyor, “Taner’in mevzusu ne, bilmiyom, baska sebebden kowulmustur, yoksa sansur war denemez bundan oturu” diyerek de yine kendi borusunu otturuyo hiyar! Eee, ne anladiniz bu lafindan peki? Gargara! Baska bisey diil!
Gecelim...
“Turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” de “gomlek deistiren”lerden; yani deistim deistim deistim felan diyenler war ya, o da onlar gibim ki bunun icun “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” olarak eskiden oorencisi olan yeni karisini AKP’den milletvekili yaptirtmis; ewwet, “YAPTİRTMİS”, cunkum teklif kendisine gelmis aslinda ama o “ben partiye siiimam arkadas!” deyip, “hani cok istiyorsaniz kariciimi yapin ha, ne dersiniz moruk, nasilsa ayni evde kaliyoz, ha o ha ben, goood idea dii mi?” demis ve eski oorencisi yeni kariciii da boolece milletvekili olmus. Olmus ama this is one problam, yani bir sorun olusuyor o zamanda, “why?” diye sorduunuzu duyar gibiyim, past’taki karisi, yani eski karisi fena halde icerlemis buna, “e boyu devrilesiciye Mumtaz, 16 sene senin kahrini cektim, cocuklarin tahsili icin, bizim biraz rahatlamamiz icun beni yaptirsaydin ya milletvekili”, demis, (bunu diyen de Prof ha!) “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” ne demis bilmiyoruz amma welakin, “dir dir etme kadin, uc cocuuun ilkokuldan universiteye kadar butun okul masraflarini karsilamiyor muyum, nankor kedi, prof’luk yap, gasatecilik yap, konferanslara katil, ulan hayatim kaydi be masraflara yetismek icun yaptiim islerden, zabah zabah cikip geceyarisi anca eve geliyom, eski oorencim yeni kariciimin yuzunu bile goremiyom, nerdeyse sokakda maske takip simit satacam yaw, delirtme simdi beni kadin, bi vururum burnunun ortasin gorursun” demis midir yine bilmiyoruz ama past time’daki karisi “eh biraz koteiini, dayaiini yemisizdir” dediine gore, “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” de, tipkim Maradona gibi gous ve gobek onde, eller cepde mahallenin horozu gibim dolasmayi sevdiine gore... demis olabilme ihtimali imkan dahilinde mumkun olabilmekte sayilabilir. Dii mi?
Ama daaaa onemli olan ne biliyormusunuz –Goethe gibi!- “dostlar”, milletvekillii gibi bi “sey”in hangi “karine”lerle gerceklestiii! Burda su ortaya cikiyor, AKP, , “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone”ye teklif goturuyor, misal ya, “wala tam milletvekili olacak bilgi kapasiten ve gobein war” felan diyorlar, tamam, oole olabilir muhatab, soora n’oluyor, muhatab, “olmaz, kariciimi yapin” diyor ve onlar da yani AKP de bunu kabul ediyor!!! DEMEK Kİ AKP’NİN Bİ MİLLETVEKİLİ SADECE VE SADECE ADAMİN TEKİNİN KARİSİ DİYE MİLLETVEKİLİ OLDU! Daaa doorusu kocaciinin vekili oldu! Itiraf diye ben buna derim iste! Bi sey daa, , “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone”nin eski karisi diyor ki, “bana dedi ki, esinin milletvekili olmasiyla kendi elleri genislermis, rahatlarmis, o zaman bize de yardim ederlermis, dedi!!!” simdi buradan Savcilara sooluyom, , “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone”nin AKP’den miletvekili olan eski oorencisi kariciinin mal varliklarina bi bakiniz! Cunkum, yukaridaki ifade basbayaii, “biz mali goturecez vekil olunca!” demek oluyor, “rusvet... iltimas... hamili kart yakinimdir...” herturlu isi yapicaz demek! Ve ARSIZLIK, UTANMAZLIK, AHLAKSIZLIK, HIRSIZLIK, KOPEKLIK demek!
Nerden gelmistik buraya......... hah deistim’ci tayfadan diyorduk “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” icun, ewwet, aynen ole, ammawelakin tabii bunlara sorsan deistim diil tabiikim “gelistim” gibi biseyler sooler, hele ve hatta hatta, , “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” gibi gargara yapmayi oldukca iiii basaran birisi, -past time’daki karisinin anlattiini hatirlayin- boole dedik diye tekme tokat girisebilir bile: ) Simcik bakin , “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” bi roportajinda neler demis:
“MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE: Sağduyunun kazanması lazım. Sağduyunun da barışın egemen olduğu bir Türkiye gerektiriyor. Bunun için de parti kapatmanın olmaması gerekiyor. Çünkü kapatılırsa tekrar kurulur. PKK’nın maniplasyon imkanı, terör gerekçeleri artar. Bakın siyasi olarak mücadele etmemize izin vermediler o zaman silahlı eylem yapıyoruz tezi güç kazanır.
TURKTİME: PKK silahlı eylem için tez’e de pek gerek duymuyor. Bu tezinizin geçerliliği var mı?
MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE: Kapatmanın etkisiyle silahlı eylemin o kesimdeki meşruiyeti artar. Bakın, 2 milyon insan onlara oy veriyor. Partide bir meşruiyet var. Bahsettiğimz şey 2 milyon insan. Bunlar aileleri ile birlikte 5 milyon eder. PKK dediğiniz şeyin arkasında bu kadar insan var. Bu insanların karşısına çıkıp diyecekler ki “Türkiye Cumhuriyeti demokrasi çerçevesinde bize var olma hakkı tanımadı. Sizin oy verdiğiniz partiyi yok ediyor.” PKK’nın tartışıldığı alanlarda bile haklı hale gelmesini sağlar. BU YÜZDEN DEMOKRATİK ZEMİNDE VAR OLAN HER ŞEYE TAHAMMÜL ETMEK ZORUNDAYIZ. KÜRDİSTAN HAYALİ KURAN İNSANLAR TÜRKİYE’DE OLACAKTIR. BUNU KABUL ETMEMİZ LAZIM. BUNLARI MARJİNALLEŞTİRMEK, DÖNÜŞTÜRMEK BİZE BAĞLI. En son Abdullah Öcalan’ın savunduğu özerkliği, kültürel otonomiyi savunanlar oldu. Bırakalım olsun. Onu biz kendi içimizde yok ederiz, marjinalleştiririz. Çünkü bir Kürdün Kürdistan hayal etmesi demek İstanbul’dan, İzmir’den vazgeçmesi demek. Bu kadar aptal mı bu insanlar? İstanbul’u görmüş birisi oradan nasıl vazgeçer? Bugün Türkiye’de yaşayan Kürtlerin yarıdan fazlası Ankara’nın batısında yaşıyor.”
Simdi su yukaridaki laflara, inaniniz hicbisey demiyom, oole, kimin soolediine bakmadan okusam uc asai bes yukari aynen oole derim, bunu bastan soluyum taaa ki –ozellikle- sondan dort satiri haric... “Çünkü bir Kürdün Kürdistan hayal etmesi demek İstanbul’dan, İzmir’den vazgeçmesi demek. Bu kadar aptal mı bu insanlar? İstanbul’u görmüş birisi oradan nasıl vazgeçer?”
Bunu kabul etmem imkansiz ve bunu sooleyen birisini de ciddiye almam imkansiz, mumkun diil, wala israr etmeyin! Bu cumle war ya bu cumle, adamin ne kadar OKUZ olduunu ortaya koymasini bi kenara koyun, ustune, bi de bu lafi cok bi seksapel, fiyakali laf sarfetmiscesine havali havali soolemesindeki ukalaca okuzluuu de ekleyin tabii doal olarak, hayata sadece MIDE VE TENASUL CIHAZI seviyesinden yani MADDI, yani hicbi “İMAN” (uydurukca “inan”) eseri tasimadan baktiini gostermektedir, soolemektedir... “Deistim... deistim...”ci tayfadan ya , “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone”, yani her gun bi “gomlek” deistirir gibim “fikir” felan deistiriyor ya, yani bi seye “iman” nedir pek bilmiyor ya, onuncun de “Istanbulu gormus adam ayrilip gtmez” felan diyor! Bunu soole de anlayabilirsiniz: “Istanbulu gormus adam” yerine, “paranin tadini alan adam, dini imani pek takmaz!”, “civil civil kizlari goren adam, vefa mefa takmaz, 2-3-4 kari alir!”; olmaz mi, olur olur, bal gibi olur!
Neyse...
Ya wala, ne war bu Istanbulda yaw?!
Ist. B.S.B’nin weppage’indeki “kameralar”dan sehre bakiyom bazi bazi da, ula iirenc bi yer yaw! Bazi bazi giderim Istanbul’a, tamam benim de hosuma giden yerleri var da geneli itibariyle, total olarak aldimizda, toptanini dikkate alirsak... beton yiiini, trafik keskemesi, hertaraf adam-cik dolu, her taraf zonta kayniyor, her tarafi kazilip, uc tane aaac nerde warsa yikilip oraya bina dikiliyor!!! Booaz’i gezelim dedik arkadasla, nerde bi yesillik var ya “cafe” yapmislar, ya mangalcilarla dolmus veya manitasini alanin milletin ortasinda nerdeyse ciftlestiii yerlerle dolu! Bi de geceleri o hava solunur mu yaw?! Doal gaza zam ustune zam yapildiktan soora simdi millet galiba komur yakmaya basladi ki saat 5 felandi, gozlerim yanmaya, nefesim zorlanmaya basladi! Bunu goren mi “ayrilip” gitmiycek! Tamam cok bilmisler, “sen anlamazsin Istanbulun anlami manasi felan yeter beaaa!”, felan diyecek olabilirler, (o anlam ve mana dediin sey’i hele bi tek cumlede anlat derim ewwela, mahcup olur, KENDINDEN bisey diil, felan ve filanin dediklerini anlatir, iicene de kizarim yani!) ben de derim ki, ulaaa kardesim o anlam ve mana zati katledilip gittiinden dolayi orasi oole, onu tekrar yerine iade icun uurasmiyo muyuz felan derim, is hatta kawgaya kadar gider, onuncun kimse bisey demesin ve zati dikkat, soolediklerim “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone’nin laflari uzerindedir, isterseniz “Istanbulun anlam ve onemi” diye –“kendimden”- ayrica bi yazi felan sallayabilirim yani!
Neyse...
Bu laflara dediim gibi –son cumleler haric- katilmamak na-mumkun; ammawelakin, bunlari soolediii “YER”den sebeb biraz rahatsizim yani; bi de Ulkuculukden booole LİBERAL-MİBERAL BİSEY haline donusen birisi olunca soooleyen, orda hele biraz dur derim. Dedik ya boole iiirenclestirilmis bi yeri gordu diye adamlarin “dava”larini satabileceklerini dusunebiliyor ya, aslinda bu onda bi “yara”; cunkum kendisi cok “for sale!-satiliktir!” ilani vermis ki muhaaahhaaahhhaaaahk tuu!
“Turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone’nin daaa ewwel, yani universite felan okurken, Ulkucu Ocaklari idarecisi felan olma durumlari war; hatta ve hatta Abdullah Catli ile de bi beraberliii felan var. Ama dediine gore, “Reis ne zaman illegal islere daldi” iste o zaman onunla alakasini kesmis... Ama siz bunu nasil okuyun biliyo musunuz, “cunkum Tepe’ye ben ciktim, ‘analitik projeler’ hazirladim, o da uyguladi”, tabii ki “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone onunla gorusmedi, gorusecek olanlara iletti sadece:) (bkz: Susurluk!)
Efenim, Tansu Cilleri bilirsiniz dii mi, hah iste, o kadinin, tipki RTE’nin C.Zapsu icun sooledii “beynimin yarisi” lafi gibim, guvendiii, rahat calismalari icun Booazda denize nazir bi yer bile bulduuu “analitik grubu” vardi ki buna “A TAKIMI” deniyordu. Bu “A TAKIMI”nin gorevi, plan proce felan hazirlamakdi; yani nasil derler moda kavram olarak isin “mutfak”inda aha iste bunlar vardi.
Kimdi bunlar?
“Turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone”, onun bulduuu Sukru Karaca, onun bulduuu Huseyin Kocabiyik! Hatta bunlar o kadar “rahat” calisiyorlardi ve o kadar kendinden emin haldelerdi ki, DYP’nin “aaiir toplari”, bakanlar felan Cillere gonul koymuslardi, wala, ben milletin yalancisiyim, boole diyorlar.
Hani “HERKESE UC ANAHTAR” vereceiini vaadettii bi secim kampanyasi vardi, hani Engerek’onun tam gobeiine, kocaman gobeii ile oturan bi laz usaii hoca var, (hatta ve hatta “krawatli Mehdi” felan oluyormus), partisi felan da var, “ilk secimde %80 ile iktidariz” felan der “her” secim oncesi, hani secimlerde de “ev kadinlarina 500 milyon maas” vaadeden, hah, iste bunun bu vaadinin baslangici iste esasinda bu “HERKESE UC ANAHTAR”di ve bu kampanyayi tezgahlayanlar da aha bu “A TAKIMI” idi! Tabii olmadi, tutmadi “sarisin guzel kadin”in bu kampanyasi, sooraki secime de yine ayni kadroyla hazirlandi ama bu sefer konjoktur biraz deiisik olduundan, 28 Subat donemi yani, o zaman “UC ANAHTAR” filan kalkti, “tam demokrasi... siyasetin sivillestirilmesi...” felan aaizlara alindi. O da ayri mesele ha; bakmayin siz “demokrasi memokrasi” dediklerine, “1000 OPERASYON”a izin verenlerin neresi demokrat?!
Bu ekip simdi orada burada diiil, esasinda biraz farkli yerlere dailmis olsalar da, birbirleriyle irtibatlilar ve yine Devleti cekip-durme faaliyetine elbirliiyle devam ediyorlar anasini satiim; Sukru Karaca, AKP’den Tokat milletvekili adayiydi, en son su Anayasa Mahkemesi mevzuunda, AKP’lilerin “Gercek Hayat”inda “liberal liberal” konusup durmustu, sorunun turban felan diil, “DEVLET SORUNU” olduuunu felan soolemisti, ama sakin ne guzel laf etmis felan demeyin, adam tam bi devletci, “deblet-ebed muddet” felan ayaklarinda, “son turk devleti yasasin” felan diyerek anasini bile –belkim- “gaz odalarina” gonderebilecek kadar faso bi bizihniyete sahip ki zati kendisi de eski fasolardan olmakta, soole olmakta:
Memleket 1980 Askeri Fasist Cuntasinin devrine adim adim yaklasirken, Newsehir CHP milletvekili Zeki Tekinel de suikastler zincirinin halkasina eklenir; ekleyen Omer Ay isimli bi Ulkucu olmakta... Omurboyu hapis cezasina carptirilir. Suikastin olduuu donemde Newsehirdeki elemanlar wala “meshurlar kerwani” mubarek yani ha! Simdi bu Omer Ay, suikasti yaptiktan soora bi kosu hemen Newsehir Ulku Yolu Derneiine daliyor, “Heil! Saklayin layn beni!” felan diyor mu “Heil Fuhler! Gorev basariyla yerine getirilmistir!” felan mi diyor bilemiyorum amma “Heil Fuhler-Yasa(sin-tsin) Lider” demis olma ihtimali mumkundur cunku o derneiii Abdullah Catlu kurmustur ve “hele otur bi soluklan, bi cay getirin layn Omer’e!” felan demistir belki! Neyse iste bu Omer’in bi de sahte pasoportu varmis, 136636 nomerolu, ahha, tesadufe bakiniz, bi de “kidem” meselesine de dikkat ediniz, 136635 nomerolu bi sahte pasport da war, o da “Fatima’nin sirrina vakif” M. Ali Agca’nin oluyor! Ahha, dikkat ediniz, bu paspotlarin verildii donemde orda kim varmis? Gecirdiii kazayi bahame ederek “hafizasini yitirmis” rolunu ustun bi sekilde devam ettiren Ozel Harekatcilarin (yani “celeb”) basi ve Susurluk felanda da ismi gecen Ibrahim Sahin! Ve bi ahha daha! Bu I.Sahin iste o donemde, hakkinda acilan bi “iskence davasi” sebebiyle “meslekten men ve 2 yil hapis” cezasiyla yargilaniyor, dosya Yargiyata giderken bazi evraklar kayboluyor, Yargitay “bulun oole gelin!” diyor, o esnada tekrar mahkeme aciliyor, ammawelakin I.Sahin’in avukati cikiyor ve “zaman asimi olmustur, beraat verin!” diyor ve aynen oole oluyor ve bu lafi sooleyen avukat kim oluyor? Sukru Karagoz oluyor! Iste “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone’nin Cillere “mutfak elemani” olarak calistii donemdeki arkadasi bu!
“Turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone”nin bi baska “partneri” de Huseyin Kocabiyik... Bu arkadasi, daaa yeni gecenlerde, “Ciller bi gun AB uyesine masanin obur yuzunden uzanarak kravatindan bi tuttu, iki saa uc sol, bi krose cakti, adam Allahini sasirdi” felan gibi yazdiii bi yazi ile yeniden hatirladik dii mi? O lafi da nerde soolemisti, yazmisti? “Yeni Asir”da! Haydi gecmis olsun!
Bilmem hatirlar misiniz, “Oncu” diye bi gaste vardi, Cillerlerin sesiydi, bulduklari adamlara rakipleri hakkinda en aair ifadelerle orda saldirtir, hakaret ederlerdi... Bunlarin coou da belgeli olduundan esasinda hakaret olmazdi ama yazis sekilleri sebebiyle oole olurdu ya, hadi gecmis olsun ... Iste bu gastenin sahibi Bekir Altunok idi; gasteyi cikaran sirketin ismi ise Bays Basin Yayin Sn. A.S.; en buyuk ortak Ankaradaki Sevgi Hastanesinin sahibi Orhan Ozcanli’ydi; diier ortaklardan birisi de aha bu Huseyin Kocabiyik! E tabii, doal olarak “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” de orda ortak! Bu gastenin ve kablolu yayindan yayin yapan tv’nin yayinlarini izleyenler, “SERREFSIZ ONBASI... DEVLET ICIN KURSUN ATAN DA KURSUN YIYEN DE SEREFLIDIR” felan laflarini duymus, Susurluk icun neler soolendiini, kokainman icicisi, Alewi polis sefi ve kanla beslenen Siverekli milletvekilinin guzellemelerini orda dinlemislerdir! Iste bu laflari sooliyen, “analitik strateji” ile “stratejik acilim” yaparak gaste ve tv’de millete hergun bunlari dayatan “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” ve bahsettiim diier iki arkadasi simdi cikmislar, liberal miberal ayaklariyla ahkam kesiyorlar, “cetelere karsi mucadele” felan diyorlar! Haydi gecmis olsun!
Biz bizeyiz, surda konusuyoz iste, laf uzuycak ammawelakin bisey daa diyim. TIMAS yayinlarindan havaciva bi kitap cikti, “APOKRIFAL”, yazan da Fetullahin “komplo icadcilari”ndan Aydogan Vatandas... Bu cocuuun “HAARP” diye bi kitabini da okumustum eskiden, networkde ne kadar “HAARP”la alakali ingilizce makale varsa, cocukcaiz almis bunlari tercume edip, pesi sira koymus. Yani bu kitabi hic mi kontrol etmedi, o kitabi basacak editor dedikleri sey, hic mi bakmadi bilmem amma kitabin icinde o kadar cok tekrar var ki, on sayfa ewwel yazilan bi cumle, daaa sonra aynen tekrar, bi yirmi sayfa soora tekrar! Copy-paste olunca, boole oluyor iste! Bi de bisey de yok ha kitabda! Kefereler “sismik bomba” yapmis da, gelmisler iste Kaliforniya Fay Hattinin denemesini burda yapmislar, Gemlik’de, bi sismik dalga yollamislar, ama olcuyu kacirmislar herhal, etraf darmadaiin olmus, yaklasik 50 bin kisi olmus iste 17 Agustos Depreminde! Gemlik’de Israilli askerlerin felan olmesinin sebebi buymus; Israilin hemen yardim etmesi, burda “Israil Gecici Deprem Konutlari” yapmasinin da sebebi buymus, “yaw bi yanlislik oldu, kusura bakmayin, bak yktiimiz evler yerine yenisi yapiyoz iste!” felan durumlari diye anlatiyor kitabda bi Aydogan cocukcaiz! Depremin “ilahi uyari” felan olarak algilanmamasi icun elinden geleni yapmis yani cocukcaiz! Neyse yeni kitabi da, networkde bol bol cazgirliini yaptiklari “Barnabas’in Kayip Incili” ile alakali... Simdi kitabin kendisine eksen aldii iki hadise var, birisi adamin tekinin, Dr. Hamza Hocagil, bi kitabi “tercume” etmesi ve Mardinde bi Suryani rahibim kacirilmasi... Bunlar reel seyler... Ammawelakin gerisi sallama yani!
Kitabin altbasliina bakin yaw, “Kayip Kitap, Ergenekon ve Bir Cinayetin Anatomisi”... Simdi burda bahsettiii o cocukcaizin “bir cinayet”, Kibrisli gasteci Kutlu Adali’nin oldurulmesi 1996’da... Ammawelakin, Kutlu Adalinin oldurulmesi isi Ergenekon diil, Susurlukcularin isi olarak zati resmi raporlara bile gecmisti ve bu cocukcaiz almis bunu, Susurluk isini unutmus, unutturmaya kalkismis (niye ki?) simdi –wala bazen aciyom ha!- “vur abaliya!” haline getirlilen Engerek’on Teror Orgutu’nun “eylemi” olarak vermis ve bunu da –buyuk beceridir- “Barnabasin Kayip Incili” ile de birlestirmis, cinayet aha bu sebebden islendi demeye getirmis! Demeye getirmis diyom, diyom cunkum kendisi dahi bu yazdiklarina inanmiyor, kitabin basinda bi yerlerde “kendimi sasirtacam dedim yazdiklarimla” diyor, soora “tez”leri hakkinda hic bi belge-bilgi olmadiini da sooluyor ve tipki Soner Yalcin gibi, “olamaz mi... niye olmasin... boyle dusunulemez mi” felan gibi zekai!!! laflarla “kurgu”sunu anlatiyor! Haydi gecmis olsun! Ha bi de ise NAZI’ler felan da giriyor ha, yani bunu da becertiyor yani cocukcaiz: ) Bizim cocuk yani, kisaca, memleketimin Dan Brown’i olmaya calisiyor; Katolik kilisesi ne kelime, tum hristiyanlik ve Yahudilik’in gume gideceii asikar “Barnabasin Kayip Incili” etrafinda, firsatdan istifade Engerek’on Cinayeti olustuyor ve kitabi yine “kayb” ediyor!!! Neyse o onun sorunu, TIMAS’da da para bol zati, ne bulursa basiyor, sadece bizi rahatsiz etmesinler yeter diyelim ve Aydoan cocukcaizin “bir cinayet”ine soole bi dalip, onun GORMEDIII,GOSTERMEDIII tarafina bakalim...
Kutlu Adali, Rauf Denktasin, “Denktas Cetesi”nin azimli bi rakibiydi, daa ewwelden bi aradaydilar tabi ama soora bakti ki bu “Denktas Cetesi” isi iicene “familia cetesi” haline getirip, memleketi “aile ciftliii” gibi yonetmeye basliyor, hooops diyor, demeye calisiyor. Iste booleyken de 6 Temmuz 1996’da, evinin onunde, iki sokak otedeki “Seferberlik Tetkik Dairesi”nin hemen yanindaki evinin onunde olduruluyor. O esnada birisi de havaalanina dooru yola cikmis durumda: Mehmet Ozbay! Yani, nam-i diier Abdullah Catli! Omer Lutfu’nun kumarhanelerinde ve otellerinde kalmis, Kutlu da zati bunlari da yazip cizmis, o kadar da uyarmislar, o hala yazmis cizmis, “1000 OPERASYON”un tam gaz gittii gunler, Susurlukcularin en tepede olduu gunler, eh yani, bi kursunu haketmis tabii olarak! Susurluk Raporu’nda bu Kutlu Adali cinayeti Susrulukcularin isi olarak apacik yeralmistir...
Peki kimlerdi bunlar?
“Devlet icin kursun atan da kursun yinen de sereflidir” diye kimlere ve kimin aklina gelerek kim tarafindan soolendiyse onlar elbette!
Bu soz, Avdullah Catli’la icin soolendi; sooleyen Tansu Ciller ve sooleten de “analitik acilimci”, “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone’ ile ekibi, yani Sukru Karaca ve Huseyin Kocabiyik!
Simdi bu cocukcaiz, bunlari bilmiyor mu, biliyor elbette, ama iste boole yazarak “vur abaliya!” haline gelen Engerek’onculara bi gol! daha atiyor hemi de “Dan Brown” olmaya calisiyor hemi de “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone’ye bi kiyak geciyor! Oysa, eerci bu cinayeti Engerek’oncular yaptiysa, Devletin raporlarina bile gecen sekilde bu isde “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone’nin de aktif-pasif bi dahlinin olmasi gerek! Cunkum, Susurlukcu ekibin “analitik proceleri”ni aha iste bu arkadas hazirliyordu!
Sunmary.
“Turkiyenin en buyuk gastesi Zaman”da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone” ewwelden Ulkucu idi ve “Reis Catli” ile de harbiydiler, kankaydilar... Soora Mamak’a alindi, orda “tesviye”den gecti ve birden bire “Islamci-liberal sosyolog” oldu cikti. Ilk karisi, BBP’den Orhan Kavuncu ile, Hizbullahin adami (ki o da “liberal-sivil toplumcu” felan oldu) Burhan Kavuncu’nun ablasi, icerden ciktikdan soora “Cemaleddin Efgani” diye bi kitap yazdi, “tecdid”ci oldu; durmadi, Ciller’in “A TAKIMI”na daldi, bu esnada da (“Istanbul’u goren adam....” lafini hatirlayin ve bunu da “parayi goren adam...” olarak deistirin) karisini bosadi, Susurluk sonrasi Ciller’in husrana uuramasi ile kendini “kapatti” mecburen ve devletin bi garip universitesi olan Gazi Universitesi’nde ooretim uyeliine dondu, kendini unutturdu, ardindan “Abant Toplantilari” ile kendini bi guzel Fetullaha kaptirdi, 2003 felan galiba, Zaman’da yazilar yazmaya basladi, “sivil demokrasi... devletin yerinden yonetimi...” vs. mevzularda laflar soolemeye basladi; darbe mevzularinda “demokrasi mudafii” oldu, bu arada eski oorencisi ile evlendi, haydi gecmis olsun, darbecilere karsi Boris Yeltsin gibim oldu, en son Engerek’on hadisesinde felaket bi sekilde de bunu gosterdi. Ama bu harbiden “demokrasi mudafii”lii sebebiyle diil, “eski ekib”in, Fetullah’in “gelmeye calisan ekibi”nce eyice hirpalanacaini bilmesinden oluyordu; devletin, bunun icinde ’93-97 arasi kendi “analitik proceleri”nce yapilanlar dahil, 80 senelik vahsetinin, cinayetlerinin Engerek’on Teror Orgutu uzerine atilip, bi guzel “beyaz sayfa” acilacaiini bilmesinden oluyordu!
Soru su:
Susurluk’un da isin icine karistirildii, Mehmet Agar’in da yargilanmaya baslandii bu memlekette, bi Savci yok mudur ki, o donemin “analitik proceleri”ni hazirlayan, “SEREFSİZ ONBASİ” gibi “veciz laflari” ureten “turkiyenin en buyuk gastesi Zaman’da yazan Prof. Dr. Mumtaz’er Turkone’ ve ekurisine “buyrun bi de sizin ifadenizi alalim” diyecek?!
Wala! Eeerci Fetullah; “demokrasi memokrasi” mucadelesi veriyom ayaklari cekiyorsa, boole gostermeye calisiyorsa kendini, ewwela aha bu yanindaki, sadece “elinin genislemesi” icin milletvekilliini dusunecek kadar MENFAATPEREST bu adami kendi elleriyle Savciliia teslim eder!
Eder mi?
Etmezse kendi bileceii is, bilsin ki, “gemiyi ilk once fareler terkedermis”, eerci su “proceniz” basariya ulasmasin, ulasamama ihtimali gozuksun (ki oole olacak Allahin izniyle) bak gor, beslediin, “analitik proceleri”ni millete okuttuun bu “fare” senin hakkinda neler sooyleyiverecektir!
Demedi deme Fetullah! Demedi deme!
Haa bi de: Tencere dusmus kapaaini bulmus!
OYLESINELAF@
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
Mehmet Gürhan Ladikli Bey,
Bir biyoloji öğretmeni olarak içinizde ukte kalmış olabilecek Türkçe'yi katletme çabanız ile gösterdiğiniz başarıya yorgunluğuma rağmen tebriklerimi eklemeden sayfanızı terketmek istemedim.
Yorgunluğumun nedeni okumak için sarfettiğim efordan olsa gerek.
Fikirlerinize yorum bildirmeye bile gerek duymuyorum, zaten öylesine laflar...
Allah zihin açıklığı versin temennilerim ile...
İzcilik faaliyetlerinizde başarılar dilerim.
Post a Comment