Desem ki mesela….
“- Kemalist kadronun milliyetciligi, Turkiyenin dis ticaretinde onemli denetleme gucu olan yabanci kapitalistlerin Turkiye’deki birinci aracilari olan yerli gayri muslimlerin yerini, bu aracilik rolunu ustlenmek uzere Musluman-Turk tuccarlarin almasindan oteye gecmiyordu. Turkiye’nin dis ticaretinde yabanci kapitalistlerin denetimlerinin azaltilmasi gibi bir iktisadi politika hedefi sozkonusu degildi. Milli ticaret burjuvazisinin milliligi, bu sinifi olusturan tuccarlarin dinlerinin musluman, anadillerinin Turkce olmasindan baska fazla bir anlam tasimiyordu.”
Amma ben demedim, baskasi demis ben aldim buraya koydum…
Sorun hele niye?
Tuncay Ozkan (veya bundan soora “TUUUU!”) vakasi derim, wala…
Hani “biz kac kisiyiz” felan diye bi site acmislardi, orada hatta “Bi .ok diilsiniz” diye bi mesaj birakmistim da silivermislerdi hemen, iste oole, mitingler felan tertipleyip hani “Ataturkculeri bir araya ” toplamaya, govde gosterisi yapmaya calisiyorlardi ya, hani ortaklarindan biri pkk donegi bir marksist yanar-doner dag idi ya, hani oole bi tv’leri vardi, tam bi faso ismi olarak isimlendirdikleri, hani cevizkabuunu doldurmayacak laflar eden adamlara (babasi mi amcasi mi ne iste “ozel harp uzmani asker”di onun) proooramlar yaptiriyorlardi, sooora o adamcaiiiz da “popularitesi”ne kapilip “bagimsiz aday” olmustu ya, sooora TUUUU da partneri olan ihtiyarla canli canli ve canli yayinda bu sebebden kavga etmisti ya (“Hulki, CHP’nin oyunu boler-bolmez anasini satiyim”, meselesi), vukuati cok da iste boole isler ceviren, “stratejist ayaklarina” dolasan adamin, tv’sini ahan da yillarin surprizini yaparak ve hem de “cok buyuk vefedakarlik gosterdiler” diye de overek ve savunarak Fetulah Sebekesi altinda calisan adama satti ve millet “aa aaaa! n’olamaz, n’ayir”, n’apamaz” diye replikler verdiydi ya…
Hah iste, Ben@’deniz de “NIYE KI?” diye sormak icin diil, “ulaaa! bunlarin isleri hep boole uyanin looooo!” demek icun yukaridakini yazdim…
Simdi bu TUUUU, hani “anti-emperyalist” ayaklarinda milleti sokaklara dokup darbe-marbe planlamalari yapmisti, il il ve ilce ilce dolasip ammavelakin ADD ve CYD disinda hicbiryerde konusamamis ve oralarda da kokonolar, lumpenler, “tatilini guney’de gecirenler” disinda kimseyi bulamamisti ya ve gelip de tv’sini Fetulaha satmisti ya, millet onuncun simdi booole saskoloz saskoloz bakip “hain… main… satilik” diye kulaklarini cinlatiyor ya… merak etmeyin, TUUUU hic degismedi, aynen devam ediyor, bunlarin huyudur bu, arada dusman dedikleriyle opusmek-koklasmak, demek icin yazdim… Simdi bu TUUU’nun esasinda fikri tiynetinin disinda bisey yapmadiini anlatmak icun, braz tarih dersi vermek lazim…
TUUUU’nun sevmediii, onun da onu sevmediii sizofren Yalcin Kucuk ki kendisi “Gazi Pasa hazretleri” diyerek iltifat mi yapiyor, yoksa hafiften dalga mi geciyor anlayana diyelim efenim ve onun bi lafini yazalim:
“- Turkiye yonetici siniflari daha Kurtulus Savasina baslarken, daha Garp Emperyalizmine karsi savasmaya baslarken, su Garp Emperyalizmi ile “mustakilen uyusmak” hayalini hic mi hic birakmadi!”
Burada bi Dur! diyelim ve daaa ewwel yazdiiim bi yaziya gonderme yapalim…
Hani su IT tetikcilerinden bahsettiiim yazi, Yakup Cemil’i anlattiiim yazi, (o yazimdan dolayi bir mail gondererek “asilmadi, kursuna dizildi” diyen arkadasa da tesekkurler); bu adam niye idam edildi?
Cunku IT’liler illa da savasa devam hayalleri icindeydiler ve almanlarla birlikte bir “yarma harekati” icine girip savasi tersine cevirebileceklerini dusunuyorlardi, o zamanlar “baris” diye konusmak hemi de “tekli baris” diye konusmak IT’lilerin nazarinda vatan hainliiii ile es tutuluyordu. Yakup Cemil de, orada anlattiim IT ici cekismelerin “bedeli” ve artik tam bir psiko haline donustuunden dolayi da ortadan kaldirilmasi “gerekli” bir eleman haline donusmustu ve ortadan kaldirilisinin da “tekli baris”cilara bir gozdagi olmasi gerekiyordu, onuncun –aklinin da pek basmadiii- “tekli baris” meselesi bahane edilerek idam edilmisti. Tam o siralar, MKemal’in de “tekli baris” laflari etmeye baslayacagi zamanlardir, hukumete oynamaktadir. Hatta derler ki rivayetin tekinde dilleri kesileciler, “essah da Yakup Cemili o laflari etmeye zorlayan, tesvik eden MK idi!!!”
Bak simdi!
Cunku MK, (Baki Oz gibim sapina kadar bi Kemalistin yalancisiyim) tam da o siralar, Hanedana damad olarak girme pesindedir, aracilar koyarak bir Sultanla evlenmek istediiini felan “arz” etmektedir, bi de Enveri zati sevmemistir, Talat’la daa cok anlasmaktadir (Talat’in Ingilizciliini bilenler bilmeyenlere anlatsin ki mevzuu bana kalmasin, destan yazarim soora ha) ve bu hamleyle Enveri kotu duruma dusurmeyi planlamaktadir!!!
Bak sen! Bak su dilleri kesilesicilere dii mi benim Selanikli kaariiilerim, dii mi ya!
Ne cikmaktadir bu laflardan?
YK’nin “Gazi Pasa Hazretleri”, Ingilizlerle oturup anlasip, hemi de Ingilizler istemeden ha, “tekli baris” o demek, tek tarafli olarak savastan cekilip, baris gorusmelerine basliyorum kardesim demek, iste booole dediini ve bunu da kucuk politik ihtiraslar icun yaptiiini soylemeye calisiyorlar ki, dili kesileseciler iste!!!
Olur mu ooole sey dii mi!
Bizim mavi gozlu sari sacli, gozleri cakmak cakmak Pasamiz esasinda, hiiiic bunlara girmemis, bakmis, Padisah da hukumetde Ingilizlerle isbirliiii yapiyor, kafasi bozulmus, ordudaki onca ust rutbeli varken, ulaaa gidiyom anadoluya, burden bi hayr yok, hepsi hain anasini satiyim demis ve bi takaya binip, gizlice, alt kamaralarda saklana saklana Samsun’a cikmis ve oradan da…. bildik mesele yani, hikayeyi siz devam ettirin iste!
Boole midir?! “Kucuklere masallar”a inaniyorsaniz wala booledir ha!
Ama YK’nin o lafi ortada duruyor: Daaa, kurtulus savasi sirasinda “mustakil uzlasma” arayisi icindeydiler! “Tekli baris”in bi baska versiyonudur bu “mustakil-bagimsiz/tekli uzlasma” hikayesi…
Bana soole “duzenli ordu”nun Ingilize, Italyana, Fransiza bi kibrit caktiini gosterebilecek olan birisi var mi?
“Duzenli ordu?”
Ama diyceksiniz, Ceteler yaptilar o isi, “duzenli ordu” o zamanlar yok idiki OL@cuum…
Aynen oole derim, haklisiniz derim, bunlarla kapisanlar Cetelerdi, Gerilla idi, Kuvvacilar idi; peki MK ne yapiyordu o zaman?!
“Mustakil uzlasma” dedikleri nesne ve Cetelerin “duzenli ordu” haline getirilmesi ile uuurasiyordu!
(Bakin o kadar derinden bilmiyorum, bilen anlatir, sesimi keserim, ama Yunan tarihine girmek lazim burada… Yunanlilarin sap gibi ortada kalma hadisesi, Venizelos’un, yani, Islam’I harbiden bitirme sevdalisi Lloyd George’nin aslani Venizelos’un Yunanistanda “Kralcilik” tiyatrosunun halkin duvarina carpmasiyla bitmesi, ic sikintilarin baslamasi, ayni zamanda Ingiltere’de de Llood George’un sallanti icine girmesi “The Puro-Man/Corcil”in sahneye cikmaya baslamasi felan… Yunanlilarin ic ve dis destekten mahrum hale gelmesi… Morallerin sifir olmasi… Buna raaamen ta Ankara kenarina kadar gelmeleri ve 22 gun ve 22 gecede ANCAK yenilebilmelerindeki hesabi gormek lazim. Ceteler tasfiye edildi. Neyse, Yunanistandaki muhalif damari da bi tahlil yapmak felan gerek; o gun baslayan muhalif hareket, albaylar cuntasi’na donusmus mu, Albaylar cuntasi ayvayi yiyince oradan 17 Kasim felan cikmis mi, felan… bos vakti olan arkadas, okusun da anlatsin, dinleyelim.)
30 Eylul 1918, Mondros Mutarekenamesinin imza tarihidir; dunya savasinin resmen bitis tarihi ve andlasmayi imzalayanlar da MK’nin “arz”i ile kurulan hukumet uyeleridir. MK, bu noktada hukumete girme veya hukumet kurma ile uuurasmaktadir… Olmayacaiini anlayinca da darbeciliiie yonelir, darbe yapmaya kalkisir, daa doorusu planlar ama yapamaz, bu esnada da, onun “IT karsiti ve tekli barisci ve Enver karsiti” olduu bilindiindan (veya ooole gosterdiinden kendini)Sultan Vahiduddin tarafindan ANADOLUYA GITMESI ICIN IKNA EDILMEKLE uurasiliyordu!
Ikna edilmekle!
Aynen boole!
Adam gitmeme de gitmem diye diretiyor yaw:)
Karabekir Pasa gelmis, hadi gel gidek kardas demis, o “almiyim gaz yapiyor” demis! Ondan soora gelen Ismet, “amerikan mandasi en iiisi wala, mis gibim”, demis zati!
8 ay soora nihayet gitmeye karar veriyor ve 19 Mayis meselesi ortaya cikiyor…
Ve inanin Erzurum, Mus ve havalisi okuyucularim, onun ve cevresindekilerin savasmaya felan niyeti yok idi ha!
YK’dan bahsettik, onun bi lafi var ya hep tekrarlar, ben de uyayim modaya soyluyuum, Birinci Tezim, bu hususda budur iste: Savasmak icin diil, uzlasmak icin gittiler Anadoluya!
“Turk’un Atesle Imtihani”nda Halide Edip bunu zimmen soyler; Wilson Cemiyeti’nin kurucularindan ve tabii ki Amerikan Mandacisi olan bu hanim, cemiyetin “iki ay icinde ortadan kalkmasinin” sebebi olarak, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde “israrla gundeme getirilen Amerikan mandaciligi”nin israrla reddedilmesinin sebebi olarak, “aydinlarin” haricinde “Dogu anadolu’nun ta bastan beri bu ise karsi cikmasi” oldunu soyler.
Simdi Ikinci Tezimi yazabilirim: “Duzenli Ordu” ihtiyaci da bunun icindi!
Bati’da isgalci guclere karsi savasan ve –acikca- “lafdan da anlamayan Cetelerin” tasfiye edilmesi, arta kalanlarin “Duzenli Ordu” icine atilmasi, “ta bastan beri” Mandaciliga ve “Garbciliga” karsi olan Dogu anadolunun ezilmesi icindi!
Kervani yolda duzduler kisaca; hem isgal guclerine karsi mukavemet edenleri ortadan kaldridilar (Ali Sukru Bey, Cerkes Ethem vs), boylece onlara kursun atacaklar silinmis oldu, hem de daaa kursun atmaya niyetli olan ve hatta Kafkasyaya dogru ilerlemek icin habire baski yapan Dogu insanini kurulan bu “Duzenli Ordu” ile cok kisa bir sure icinde baski ile sindirdiler!
“Sivas Kongresi Reisi M. Kemal’in Kongre adina Birlesik Amerika Senatosu Baskanligi”na gonderdigi “mektubu”, M.Kemal’in “mustakil uzlasmaci-tekli barisci” olmasi, Istanbuldaki “politik faaliyetleri” ile bir arada degerlendirilirse ve bunun yanina da halkin yani Dogu anadolunun “manda”ya karsi olmasini da gozonunde tutarsak, “mandacilarin baskisiyla yazilmis” bir mektup olarak diiil, Lloyd George’un taktigi isimle “Kemalistlerin” ortak fikri oldugunu gorebiliriz; buyrunuz efenim ne demisler ABD’ye:
“- Sivas Milli Kongresi, bugun oybirligiyle ABD Senatosundan kendi uyelerinden olusan bir komiteyi, Osmanli Imparatorlugunun topraklarinin ve halklarinin bir baris andlasmasiyla elden cikmasina izin vermeden once, Osmanli Imparatorlugunda fiilen varoldugu sekliyle durust bir ulusun kosullarini acikca arastirmak uzere, Osmanli Imparatorlugunun her tarafini ziyaret vetmeye gondermesini tlep eder.”
Turistik seyehat davetiyesi, “guneyde tatil”, Urgup-Peri Bacalari, Surmene Manastiri, Meryem Ana Kilisesini vs. ziyaret davetiyesi diildir bu; basbayaii gelin, gorun , oturup konusalim, Ingilize gideceeiiimize size varalim, wala anlasiriz, davetinden baska nedir bu?
ABD’nin Istanbuldaki Ticari Atesesi Julian Gillespie 1921 Aralik-1922 Subat ayi icerisnde Ankaraya yaptiii ziyaret ardindan, “ Rauf Bey, hukumetinin iki sey istedigini, (1) savasi basarili bir sekilde bitirmek (2) Baris konferansinda Avrupali guclere, Turkiyedeki butun IMTIYAZLARIN baskalarina, ornegin Amerikalilara zaten verilmis oldugunu soyleyebilmeyi istedigini” ve “Kemalistlerin ileri gelenlerinin (M. Kemal, Adnan Bey, Yusuf Kemal Bey, Rauf Bey)boyle dusundugunu ve ABD ile dostluktan yana oldugunu” anlatan bir “rapor”u Amerikan Baskanina yazmisti; ayrica “Ankara hukumetinin ABD sermayesini Turkiye’de gormek istedigini ve yabanci sermayede Amerikan sirketlerinin tercih ettigini” de ilave etmisti.
Simdi burada denilebilir ki, ABD’ye yapilan bu iltifatlarin sebebi, diger devletlere karsi onu kullanmak ve istenilen sartlarda andlasma imzalamak icindir!
OK!
Wala kabul!
Ben de bunu anlatmaya calisiyom ya zati:)
Kemalistler, basta ismini veren M.Kemal olmak uzere, hicbirinin derdi “savasmak” diil, Osmanli Devleti zamaninda verilen “ticari imtiyazlar”dan daaa beterlerini vererek isgalci gucleri “paraya bogarak” andlasma masasina oturtmak idi!
Oturdular da ne oldi:)
Lozana giderken bile hala savasma gibi dertleri yok idi, imtiyazlar veya topraklari dagitarak ne olursa olsun baris andlasmasini, daaa doorusu “Kurucu Andlasmayi” imzalamak derdindeydiler; Riza Nur’un, “Musul icin kavga etmeye gerek yok; Bati Trakya icin hiiiccc hirlasmayin verin gitsin, imzayi basin gelin” talimatini, kendilerini kapi arkasina cekerek (Dikkat! Dikkat! Dikkat! Bu is, Meclis’de ve Meclisden gizli olarak gerceklesiyor!) Hasan Saka, Ismet Inonu ve kendisine nasil verdiini anlattiiii kitabi okumayanlar yogdur galiba!
M.Kemal, 21 subat 1921’de, “Philadelphia-Public Ledger” temsilcisinin sorduuuu “19 suale” verdiii cevaplar da ahan da soole demekte:
“- Amerikanin dostlugundan yararlanmayi kuvvetle arzu etmekteyiz. Ekonomik kalkinmamizi kolaylastirmaya matuf her turlu yardim takdirle kabul edilecektir, ABD’nin vatanimizin herhangi bir kismi uzerinde hicbir zaman toprak emelleri beslememis olmasi hasebiyle Amerikan teknisyenlerinin katkisi bizi daha ziyade memnun edecektir.”
Halbu ki, ABD Baskani Wilson, “Turkiye diye bir yer olmayacak artik layn!” diyerek hangi emelleri beslediini acikca ortaya koymustu! Demek ki M. Kemal bunu duymamis:)
Baska bi mevzuyla da ilgilendiimden aziz Eskisehirli kaariilerim kisa keselim…
Simcik “liberal” takilan ama bi devirler- Perincek’in adami idi- “devrimci” olan Baskin Oran’in 1978’de yazdiiii bi makalesinde (Mulkiyelilerin dergisinde yayinlanmistir haaa,) soyle diyor:
“-Batinin silahli saldirisina ugramis oldugu icin Batiya karsi bir bagimsizlik savasi baslamistir. Ustelik, BATI DEGIL, ISGALCI BATIDIR HEDEF ALINAN… Bu hedef da Kurtulus Savasi ile sinirlidir. Savas bittikten ve ozellikle Lozan’in puruzleri temizlendikten sonra TC’nin dis politika ilkesi Batidan kurtulmak degil, liberal Batiyla 2. Dunya Savasini hazirlayan ortam icinde gittikce artan hizla yaklasmak olmustur. Zaten savas icinde bile her an bu Bati ile uzlasma aranmis, cagrilir cagrilmaz Londra Konferansina gidilmis, Ingiltereyle ihtilafa dusulmemeye ozel caba gosterilmis, Fransa ve Italya ile ayri anlasmalar yapilmistir.”
Bu anlsmalar da “imtiyazlar”dir; memleket satilmistir yani!
Yazinin taa basinda “Kemalist kadrolarin milliyetciliii” uzerine bi aktarma yapmistim ya, iste o hususda Mehmet Erdogan Avcioglu (kod adi Dogan Avcioglu oluyor), Izmir Iktisad Kongresinden sonra en guclu esnaf orgutu olan ve simdinin “Istanbul Dukaliii”nin ilk hali “Milli Turk Ticaret Birligi”, iste bu “imtiyazlar” ve “yabanci sermaye yatirimlari”ndan pay kapabilmek icin, “Lovanten ve Rum ile Ermenilerin ellerinde bulunan ticari mevkiileri, milliyetcilikten yararlanarak ele gecirmek icin hemen orgutlenerek kurulmus ve yabanci sermayenin ortakligina” baslamistir, der. 1923-1930 arasinda kurulmus bulunan sirketlere bi bakilsa, bunlarin ekserisinin “yabanci sermaye ortakliii” olduuu gorulecektir ve ozaman da “Kemalist iktidarin emperyalizme ve onun yerli ortaklarina kesinlikle teslim oldugu sonucu cikarmak pek de guc olmayacaktir” diyen ve harbiden de kemalist olan yazara hak vermemek mumkun olmayacaktir.
Yani neymis efenim?
Bunlar sIkiyi gorunce hemen uzlasmaya baslarlar, savasla felan alakalari yoktur, parayla herkesi satin alabileceklerini zannederler (boole zanneden, kendisinin boole olduunu sooleyen demektir ayrica, dii mi?); TUUUU’nun yaptiii yani asliyle bi “Kemalist tecrubesi” olmaktadir, hiiic kafayi yormayin yani, demek isterim…
Ingiliz isgal kuvvetleri memlektten cekilirken, isgal komutani General Harrigton, “Ingiliz bayragi baska hicbir zaman Turkiyeti tekrettigi zamandaki kadar yukselmemistir” demistr ya anlayin yani artik durumu yaw:)
Haa bi de su var…
Emperyalist, anti emperyalist, capitalist felan dedik…
Bu kavramlar, Rus Devriminin insanliiia hediyesidir; eeeer ki bu kavramlara Leninist paradigma ile bakarsaniz soole olur, baska bi paradigma ile bakarsaniz booole olur, diyim kisaca ve buraya da mim koyalim, oteki meseleyi hallettikten soora buna da bi giris yapariz belki.
2 comments:
Sn. Blok Sahibi ,
Tasadüf eseri olarak sizin bloğunuzu
ölülerin arasından geçerek buldum ...
yazdıklarınız tamamen beyninizin içindekileri boşaltma operasyonu ,
yani zırvalıklar ..........
Normale dönün normale , anormallikler sizi işte bu noktaya ulaştırmış ....
Gerçekler güncel , yorum ise her kişinin perspektifinden farklı...
Ancak , Sizi yazma cesaretini gösterdiğiniz için kutlar , yazılarınızın devamını yeni çıkacak olan gazetemizde bekleriz.
Sıradan düşünceler, insanın kendi kontrolünde olmayan, gelişigüzel, otomatik ve yararsız düşüncelerdir. İnsanın doğumundan başlayarak çevreden aldığı mesajları, oluşan sahte bir benliğin otomatik refleksleri biçiminde cereyan eder. Kişi, bu durumda seyirci gibi davranır
Post a Comment