Saturday, April 17, 2010

“Ofkeli Kadın” Devrede!




Eywah ki hem de ne eywah!

Su lafa bi bakin:

“Ergenekon’da ortaya çıkan belgelerin bazıları sanırım bunlardı.”

Bu sozler Sunahanım Guven’e ait. Kendileri, İstanbul –eski- Bogaz Komutanligi gorevini de yapmis emekli tümamiral Ilker Guven’in esi oluyorlar; ayni zamanda da 1928, yaziyla bindokuzyuzyirmisekiz dogumlu eski Bakanlardan, “sol”cu gasteci, hatta Yalcin Kucuk’un de yakindan tanidigi Orhan Birgit’in “asistani”…

Nedir olay?

Olay su aslinda benim Hacihusrevli kaariilerim, RUZGAR TERSINE DONDU! “Nokta” koyacak olanlar, simdi ortaya konulan bu “noktali virgul” ile kurmaya calistiklari “cumle”nin “fekaat!” kelimesiyle baslayan bir “donusumunu” –inanin- bizden de fazla heyecanli olarak izliyorlar!

Niye?

Bunu bilmeyecek ne war!

Ise, “kadin”, hemi de “kizgin-ofkeli kadin” karisti! Istedigi sadece “el konulan mucevherleri, otomobili ve evini geri almak” olan bu “ofkeli kadin”, 2007’deb beri “dalga dalga” opearasyonlar yapip durup, ortaya hukuk rezaleti ve “bundan bi cacik olmaz!” dedirten iddianameler ortaya koyanlarin aradan gecen dort senede yaptiklarini bir anda YIKABILECEK aciklamalar yapmaya basladi ki, durdurun bakalim artik kolaysa!

Ne oldu da “ofkeli Sunahanim hanim” ofkelendi?

Aslina bakarsaniz normal bi “bosanma davasi sureci”; karsilikli olarak yapilan “beni aldatiyordu” ithamlari ile nafakayi azaltma, tazminatdan yirtma maksadli konusmalar. Buna gore, ilk kim yapti bilinmiyor ama, “parasal meseleler”den oturu bi bosanma sureci basliyor ve “ofkeli Sunahanim hanim” olarak ortaya cikacak olan Sunahanim Guven, bosanma davasi actigi esinin “kendisine ailesinde kalma sahsi mucevherlerini calan ailesine arka ciktigini”, askeri evraklarla kisisel cikar sagladigini, buna kendisini de sahit oldugunu soyleyerek “boyle mendebur birisinden beni bosayin hakim bey ve bana el koydugu, varlikli ailemden gelen pirlantalarimi, elmaslarimi, BMW arabami ve yazligimi geri verin” diyor ve son bitirici hamleyi de “bu mendebur ustelik su avukat olarak tuttugu Ankara Barosuna kayitli olan kadinla da birlikte oluyor, benim evimi paylasiyor, ustelik bu kadin da kocasindan bosanma davasi acti ve bosandilar, simdi rahat rahat seks yapiyorlar, buyrun iste onlarin birlikte olduklarini ispatlayan fotograf katalogu da bu” diyerek dosyaya bi suru resim yerlestiriyor. (Yakinda bu resimleri de goruruz, az sabir!)

“Mendebur koca” oldugu iddia edilen amiral eskisi Ilker de “oyle ha! oyle ha!” diyor ve harekete geciyor, 8 Mart 2010’da da, Esenboga Havalimaninda pusuya yatiyor, karisini gordugunde de ortaya firlayarak, “yakalayin su teroristi, sahte kimlikle dolasiyor haspa!” diyor! “Haspa” oldugu iddia edilen Sunahanim hanimin yaninda da eski Turizm Bakanlarindan, gasteci, bi devirlerin meshuuuuur “Kim” dergisinin de idarecisi olan CHP –eski- milletvekili Orhan Birgit! Bi bakiyorlar, Sunahanim hanimin biletinde “Sunahanim BIRGIT” yaziyor, polisler diyor ki, “Sayin Mendebur adam, “haspa hanim”in kimligini kontrol ettik, sizin soyisminiz yaziyor, (“neyiniz oluyor?”; “karim!”; “haa… tamam o zaman!”) “sahte kimlik” yok, VIP’ten gecemez diyorsunuz ama, siz gecebildiginize gore ve sizin soysiminizi de tasdigina gore “haspa hanim” da gecebilir ve laf aramizda burdan kimler gecti bi bilseniz, ama biletdeki isim sahte olmasa bile yanlis, eh o da gorevlinin sakatligidir!” deyip rapor tutarak isi bitiriyorlar.

Adi “mendebur koca”ya cikmis olan amiral eskisinin havalimaninda milletin gozuonunde “bu kadin Orhan Birgit’le ask yasiyor” yani “seks yapiyor, birlikte yasiyorlar” (meraklisina not olsun: O. Birgit 1928 Kars dogumludur, yani 80 kusur yaasindadir ve “way be!” denmesi lazimdir bu durumda.) demesine fena halde bozuluyor “ofkeli Sunahanim hanim” ve Vatan gastesinden baslayip “medya turu”na cikiveriyor! Iste bu aciklamalari da bu “tur” esnasinda yapiveriyor ki, artik nasil bunu kapatabilirler birileri merak konusu...

Ne demis bu “ofkeli Sunahanim hanim”:

1) “- Eşim 2004’te ordudan ayrılırken Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile ilgili siyah bir bavul içerisinde gizli belge almıştı yanına... Bu belgeleri birilerine verip karşılığında da her ay düzenli olarak onlardan 20 bin dolar alıyordu. 2 Mayıs 2008’de İlker, biri özel bir hastanenin sahibi olan iki kişi ile Bağdat Caddesi-Divan Pub’ta buluştu. Bu buluşmada ben de vardım. İlker onlara yine belge verdi, onlar da bunun karşılığında 20 bin dolar verdi. İlker, bu ikiliyle daha önce de Kartal’da özel bir hastanede ve Küçükbakkalköy’deki bir inşaat şirketinde defalarca görüştü. Bunun kayıtları vardır. Ergenekon’da ortaya çıkan belgelerin bazıları sanırım bunlardı”

2) “- Eşim 2004’te emekliye ayrıldı. 2006’da Güllük’teki Gültan Yapı Kooperatifi’nin başkanı oldu. Bunun için Sanayi Bakanlığı’na el yazısıyla verdiği mal bildiriminde 800 bin dolar nakit parası olduğunu beyan etti. Ayrıca evli olduğumuz dönemde, evde 6-7 çanta içinde 5 milyon dolar vardı. Bu para nereden geldi, nasıl geldi bilmiyorum ama vardı.”

3) “ 5 yıllık evliliğim boyunca istihbaratçı olan eşim üzerimde bütün savaş sanatlarını uyguladı. Eşime bazı firmalardan danışmanlık karşılığı büyük paralar geldi. Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın çocuğuna gönderilmek üzere para aldığı, Divan Pub’daki kamera kayıtlarından ortaya çıkabilir. Para aldığı iki holding, bir cemaate çok yakın. Bazı komutanların isimlerini verip “Onlar alıyor, ben enayi miyim” diyordu. O paraların karşılığında belge veriyordu. Bu cemaat, eşimi Cumhurbaşkanlığı’na hazırlıyordu. Eğer, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmasaydı, eşim yapılacaktı.”

4) “- Ben hiçbir zaman susmadım. Olup bitenleri askeri makamlara bildirdim. Kasım 2008’de her şeyi Genelkurmay İstihbarat Başkanı’na aktardım. Aralarında eski Hava Kuvvetleri Komutanı Faruk Cömert’in de bulunduğu bazı komutanlar da durumu biliyordu. Ben hakkımı arıyorum. Uzun süre evliliğimi kurtarmak için çabaladım. Hakkımı aldıktan sonra ayrılmak istiyorum. Pırlantalarımı, paramı, otomobilimi, diğer kayıplarımı istiyorum. Ben kimseye iftira atmıyor, olanları söylüyorum. Bu konuyu basına ilk açan eşimdi. Bunun üzerine ben de daha önce bazı makamlara bildirdiğim konuları basınla paylaşıyorum.”

Sunahanim hanimin butun bunlari gerekli merciilere ilettim lafi aslinda oldukca onemli; hem “basina konusmadim” diyor hem de “mendeburu en tepeye yazili olarak ispiyon ettim!” demeye getiriyor ki, gastelerde ortaya atilan “GKB, “kostebek”in pesinde!” mansetleri atilirken “neye” dayanilmis oldugu da boylece ortaya cikiyor ama en aci tarafi, GKB’nin “ofkeli Sunahanim hanim”, yani bi kadinin ispiyonu olmasa “kostebek”i sittin sene arasa bulamayacagi gercegi!

Isin bir baska kismi da su… Web’de AKP-FG’yi “kahramaca” savunan sitelerden biri olan “aktifhaber”de bu hususda bi yorum yayinlandi ki, buyrun o da su:

“Köstebek amiral iddiasında müthiş sorular' başlığıyla verilen haberde, ilginç sorular eşliğinde Genelkurmay'ın soruşturma başlatacağı duyuruldu. Ve bugün Hürriyet gazetesinin dediği gibi oldu. Genelkurmay soruşturma başlattı.

Şimdi herkes derin güçlerin 'kullanışlı medya'nın gücüyle İlker Güven olayına bu kadar önem vermesinin sebebini merak ediyor. Bilindiği üzere Ergenekon operasyonunda gözaltına alınan İlker Güven, savcılara verdiği ifadeden sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

Güven'in bu kadar üzerine gidilmesinin altında ikinci bir Ümit Sayın vakası mı var? Sanık Ümit Sayın Ergenekon'da gizli tanık olarak önemli ifşaatlarda bulunmuştu. Yoksa bu organize operasyonun sebebi, Güven'in verdiği ifadeyi ve Ergenekon belgelerini tartışmalı hale getirmek mi?”

Ne diyordu Sunahanim hanim, “ilk kocam baslatti basina konusmayi” (Esenboga’daki baskin); bu da oyle, eger bir “komplo” kurulduysa bunu amiral eskisi Ilker kendi kendine becermistir, bosanma davasi olmasa, “tak sepeti koluna sen yoluna ben yoluma” deseydi “mesele” olur muydu? Asla!

Ve su “üzerine gidilme” konusunun uzerine gidilmesi de ilginctir ki aslinda hafifden panik olmaya baslanmasinin isareti olarak da ele alınabilir. Hele uzerine giden Saygi Ozturk gibi biri olunca, adamlarin pimpiriklenmeleri de normal; bakin ne demis Saygi Ozturk:

“-Emekli Tümamiral İlker Güven'in eşinin ''O bir köstebekti. Deniz Kuvvetleri'nin gizli belgelerini satıyordu'' iddiası kulislere bomba gibi düştü.

Vahim iddialar Ergenekon, Kafes gibi darbe planı iddialarıyla ilişkilendiriliyor.

Özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na yönelik soruşturmalarla ilgili gizli belgelerin Amiral Güven'in eşinin iddialarıyla bağlantısı olup olmadığı soruluyor.

İddialar üzerine kulislerde şu sorular gündeme geliyor:

1 - Tümamiral'in eşi Sunahanım bu iddiaları bir kızgınlık nedeniyle ortaya atmış olabilir mi?

2 - İddialar eğer doğruysa bu belgeleri para karşılığı Amiral'den kim ya da kimler satın alıyordu?

3 - Amiral bu büyüklükteki bir belge sızdırma operasyonunu tek başına yapabilir mi?

4 - Başka köstebekler de var mı?

5 - Eğer belgeler sızdırılıyorsa ne kadar süredir bu köstebek operasyonu sürmektedir?

6 - Tümamiral'in bu faaliyetleri Genelkurmay Askeri İstihbaratı'nın ağından nasıl gizlendi?

7 - Askeri istihbaratta Deniz Kuvvetleri önemlidir. Tümamiral Güven, Deniz Kuvvetleri Karargahı'nda gizlilik derecesi yüksek belgelerin bulunduğu bölümlerde görev yapmış olabilir mi?

Şimdi kulislerde bu soruların cevabı aranıyor. Yetkililer Amiral'in ifadesine başvurulabileceğini, Genelkurmay'ın Amiral'in eşinin ifadelerini ihbar kabul edip soruşturma başlattığını bildirdiler.”

Goruldugu gibi, pimpiriklenmede haklari var; dusunsenize simdi, “mendebur koca” bi “mendeburluk” daha yaparak baskalarina, o “bavul dolusu evraklari” kime sattigini, kimlerin buna araci oldugunu, iddai edildigi gibi dogruysa “Cum.basi”lik icin kendisine kimin telkin verdigini, hangi isadamlariyla nerede ve nasil konustugunu felan bir anlatmaya baslarsa… Sonra o isadamlari da geriye dogru baglanti ifsaatlarina bir baslarsa…

Olur mu olur!

Niye olmasin degil mi?

Bu ulkede “kadin” eli giren her is ne oldugunu anlamadan cokuveriyor cunki! Buyrun ISKI-GATE olarak bilinen, CHP’NIN YAHUDİ CEMAATI ILE ISTANBUL “HAZINESI”NI SOYMASI!

Nasil ortaya cikmisti?

“Su muduru Goknel”in “ofkeli karisinin ifsaatlari” ile! O da “sekreteri ile beni aldatiyor” diyerek lafa baslamisti, “Amerikadan Yahudi Cemaatinden bavul dolusu doviz geldi” ile devam etmisti. Sonuc: Avukati Yahudi Cemaati avukati olan Goknel, hicde basinda yeralan suclamalardan dolayi degil cok basit bir baska suctan cezalandirmis, sekreteri ile evlenmis, sonra bosanmis (“Eee? o halde niye ben hapis yattim layn!” diye sormustur muhakkak kendi kendine.), kitaplar yazmis, internetde yorumcu olmus, fakat ama “ofkeli kadin”in iddialarinda ismi gecenlerin hicbirine birsey yapilmamisti. Ve yine fakat butun kirli camasirlar ortalik yere dokuluvermisti.

Simdi de oyle olacaga benziyor.

Eger, amiral eskisi konusmaya karar verirse, pek cok seyin aciga cikacagi, bazi “cemiyet”lerin bazi uyelerinin yurtdisi turlari atmaya baslayacagindan kimsenin suphesi olmasin! Biz merakla bu “sorusturmanin” nasil olacagini, ifadelerde neler soylenecegini, savcilik katlarinda “devletin gizli belgelerini para karsiligi satin almak”dan elleri kelepceli olarak hangi “isadamlari”nin, eski subaylarin bekleyecegini bekliyoruz.

Siz de bekleyin! Senlik –yanilmiyorsak- basliyor cunki!

OYLESINELAF@

---

Adolf Hitler dedi ki: “What luck for the rulers that men do not think!”

Sunday, April 11, 2010

odatv.'den Ustadimiza "Dangalak"ca Saldiri!





Surada bir yazi yazilmis, tamam, Kucukeynler’den Soner’in “salaklin zirvesi hali”ni biliyoruz uyma ona, demenizi duyar gibiyim, ama hakkaten sayin Corumlu kaarilerim, bu yazi “salakligin sahika ustu zirvesi” oldugundan eklemek, laf yapmak lazim…

Elde hicbi vesika olmadigindan, onlar “onamastik-cekomastik”i dayatiyorlar ya millete, bu yazida da ondan baska bisey yok. Davi Alroy isimli birinin “donme”lii uzerinden, dikkat dikkat, elde hicbi vesika olmadigindan “onamastik-cekomastik” ile “Osmanli Aileleri”ni ve oradan da elbette kendilerine zid olanlari “Sabati!” diye damgalamak… Damgalaarrken ne kadar dangalak olduklarini da ortya koyuyorlar elbette…

Babanzadelere mok atacaklar ya…

“Baban” kelimesine bi halt bulamiyorlar, “Baba” kelimesinin ibranice “elmanin gozu” anlamina geldigini, dikkat dikkat, FARSCADA “-n” ekiyle “-ler, -lar” yani cogul yapildigini soylemekteler…

Iyi de guzel kardesim, o ibranice, ek Farsca, bu ne? Hadi bunu kabul ettik, “n” ekiyle cogul oldu, “elma gozu”, “ELMA GOZLERI” olunca daha bi ibrani mi olunuyor?! Hem “elma gozu” ne demek? Iste dangalaklik da burada! Bu, Ibranicede bir deyim, elbette kendi “kulturu” icinde bir anlami vardir ama bunun “bize” dair nesi var? Ona sadece ingilizcede “saganak yagmur” ne demek diye sorsam yeter! Bu, onlarin ne kadar DANGALAK olduklarini gostermek icin de yeter!

Ama bunlarin ki sadece pislik, onu soyleyeyim. Sadece pislik!
Cunku ortada BUYUK DOGU IDEOLOCYASI var ve bunlarin –hamdolsun- KICLARINA TARAFIMDAN ATILMIS TEKMELER VAR ve bunun acisiyla da ikiniyorlar, ikindikca da DANGALAKLASIYORLAR!

Allaha hamd olsun!

Babanzadelerden evli rahmetli Necip Fazil’i “Sabati” yapmak icin yazilmis bir yazi! Onu, “emperyalist usagi”, “liberal somurucu”, “din bezirgani” gostermek icin yazilmis bir yazi!

Oysa…

Surasi durdukca asla ve asla o dedikleri gibi olmadigini O’nun anlayacaklar ve tersinden her bir cabalari da bunu HEYKEL olarak dikecektir!
Saldirin essololulari saldirin! Siz saldirdikca HEYKELLESIYORUZ!
OYLESINELAF@