Fehmi Koru
Toplantılarda önceden belirlenen konuşmacıların sunumundan sonra tartışmalara geçiliyor. Söyleyecek sözü, soracak sorusu olanlara en uzunu üç dakikayı geçmemek üzere konuşma fırsatı tanınıyor. Özellikle yemeklerde masa sohbetlerine önem veriliyor.
Bilderberg'ten söz açılınca, konu ister istemez toplantılara katılanlara geliyor. Bilderberg toplantılarına katılanlara ne denebilir? Kolaylık olsun diye 'Bilderbergçi' demekte bir mahzur olmasa gerek.
Sanırım hemen fark ettiniz: Son toplantısına ben de katıldığım halde kendimi Bilderberg'ten dışlar gibiyim. Bunun sebebi, Bilderberg'e katılanların kabaca iki gruba ayrılması: Biri, kuruluştan beri, ya da hiç değilse epeydir sürekli katılanlar... Bir de, tek atışlık katılımcılar... 'Bilderbergçi' daha çok her yıl gelen sürekli katılımcılara yakışan bir sıfat; bir kez çağrılan veya çağrılması için her seferinde dâvet edilmesi gerekenleri farklı bir kategoride tutmak şart...
Yeniler ilk akşam verilen yemekte kendilerini derhal belli ediyorlar... Tesadüfen oturduğum masada birbirlerini iyi tanıdığı belli olan farklı ulustan katılımcılar vardı; hemen "Siz ilk kez galiba?" diye dostluk ellerini uzattılar. Yanıbaşımda oturan Portekizli, gazeteci olduğumu öğrendiğinde "Aaa, bizler de öyle" dedi. Sonradan katılımcılar listesine baktığımda, Francisco Pinto Balsameo'nun Portekiz'de bir medya grubunun başkanı olduğunu gördüm. Bir başka sıfatı daha vardı masa arkadaşımın: Eski başbakan...
AİLE GELENEĞİ
Bilderberg'i Bilderberg yapan ve üzerine bu denli ilgi çekmesini sağlayan, katılımcıların düzeyi zaten. Her yıl dünyanın bir yerinde yapılan toplantılara işlerini güçlerini bırakarak katılan kişiler ülkelerinin önde gelenleri. Devlet ve hükümet başkanları, özelliği olan bakanlar, şirketler ve finans dünyasının liderleri, uluslararası örgütlerin yöneticileri... Nereye dönseniz haberlerden âşina olduğunuz bir simayla karşılaşıyorsunuz...
Bu yılın toplantısı bu yönden biraz zayıftı. NATO genel sekreteri Hoop Scheffer ile ABD senatörleri Hillary Clinton ve Joseph Biden bekleniyordu, gelemediler... Bilderberg'i 'aile geleneği' görüp her toplantısına katılan Hollanda Kraliçesi'ni saymazsak, devlet ve hükümet başkanları iltifat etmemişti Kanada'daki buluşmaya; buna karşılık Avrupa ülkelerinden bolca bakan vardı. Çoğu katılımcının adının karşısında ise 'eski başbakan' veya 'eski bakan' sıfatı okunuyordu.
Gözlerimin Hillary Clinton'u aramasının sebebi, New York senatörünün iki yıl sonra yapılacak seçimde başkanlığa adaylığını koyacağı yolundaki güçlü beklenti... Eşi Bill Clinton dahil pek çok ABD başkanı, adaylık koymadan hemen önce, Bilderberg'te varlık göstermişlerdi. Margaret Thatcher'dan Tony Blair'e kadar pek çok İngiliz politikacının adına da, başbakanlığa gelmelerinden hemen önceki Bilderberg toplantısının katılımcılar listesinde rastlanıyor.
Margaret Thatcher muhalefetteki Muhafazakâr Parti'nin yükselen yıldızı olarak katıldığı toplantıda hiç söz almamış... Söylenen o ki, yemeklerin birinde kendisini Henry Kissinger'ın yanına oturtmuşlar ve o dönemde ABD'nin dışişleri bakanı olan kıdemli politikacı, "Sizin görüşlerinizi de merak ediyoruz" demiş İngiliz politikacıya... Sonrasında dinledikleri görüşleri pek beğenmişler...
GÖRÜNTÜ: BEYAZ VE ERKEK
Toplantılarda önceden belirlenen konuşmacıların sunumundan sonra tartışmalara geçiliyor. Söyleyecek sözü, soracak sorusu olanlara en uzunu üç dakikayı geçmemek üzere konuşma fırsatı tanınıyor. Özellikle yemeklerde masa sohbetlerine önem veriliyor. Daha önce katılmış bir dostum, "Yemekte hep farklı birileriyle görüşmeni sağlamak için seni kendileri oturtabilirler" demişti; buna fırsat vermeyecek biçimde davranıp hep değişik masalara oturduğum için bir yönlendirme yapmaları gerekmedi.
Son toplantıya katılanların üçte biri süreklilerdi. Birbirlerini yıllardır tanıyan yakın dostlar sayabilirsiniz onları. Politikacı, bürokrat, uluslararası kuruluş yöneticisi, sanayici, finansör, petrolcü; hepsi birbirlerine ilk adlarıyla hitap ediyorlar... İlk kez katılanları ise, etraflarına sıkıntılı bakışlarından çıkartabiliyorsunuz. Bir de, tanıştıkları herkese kartvizitlerini dağıtıyor yeniler...
Şimdi şaşıracağınız bir ayrıntı: Toplantıya katılanların ağırlıklı görüntüsü erkek ve beyaz oluşlarıydı. Bazı başkanlara danışmanlık yapmış Vernon Jordan beyaz görüntüye aykırı tek kişiydi. O kadar kalabalık içerisinde kadınlar iki elin parmakları kadar bile yoktu.
ORTAK PAYDA KÜRESELLEŞME
Şöyle bir ortam düşünün: Ülkelerinde karar alma mekanizmasının tam ortasında bulunan politikacı ve bürokratlar, hangi konulara önem verdiklerini belli eden konuşmalar yapıyorlar... BM, NATO, Avrupa Birliği, Dünya Bankası, UNDP gibi uluslararası örgütlerden katılımcılar ise kendi ilgi alanlarına giren konularda sorunları ve çözüm yollarını paylaşıyorlar... Coca Cola, Laferge, BP, Shell, DaimlerCrysler, ThyssenKrupp, Rothschild, AXA gibi dev şirketlerin patronları veya üst düzey yöneticileri de oradalar; görüşlere itiraz edebiliyor, kendi mülâhazalarını paylaşabiliyorlar... Tabii, bu tartışmalara dünyanın nereye gideceğine dair görüşü olan gazeteci ve yazarlar da katılabiliyor...
Bilderberg'in en çarpıcı ürünü, dünyayı hâlâ etkisi altında tutan 'küreselleşme' dalgalanması... Bilderbergçilerin dinleri, dilleri, ilgileri farklı olabilir, ama hepsini birleştiren en önemli özellik 'küreselleşme' taraftarı oluşları. Bilderberg müdavimlerinden Financial Times'tan Martin Wolf'un 'Why Globalism Works' (Küreselleşme neden işliyor) adlı kitabı genel hatlarıyla ortak görüşü yansıtıyor. Kendisi bu yılki toplantıda yoktu, ama pek çok konuşmacının anma ihtiyacı duyduğu bir kişi de, 'Dünya Düzdür' kitabına imza atmış New York Times yazarı Thomas Friedman'dı...
Buradan geçen herkesin anlatacağı bir Henry Kissinger öyküsü vardır herhalde. Kaç konuşmacı, karşılarında oturan ABD'li kurt politikacının gözünün içine bakarak, "Henry vaktiyle şöyle demişti" diye başlayan cümle kurdu, sayamadım. Bazısı kitaplarına atıfta bulundu. Her konuda görüşü alınmak istendi. O ve kimbilir kaç yaşındaki David Rockefeller Bilderberg toplantılarının belleği sayılıyorlar...
Yazının burasında "Bu adamlar Bilderberg'te ne konuşuyorlar?" sorusu aklınıza iyice takılmıştır sanırım.
No comments:
Post a Comment