Sunday, October 28, 2007

Edi Bese!

26 Ekim 07 tarihli ANF’de, Koma Civake Kurdistan-KCK (PKK’nin Apo’nun yakalanmasindan sonra aldigi sayisiz isimlerden biri iste) Serok Murat Karayilan ile yapilmis, Gabar-Yuksekova/Oramer saldirilari, tezkerenin cikmasi gibi guncel konulari ele alan bi mulakat yayinlandi. Mulakatin sizdirdigi, PKK’nin, aha buradan defalardir soyledigimiz hususlara sahip oldugunun, en yetkili agizdan itirafi desek, “hih iste yine bildiler!” derler mi:))…

Blogumuzda ve ozellikle de “cokertme” turkusunu her baktigimizda yeniden cigirdigimiz TR Forum’da yazdigimiz “kisa mesaj ve bazen de uzuuuun mesajlarda”, bu orgutun “bagimsiz Kurdistan idealinden” 1995’lerden itibaren vazgectigini, bunu da simdi Serok Apo’nun ozellikle basina sizdirilacak “itiraflarindan” okuyabilecegimizi soylemistik; bunun da Serok’umuzu halkin gozunde kucuk dusurmek icin kullanilacagini…

’92-94 arasinda, yani gucunun zirvesinde oldugu, belli ilce ve hatta sehirleri tam kontrol altina aldigi zamanlarda bile “son hamleyi” yapamamasi, orgutun “ideolojik acmaz” (veya “yetersizlik”) icinde oldugunun bir vesikasiydi, bunun “Kurt halkina” dayanan temelleri de elbette mevcuttu ve bu sebebler neticesi “kurulus gayesi”nden vazgecmisti.

Ismi lazim olmayan, soylendiginde zaten kim oldugu anlasilacak olan Biri, “SAVAS MAKINESI” demisti okudugumuz bir roportajinda orgut icin; buradan da suraya gelmek lazim, boole isimlendirilen bir orgut, bir “makine” gibi, ehil insanlar (makinenin ne icin varoldugu ve nasil kullanilabilecegi fikrine sahip) tarafindan idare edilmiyorsa, ya katliam makinesi haline gelir, ya intikam orgutu haline gelir veya kullanabileceklerin kullanimina hazir hale gelir; bu siralama icinde akliniza ne gelirse soyleyebilirsiniz, ama tek sunu soylemezsiniz: “Kendi iradesiyle hareket eder!” Olmaz, olmaz!

PKK hareketi, anadoluda TC ile ortaya cikmis, gerci simdi nefes darligi cekiyor olsa da, uzun soluklu bir hareket malum; hicbir “isyan” 20 seneyi de asan bir vakte yayilmadi. Bu “isyan”in ilk 10 senesini, kulvarindaki diger hareketlere karsi, kefede agirlik koyma, 12 Eylul ertesinde adi cikmis guclu hareketlerin oncelikle tasfiye edilmelerinin akabinde tek basina kalma, acemice ve barbarca halka kendini kabul ettirebilme (buna elbette Kontrgerilla faaliyetini de eklemek lazim) ve o “hizla” da (“-Hewal, biz bu Kurdistani kurariz degil mi?... “He walla Hewal, kurarig!:))”), “bagimsiz Kurdistan hayaline” yatilmasi olarak degerlendirmek kabaca da olsa dogrudur; 1995 ve ozellikle de 1999-2004 arasini ise “bagimsiz Kurdistan hayalinden” vazgecmek ve “rehin lideri yasatmak” maksadli faaliyetler olarak gormek gerekir gibimize geliyor… 1999 yilinda Serok Apo tarafindan ilan edilen “tek tarafli ateskes ve silah birakma karari”, sadece PKK temelli degerlendirilemez ise de, durum budur. (Kaldi ki, 1999’dan once, 1996 yilinda ilan edilen ateskesin 28 Subatcilarin istegi uzerine uzerine oldugu hakkinda kuvvetli supheler mevcuttur, TR Forum arsiwine muracaat.) 2004’den sonra ise “mesru savunma konumu”na gectiler; bu ne demektir diye sorarsaniz sole bisey oluyor: Saldiri yapmamak ama saldiriya ugradiklarinda da karsilik vermektir ki, o tarihden bugune dogu bolgemizde meydana gelen catismalarin temel karakteri cogunlukla budur.

Yani “Hewall”ler elde silah dag tas dolasacaklar, kamp felan kuracaklar, candarma agbilerle karsilacaklar, egerci candarma abilerin o gun kafasi bozuk diilse, (Komtandan felan firca yemediyse mesela) islik calip birbirlerini gormemezlikten gelecekler:)) Gulmeyin “mesru savunma hakki”nin isleyis mantigi bu ve wala esas simdi aglamayin, uzuuuuun bi sure de boole devam etti! Arada cikan catismalar, hani Hewall abiler ile candarma abilerin birbirlerine kursun atma vaziyetleri, dedigimiz gibi ya Komtandan firca yemenin siniriyle veya bolgeye yeni gelen “Hewal-candarma abiler adab-i muaseretini” bilmeyen, kisaca “sen yenisin galiba!” diye de tabir edilen “kahramanlar”in marifetidir, desek yalan soylemis olmayiz! Gulmeyin ama, bu trajik-komik ama yasanan bir sey… Bu memleket boole idare edildi gectigimiz senelerde…

Gecelim…

PKK meselesi hakkinda (ki bu mesele sadece PKK degil, sadece “Kurt” degil, bolgemizin meselesidir, bilmeyenlere duyurulur) yazdigimiz yazilarda, ana fikrini verip yazdirdiklarimizda veyahut yazdirildigimizda, PKK’nin “eskiya surusu” olarak degerlendirilmesinin buyuk bir hata oldugunu, bu sekil bir suur durumunun “meseleyi” anlamakdan uzak ve aciz oldugunu, PKK’nin bolge icinde “bir guc” oldugunu tekrarlayip durduk; hala da o fikirdeyiz. “Savas makinesi” asli durumu yaninda, gerek ulkemizde gerek komsu ulkelerde kendi kitlesini olusturdugunu, kemiklesmis bir yapiya burundugunu, orgutun bu manada “cokertilmesinin” muhale yakin bir durum oldugunu, kaldi ki bu gerceklesse bile “yeni bir orgutun” cikmasinin kacinilmaz oldugunu da… Meclis’den, Yuksekova (diyelim TC’yi, Oramer diyelim PKK’yi “memnun” edelim) saldirisi ardindan yetki belgesinin alinmasindan ardindan, PKK kanadindan ve “sivil uzantilari”ndan gelen aciklamalar, ASLIYLE kacinilmaz olanin gerceklesme ihtimalini, bir ihtimal olarak da olsa karsimiza cikarmakta aziz okuyucularim…

Gerek Serok Karayilan’in gerek Leyla Zana’nin aciklamalari, tek bir noktada dugumleniyor: “Onder Apo’yu Imrali tecridinden cikarip halkiyla butunlesebilecegi bir F tipi cezaevine koyun, hala silahli hareketi savunan olursa onune birlikte geceriz!”

Iste 20 seneyi asan bir hareketin geldigi nokta burasi! (Bunu da yazmistik; soyleyelim.) Bu nokta, aslinda kullanabilse (Allahtan kafalari basmiyor diyelim ve karistirmayalim) TC devleti tarafindan “buyuk bir firsat”, ama bir baska acidan da cok tehlikeli: Ideolojisiz, ideolojisini birakmis, bunun yerine “onderini ideoloji” haline getirmis bir hareket, “onder temelli tekliflere” acik bir hale gelecebilecek ve mucerred “gerilla hareketi”nin manasina ters isler yapmaya baslayabilecek kivama gelebilecektir…

Misal olsun, gavurca forekzambil, simdi Bizim Cete; Cetem’in uyeleri –sagolsunlar- Ben’im ismim gecerse eger, bi numayis, bi sitayis, bi bilmemne, yani ovguler duzuyorlar, Cok Kiymetli Cete Sefim Oylesine Laf, gibi mesela… Saolsunlar, varolsunlar, gunahimizi daa da artirmak icin yapmiyorlardir insaallah:)) Ama bisey yapiyoruzdur ki bunun karsiligi olarak boole bi numayis tertipliyorlar… Mamafih, diyelim ki Beni de “paket” yaptilar, Imrali diil de Prens Adalarindan herhangi birine (Hayrsiz Ada, Esek Adasi veya kiyak gecerek BuyukAda) tiktilar… Elim kolum baglanmis, aksira tiksira (rutubetten efenim) dolasip, ara ara gobegimizi kasirken, Bizim uyeler haaalaaa numayis tertip etmekle yetinip, Cetemizi kuru laf edebiyati ile idare etmeye kalkarlarsa, ortada bi sorun vardir! Ewwet, Biz rehin olabiliriz, onun icin de dozaji biraz azaltabilirler amma “Hewall abilerle candarma abilerin” yaptiklari gibi, Sabati veya 3000 Aileyi gormezlikten gelemezler! Ne’tcekler ki Bana?! Curutecekler mi?! I ih! Bu memlekette asagiyukari 10 senede bir af cikar, curutemezler; asarlar mi, kanun var asmayip da besleyecekler efendim, ama asarlarsa efsane oluruz, simdi qadrimizi qiymetimizi bilmeyenlerce yakilacak “guzellemeler”in konusu oluruz, kotu mu! Yok bunlari yapmaz, islik calarlarsa Bizimkiler, kimsenin bilmedigi uyelerimle once bunlarin rutbelerini sokerim, ardindan da… Ama zaten bana firsat kalmaz, bu kadar “ideolojisizlik” sayesinde onlar da “paket” olurlar, wala yanima almam, goturun bunlari Esek Adasina derim:((

Gecelim…

22 Temmuz 07 secimleri, bu manada (lafladik, unutanlara hatirlatalim, “bu mana”dan kastimiz, “onderi ideoloji yapmak” oluyor) PKK icin de “ders alinmasi” gereken isaretlerle doludur. Lafda veya “cografik” manada kullandiklarina artik bir suphemiz kalmayan “Kurdistan”dan aldiklari oy-rey, halkin onlara karsi olan teveccuhunun derecesini ve “nicin”ini vermektedir: Hicbir DTP adayinin il merkezlerinde secime katilAmamasi, sehrin icinde, kendi asiretlerinin yogun oldugu secim bolgelerinden secime girmeleri ve AKP’nin diger partileri birakin bir kenara, DTP-PKK’yi bile silebilecek bir yukseklikte oy-rey almasi, muhimdir.

Bolgeden, yukarida bahsettik PKK veya DTP’nin tamamen silinmesini sozkonusu olamaz, bolgeden yine “gerilla-milis” bulmakta bir sikinti cekmezler (su andaki gerilla-milis aileleri, “suphe” ile gozaltina alinip iskence goren veya “kaybedilenlerin” aileleri zaten “kemik yapi”yi surdurmeye yeter; PKK, TC’ye dua ediyor yani) fakat siradan bir orgut haline gelebilirler ve bunun ardi da “yeni orgut”dur ki, “Kurdistan coplukleri” bunlarla doludur!

Peki bunun sebebi ne olabilir?!

Bunun temel sebebi, IDEOLOJISIZLIKTIR efendim, i-de-o-l-o-j-i-s-i-z-l-i-k-!

Buyrun nereden cikti bu lafimiz anlamaniz icin, Serok M. Karayilan diyor ki:

“… Kürt sorununun ortaya çıkmasında ABD’den ziyade AB’nin sorumluluğu vardır; Lozan anlaşmasında payı olan güçlerin sorumluluğu vardır. Bugün AB’nin Kürt sorununda yürüttüğü politika tam bir çifte standarttır…”

Lozan Andlasmasi’nin imza vetiresini tekrar ve alici gozle okumasi gerekmekte Serok Karayilan’imizin; isin bir baska tarafi ise, eger “Kurt sorunun ortaya cikmasinda… Lozan Andlasmasi”nin ve imzalayanlarin “payi” varsa, bilmelidir ki, o halde ADB’nin gunahi-vebali daha buyuktur!

Tarih dersimiz basliyor, sIkI durunuz:

“Gozlemci” ama W.Wilson’dan itibaren dunyaya mudahaleci olarak girmeye baslayan ABD, Lozan Konferans metnini HALA imzalamamistir ki, sebeb, Milli Mucadeleyi koordine eden ve halkin gucunu kendi istedikleri rotaya oturtmaya calisan Osmanli aydininin (ki icinde Turk’den daha ziyade etnik olarak Kurt, Arnavut, Cerkes, Abaza, Makedon, Rum kokenliler vardir isin garib tarafi) “manda talebini” (bkz. Karabekir’e Kemal Pasa’nin mektubu) suruncemede birakmasi ve Ankara hukumetinin Londra mi, ABD mi arasinda bir turlu karar veremeyip bir o yana donmesi bir bu yana donmesidir…

Birinci Dunya Harbi’nin evvelinde baslayan -proje idarecisinin ismiyle anilan- ABD’li Amiral Chester Projesi’nin, Lozan evvelinde Ankara ve ABD heyetlerinin defalarca oturup “on sozlesme” imzalamalarina ragmen ha bugun ha yarin diyerek ertelenmesi sebebiyle ABD’nin bir tavir almasi ve TC’nin kurucu andlasmasini imzalamamasi ile neticelenmistir. Chester Projesine gore, butun Anadoluya ve ozellikle Dogu ve Guneydogu ile MUSUL’a kadar uzanan bolgeye, modern demiryolu agi dosenecek fakar rayin her iki tarafindan belli bir kilometrelik alanda maden calismasi, maden cikartma ve satma hakki verilecekti USA’ya; fakat Lozan’in ikinci devresinde Ankara hukumetinin Musul’u gozden cikardiginin ortaya cikmasi uzerine yapilan toplantilarda Musul haric diger bolgelerdeki sozlesme tazelenmis ve aynen devam karari alinmistir. Fakat bu proje bilindigi gibi hayata gecememistir, bunun sebebleri ise ayri bir yazi konusudur bunu da bana yazdirmayin... Kisaca, ABD, Lozan Andlasmasi’ni imzalamayarak, esasinda daha buyuk bir vebalin, hatta bugune kadarki durumun sorumlulugunu tek basina uzerine almistir; ABD, ister Musul’u icine alan isterse disarda birakan (yani birilerinin “Kurdistan” dedigi bolgeyi TC’ye birakan veya birakmayip iki farkli devlete bolen her andlasmaya “varim, yeter ki imtiyaz sozlesmelerini bana verin!” demister. Ama, ah su “Diz Bagi Nisani” yok mu, Majestelerinin Hukumetinin uzerindeki Gunes hic Batmayacakmis gibi durmuyor mu, ne oluyor ki su Avrupanin hirsizlarinin kurdugu, tutununu birakin devesini bile bizden alan, daa sunun surasinda 10 sene onceye kadar Devlet-i Aliyeyi Osmaniyeye harac veren Birlesik (dogrusu daa o tarihlerde “birlesmeye ugrasan”) Devletler de kim oluyormus!? Majestelerinin hukumetiyle is bitirildi tabii. Aynen boole aziz okuyucularim… Soora n’olmis?! Lozan Andlasmasi imzalanmasi icin USA Temsilciler Meclisine geliyor, Senatorun teki de cikip aciyor aazini, yumuyor gozunu Gaaazi Kemal Pasa Hazretleri hakkinda; soora n’oluyormus, bu agiz-goz mesabesinde soylenen ama niye soylendigini de yukarida anlattigimiz laflari “cuntaci babalari” Avcioglu’ndan ogrenen D. Gezmis, “way siz boole demissiniz” diye basliyor yaygaraya ki sonunu biliyorsunuz!

Gecelim…

Kaldi ki, birakin “dun”u, ABD’nin Lozan’daki tavrini bir garip ve siyasi gelismelerden habersiz bire sekilde yorumlayarak ABD’yi “temize” cikarmayi, “bugun”e bakin! Serok Apo’yu, Suriye’den Rusya’ya, Rusya’dan Yunanistan’a, oradan Kenya’ya, Kenya’dan Imrali’ya “paket” yapan kimdi?! “Dun” dedigimiz gecmisten, sunun surasinda 90 sene evvelki hadiseleri yanlis yorumlamanin sebebi “ideolojisizlik” olabilir belki ama peki, 9 sene onceden baslayan hadiseleri gormemenin sebebi ne olabilir?! GOREMEMENIN LUGATTAKI KARSILIGI NE ISE O! (Farkindaysaniz sertlestim! Iii.)

Gecelim efendim, gecelim…

Diyor ki Serok Karayilan:

“…. Kürt halkının bu haklı istemine karşı başta Türk devleti olmak üzere, Kürdistan’da egemen olan güçler şiddet yöntemlerinde ısrar ederek, ordu ve militarist güçleri devreye sokarak bu sorunu ortadan kaldırmak istemektedirler. ”

Yok simdi bisey yazmiycam bu soylediklerine, sadece “not aldik”…

Yine diyor ki:

“…Bu noktada “biz eskiden Güney Kürtleri’ni Kuzey Kürtleri’ne karşı destekledik, bu strateji yanlıştı, bir daha bu yanlışlığı tekrarlamayacağız” diyerek bundan sonra Kürtlere karşı tavırlarının nasıl olacağını netleştirmişlerdir. Bu temelde Türkiye ve Irak Kürdistan’ında Kürt iradeleşmesini kabul etmeyen, buna karşı daha aktif bir politika yürütme kararı almışlardır. Bundan hareketle Türk devleti, Kürt halkına karşı bir savaş ilan etmiştir. Biz Kürt tarafı olarak ateşkes ilan ederken, Türk devleti ilan ettiğimiz ateşkese tüm Kürtlere karşı savaş ilan ederek yanıt vermiştir. ”

“Not aldik”…

Devam ediyoruz:

“…Özellikle bu dönemde tüm dünya kamuoyunda yoğun bir manipülasyon ve propagandayla “Irak’tan bana saldırılar gelmektedir” demektedirler. Aldığı bu kadar yoğun güvenlik önlemlerine karşı, Irak ve Güney Kürdistan topraklarından nasıl saldırı yapılabilir. Biz helikopter, araba vb araçlar kullanmıyoruz. Bir insan nasıl 800 km öteden gidip eylem yapıp geri gelir. Bu, derin bir çarpıtmadır, sorunun Irak Kürdistan’ından kaynaklandığını söylemek bir çarpıtmadır.

Burada lafimiz var!

Basta bahsettigim “ideolojisizlik” iste burada cok ama cok acik bisekilde, ne derler bilirsiniz “koylu kurnazligi” olarak ortaya cikiyor… Sanirsiniz ki bu muhterem Hewall’ler 20 senedir sadece bizim memlekette bulunuyorlar!!! “Reber Apo” neredeydi, diie sormak lazim ama ayip olur:)) Zaten biraz asagida o ayibi kendisi isliyor, ama "kahramanlik" edebiyati yaparak:

“…Her şeyden önce biz yirmi beş yıldır buralardayız. Türk devleti şimdiye kadar yirmi dört kez operasyon yaptığını söylemektedir. Tüm girişim ve saldırılarına rağmen Türk devleti bizi buralardan sökemedi; Saddam sökemedi, geliştirilen çeşitli ittifaklarla yapılan saldırılar sökemedi. Şimdi dev güçlerin bu coğrafyadan sökemediği gerillayı Irak ya da Federe Kürt hükümeti sökebilir mi? Türk devleti olması mümkün olmayacak yaklaşımları dayatmaktadır. İşin esası Türk devletinin bir olmazı dayatmasıdır. Kürdistan özgürlük gerillası Zagros dağlarındadır, Munzur, Herekol ve Gabar’dadır, Serhat, Botan, Behdinan ve Hewreman’dadır, yani Kürdistan’ın her bölgesindedir. Şimdi yoğun tartışma konusu yapılan Behdinan ile Zagros’tur. Buralar iki yüz yıldan beri tüm Kürt isyanlarının üslenme alanlarıdır. Bedirhan Bey’in, Şeyh Übeydullah’ın, Şeyh Muhammed Revanduzi ve Molla Mustafa Barzani’nin dayandığı Kürdistan’ın esas zirveleridir. Bugün biz de buralardayız. Bugüne kadar hiçbir devlet buralarda kontrolü sağlayamamıştır, bundan sonra da kolay, kolay kontrolü sağlaması mümkün değildir. Bunu Türk generalleri de çok iyi biliyor. Amaç o değil, amaç Zagros zirveleri değildir, Türk devletinin gerçek amacı Hewler’dir. Türk Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında “Kuzey Irak’a girmenin bir yararı olur mu, evet olur” diyerek bunun için siyasi irade ve karara gereksinim olduğunu belirterek, meclisin teskere çıkarmasını istemiştir. Bu da gösteriyor ki, Türk devletinin teskere kararı önceden alınmış bir karardır, Gabar, Oramar vb yerlerde yaşanan çatışmaları gerekçe göstermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.”

Demek ki neymis, Irak’in kuzeyindelermis veya kendi laflariyla “25 senedir Guney Kurdistandaymislar”; eh artik bize bahsettigi “800 km.lik yolu at-katir-esek-tabanway ile” nasil katettiklerini anlativerir! Molla Barzani haric oteki isyanlarin ne oldugunu da anlatirdim ama yazi uzayacak, baska sefere kalsin… Fakat goruldugu gibi, kendilerini nasil da “Federe Kurt Devleti”nin kaderine baglamislar, bu anlasiliyor; mim koyunuz efendim!

Bi mim konulacak yer de su… Dikkat ettiyseniz, Serok Apo bile Awukat gorusmelerinde veya “itiraflari” denilen ifadesinde “Turkiye Cumhuriyeti… Turkiye…” felan der ve devletin ismiyle veya kurumun ismiyle hitap eder ki, bu dooru; ama Serok Karayilan, “Turk devleti… Turkler… Turk Genelkurmayi…” gibi IRKCI, BASIT laflar… Bi kere bu kendilerini de “Kurt” gorduklerini soylemektir ki, Serok Karayilan’in bile Kurtlugu suphelidir malum (yok yok, hemen “Ermeni doludur” diyecek hakaretden baska bisey bilmez uyanik firsatcilar cikabilir, onu icin diyelim ki, Ermeni kavmine de mensub diildir, benim dedigim baska bisey) bu sekil bir isimlendirme kendilerinini Irkci bi hareket oldugunu gostermese de Serok Karayilan’in irkci oldugunu gosterir; hemi de gozukara bi sekilde: Karsindaki “TC Devleti”dir, bu devletin icinde de 72,5 millet vardir, sadece Turk diil; ama senin boole ve Serok Apo’na ragmen boole isimlendirmen iflah olmazlik demesek de POLITIKA BILMEMEZLIKDIR! (Sertlesiyoruz, dikkat ediyorsunuz diimi!)

Devam edelim, biraz uzuuun bi alinti olacak ama:

“… (“Tezkerenin cikarilmasindaki amac nedir, Guney Kurdistandan ne istiyor TC”, gibi canak bir soruya cevap:) Sorun PKK değildir. PKK olmasa da Türk devleti başka bir gerekçe bularak, Güney Kürdistan’a saldırırdı, bu politikayı bir şekilde dayatırdı. Uluslar arası güçlerin ABD öncülüğünde Ortadoğu bölgesine yeniden şekil vermek istedikleri bilinen bir durumdur. Bölgenin yeniden düzenlenmesi gündemdedir ve Irak’ın giderek üçe bölüneceği tartışılmaktadır. Türk devletinin en esaslı korkusu budur. Bölgenin yeniden düzenlenmesinde Kürtler de bağımsız bir irade veya devlet olabilirler mi diye yürütülen tartışma sürecine müdahale etmek istemektedir. Bu konuda İran ve Suriye ile geliştirdiği ittifakın esas amacı budur. Yani bölgenin yeniden düzenlenmesinde Kürdistan projesini önlemeye çalışmaktadır. Bunun için öncelikli hedefi Irak Kürdistan’ındaki Kürt Federe oluşumunu ortadan kaldırmaktır.(…) İlk adımı PKK’ye karşı bir ezme hareketini geliştirme, ikinci adımı Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanmasını önlemeye çalışma, son adımı da Kürdistan projesini tümden ortadan kaldırmayı isteyecektir. Türk devletinin bu politikası aynı zamanda bölge statükosunun değişmesini önleme amacını taşımaktadır. Türk devletinin bugün dünya çapında Kürt halkına karşı geliştirdiği diplomatik, siyasi ve askeri hamlenin amacı bölge statükosunu savunma ekseni üzerine kuruludur. Yani Kürtlerin yeni düzenlemede irade olmasını, bir statü kazanmasını önlemek ve önüne geçme amacını taşımaktadır. Herhangi bir parçada Kürtlerin kendi kendisini yönetmesini, irade olmasını, bir halk olarak kendi doğal haklarına sahip olmasını istememektedirler. Böyle bir durumu kendisi için bir tehdit olarak algılamaktadır. Maalesef bugün Türkiye’de egemen olan zihniyet budur. Bu zihniyetten vazgeçme çağrısını tekrarlıyorum. Kürt-Türk dostluğu ve kardeşliğinin bin yıllık geçmişi vardır. Bin yılların hatırı ve emeği adına bu dostluk ve kardeşliği bozmayalım diyorum. Yine bin yıllık tarihi böyle kötü bir biçimde sonlandırmayalım. Kendi içindeki Kürtleri tanıyarak, kimlik, kültürel ve siyasal haklarını makul ölçülerde kabul ederek, Güney’deki Kürtlerle de dostluk kurarak, birlik ve beraberliği sürdürmek en doğru yaklaşımdır. Türkiye için en hayırlı yaklaşım ve Türkiye halklarının çıkarına en uygun olan politika budur. Çağı doğru okumasını bilen herkesin atacağı adım bu olacaktır. Ancak Türkiye’nin esas aldığı siyaset mantığı ve zihniyeti 21. yüzyılın gerçekliğinden uzak bir duruşu sergiliyor, hala 20. yüzyılın zihniyetiyle sorunlara yaklaşıyor. Çağın koşulları ve insanların doğal haklarını ısrarla reddederek ‘PKK’yi, Kürtleri yok edeceğim’ mantığında diretiyor. Sadece kendi içimdeki Kürtleri değil, diğer ülkelerdeki Kürtleri de irade olmasını engelleyeceğim ve tanımayacağım tutumunu sürdürmektedir. Türk devletinin amacı sadece bu belirttiğimiz hususlarla sınırlı değildir. (TESKERE ABD’NİN BÖLGE POLİTİKASINA KARŞI BİR HAMLEDİR) Türk devletinin yürüttüğü bu politikanın diğer bir amacı da, ABD’nin Irak’ta yaşadığı ciddi sıkıntılarından yararlanarak kendini dayatmak ve bu durumu statükocu güçler lehine değerlendirmektir. Bu biçimde ABD’nin İran’a karşı yapılması olası bir müdahalenin önüne geçme amacını da taşıyor olabilir. Böylece bölgedeki statükoyu savunmak amaçlı stratejisinden hareketle gelişen bir politika olabilir. (…) statükoyu savunmaya dönük bir çaba ve Kürt halkının özgürlük davasına karşı bir duruş olmakla birlikte esasen ABD’nin bölge politikasına karşı geliştirilen bir hamledir. (KÜRTLER SATILACAK MAL OLARAK DEĞERLENDİRİLİYOR) Diplomasi dili herhalde doğruları direkt söylememe sanatı olmaktadır. Çok ilginçtir, Türk devletinin Güney Kürdistan’a yönelim amacını aşağı-yukarı herkes bilmektedir, ama hiç kimse bu amacı açıkça belirtmemektedir. Her ne kadar Başbakan Erdoğan ve hükümet yetkilileri bu amaçlarını açık belirtmiyorsa da diğer devlet yetkilileri ve çeşitli çevreler niyetlerini açıkça söylemektedirler. Saldırı kapsamının PKK, Barzani ve Kürt federe devleti olduğunu açıkça ifade etmektedirler. ‘Biz Kerkük ve Musul’u İngilizlere emanet etmiştik, onlar gittikten sonra Araplara emanet ettiler, artık Araplar buralarda egemen olmadıklarına göre geri almalıyız’ diyenlerde vardır. Bu çevreler ‘Kürtler kendi kendilerini yönetemezler’ mantığına sahiptirler. Kürtler bir birlerine satılacak bir mal olarak değerlendirilmektedir. Her kesin bir Kürdistan’ı olacak ama Kürtlerin bir Kürdistan’ı olmayacak anlayışı olmaktadır. Herkes yönetim, irade olabilir ama Kürtler olamaz gibi bir mantık var. Böyle teorileri de vardır. Türk devletinin bu niyetini hemen herkes bilmektedir, çünkü kendileri de tartışmaktadır. Buna rağmen çeşitli güçler Türk devletinin Güneye saldırı planlarını sadece PKK’ye karşı saldırıymış gibi ele almaktadır. Sözüm ona bunun önüne geçmek için de “PKK silah bıraksın” çağrıları gündeme gelmektedir. Oysa PKK olmasaydı da Türk devleti başka bir bahaneyle aynı şeyi yapacaktı. Sorun sadece bir PKK sorunu değildir, sorun Kürt iradesinin tanıyıp tanımama sorunudur, kaldı ki PKK sorunu da aynı kapsamda bir Kürt sorunudur, Kürt halkının özgürlük ve kimlik sorunudur, kimliğinin tanınıp, tanınmaması sorunudur. On kere PKK’yi tasfiye etseniz de Kürt sorunu yine ortada kalacaktır. Çünkü bu, bir halk, bir toplum sorunudur. Biz hareket ve Kürt tarafı olarak bu toplumsal sorunu barışçıl yöntem ve diyalogla çözmeyi amaçlıyoruz, bizim resmi politikamız budur. (…) Şu anda teskere kapsamında yaşanan gerginliği, uluslar arası güçlerin de sorunu sadece PKK sorunuymuş gibi ele almaları Türk devletinin yaptığı çarpıtmaya onay verme anlamına gelmektedir. Türk devleti esas sorunu çarpıtmaktadır. “PKK’nin kampları kapatılsın, liderleri alınıp, bize teslim edilsin, lojistikleri kesilsin” vb bazı dayatmalarda bulunulmaktadır. Sanki biz Irak topraklarında, Irak devletinin veya Kürt federe devletinin kontrolü altında, ovada, şehirde kamp inşa etmişiz, büro kurmuşuz gibi yansıtılmaktadır. Oysa durum öyle değildir, zaten Irak ve Federe Kürt devlet yetkilileri de “bizim PKK’lileri yakalamamız mümkün değil, çünkü onlar denetimimiz dışındaki dağlardadırlar” demektedirler. En son Irak Cumhurbaşkanı Sayın Talabani de aynı şeyi söyledi.

Ewet, son cumleyle baslayalim… Diyor ki, biz buradayiz (Irak’in kuzeyi, Kandil ve cevresi oluyor) ama bize Federe Kurt Devleti’nin temsicileri bi izin-mizin vermedi, kafamiza gore geldik oturduk! Zaten bulunduklari yerleri Federe Devlet ile “Sayin Talabani” de “denetimimiz disindaki daglik bolge” olarak gosteriyormus! Neymis! Federe bi Devlet var fakat ne hikmetse, tam da TC ile sinir olan bolgelerde “denetimleri” yokmus ama ben ekleyeyim o daglari gectikten soora ortaya cikan Habur ovasinda, sansa bakin tam da sinir kapisina geliyor, “Habur Sinir Kapisi”, orada bes alti karakol, kapida Federe Devlet yetkilileri passport dagitip para basiyor!!! Yukarida politika bilmiyor dedik ama sunu ekleyelim “demogoji”yi ii biliyor Serok Karayilan… Bi de su, Apo’nun deyimiyle “ortadogunun en buyuk dansozu” Talabani “Sayin” olmus ya, upuzun alinti, basindan beri yazinin uzerinde durdugum “IDEOLOJISIZLIK” adama neler yaptirir, gostermek icindi, desem yeridir.

Alintinin hemen basinda ii bir lafi var, “uluslararasi guclerin, ABD onculugunde bolgeye sekil vermeye calistigi, Irak’i uce ayirmayi planladiklarindan” bahsettigi yerde… Bu dooru bir bir tahlil ki, sagir sultan duyup kor sultanin gorecegi kadar ortada oldugundan, tersi olamazdi zaten dii mi!?

Peki, Irak denilen devletin bu uc parcaya ayrilmasinin sebeb-i hikmeti nedir Serok Karayilan!? “Kurt halkinin 200 yildir bitmeyen mucadelesi ve azmi” midir yoksa kisaca USA-IL-UK’in yani Siyonist Emperyalizmin mudahelesi midir!? Tabii ki ikincisi…

Devam edelim, bu uc parcadan biri, Federe Kurt Devleti midir efenim!? Ewwet! Kaba veya duz mantik denilebilir ama desek ki, sebeb-sonuc iliskisi (yani “bilimsel mantik”) Federe Kurt Devleti, Siyonist Emperyalistlerin gayesine yarayacagindan oturu kuruldugu!!! Kim ne diyebilir!? “Efendim, yigit kurt halki Molla Barzaniden beri Irak icinde direnis gostermekte, uc parcaya ayrilmis devletlerini kurmaya calismaktadir, uluslararasi gucler, bu destansi mucadeleyi gormus ve diktatorden kurt halkini kurtararak devletlerini vermistir, darisi diger iki parcanin eklenmesine!!!” denilebilir mi? Diyecek olan diyebilir ve diyor da zaten, literaturde bunlara bisey deniyor ama, bosverin simdi! SiyonistEmperyalistlerin “hediye” ettigi devletiniz sizin olsun, mideniz varsa eger! (Dikkat ettiyseniz, PKK meselesinde biraz agir konusuyorum…)

Daa ne diyor Serok Karayilan, “Turk devleti, bu PKK’yi bahane ediyor onun esas derdi Federe Kurt Devletini ortadan kaldirmak, kuzeyiyle guneyiyle butun kurtleri hedefliyor, bolgedeki –savas oncesi- statukonun tekrar kurulmasina calisiyor…”

Bugun Federe Kurt Devleti veya Bizim tabirimizle "Barzani-Talabani Ciftligi" varsa, bunu iki hamisi vardir, birincisi USA-IL-UK uclusu, digeri de elektriginden suyuna, gidasindan ilacina her bi seyini veren, 400’u askin firmasiyla basta insaat sektoru olmak uzere her turlu alanda isadamlari ile bulunan ve senelik -su anda- 3,5 milyar dolar gelir elde eden TC devletidir! Bu nasil “statuko bozmak” oluormus acaba!!!

Bi de defalarca dedik, aha burada tekrar soyliyim, egerci bu TC’nin aha bu Serok Karayilan'in dedigi gibi “bolgedeki eski statukoyu tekrar kurmak” gibi bi derdi varsa, hem wala hem bila hem tella en basta ben Bordo Berelilere yazilir, en onde giderim, gitmeyen serefsizdir! (Haa, niye illa bordo bereliler derseniz, asagisi kurtarmaz)

Cunku bu ne demektir bilirmisen Serok Karayilan, TC’nin Irak’daki direnise destek olmasi demektir, USA-IL-UK’yi geldikleri yere postalama gayreti icine girmek demektir… Enerji havzalarini (sadece Irak diil biliyorsunuz) tamamen kontrol altina alici, yurtta sulh cihanda sulh gibim milletimizi senelerce uyutan-uyusturan politikasizligi defetmek demektir… Birakin Musul’u, ta Bagdat ve Basra’ya kadar inmek demektir, oraya indigi zaman, Suudlarin kendilerine cekiduzen vermesi demektir, tarihte hicbir zaman olmayan Urdun Kralliginin cop sepetine atilmasi demektir, Iran’in gobek ata ata kurulmasini seyrettigi Sii Barikatinini yok edilmesi demektir, yani 1000 senedir nerdeyse o bolgede varolan STATUKONUN tekrar kurulmasi demektir (eh biraz degisiklik olacaktir tabii hafif kizila boyanmis olarak), IL denilen “emperyalist kama”nin yokedilmesi demektir (Devletin, yahudilerin diil) Lubnan denilen maskaraligin imhasi demektir, Suriyenin usta terzi elinde yeniden kesilip bicimlendirilmesi demektir vs.vs.vs.vs.vs.vs.vs. Ha dersen ki bu arada “Kurt sorunu” n’ocek diye Serok Karayilan, yuh derim sana! Bu kadar bicme-dikme isi yapilirken oole bi sorunun ortada olacagini mi zannediyorsun! Elbetteki kendine de cekiduzen vermis ama buyuk ihtimal ismi ve cismi degismis Anadolu uzerindeki devlet, onu da hakkiyle, MISAK-I MILLI sinirlari icinde diil MILLI MISAK nasilsa hangi ruhla kurulduysa halledecektir elbette!

Ama yeter ki siz, kicinizi Federe Devlete, onun agababalari USA’ya dayamayin ve sole laflari hiiic etmeyin:

“…Madem ki, ABD konuyla ilgilidir, o halde ortaya bir siyasi çözüm proje koysun, bu siyasi proje çerçevesinde silahların tümden devre dışı edileceği bir sürecin geliştirilmesi için görüşmelere hazırız… ABD bizi hedeflerse kendi kendisini boşa çıkarmış olacaktır. Çünkü nihayetinde biz de bir gücüz, kuzeyde, doğuda, batıda halkımız var. ABD’nin bir kez daha Kürtlere sırtını döneceğini sanmıyorum, çünkü böyle bir durum ABD için artık belleklerden silinemeyecek bir imaj yaratacaktır ”

Koskocaman “Apocu hareket” gelip de buraya dayanacakti ha! Birinci Irak harbinde Saddamla Barzaninin uzerine yuruyen, ABD’ye kafa tutan “Apocu Hareket” buraya dayanacakti ha! Yazik!.. Wala aha kurban ABD geldi, darmadagin etti memleketi, hazir haritalar cizilecekmis, eh iste Federe Kurt Devleti olmazsa olmaz, biz de artik, adam bulmakda zorlanmiyoruz ama siyasi olarak da donbabadonelim gibi olduk, senelerdir zirtpirt ateskes ilan ede ede bi hal olduk, zaten Serok Apo da Imralida, Allahtan burada ABD var, bu ise “agabey” olarak bi omuz atsin, olsun bitsin yaw su is, demenin “koylu kurnazligi” ile bi ifadesinden baska bisey diildir bu! (Dikkat ediyorsunuz diimi sert yaziyorum.)

Basta dedik, bu hareket artik ideolojisiz bir hareket, Serok’lari tutsak, kipirdayamiyor, disaridakiler birbirlerine girip cikmaktan baska bisey yapamiyor, Serok’lari bunu gorup, “ula kekolar, siz birbirinizi yersiniz ben yokken kurun bi “Baskanlik Konseyi”de paylasin sultayi” felan diyerek durumu onceden gorup vaziyet aldirmisti, ama olmuyor olamiyor iste… ABD gelmeseydi oralara, saclara kirlar dusmus, yaslar gelmis 50-60’a, “mucadeleye” devam ederlerdi, Azrail isini bitirdiginde de “Kurt halkinin yigit bilmemnesi surgunde oldu, son nefesinde “Biji Kurdistan, Biji Apo”dedi” felanla idare edilirdi ama, adamlar “harita cizicez, bazilarini da cizcez” diyerek geldiler iste, bu cizileceklerin basinda da Serok’un orgutu oldugu belli, ilk once de Serok'u cizdiler ve Imraliya postaladilar, Saddamdan kalma hesap var cunku ortada, ama ya disaridakiler?! Iste Osman OcalanKACTI.. Niye? Ve o gittginde Serok Apo ne demisti?! Peki simdi su Serok Karayilan’in dedigi ile Osman Ocalan’in kacis sebebi arasinda ne fark var?! KOCAMAN BI HIC! Iste “surgunde sole yigitce oldu” felan durumlari da ortadan kalkma pozisyonunda, serde de ideolojisizlik, “Bush amca yap bi kayak be!” demekten baska elden ne gelir!?

Ha sole denilebilir birileri tarafindan, USA’ya kafadan bodoslamak aptalliktir, siyaset yapiyorlar… Hic cevap vermem, sorulariyla basbasa birakirim! Ugrasamam wala, daa muhim islerim var:))

Peki soole bi sual, bu PKK ne istiyor da TC yok olmaz aga diyip, vermiyor!?

“Kulturel haklar, siyasal haklar, kimlik olarak taninma!”

Egri bile otursak dooru konusalim, aha bugun Millet Meclisindesiniz! Catir catir konusuyorsunuz! Dil kurslariniz bile var… Sarki turku youtubea'da girla gidiyor… Her “music market”de varsiniz… Halayinizi her dugunde cekiyoruz… Wala “hangi bagin bagbanisan” en sevdigim turkudur, millet de sever… Ama gerisi veya ilerisi zaten “olsa dukkan senin!” hesabi!!! Ne yani bi Cerkes, bi Arnavut, bi Arap, bi Bosnak, (BekciMurtazam'a selam) bi Cingen de cikip “nufus kagidina kavmimi yazin kardesim!” dese hangi devlet kabul eder bunu!.. Ve ulus devlet denilen nesne icinde bu dediklerinizden hangisi olur!? Hadi bakem, Federe Kurt Devleti’nde nufus kagitlarina, pasaportlara “Arap… Turk… Cerkes… Ibrani… Amerikan…” yaziliyor mu!? Yok yaziliyorsa yuh bu nemenem irkcilik! (Yazmazlar, yazmazlar hem, o zaman kavim ekseriyetleri ortaya cikar, yazarlar mi hic)

Yani ne istediklerini kendileri de bilmiyorlar! Ama koskoca “Apocu Hareket” gelip de suraya dayandi iste ve inanin TEK istedikleri de budur ki, onu da Leyla abla sooledi:

“… Ocalani halkiyla butunlesecegi bir yere koyun… Imralidan cikarin… Soz, eger hala silaha sarilan olursa ilk once biz karsisina dikilecegiz!”

Bu laflarin aynini esasda Serok Karayilan da soyluyor! Serok’umuzu normal bi cezaevine koyun, is bitsin! Iste “onderin ideolojilestirilmesi” durumu da bu! (Bunu da soylemistik hatirlarsiniz, secim degerlendirmemizde) Bu oneriye MHP’nin baliklama dalmasi lazim, onlar demiyorlar miydi, “Bebek Katilinin F Tipine koyacagiz!” Koyun hadi, boolece “silah birakma”ya da vesile olursunuz!

Yukaridan bakinca gorulen su: Serok Karayilan komutasindaki PKK, bi ABD’ye goz kirpiyor bi de TC’ye; malum ABD, pragmatist, isine ne gelirse onu yapiyor, bunu Serok da biliyor, “bi daa yamuk yapmaz ABD yoksa Kurtler ona guvenmez” diyor ama bunu ewwelki yamukluktan soora da soolemislerdi:)) Ama TC’ye de yaklasma cabasi icindeler, tabii ABD’yi arkalayarak su anda… Serok’umuzu at Kandira, Bolu, Ankara, Diyarbakir veya herhangi bi F Tipine, is bitsin, diyorlar…

Ama TC bunu yapmaz! Yapmamasinin sebebi, yapamayacagindan diil, normal olarak zaten Imrali yasadisi, yapmayacagindan yapmaz!

Serok Karayilan ve Leyla ablanin ogrenmesi gereken, devletler, devletlerle anlasir, hele ki bolgemizde… PKK, sittin sene ugrassa da –bu durumda- bisey elde edemez, (99'a kadar ugrastiniz da n'oldi?:)) fakat “hedef devlet”e mudahalede bulunulmasini saglar ki o da kendi cikarina diildir zaten; aha iste 99’dan sonra o kadar sikayet ettiler ellerine ne gecti?! TC Devleti, USA-IL-UK ile ve Federe Kurt Devleti ile anlasmistir, simdi kayikci dovusu maddelerde diil, maddelerin icinde gecen kelimelerin nasil yorumlanacagi hakkindadir! Yarin, (bu cok yakin, belki yarindan da yakin) hem USA-IL-UK hem Federe Kurt Devleti hem de TC sizing tepenize binecektir, demedi deme bak Serok Karayilan! TC, Federe Devletin HAMISI olacaktir. Orasi da bi sekilde TC’ye baglanacaktir. Ama siz “parazit” yapmayasaniz diiye Azrail’e teslim edileceksiniz! Demedi deme Serok Karayilan! Boole ideolojisiz, boole “onderi ideoloji” haline getirmis bir orgutun yapacagi butun isleri yapiyorsunuz; onun icin de 22 Temmuz secimlerinde agzinizin payini aldiniz!

Ne yapmaniz lazim!? (Dustum dii mi ocagima, nasihat dileniyorsun!) Daa ewwel soylemistim, "her olen gerilla icin mevlid okutun", saolasiniz, tuttunuz nasihatimi, bunlari da dinleyin hele bakalim:

PJAK faaliyetlerine devam etsin, hic rahatsiz olmam, hatta biraz daa arttirsin ve Tahran’da yapilsin eylemler mesela; Irak direnis orgutleriyle (el-Duri’ye bin selam!) ilsikiye gecilsin, Felluce-elAmbar’a adam kaydirilsin, sahte pesmergeye karsi hakiki pesmerge!; el-Kaide'ye bulasmayin, once Usame onlarin kulagini bi ceksin, duzeltsin, sooramuhabbet edersiniz, zaten kulaklarini da cekiyor, komuta merkezi ya TC sinirlari icine veya Suriye icine kaydirilsin, “serhildan” asamasina gecilsin; Mevlid torenlerine devam edilsin; “sehid torenlerine” bi yolunu bulup katilma isine girisilsin, olen askerlerin ailelerine KAN PARASI (az dill cook cooook!) odensin; her gerillaya rahmetli Ustadimizin –Zulkadirogullarindandir ha, bilesin- “IDEOLOCYA ORGUSU” kitabi verilsin, “Devlet Idare ve Mefkuremiz” kismi okutulsun; haritalarin cizileceginin bas bas bagirildigi gunumuzde, uyduruk-kiydirik ve irkci “iste Kurdistanimizin haritasi” gibi luzumsuz seylerden vazgecilsin, yoksa Sehid Seyh Saidler, Sehid Haci Musalar, Seyh Rizalar, Kor Huseyin Pasalar fena yapar SENI, sizi!

Manzara-i umumiyye boole Serok Karayilan ve Leyla abla! Wala, PKK, su anda benim gozumde, egerci bu politika ile giderse olu-oldurulmus (felaket katliam olacak hemde) bi orgut; haa, yukaridaki nasihatlarima uyarsaniz yine olebilecesiniz, kim sonsuza kadar yasamis ki zaten, ama NAMUSLU, SEREFLI (harbiden “namiran”li olum olacak!

Son lafim:

"EDI BESE PKK! YA OL YA GEBER!"

Karar sizin!

OYLESINE LAF

1) “Dikkat ettiyseniz sert yaziyorum” felan diiye ikidebir yazdim durdum, sebebi ne olaki soranlara… Serok Karayilan’a (bakin hala “Serok” diye hitap ediyorum, hitabi degistirmedim, anlayana) manzara-i umumiyyeyi cizdim, bu esasinda HEPIMIZE cizilmis bi manzara… PKK, cok tehlikeli bi noktada su anda; “paketlenme hadisesi” bile bunun yaninda hava-civa… Onun icin PKK guzellemesi yapmanin hic yeri diil, dikkat ederseniz bi kac yazimizda da zaten firca atiyorduk, bu yazimizda fircayi biraz daa arttirdik. Guzelleme devri bitti giti, gerilla ovgusu bitti gitti, nesini oveceksin su manzarada Allah askina yaw! Simdi KOPARTMA ZAMANI! En agir ama akilli uslu tenkidleri yapmanin vakti! Dikkat ediniz, eger bu PKK, USA ile –niyetleri gibi- anlasirsa, Anadoludaki muslumanlarin hali ne olur!? Soru bu! Cetemiz'in bundan soora PKK hakkindaki tavri da booledir; benim ve Cetemin uyelerinin PKK hakkinda yazdiklari forumlarda mevcuttur, bu tavir almamiz basit bi "milliyetcilik" felan gibi (nasil oole olabilir ki, Cetem'de Cingene var yaw!) algilanmasin, rahmetli Ustadimizin ESYAYA HAKKINCA MUDAHALE dusturu geregidir bu yazdiklarimiz; goz gore gore , kendi niyetimize gore anlamdirmak belki bi noktaya kadar ii olabilir, isabetli olabilir ama yukaridaki Serok Karayilan laflarindan soora KESIN TAVIR almak icabediyordu ve ALDIK! Dostlara, kardaslara, Hewall'lere duyurulur!

2) Adamin teki cikmis, bizim Sizofren Prof., “Musulu almazsaniz, Diyarbakiri verirsiniz demistim diii mi?” demeye baslamis yine! Manzarayi cizdik, bu manzarada bu Sizofrenin yeri sudur: USA’nin finosu! Anlamak isteyenler, daa ewwelki yazilarimizi okusunlar… Veya sole diyelim, Serok Karayilan’inyukaridaki laflariyle aha bu sizofrenin laflari arasinda netice bakimindan ne fark var!? Hic! Ikiside USA-IL-UK'den medet ummanin hayalinde!..

3) Serok Apo’ya hic dokunmadik… Onun icin kullandigimiz resimde bile "manzaraya bak manzaraya!" dercesine, olani biteni seyredip, ne yapmali ne etmeli diiye dusunur pozda kullandik. O, bu kadar bayagi laflar sarfetmiyor netekim… O, bastan beri TC Devletine “gelin anlasalim, ufak biseyler verseniz de olur, bakin asagidaki Barzani-Talabani devleti Milliyetcilik temellidir, irkcidir, milletleri birbirine kirdirir, gelin birlikte yokedelim” minvalinde laflar sarfediyor. (bkz: Awukat gorusmeleri) Mantiklidir. COKERTME VE KOPARTMA ZEYBEGININ oynanacagi yerdir… Iki irkcilik uzerine konusulmali ve bu iki irkcilik “hedefe” yonlendirilmeli: Turk ve Kurt Irkciligi! Nasil olacagina dair seyler de “sehit torenleri” hakkindaki “provakator dusunceler analizi”nde mevcut… Kaale alanlara…

4) Serok Karayilan'in laflari icin: http://www.rojaciwan.com/haber-29381.html

Tuesday, October 23, 2007

Mesela!...


Ulkemizin her yani, acilarla yaniyor… Yananlar, “kuzularini” yitiren analar, babalarini yitiren evladlar, eslerini yitiren hanimlar; bunlarin haricinde “timsah gozyaslari” doken veya “aglarmis gibi” yapanlar var…

Kim bunlar?

Kucukten buyuge; gazete kosedarlari, birtakim dernek idarecileri, siyasi partiler, TSK tepeleri, hukumet yetkilileri ve “Devlet” denilen aygitin kimler ise idarecileri!

Su bir ay icinde kac vatandasimiz ve kac askerimiz, bahsettigimiz “aglarmis gibi” yapanlarca KATLEDILDILER!?

Gazetelerde yayinlanan Genelkurmay Baskanligi aciklamasina gore sayi belli, belli olmasina ragmen SORUYORUM: Kac vatandas-asker bu dunyadan koparildi?

Cunku bize YALAN SOYLUYORLAR!

Yuksekova’dan Irak’in kuzeyine giris yapan (20 Ekim’i 21’e baglayan gece), Oramer isimli mintikada pusuya dusurulen taburda KAC “ANA KUZUSU” KATLEDILDI; KACI AGIR YARALI; KACI ESIR DUSTU; butun bunlari, PKK-HPG’nin basin irtibat burosu sayesinde ogrendik… Devlet denilen aygiti yoneten kimlerse o REZILLER, millete yalan soylemeyi, cakali-fiyakali kelimelerin ardina saklanmayi tercih ettiler!

YALAN 1: “Kuzey Irak’tan gecip gelen PKK’li teroristler, onceki geceyarisindan sonra Hakkari Daglica’da siniri gecip kopruyu havaya ucurarak, piyade taburunun guvenligini saglayan boluge saldirdi.”

Dogrusu sudur: Irak’a guneyden (Irak’in da kuzeyinden) giren TABUR, Irak-Oramer bolgesinde saldiriya ugramistir; “guvenligi saglayan boluk” degil… Eger boyle degilse, koskoca taburun, geceyarisi, Daglica gibi engebeli, derin oyuklarla dolu, bu yuzden de pusu atilmasi cok kolay bir yerde isi neydi!? Eger sevk yapiliyorsa, gunduz veya gun dogarken niye yapilmadi? (Aradabir TR Forumdayken "daglara" giderdik, biliriz yani o bolgeleri, sallamiyoruz)

YALAN 2: “Sinirdan girerek kopruyu havaya ucuran teroristler…”

Dogrusu sudur: “Teroristler” siniri gecmedi; (22’si kaydiyla) hala da devam eden catismalar da gosteriyor (PKK ve Barzani aciklamalari da bunu gosteriyor), katliam pususu Oramer’de yani Irak’da gerceklesti ve o kopru de sinirdan Irak’a giris yapan kisim ile arkada kalanlarin irtibatini kesmek ve dehset salmak icin havaya ucuruldu; bu ucurus esnasinda kac askerin katledildigi ise bir mechul!

YALAN 3: a: “Koprunun havaya ucurulmasiyla 13 askerimiz sehit oldu, 15 askerimiz yaralandi…”; b: “Koprunun havaya ucurulmasiyla 12 askerimiz sehit oldu, 16 askerimiz yaralandi…”

Dogrusu sudur: Bunun dogrusu yok!

Catisma esnasinda kac askerimizin katledildigi, kacinin agir veya hafif yarali oldugu belli degil. Abarti payini hesaplamak kaydiyle, fakat simdiye kadar Oramer catismasi hakkinda soyledikleri dogrulanan PKK-HPG basin irtibat burosunun aciklamasina gore, ilk anda 30’DAN FAZLA ASKER katledilmis ve katledilenlerden fazla yarali mevcut; bu mantikli, cunku o kopru bos iken havaya ucurulmaz, uzerinden sevkiyat yapilirken havaya ucurulmustur ve bir veya iki araba o esnada imha edilmistir ki kac asker tasidigini hesaplamak bile istemiyorum!

YALAN 4: “Bazi mensublarimizla irtibatimiz hala kurulamamaktadir!”

Dogrusu su: Internetin her an her seye ulasabilme imkani sayesinde, internet kullanicilari ve “Devlet” denilen aygiti idare eden kim ise onlar, 22 Ekim’in ilk saatlerinde HPG tarafindan aciklamalari gormuslerdir; bu aciklamalarda “cok sayida askerin esir edildiginden” bahsedilmektedir. Devlet denilen aygiti idare eden kim ise onlar, bu aciklamaya ragmen 22’sinin ikindi vaktine kadar hicbir aciklama yapmamislar, ardindan da “bazi mensublarimizla baglantimiz kopmustur” demek zorunda kalmislardir. Bunu sebebi ise, PKK-HPG basin irtibat burosunun “esir askerleri” kunyelerine varincaya kadar aciklamasidir! Milletimiz, PKK-HPG sayesinde katliamdan bir kac askerin kurtuldugunu duymustur.

YALAN 5: “Sehid olan askerilerimiz sunlardir: 1……..; 2: Irfan Beyaz, Er, Gaziantep…”

Dogrusu sudur: PKK-HPG aciklayana kadar, Gaziantepli Irfan’in katledildigi, cetele tutan TSK tarafindan duyurulmus, hadise gunu ailesine bir subay, bir doctor ve saglik ekibi ile gidilmis, “oglunuz sehit oldu” denilmis, aile acilara sokulmustur! PKK-HPG aciklamasi ile de inaniyorum ki Antepli’nin ailesi sevince bogulmustur! Yasiyor ya, “esir” de olsa! Kendi mensubunun olu veya diri oldugunu bile bilmeyen bir komuta heyeti! Bu ise pusunun ve catismalarin “siddetini” gostermektedir.

YALAN 6: “Takip operasyonu karadan ve hava devam etmekte, kacis yollari top atesine tutulmakta, teroristlerin irtibat kurmalari kesilmektedir….”

Dogrusu sudur: Barzani temsilcilerinin, hadise sabahi TC Devletini uluslararasi kamuoyuna sikayet etmelerine sebeb olan, sinirdaki yedi koyun top atisina tutulma vakasi; isin daha da fecaati, saatlerce suren top atisina ragmen, Barzani’nin temsilcilerini yaptigi protesto aciklamasindan da bahsedildigi uzere bir evin tamamen yikilmasi haricinde mal ve can kaybinin olmamasidir!!! Yani, siz PKK’lilerin “irtibatini kesme” niyetiyle saatlerce gulle yakacaksiniz, bir nev’i intikan niyetiyle sinir koylerini top atisina tutacaksiniz, bir kisiyi bile olduremeyeceksiniz, nerde kaldi “irtibatlarinin kesilmesi”!!!

Bunu yaninda, sivrisinegi oldurmek icin top atisi yapmak gibi bir garabetdir bu vaziyet! Gerilla, nizami ordu gibi hareket etmez ve nizami ordu gibi sevkiyat da yapmaz; o halde bu top atisi bosuna gulle yakmaktan ve hirs ile davranmaktan baska nedirki?!

YALAN 7: “… kopruyu gecerken sinirdan gecen teroristlerin saldirisina…”

Dogrusu sudur: Koskoca Yuksekova Piyade Taburunu, ki “teroristlerle” mucadelenin Jandarma’ya birakildigi, Kara Kuvvetleri personelinin bu mucadeleye katilmadigi soylenirken hem de, bu piyade taburu gecerken, gecenin issizinda ve karanliginda, ne havadan ne karadan istihbarat calismasi yapmadik, oncu birlik gondermedik, dere tepe kolacan etmedik, koskoca bir tabun en az yarisi kopruyu gecip Irak’a adim atmis, orada bulunan 2000 bordo bereli ile bulusup, ani saldiri yapacakken, once koprunun havaya ucurulmasiyle dehset havasi estirilmis, ardindan da siniri gecen birlik pusu kapatilarak yogun atese maruz kalmistir! Bu isin aciklamasi budur!

Isin ozone gelirsek…

PKK-HPG’nin ateskes karari halen yururlukte bilindigi kadariyla ve buyuk olcude de buna uymaktalar; catismalar, sevk esnasinda karsilasilmasi veya gerillanin bulundugu bolgeye saldiri ile gerceklesmekte ve cikan catismalarda, TSK’nn aciklamalarina gore 3-5 askerin katledilmesi gerceklesmekte idi.

Fakat simdi, bu son hadise, gercekten de COK BUYUK bir hadisedir. Dile kolay Koskoca bir TABURA SALDIRILMISTIR; ustelik Irak’a girip baskina giderken basilarak! Bunun yaninda catisma devam ederken, gerilla o derece rahat hareket etmekte ki, yanlarina kadar gidebilmekte askerlerin ve esir alabilmekte ama TSK’nin yardimci kuvvetleri 12 saat sonra bolgeye “intikal” edebilmektedir!

1) TSK’nin savas kabiliyeti dehset verici bir sekilde acizligiyle ortaa cikmaktadir! Bunda suc, bizim, sizin oglunuz, akrabaniz, mahalle komsunuz olan gencecik fidanlar, “ana kuzulari”nda degildir elbette; kusur, kabahat, bastanbasa bir fiyasko abidesi olan harekat planini cizen kurmay heyettedir! Istanbul Maslak’taki Harp Akademilerinde “similasyon” ile yaptiklari tatbikatlar ve yas haddi sebebiyle rutbe alan, bir tek savas, gercek savasa bile katilmayan yaglanmis vucutlu kurmay heyeti, koskoca taburun pusuya dusurulmesinde bas sorumludur!

2) Gectigimiz sene ve gectigimiz aylarda –tekrar- gundeme delen “profosyonel askerlik” statusu, elbette bu hadiseden sonra “dalgakiran” mahiyetinde tekrar ortaya atilacaktir; fakat bilinen bir husus var ki, TSK’nin iki sene once yaptigi aciklamada “asker sayisinin 2013 yilina kadar dusurulmesinin dusunulmedigi” soylenmistir; bu da su demektir, yukarida bahsettigimiz gibi, “dalgakiran mahiyetinde” konusulacak olan “profosyonel askerlik”, sadece konusulacak ama pratige yansimayacaktir. Bu sebeble, normal sartlarda 1’e 10 calisan gerilla, bizim gibi memleketlerde 1’e 15-20 gibi bir nisbetle calismaya devam edecek, “ana kuzulari” kasaplarin onune surulmeye devam edilecektir!

Tam bir katliam oldugu bu derece gizlenmesinden belli olan hadiseden sonra, memleket sathinda yapilan gosteriler, bir noktada, acziyetlerini gizlemeye calisanlarin “kedi pisligini ortme” faaliyeti olarak gorulse yeridir; fakat pislik pislik ile ortulmeye calisilmakta ve milletimiz Turk-Kurt catismasina dogru kaydirilmaya calisilmaktadir.

Bu nokta, oldukca hassas ve dikkat edilmesi gereken noktadir…

(Bu noktada, Cetemiz olarak cok ama cook kiymetli devletimizi uyararak, bir “provokator” nasil dusenebilir diyerek asagidakilerini yaziyoruz; aman ha yanlis anlama olmasin:)

1) Amaclanan (tabii ki cok ama cok sevgili devletimizce), bahsettigimiz gibi halk tepkisini TSK’nin beceriksiz kurmay heyetinden cekerek, PKK uzerinden Kurt insanimiza, derneklerine, vakiflarina yonlendirmektir; hatta Istanbul uzerinden misal vermek gerekirse, Kurt insanlarimizin gocederek kurduklari,cogaldiklari 1 Mayis Mahallesi (Mustafa Kemal Mhl.), provoke edilen insanimiz tarafindan isgal edilmeye cailsilmis fakat Cevik Kuvvet’in barikat kurmasi ile engellenebilmislerdir; ayni sekilde, Mersin’de birtakim mahallelere saldii tesebbusunde bulunulmustur.

2) Bu tip hadiseler, Devlet denilen aygiti idare edenler kimler ise onlar, Irak’in kuzeyine giris devam ettikce ve olmamasini istedigimiz “giris” gerceklestikden sonra daha da artacagindan, milletimizin Devlet denilen aygiti yoneten beceriksizler tarafindan provoke edilmeye calisilmasina ulkucusunden, akincisina, solcusuna, hatta asker ve polisine kadar SAMIMI VATANSEVERLERIN ENGEL OLMA FAALIYETINE girismesi elzem bir vazife olarak onumuze cikmaktadir, MESELA.

3) Bu, ayni zamanda “degisim” icin de oldukca “hareketli”, bu sebeble de “degisimci ajiteye” acik bir ortami getirebilir. Her gelen asker tabutu, BIRILERI TARAFINDAN, “degisime vurulan bir civi” olarak degerlendirilebilir, o askerin katledilmesinden, basta yukarida bahsettigimiz ve beceriksizlikleri ayan olan kurmay heyeti, ardindan bu kurmay heyetine baski yerine “Dolmabahce Protokolleri” ile rusvet veren hukumet sorumlu olarak gosterilebilir, cenaze toreni, milletimizin bir kismina yonelik “kin ve nefret tohumlari sacilmasindan” elden geldigince uzak tutulmaya calisilabilir, MESELA

4) Ozellikle Ulkucu arkadaslar, cenaze torenlerinde inisiyatifi “asker-sivil idarecilerin ellerinden” alip, butun cenaze torenleri AYNI HAVA icinde gerceklestirebilir, MESELA; hatta bunun icin, her sehirde bir Komite (Sehid Cenazeleri Tertip Komitesi, gibi) kurup, butun torenlerin ayni havada sergilenmesini saglayabilirler, MESELA

5) Torenler, “mesela”lar cevresinde tertip edilmeye baslandiginda, buna karsi cikacak olan ilk ekip Devlet denilen aygiti idare eden kimler ise onlar olacaklardir ve hatta bu torenlerin yasaklanmasi cenahina bile gidebileceklerdir, MESELA

6) Ozellikle Cumu gunune denk gelen cenaze torenlerinde ayri bir tatbikat yapilabilir mesela… MESELA, Cuma namazi sonrasinda cenaze toreni yapilacaksa, tabutun namazdan en az iki saat once camii onune getirilmesi, tabutla birlikte gelen Il askeri komutanlarinin, (polis sefleri de eklenebilir, mesela) kesinlikle Cuma namazi icin camiiye girmesi saglanmali, girmeyen olursa, cenaze torenine dahil edilmemesi dusunulebilir, MESELA

7) Bu tip “mesela”li torenler gerceklestirilir ve tutulursa, daha ileri bir hamle yapilabilir, kayitsiz kalamayacak Kurt parti temsilcileri, vakif, dernek, basin temsilcilerinin daveti bile –askeri erkana tatbik edilen “Cuma namazi” sarti gibi- belli kurallar cercevesinde gerceklestirilebilir, MESELA… Hatta, su anda “utopik” olarak gozukebilen, bu “mesela'nin son asamasi cenaze torenleri kompozisyonu”, bir ileri hamleye de cevrilebilir, MESELA; son Yuksekova katliamindan sonra yaptigi aciklamada, “uzerimize gelerek hem Kurt, hem Turk insaninin olmesine ve halklar arasina irkci dusmanlik tohumlari atilmasina sebeb olan hukumet ve TSK” diyen PKK’nin temsilcileri (gelmeyenin cani cehenneme, denilebilir MESELA, cunku bu onlarin da son sansi olacaktir) –katledilen askerin KAN BEDELINI-DIYETINI odeyerek- katilabilir MESELA ve bu sekilde en basta kaldirilmasi gereken bir LESIN CESEDININ KALDIRILMA TORENININ adimlari atilmis, milletimiz, Turk, Kurt. Laz, Cerkez., Arap, Bosnak. Arnavut tum kavimlerden mutesekkil milletimiz, TEK BIR YUMRUK halinde, ESAS DUSMANA-HEDEFE yonlendirilmis olacaktir, mesela… “Bir yanda Ulkuculer, bir yanda Kurtler…” , MESELA

8) Bunun icin siki bir faaliyet tablosu ortaya koymak, katledilen askerlerin “acisini ta icinde hisssetmek” ama bunu bir kavme karsi nefrete donusturmeyecek, asker katledilmelerinin onunu kesmek icin aciyi yutmak-unutmak, bu turden (veya benzeri) bir faaliyetin tum bu katledilmelerin onunu kesebilecek bir olusumu ortaya cikaracagina inanmak ve kaba, baska bir kavme karsi nefret yayan adi milliyetcilikten uzak bir samimiyete sahip olmak, bu turden vatanseverleri bulmak gerekmektedir, MESELA… Kitle psikolojisi gozonune alindiginda, “yigin”in “emre tabii” olma hususiyeti ortaya cikar; basit, tek kelimelik emirlerle kitle kolayca istenilen noktaya sevkedilebilir, diye yazar psikoloji esali eserler; “mesela”li torenleri gerceklestirecek olan insanlar, bunlardan veya sadece bu “ilke”den faydalanabilir ve koskoca kitleyi ISTEDIGI NOKTAYA agir ve yavas da olsa getirebilir, mesela…

9) Cenaze torenlerinin artacagi, kesin; bu torenlerin IC SAVAS icin malzeme olarak kullanilacagi veya bir kavme karsi nefret duygularini pompalama ve bunun da kendi gemilerini yurutme sevkinde olanlarin isi olacagi kesin; kim daa tettipli, kim daa duzenli kim daa curetkar okursa, kazanacak olan o olacaktir.

Utopik de gelse, bir provokator iste booole dusunur; aman uymayin haa!

En derin saygilarimla, hormetlerimle, arz ederrim, efenim!

OYLESINE LAF@