Tuesday, November 06, 2007

Yukseova Katliami Hakkinda Sorular…


Sevgili okuyucularim, sevgili leb demeden leblebiyi anlayiverici kariilerim, ben ne demistim, diiycem de, “yuksek ama cooook yuksek sitiratejist” olmadigimizdan, felanca-filancalara mensub olmayip, basit, sade, ama siradan olmayan bi Cete Sefi@ oldugumuzdan kimsee kale almadi ama, ahayin iste, dedigim cikti…

Zaten su son yazdigimiz (ve Cetemiz@’in taa bu “islere” bulastiindan beri yazdiklarimizla), su son hadiselerin cereyani hususundaki mutelaalarimizindan hangisi geri donduki!? Hepsi 90’dan fileleri havalandirdiJ)

Seviniyor muyuz… Sevinmek dediginiz nedir ki, bi garip duygu… Sevinmek en guzel cocuk’tadir, uzulmek de; gulen, tebessum eden, aglayan, somurtan bi cocuk, dunyanin en guzel aynasidir, tablosudur; icinde ne varsa onu, ama sadece onu, pazarliksiz, hesapsiz, kitapsiz yansitir… Bizim yasimiz geckin, yasi geckinlere de bu turden duygular yakismiyor, cocuk’ca diyor geciyoruz. Yas ilerledikce, akil ise girmeye baslayinca, hesap, kitap, pazarlik felan gibi seyler ogrenilmeye baslanilinca, “pazarliksiz” olunmuyor, pazarlik“siz” oluyorsunuz, hesapsiz olunmuyor, hesap“siz” oluyorsunuz, kitapsiz olunmuyor, kitap“siz” oluyorsunuz! Kafada kirk tilki dolasmaya basliyor, mecburen hesap, kitap, pazarlik yapmaya basliyorsunuz; haaa, bunlari yapmayanlar yok mu, vardir elbette, onlara “Allah’in sevgili kulu” felan deniyor, e biz de oole olmadigimiza gore… niye sevinelim kardesimJ))

Gecelim boole duygusal-muygusal isleri, lafimiza donelim…

Su Yuksekova Katliami

Star’da yazan, galiba da eski ulkucu muymus neymis oole biri var, eh o gazetede yazdiina gore zaten “eski”; “eski”liini surdan anlamak lazim bi de, bu katliam uzerine yazdii yazilar bi garip… Bi de bilmemnereye bi roportaj vermis, daa da garip laflar sarfetmis… (Tiklayin)

Simdi, su hadiseyi kabaca bi tasvir edelim…

Bizim TSK’ nin Yuksekova Piyade Taburu, Oramer denilen bolgeden Irak’a gecis yapiyor, bu gecis esnasinda da pusu yiyor. Bu pusu esnasinda rivayat muhtelif, 30 gibi bir askerin katledilmesinden, bi bu kadar da yaralidan bahsediliyor; aciklanan rakamlar tabii boole diildi. Ama TSK zaten neyi biliyordu ki o anJ) Ertesi gun HPG “bilancoyu” acikladi ve orada gorduk ki, 8 asker de esir… TSK’dan cit cikmadi… Aksam uzerine dooru bi aciklama “bazi mensublarimizla irtibatimiz kesilmistir, aramaya baslanmislardir.” O kadar saat, “esir” yerine hangi kelimeyi uyduracaklarini dusunduler herhal deyip kesip atabiliriz ama bu kadar basit diil…

Bi baska rivayetde de, gerilla ki, ohaa! dedirtecek bi rakam verilerek 500 kisilik bi ekiple Yuksekova Piyade Taburu’nun bilmemne birligine saldirmis, ewwela 16 askerin oldugu ama sooradan bi tanesinin canlanip 15 askere indirildigi, 13 yaralinin oldugu, goruntusunu bi Allah kulunun gormedigi 37 gerillanin da olduruldugu felan… Bu TSK’nin aciklamasi… Sinirdaki birliklerin, gerillanin irtibatinin ve geriye kacisini kesmek icin Irak’i bombaladigi vs… Bu dooru, cunku o sabah hem illegal Irak Devleti hem de illegal Federal Kurdistan Devleti, TC’yi uluslararasi kamuoyuna sikayet etmislerdi, sabahin ilk isiklariyla birlikte sinirdaki koyleri bombalamaya basladiklari icin…

Bunlarin kritigi ayri, ama “burada” gorulen ortada bi tabura karsi acik alanda yapilmis bi pusu hadisesi havasi var. Bizim gecen seferki yazilarimizda bahsettigimiz bi kucuk anekdot vardi, Yuksekova Piyade Taburu Merkezine bi saldiri oldugu, zirhli duvarlara sahip cok yuksek guvenlikli bu binanin duvarlarinin yikildigi… Bu, hadisenin ilk anlarinda –galiba- haber3 isimli sitede gordugumuz bi bilgiydi ve sooradan da kayboldu ve biz de niye kayboldu diye sormustuk…

Yuksekova Katliami, PKK’nin, Eruh-Semdinli ve 33 askerin kursuna dizilmesi hadisesinden sooraki ve belki de onlardan da once gelen bi buyuk eylemidir. Haberlerini okuyoruz, esirlikten kurtarilan 8 askerin Ankara’da sorgulandiklari, haklarinda dava acilmasi icin islemlerin baslatildigi vesaire; cok ama cook buyuk bi eylemin butun sorumlulugu, vebali bu 8 askere yikilmaya calisiliyor, niye cayini ictin, niye guldun, niye ellerini siktin gibi laflarla da psikolojik olarak halk hazirlaniyor ve TSK sutten cikmis ak kasik haline donusturuluyor.

Ama zor! TSK’nin askeri kabiliyetinin acilen sorgulanmasi gerekiyor! Butun sorun, bu aslinda!

Samil Tayyar burada devreye giriyor; bi de sunu onceden sooleyim, bu yeni yetmelere pek guven olmaz, hele ki bi de “eski ulkucu” ise ASLA, onun icin temkinli yaklasmak veya bunun hesabi ne diye dusunmek gerekir. Ama sooledikleri yabana atilir da diil…

“Yukseova dosyasinin genisletilmesi lazim” diyor mesela, ki hakli… Bunu yaninda dedigi bi sey daa… Hani 8 askere pislik atma meselesi var ya diyor ki, “HALKIMIZ BILMIYOR AMA DOSYAYI OKUYANLAR BILIYOR, BAZI ASKERLERIMIZ BOGAZLARI KESILEREK OLDURULMUSLER!..”

Simdi bu ne!?

Bu tek kelime ile –egerci dooruysa- ewwela korkunc bisey, onu sooleyelim. Ikinci olarak, bu saldiri midir, pusu mudur ne haltsa NERDE, NEREYE OLDU KARDESIM! KONUS SANA BUYUKANIT! Ne gizleniyor!? Kac yere saldiri gerceklestirildi?! Kac asker katledildi!?

Devam ediyor “eski ulkucu”, diyor ki, “askeri acidan bazi yetersizlikler var, mesela bazi askerlerimiz uyuyorlarmis saldiri esnasinda, pijamaliymislar…”

Egerci bu adamin dedikleri dooruysa, PKK’nin butun taburu esir olarak yaninda goturmemesine sasmak lazim, demek ki onlarda paslanmislar, kaytariyorlar! Sinirdasin, gecis guzergahindasin, defalarca saldiriya ugramissin, bunun icin guvenlikli bi binaya sahipsin ama adam geliyor ve VURUYOR, bazilarinizin –uykuda olduklari buradan anlasilsin- BOGAZINI KESIYOR ve senin askerin uykuda!!! Komutan da dijiturke mi takiliyordu diiye sormak lazim!

Simdi bu bogazlari kesilerek oldurulme hadisesi gercekse, kimsenin o sekiz askere, niye caylarini ictin, niye guldun, niye abla dedin dememesi lazim, Allah bilir onlar bu korkunc hadiseleri birbir gorduler, zaten 20 yasinda akli bi karis havada cocuklar, olum korkusu herseyi dedirtir.

Hadise oluyor bitiyor, 4 saat soora bi ucak silahsiz olarak geliyor, ertesi gun oglen saatlerinde de TSK operasyon baslatiyor. O zaman sole bi akil yurutme yapalim… Bu gerilla denilenler, “bogazlari keserek” oldurduyseler, cok ama cok yakindalar ve hatta silah sesi olmasin diye isi sessiz halletmisler, o bi anda kaybolan habere gore de tabur merkezinin binalari bile yikilmis, demekki bunlar ICERIYE GIRMISLER, kurtulanlar var, bunlar buyuk ihtimal o zaman binayi terkedip “ricat” pozisyonundalar, ama daginik halde –demekki “ricat” diil, panik- bulunuyorlar ve merkez binada durum nedir, ne oluyor, arkadaslarindan kalan var mi bilmiyorlar, ama ana usse haber veriyorlar, “basildik” diye, bu esnada 4 saat soora bi silahsiz ucak kesif yapiyor, durumdan haberdar, kim var kim yok bilinmiyor, gaza gelip de ates etmesin diiye mi, roketlerle dusururler mi diiye silahsiz bilemiyoruz, geliyor ucuyor bakiyor, kekolar hala orda geri donuyor, bi kac soora tekrar geliyor bi bakiyor kimse kalmamis, isareti veriyor, bu sefer –nereye yapacaklarsa- operasyon basliyor… Boole mi oldu acaba!? Bilemiyoruz, ama bogazlar kesilerek oldurulduyse askerler, ICERIDELER demektir ve saatler soora yardim-operasyon basladiina gore tabur merkezindeki butun evraklari, kodlari, isimleri, emirleri, talimatlari, cizelgeleri, Gerillanin aldigina, binayi da yakip yikarak cekip gittiklerine inanmamak icin bi sebeb yok…

Samil Tayyar’in laflari ne kadar dooru bilemem, ama gastesi hukumeti tutyor, kendisi de zaten “fahri AKP’li” gibi davrandiindan, bu bilgilerin ona “sizdirilmasi” suphesini dusunmek gerekiyor; “dosyayi okuyanlar biliyor” dediine gore de Yuksekova Katliami’na iliskin hazirlanmis on dosyayi temasa eylemis. Yazdiklari tekzib yemedi, yalanlanmadi, biz de onun yazdiklari uzerinden saldiriya dair dusuncelerimizi ortaya koyduk.

Tekrarliyorum, kac kisi oldu, pusu-saldiri nerede veya nerelere yapildi, hangi evraklar gerillanin eline gecti, butun bunlara birilerinin cevap vermesi gerekir, cevap yerine sekiz askerin uzerine sucu-kabahati atmak, zaten bunlar Mardinli, Diyarbakirli kurtler demek en buyuk boluculuktur ve adama da sorarlar: Ayakkabi boyacisini, fotografciyi bile gun gun takip edip “iliskileri” uzerine “irtica raporlari” hazirlayanlar, egerki bu askerler dedikleri gibi –muhal farz- “acan” iseler uyuyorlar miydi yoksa rusvet mi yediler de goz yumdular!?

Nerden bakarsan bak iki ucu pis bir degnek gibi hadisedir Yukseova Katliami; cevap verilmezse, bu pislik daa da artcak, baska canlarin yanmasina sebeb olacak…

Demedi demeyin!

OYLESINE LAF@

Notlar: 1. Samil Tayyar’in “saldirida ABD askerleri suphesi” gibi laflari, kale alinmaya bile deemez… Guya Amerika ucaklari saldiridan bikac saat once havada tur atmismis!!! Atar, oralarin muhtari o bilmiyor musunuz, hatta yakit deposunu bile birakir bazilari, tepesinde ucurtturanda kabahat! Bakin simdi iste mesela, (6 Kasim ilk saatler) Amerikan ucaklari Kandil cevresinde donup duruyorlamis, kesif yaptiklarini sooluyor PKK’liler ve dedikleri su, fotograflama yapiyorlar, bikac gun soora da TSK ucaklari gelir bombalarlar yogun bi sekilde, hatta sinirli bi kara harekati da olabilir… Demek ki PKK beklemiyor oole buyuk, kapsamli bi harekat, askerlerin teslimi de bu nokta uzerinden olmus olabilir…

2. Yazilarimizda bahsettigimiz buyuk operasyon, yani isgal hadisesi zorlasti… RTE topu Buyukanit’a atti, karar onun dedi, istedii zaman girer. Askerlerin bu kadar cabuk ve hem de illegal FKDevleti, illegal Irak Devleti, ABD ve DTP esliginde birakilmasi, operasyonun ertelenmesi veya sinirli tutulmasina yonelik bi hamle olabilir. IFKD ve IID, bu sekilde “gerekli cabayi gosterdiini” iletmis ve bu isi biz halledecegiz demis olabilirler. Ama nasil?! IFKD hududlarindaki butun yerlesim birimleri, sehirler, Musul, Suleymaniye, Kerkuk, Telafer, “PKK ile mucadele” bahanesiyle isgal edilebilir, ama mevsim kisa donmeye basladigindan, PKK’nin esas yerlesim alanlarina, daglara, buyuk askeri harekatlat diil ancak “ozel birlikler”le nokta saldirilar gerceklestirilebilir; ama eger Amerikadaki gorusmeleri dooru okuduysak, -ve burada sehit torenlerinin de yasaklandiini unutmamak gerek-, uzerinde durulan buyuk isgal bi baska bahara kaldi. Veya hepimiz aptaliz, aldatiliyoruz ve TSK binlerce askerimizin canini vererek Amerikanin dediini yapmak icin (Kurdistan’in hamiligi) dalacak! Gorelim Mewlam neyler, neylerse guzel eyler demis Yunus Baba…

Friday, November 02, 2007

Demedi Demeyin!

Memleketin kaavelerinde, pazarlarinda, evlerinde, hatta simdi Nisantasi “cafe”lerinde bile “ne olcek bu memleketin hali kuzum?” sorusu yayginlasti, ki bu hem ii, hem de kotu; (darilmaz buna) “entellektuel firlama” Engin Ardic’in dedii gibim, “artikin herkes sitiratejist agbisi!!!”

Nisantasindaki klimali mercedez taxii’lere bindigi gibim bi kosu Habur’dan, Yuksekova’dan dalacak, kekolari gordugu gibim daalin layn ayol, manyamislar, diycek, Barzani de soz Tanju abi bi daa olmiycak, gel buyur bi kirtlama ic, yorulmussundur, diycek, is bitecek!!!

Bu Nisantasi caffe’lerindeki muhabbet; bi de kaavelerde, pazarlarda, filanca ocaklarda donen laflar var; daa elini-beynini kullanmayi bilmeyen kopil, hayatinda beynini calistirici bi ezber faaliyeti yapmamistir, kafasinda “manitasinin” ve “yengemizin” “msn adresi”nden baskasi bulunmayan, savas denilen seyi “counter strike” veya mahalle ortasinda birinin ayirmasini bekleyen horozlasma gibim bi sey zanneden, iki adimlik yolu bile yurumeye usenip “akbil”ine guvenen kopil, “suru” halinde dolasmasina guvenip, mahallesindeki “Mardimli Memed”in dukkanini taslamak, yagmalamak gibim bi sey olarak goruyor ki vaziyeti, “boyyuk turk milleti” adina savas tamtamlari calmayi, daa dogrusu aziz kariilerim, kendi kendini gaza getirmeyi maharet biliyor… Turk milletinin, Anadolu insaninin “meziyetleri” hakkinda kimsenin bi laf sarfedecegi yoktur, onu Milli Mucadele esnasinda gorduk, gosterdik zaten; ama o koprunun altindan coooook sular akti ve hatta kimse duymasin ama, “gerilla” da anadolu insani, hatta icinde turk de var, demek ki iki “boyyuk meziyet sahibi” kapisacak!

Bu ulke insani, birinci dunya harbinden sonra savas gormedi, eziyet cekmedi diil, 1950’ye kadar neler cektigini Turgenyew’inkiler olmasa da bizim babalar ogullara anlatirlar, dinleyeni bulurlarsa… 50’den 80 kadar cekilenler ayri, 80’den ‘89’lara cekilenler ayri, ‘89’dan ‘93’e kadar cekilenler ayri, ’93-96 arasi ayri, ’96-’04 arasi ayri, ‘04’den bugune kadarkiler ayri, bugunden, eger su savas tamtamlari baltaya sarilmaya varirsa o zamana kadarki ayri, o baltalar kizila boyanmis halde yere dustukten soora bilinmedik zamana kadarki acilar ayri… Simdi Nisantasindaki Tanju ile mahalledeki kopil ne anlar bunlardan, daa ‘96’dan bile anlamaz, Sarikiz-Marikiz ayaklarina yapilmaya calisilanlardan habersiz, oter duru sadece!

Simdi bunlar hadi “kendi capinda sitiratajist”ler, olur bu kadar, ii de ici seni disi beni yakar hesabi, vaziyetden haberdar olanlarin da boole konusmasi yok mu, “cinlerle dans” etmeme bu yetiyor da artiyor bile! ‘91’deki Irak’a ilk saldiri esnasinda bizim Tonton denilen zat-i naserifin, “kaaveyi ogleye Bagdat’ta icicem, orduyu hazirla!” rahatligina (piskinlik veya cahallik daa dogru galiba), “dabi dabi, baska bi emrin!” diyerek rest ceken Kurmay Heyet, ordunun “savas kabiliyeti”nden haberdardi ve daglik arazide yolda kalmis egzosundan duman cika cika bogulmus tank birliklerinin gorulmesinin yeteri mikarda rezillik olacagini biliyordu, bildigi bisey daa vardi, o zamana gore yedi senedir kendilerini ugrasatiran “eskiya surusu”nun, Saddam’in yaninda saf tuttuguydu ve bogulmus tanklarin ardinda kuyruga dizilmis birliklerin kolay yem olacagini goruyorlardi. Taze ve kipir kipir maymun beyni yemekten zeka seviyesini birakin sureti de maymuna donmus GT’nin biri anlamisdi sonunda durumu da Tonton’a anlatmis, Tonton da hem sozunu yememek hem de kafasina gore kurmay heyet kurmak icin askeri hiyerarsiye mudahalede bulunmus ve askerin basini bi gecede koparmisti! Mahsuru yoktu benim icin mudahale etmedim, diyelim o mevzuya, cakasindan gecilmeyen askeriyeyi bi cirpida “Grand Bush”un bile “Tonton aabi” diye selamladigi soolenen zat-i naserif’in halletmesine mudahale etmemek lazimdi, ama dikkatle takip etmek de gerekti, cunku bozdugu hiyerarsi, “28 Subatcilar”i getiriyordu ordu basina; tasfiye etmeye calistiklari, TSK’nin “Yon”unu “Devrim”e cevirmis cuntaci artiklari idiyki, sizofren ve herkesi (ilginctir, kendisini bile!!!) Ibrani yapma heveslisi YK’nin (ve ekibinin) onu hayrla yadetmemelerinin sebeb-i hikmeti de budur, gecerken not edelim aziz ve leb demeden lebleyi anlayan okuyucularim… Bi de, Tonton’un getirmeye calistigi, bunun icin de hiyerarsiye mudahalede bulundugu “ekib”, bu ekip-simdiki ekip dersek, bunlarin niye Tonton abileri gibi savas tamtamlari caldigini anlayabiliriz, diye de derkenar yapalim.

Ewwet, boole Kurmay Heyet yok simdi, aksine savas tamtamlarini “sehid cenazeleri” uzerine kuran bir heyet var; ne gariptir ki simdi “sehid cenaze torenleri”ni de yasakladilar! Niyeki, diye sorarsan, “provakator arkadaslar” olabilir, “sehidler olmez, vatan bolunmez” diyebilirler, bunda bisey yok, ama “Ede Bese Hukumet!” diyebilirler, turkcesi “Ulaaa! Yeter Artik Hukumet!” , (aynisini PKK de diyor simdi, garip iste!) omuzlarina aldiklari Subaylari, artik omuzlarina almamaya baslayabilirler, mezarliga kadar yuruyus yapacaklarina, buyukelciliklere, gavuristan dukkanlarina kadar “kokteyl” ice ice yuruyebilirler mesela, kisaca “ayu cikabiluuurr” durumlari oldugundan, “ileriki bir emre kadar yassag!”… Acinacak bi durum… Kendisini na-hos buldugum, o kampatan bu kampa gecip durmaktan basi donen, onun icin de konusurken –bas donmesinden mutevellit- yerinde duramayan bi o yana bu yana firlayan “genc” bir arkadasin dedigi gibi “ulaa aglamamda mi yasak… sana ne!”, yani diimi… Kopekleri salmislar, taslari baglamislar hesabi, aglatanlar serbest, rahatca vazifelerini yaparlar ama aglamak “ikinci bi emre kadar yassag!..” “Turkiye dunyaya rezil oluyor!” Bu savas tamtamcisi Kurmay Heyet, bi de “ewwet, bugune kadarki mucadelede basarili olamadigimiz ortada” da demiyor mu hem de Basbug’larinin agzindan, o halde ne diye yamyamlar gibi tamtam caliyorsun demek gerekiyor!

Simci Aristocu arkadaslar savas istemedigine gore baris, yani PKK ile masaya oturulmasini istiyorsun diimi seni hain seni seni!, diyeceklerdir muhakkak… Desimler efendim, efendim, dilin kemigi yok ve bunlarin zaten hicbiyerlerinde kemik yok, kilciksiz, omurgasiz zaten bunlar, bunu da soylerler. Savasin karsiti baris oluyor ve baris istemek suc oluyor!!! Konjekturde musait, aklima hemen “Baris Davasi” geldi, yok hayir, kibleleri Moskowa olan tatlisu aydinlarimizin davasi diil, daa eskisi, bizim tarihimizdeki ilk barsi davasi… Baris Davasi’nda yargilanip asilan da kim biliyor musunuz hem..!? IT’in silahsorlarindan Yenibahceli Yakup Cemil!!! Meraklandiniz diimi aziz kariilerim, devam edelim o halde…

Savas oncesinden itibaren Enver Beyin (daa Pasa olmamisti o zaman ve zaten Pasa oldu, olan oldu) ekibinden olan, onun emriyle daga adam cikaran, vuran kiran, elinden silah hic dusmeyen Yenibahceli Yakup Cemil, IT’in hukumete gelmesiyle birlikte butun bu islerden elini etegini cekmek durumunda kalinca, can sikintisi icine dusuyor tabii, Allahtan yardimina savas yetisiyor, eh Enver Bey, bi cirpida bilmem neredeki hizmeti ile Edirne icin yapilan savasta yaptigi bilmem neler ile alti senelik terfi alip eksik kidemini tamamlayarak Pasa’liga yukselmis, tabii ne dolaplar cevrilmistir, ne tehditler edilmistir, icinde aha bu Yakup Cemil’in de oldugu silahsorlar ekibi silahlarin kabzasiyla oynaya oynaya ne gecit torenleri yapmistir ayri mesele, neticede Pasa olmustur Enver Bey… Talat Bey, “orgutculuk ustasi” olarak isin basinda, Enver Pasa Harbiye Vekili, Cemal Pas da Bahriye Vekili; Cemal Pasa bi de Sam’da. orada kaliyor, kendisini Suriye Krali gibi felan goruyor, Enver Pasa zaten arkadaslarinin lafiyla tek basina (harbiden tek basina) daga ciktigi donemde “Napolyon” gibi goruyor kendini, memleket zaten “Enverland”, bizim Yenibahceli Yakup Cemil durur mu, hernekadar as-tek sinifindaysa da “Yarbay” olmayi kafaya koymus:)) Bunun hikayesi de bi baska aglanacak ama sinirden aglanacak haldir… Enver Pasa’nin Teskilat-i Mahsusa’nin bas silahsoru Yakup Cemil, savas esnasinda Bagdat’ta, Enver’in kendinde kucuk amcasi Halil (Kut) Pasa’nin emrindedir; cephe icin gerekli tahkimati yapamadigindan saldiriya gecemeyen, bu durumu Ingilizlerin cakmasini da engellemeye calisan Halil Pasa, sadece mudafaa durumunda kalmaktadir ve oradan oraya savrulup veya kovulup duran Yakub Cemil’e, “ise yarasin” bari diyerek bir taburu emrine veriyor ve “Aha burada dur, burayi elinmde tut, sakin taskinlik felan da yapma!” diyor… E tabii, hareket yok, otur babam otur, Yakub Cemil gibi bi silahsore yarasir mi bu, hem Halil Pasa da kim oluyormus, o ne badirelerden kurtulmus biri, ne vurusmalara girmis biri, Pasa “otur!” dedi diye pasa pasa oturacakmiymis, zaten bunlar aserlikten savastan ne anlarlar der ve elindeki taburla Allah Allah Alllaaaaaaahh! diye saldirir! Netice elbette taburun bozguna ugramasi, cephe aciginin Ingilizlerce farkedilmesi, yuklenmeye baslamalari gibi Yakub Cemil’in de coooooook umurunda olan luzumsuz islerdendir! Halil Pasa tabancayi cekip indirecek asagiya ama, arkasinda IT var, yigen Enver Pasa var, varogluvar, de git Allahindan bul dercesine, “yaptigin buyuk hizmetlerden oturu seni genel karargahtan istiyorlar” deyip defediyor bizimkini… Madalya almak umuduyla Istanbul’a dooru yola cikiyor bizimki, tesaduf Enver Pasa da Halep’te o an, karsilasiyorlar, bizimki bi memnun bi memnun, Enver kendisini karsilamak icin yola cikmis zannediyor. Basliyor yaptigi hizmetleri anlatmaya Yakup Cemil, esasinda daa cok hizmetler yapacakmis da Pasalar isi bilmediklerinden ayak surtup kendisine engel oluyorlarmis, hatta ayiptir soolemesi amca Halil Pasa bu engelcilerdenmis felan… Bu durumda kendisiniYarbay yapmali ve bir Tumeni de emrine vermeliymisler, memleket batarmis yoksa… Kacin kurrasi Enver Pasa, malini biliyor tabii, olur canim dabi dabi diyor, hele sen Istanbul’a git, uslu uslu beni bekle, Musul’da Kurt alaylarindan bi tabur kurayim once, soora sana veririz onu, diyor… Dooru Istanbul… Bekle ki Enver gelsin… bi haber aliyor bi gun Enver gelmis, dooru Harbiye Nezareti; simdiki Istanbul Universitesi… Sak sak diye selamla iceri daliyor, eee n’oldu bizim is, diyor, haa o mu personel muduru ile gorus ayarlasinlar diyor. Bi sevinc bizimkinde… Dooru Personel muduru Sevket beyin yanina… Boole boole boole… Durumdan haberdar olan Sevket bey, basliyor bugun git yarin gel’lere; Yakub Cemil bu, ne anlar bu ayak oyunlarindan, garibim “yarin”i da yarin zannedip hergun Sevket beyin kapisinda; dayanamiyor Sevket bey, “git isine kardesim yaw! Senin icin bi emir felan yok!” diye kestirip atiyor; nasil atmasin, hergun karsisina gecip, silahinin kabzasiyla oynayan, olmadi saat zincirini cevirip duran adamdan biraz tirsiyor tabii, gir efendinle konus diyor… Savasin gidisati, IT’lerin kendi aralarindaki alavere-dalvereleri ile iice dellenmis olan Enver Pasa’nin karsisina cikip, “tumen komutanligi mese…” der demez, “ulaa teres, ne tumen komutanligi, ne yarbayligi, sen yedek suubaysin, ciksan ciksan Binbasi olursun, actirma agzimi” felan diyip fircaliyor bunu. Dariliyor kusuyor Yakub, dosdogru Sapancali Hakki’nin yazihanesine daliyor, boole boole boole diye basliyor anlatmaya… Sapancali, durumu cakiyor, yatistirmaya felan calisiyor, telefon caliyor o an, arayan Enver Pasa, durumu anlatip nasihat etmesini istiyor, taskinlik yapmasini engellemesini, zati cephelerde tum komutanlara illalllah dedirttigini, bu isleri birakmasini gerektigini hatta kendisi gibi ticarete atilmasini tavsiye etmesini felan soyluyor. Sapancali durumu cakmistir zaten de iice uyaniyor biraz nasihatla hadi evine git uslu uslu otur yat uyu dinlen diyor… Tesaduf iste, trende uykusu geliyor bu kizginlikla Yakub’un, yari ruya yari etrafdaki “savas fena gidiyor, baris gorusmeleri felan yapilsa bari..” gibim konusmalarin etkisiyle bi uyaniyor, “ben artik savas diil baris hemi de tekli baris istiyorum anasini satiyim!” diyor… Tekli baris da n’ola dersen muhterem okuyucum, tek tarafli ateskes ve tek tarafli baris gorusmelerine baslama demek oluyor. Dosdogru yine Sapancali Hakki’nin yazihanesi; iceride Husrev Sami beyle, Enver Pasa’nin eski yaveri Mumtaz bey de mevcut, oturmuslar ucu birarada cay yudumluyorlar. Yakub kapidan iceriye, “ben barisci hemde tekli barisci oldum artik” diye iceri girince, rivayet olunur ki hepsi bardaklari ellerinden dusurmusler!!! Durur mu Yakub, “bu Almanlardan bi hayr yok, memleketin anasini aglattilar, Itilaf devletleriyle anlasip baris yapalim, zaten millet hep bunu konusuyor” felanla devam ediyor… Dusunebiliyor musun uyanik okuyucum, adam Enver Pasa’nin eski de olsa yaverinin yaninda Almanlara laf atiyor, can dusmanlari Ingilizleri ovuyor!!! Ikisi, musaade isteyip gidiyorlar, basbasa kaliyor Sapancali Hakki ile… Sapancali basliyor nasihate, sen dusunme bunlari, simdi sinirden boole soyluyorsun, sabret durum hallolur deyip, hatta bos bulunup, kendisi Sofya’da bulunurken hem fransiz hem ingilizler tarafindan baris gorusmeleri icin arabuluculuk onerdiklerinden ama kendisinin reddettiginden bahsediyor. Nasihat edip evine gonderiyor. Yakup durmuyor tabii, eve gidince kardesi Seyit Mehmet’e “dogru parti merkezine gideceksin, barisci oldugumu, savas istemedigimi soyleyeceksin, diyeceksin ki, ya bugunden tezi yok hukumet baris gorusmelerine baslar, ya da darbe yaparim anasini satiyim!” diyor… Seyit Mehmet bi kosu partiye gidiyor ve durumu tum ciddiyetiyle anlatiyor: “ Millet bizim Yakuba bi haller olmus, baris istiyormus haberiniz olsun!” diyor. Parti de sokta! Kafasina saksi mi dustu felandan baslayip bi dizi tahminde bulunuyorlar ama hicbiri tutmuyor, anlatilanlara gore Doktor Riza Nur’a gostermekden de Riza Nur’un kendisinin doktorluk oldugundan felan bahsedip vazgeciyorlar:)) O an, ziiirrr ziiirrrr diye telefon caliyor Kara Kemal’in evinde, Talat Pasa’nin bas adami, cikiyor telefona, “Kemal, acil seninle gorusmem lazim!” diyen Yakub Cemildir. Hastalik bahanesi ile Memduh Sevket’i (Esendal) gorusmeye gonderiyor; garibim Memduh, saskin bi halde durumu dinliyor evin icinde saat kordonunu sallaya sallaya dolasan “Baris-man” Yakub Cemil’in agzindan; maasallah maasallah, ben karar veremem tabii, Parti Kurulu karar verir, hemen gidip bu cok cok coooook onemli haberi vereyim diyip sivisiyor oradan… Aksam da Talat Beye durumu anlatiyorlar, “ Yakub tozuttu, boole boole boole diyor”… Talat Bey, kurnaz tabii, orgutcu arkadas, kumpas kurabilecek durum olabilir diye, “Yakub’un kafasi bu islerden ne cakar, Sapancali Hakki’nin yanindan cikmiyor zaten, bu is onun basinin altindan cikmis olabilir, hele bi tahkik et bakalim” diyor, boolece Enver’i halledebilmenin yolu acilabilir diiye dusunuyor. Ertesi gun, Partiden cagrildigi haberi uzerine sevgi buseleri dagita dagita bi hal olmus halde Nuruosmaniye’deki parti merkezine, Cumhuriyet gazatasinin binasi idi, Kara Kemal’in yanina cikiyor Yakub Cemil, ayni laflari tekrarliyor tabii, Kara Kemal de “wala ii akil etmissin Yakubcuum, ama itilaf devletlerini de bi yoklamak lazim, bi de bu huhusda calismalar yapan arkadaslar bulmak lazim, var midir bilgin “barisci”lar kimlerdir Yakubcuum”, diyor, Yakub da “vardir vardir ama simdilik soyleyemem” diyor. Durum anlasilmistir, ama bi de heyet-i askeriye ne dusunur, onu da yoklasak mi Yakubcuum demeye kalmiyor, kumpasa geldigini anlamayan “sevgi busesi Yakubcuuuumm” bi kosu Harbiye Nezaretine, Mustesar Mahmut Kamil’e variyor, “Tumen ve yarbaylik icin gelmedim, rahat ol, durum boole boole, Kara Kemalle gorustum, olur dedi ama asker ne diyor bi bak hele diye sordu, onun icin buradayim; sen hukumeti itiret o is kolay, tekli barisi kabul etmezlerse dusurum onlari, parti kabul ediyor, sen ne dersin”le lafa basliyor. Mustesar, ayvayi yedik diye dusunuyor tabii, versemiydik bu hergeleye bi tumen acaba diye dusunurken, olur olur hele sen bi eve git, biz hayet halinde oturup konusalim deyip basindan saviyor. Elinde saat zinciri sallaya sallaya Nuruosmaniyeden inerken, Babiali’nin orada birden aklina geliyor, yaw bi de su Sadriazama , Said Halim Pasaya, ugrayalim da ona da haber vereyim, sevgi busesi oldugumu, diyor ve cat kapi iceri daliyor. Said Halim Pasa, Enver Pasa’nin (daha beyken) Harbiye Naziri olmasi icin zirtpirt odasina dalip silahlarini oksayip duran ekipden Yakubu gorunce icinden “yine ne istiyor bu hergele, patronunu Nazir yaptik ya!?” diye dusunurken, Yakub basliyor, durum boole boole boooleyken de boole, herkes benimle ayni fikirde, partide kabul etti, ordu da, ne olursa olsun ben bu barisi yapacagim…” der, Sadrazam’in “devam yavrum” demesi uzerine “olmazsa hukumeti devirecegim!” diyince, “af buyur ewladim, bi da soyler misin” demesi uzerine “Yakubcuuuum”, Sadrazam Said Halim Pasa’ya, “kendisini devirecegini” soyleyiverir:))))) (Gulmeyin arkadaslar, bunlar yasanmis isler!) Said Pasa, var bunda bi is, IT’liler yine bi halt karistiyor diye dusunup, memleket icin hayrlisi neyse o olsun Yakub be, ama bu parti isi malum, bi de Talat Beye sorsaniz, diye basindan saviyor bunu… “Yakubcuuuumm”, muthis bi sevincle cikiyor Sadrazam’in yanindan, icinden de onu urkuttugunu, onun Enver Pasa’ya baski yapip su Tumen’i ve Yarbayligi verdirtecegini, sooooooorada memleket nasil kurtarilirmis herkese gosterecegini dusunmeye basliyor. Ertesi sabah evinden cikarken, ne hikmetse! oralardan atla gezintiye cikmis olarak dolasirken tam da Yakubcuuumm’un evinin onunde mola vermis Talat Beyle karsilasmasin mi!!! Ne devlet! Enver’in Nazirliginin diyeti olarak Talat Beye “fahri suvari rutbesi” verilmis oldugundan, eh tabii atla gezintisi tabii, hernekadar evi suyun ote tarafinda ve sabah sabah Erenkoyde, Yakubcuuumm’un evinin onunde durmasi garip gelse de, Yakubcuuumm sevgi busesi icinde oldugundan durumu anlamiyor ve “hah Talat Bey ben de tam size geliyordum, Allah cikardi sizi karsima” diyor, Talat Bey de “hayrola” deyince, basliyor durumu anlatmaya, booole booole booole, en iisi baris, tekli baris hemde, Sadrazam da benimle ayni fikirde, olmazsa devirmek gerek, savasa devam diyenleri devirmek, diyor… Kurnaz Talat Bey, haklisin Yakubcuuumm, bende seninle ayni fikirdeyim, ama Enver Pasa ne dusunur, bi de ona danismak lazim” deyip atini dehleyip gidiyor… Durur mu Yakubcuumm!!! Devrim yapacak ya adam ayarlamak lazim… Bula bula kimi buluyor biliyor musunuz!? SIkI durum ve gulmeyin: Harp Divani Baskani Yaveri’ni!!!! Bi guzel de planlama yapiyorlar, hatta Sapancali Hakkiyi da cagiriyor, Sapancali geldiginde durumu bi goruyor, manyakmisin ulan sen! Adimi bu islere karistirma, sen de cek git, saka yaptim aaabi felan de, diyip zilgiti basip gidiyor. Ama olsun Yakubcuumm’u kim durdurur, plan yapiliyor, 13 Temmuz 1332 (1916)da Meserret kaavesinde bulusup Babialiyi basip devrim yapacaklar! Tarih geliyor, devrimci 10 kadar “Yakubcuuumm kafadari” ile Meserrete geliniyor, daa sokaga girmeden millet, iste Yakub Cemil bak birazdan Babialiyi bascak! diye konusmaya basliyor!!! Kaavede bile “Yakubcuumm kafadar”larindan fazla hafiye!!! Araya giriliyor Sapancali Hakki’ya haber veriyorlar, gel su arkadasini al, fena olacak sonu, diyorlar, o da geliyor, adamlari “uymayin su hergeleye yaw, akilli uslu adamlarsiniz siz” diye dagitip Yakup Cemil’i bin dille “wala soora birlikte yapariz, bugun hava cok sicak devrim yaparken terleriz, soora da hasta oluruz, hic deger mi bi devrim icin hasta olmaya Yakubcuum” diyerek alip goturuyor. Eh tabi bu duruma en cok Kara Kemal’in “firsat kacti Sapancali basti ve isi bitirdi” demesiyle Talat Bey uzuluyor tabii. O anda da Sapancali, Kara Kemal’i de basiyor, “ulaa denyo, ne numaralar cevirdiginizi bilmiyor muyum saniyorsun! Ayaklarini denk al, yoksaaaaa!” deyip cikip gidiyor. Doogru Mumtaz Beyin yanina, Yakub iice sapitti, gidin durumu Enver Pasaya anlatin biseyler yapsin diyor. Enver Pasa da hadiseyi dinliyor, “yaw disarda, Istanbuldan bayagi uzakta bi gorev verseniz” diyorlar, Enver kopuruyor, “adam tumen istiyor tumen, gormuyor musunuz, kafayi yemis, ne olup bittiginden habersiz, tumen mi verilir buna” diyorsa da o an, adini “Umum Alemi Islam Ihtilal Teskilati”na cevirdigi Teskilat-i Mahsusa’yi Iran’da “devrim” icin faaliyete baslayacagi aklina gelip, yarin getirin su hergeleyi bana, Iran’da gizli bi teskilat kurmak istiyorum, Sahi devirmeye gondereyim onu, artik onun yerine Sah mi olur Kral mi olur bilmem, ama buralardan hic diilse uzak olur! diyor. Mujdeli haberi hemen ucuruyorlar Yakubcuumm’ a, ne oluyor tabii, Yakubcuuumm hemen baris denilen rezillik hakkiinda bi nutuk cekiveriyor, savastan baska yol olmadigini, aslinda darbeciligin KanunuEsasiye gore de suc oldugunu, yapani asmak gerektigini felan soyluyor:)) Dosdogru Enver’in huzuruna, bi firca, bi firca, giki cikmiyor Yakub Cemil denilen herkesin korktugu adamin; “simdi” diyor Enver, “sana bi gorev veriyorum, Iran’a gidip Sah’i devireceksin, teskilat da kurulacak” diyor… Yakub’ un akli tumen’de tabii, “tumen mi kurulacak” diyor, “ne tumeni kolordu!” cevabiyla, kopuyor bizimki, havaya firliyor sevincten, yaptigi bloflerin karsiligini aldigini zannediyor. Ii de nerden bulcaz kolordunun neferini gibi kiccik bi teferruat var ama, sorun mu Bekiraga Bolugunden; hirlisi-hirsizi, iti-kopugu, asker kacagindan avf-i sahane salarak “Kolordu” hazirlaniyor; af lafini duyan kosuyor, oole ki cephedeki neferden cok firari varmis der insane; kendilerine gosterilen askeriyeki kisim doluyor tasiyor, yer bulmak lazim, Enver’in izniyle tam da Harbiye Nezaretinin Mercan’daki kapisi karsisindaki bakirci dukkanlarina bile “kolordu neferleri” yerlestiriliyor… Iste film burda kopuyor aziz ve tarih meraklisi okuyucularim… Talat Beyin istedigi firsat, orgutculuk burada konusuyor, olmayani var gostermek burada oluyor ve bu bakircilardaki “kolordu”nun, uzerleri binbir yamali, dooru durust ayakkabisi bile olmayan aha bu kolordunun, “Harbiye Nezareti”ni yani Enver’i basip, suikast yapacagini, devrim yapacagina dair bi rapor hazirliyor… Neyse uzatmayalim efendim, Yakubccuuumm tutuklaniyor, belindeki silahin kabzasini oksaya oksaya ifade veriyor, cikip gidecegini zannederken “hadi buyur asagiya” denilerek tutuklaniyor, giki cikmiyor, Enver Pasa kurtarir beni diyor. Enver de durumdan haberdar, Talat’in getirdigi raporu okuyup zerre kadar inanmamasina ragmen, Talat hergelesi ne planliyor diye suyuna gidiyor, kendi adamlarindan birinin tutuklanmasina sesini cikarmiyor; Sapancali Hakki da tutuklaniyor tabii. Sikiyonetim Mahkemesinde ifadesini hakim mustantik Vehbi bey aliyor Yakub’un, anlat hele demesiyle de basliyor anlatmaya… “Ben aslinda Tumen sahibi Yarbay olacaktim amaaaa…..” deyip nasil “tekli barisci” oldugunu, IT’lilerle nasil gorustugunu, onlardan nasil onay aldigini, Kara Kemal ve Talat Beyin, hatta kendisini devirecegi Sadrazam Said Halim Pasa’nin “olur yawrum, devir bizi, arkandayiz” dedigini anlatinca Vehbi bey, ya bu kafayi yemis veya kumpasa dusmus ama uyanamis diyor icinden… Ifadeler hergun Enver Pasa’ya ulastiriliyor tabii ve o da goruyor durumu, anliyor isi, onun anladigini Talat Bey de goruyor, yeniden bi plan yapiyor, gizlice hapishaneye Kara Kemal’i sokup, “Enver’in kendisine kizgin oldugunu, isin icine luzumsuz isimler katarak (kendisinin ve Talat Beyin mesela) karisiklik olusturdugunu, eger Enver’in hismindan kurtulma istiyorsa, beraber yargilandigi ama Enver’in kiyagiyla tutuklanmayan eski yaveri Mumtaz’in ismi ile, eger darbede basarili olsalardi kimi Sadrazam ve Harbiye Naziri yapacaklarini soylemesi gerektigini” dikte ediyor. O gune kadar, ben ettim sen etme, gel affet, gidiyim cepheye bu Istanbul bana yaramiyor, olursem bari cephede oluyum aabii, diye Enver’e mektuplar yazan Yakubcuuumm, demek oole ha, gorurler onlar, diyor. Ertesi gun de bi sakiyor bi sakiyor gorme gitsin, “felaket bi baris yanlisi oldugunu, memleket icin tek sansin baris oldugunu, ama kendisinin tutuklanmasi ile bu sansin da kactigini, eger darbe yapmayi becerebilseydi, Mustafa Kemal’i Sadrazam, Fethi Pasayi da Harbiye Naziri yapacagini vs.vs.vs.” soyleyip imzayi basiyor; bu saydigi son iki isim, Enver’in nefret ettigi iki isim, M. Kemal o siralar Nisantasinda IT hakiinda sayip dokuyor, baris diyor, yani “zemin” de hazir… Enver bunlari bi okuyor, kopuruyor, Talat da “baris lafi tehlikeldir cancagizim, birlik ve beraberlik olmak varken, cephede nefere destek olmak varken baris… baris.. diye tutturmak, memlekete fena halde zararlidir, ibret-i alem bi ceza vermek lazim” deyince, “asin gitsin!” diyor. The End!

Uzun oldu, unutmusunuzdur buraya nerden girdik, hatirlatayim, savas tamtami calanlara giydiriyorduk, onlarin da hemen Biz@’i, savas istemiyorsan, baris yani PKK ile masaya oturalim diyorsun, yani hainlik yapiyorsun, diiye suclayacaklarindan bahsederek buraya girmistik aziz kariilerim…

Buyursunlar “cedleri” nasil “baris” istiyormus, nasil “savas” istiyormus yukaridan ogrensinler, aman bu turden baris da savas ta Ben@’den uzak olsun efendim! Goruldugu uzre, nasil olursa olsun bu memlekette “baris” dersen, sonun, Yakubcuuumm gibi olur:)) Yukaridaki hikayeden ama filmlerin baslangicinda yazar ya bazen, “bu filmin hikayesi gercek bir oykuden yararlanarak hazirlanmistir, sadece sahis ve yer isimleri degistirilmistir ” diye yazar ya, yukaridaki cisciplak yasanmis bi oyku! Simdi bu hikayeyi niye anlattik!? Laf lafi aciyor iste, deyip gidelim…

Hemen hepsi, eski –ama harbiden eski, yani eskiden simdi oole diil- Solcu olan “editor”lerin elindeki gaste ve tv.ler yani “medya”, Tonton abi sayesinde hidayete erdiklerinden, onleri acilip kendi laflariyla “40’dan soora guzel, kaliteli bi sarap icme” gunlerine kavustuklarindan, bunlardan korkulur, korkulur ama bunlarin savas tamtamcisi olmalarina da bi bakmak gerek. Niye boole yapiyorlar!? Mahalledeki internet cafeye giren herkes su Yuksekova KATLIAMININ nasil oldugunu, dogrusu aciklamalardaki sabalaklik ve tenakuzlar sebebiye durumun bildigi, bilmesi gerektigi gibi olmadigini anlarken, bu adamlar nasil anlamaz ve butun sucu 8-sekiz esir askerin uzerine atarak Komuta Heyetini aklamaya ve savas tamtamlari calmaya devam ederler, akil sir ermez iste! O gunku saldirida, hem oncu birlik pusuya dusuruluyor hem de Yuksekova Piyade Taburu’na saldiriliyor anlasildigi kadariyla ve bu saldiri sebebiyle, ondeki, siniri gecip operasyon yapmaya giden piyade taburuna yardim-mardim gelemiyor, merkez bina yogun ates altina aliniyor, o gun cikan haberlerde bi ara gozukup soora kaybolan habere gore, zirhli duvarlara sahip binanin duvarlari dahi yikiliyor! Senin taburun kipirdayamaz hale getiriliyor, onculere yardima gidemez hale geliyor, onculere yardim bile 4 saat soora gidebiliyor, o da sadece bi kesif helikopteri ve silahsiz, sen butun bunlardan haberdarsin ve hala savas tamtamlari caliyorsun! Nasil!? Hangi mantikla!?

Su mantikla… Bunlar, bu ALCAKLAR, tamamen kendi yetersizlikleri sebebiyle olup giden canlarin cenaze torenleri yasaklamakla kalmadilar bi de durumdan vazife cikarip, “torenlerde niye tesetturluler yok!” demeye basladilar; bu ahmaklar, o tabutlarin uzerine kapanan tesetturlu anne, baci, kardes, yengeyi o kahrolasica gozleriyle goremiyorlar diyerek gecmek ama sunun uzerinde durmak gerek: Bu ALCAKLARDAN biri, hangi rezil kiyafetle dolasiyorlarsa, hangi rezaleti yaptilarsa, kizinin universiteden arkadasina camii de bile muamele cekmeye mi calisti nedir, iste o , hani camiiden BILE kovulan ALCAK varya, iste o, “niye zengin cocuklari diil de fakir cocuklari oluyor!” diye soru soruluyormus ona aciklama yapiyor, efenim, zengin cocuklari hep okuyorlarmis, universiteyi bitiriyorlarmis, disariya aciliyorlarmis, babalarinin islerinde calisiyorlarmis, tabii ya bedelli ya kisa donem yapiyorlarmis, onun icin olenler arasinda “zengin veledleri” yokmus, olenler hep fakirlrin cocuklari imis!!! Bre alcak! Yuksekovadaki katliaminda giden canlardan biri de asttek, Haseki Hastanesinde “Urolog doktor”, okumus cocuk, sizin veledler gibi para karsiligi alinmis diplomalarla okumamis, bizatihi sekiz sene essek gibi kitap okumus, alnindan, bilmemneresinden ter akitmis, doctor cikmis, yine oralarindan ter damlaya damlaya calisirken “hadi askere!” denilen, Haseki gibi tam simdi hem de torpil koyabilecegi bir yerde calisirken kahytarmamis, “vatan hizmeti”ni yapmaya kosmus! Uc aylik asker! Uc ay! “Vurulmus yatiyor” simdi; seninkiler de, sizinkilerde her gece Ortakoy sahilinde, Nisantasi clup’lerinde buldugu kendi gibilerinin kizlariyla veya orospularla duzuserek yatiyor! Simdi kimse, “zengin cocuklari olmuyor” lafina sesini cikaramaz, aha bu camiden bile kovulacak bir hal sahibi olan “amiral gastesi yazari” bunu itiraf etti iste! Bunun devami nedir biliyor musunuz, sevdigim bi laf: “VATANDASIN MEMEDI COOOK!” Bunu bu noktadan soora soolemeselerde olur artik zaten, bizim kopiller okuyor, diploma alip sirketlerin basina geciyor, derneklere, vakiflara otomatikman giriyor, aile boyu hukumdarlik devam ediyor, topu tou 3000 AILE’yiz zaten, bi de askere gonderip olmelerine goz mu yumalim, siz gidin iste, demekten baska nedir yukarida laflar!.. Ey aziz okuyucu, azizim milletim, not et bunlari, not et!

Ewet, Nisantasi “youngs”indan mahalledeki kopiline, medyasindan Kurmay Heyetine kadar herkes “savas tamtamcisi” olunca insane sasiriyor, hani bu cok ama cooook demokratik egilim (halk girelim diyor aabii!) karsisinda bu iste mi bi yanlislik var, yoksa Biz@ mi yanlis dusunuyoruz diye akildan gecmiyor diil; bi de ustelik “3 Mart Tezkeresi”nin intikamini alircasina, “siz diilmiydiniz tezkereye karsi cikanlar, buyur, gelsiniz mi bizim dedigimize, o gun girseydik bunlar basimiza gelmezdi!” demiyorlar mi!!! Bunlar tam koylu kurnazi veya “Sark politikacisi tipolojisi”nin ipuclarini veren tipler ve uzerinde konusmak gerekiyorsa da bunu sosyologlara birakmak lazim… Ama soylenecekleri soolemek lazim: Ula hiyar sirtlan surusu! Daa burda, dagda bayirda dolasirken o cok ama cook yuksek askeri savas kabiliyetiniz sebebiyle –af ola!- kek gibi avlanirken, elinizden sadece, is isten gectikten ve saatler soora napalm atarak ormanlari yakmaktan baska bisey gelmezken, Siyonist ittifaga kok sokturen Irakli direniscilerin arasina dalsaniz haliniz n’olurdu, ama nasilsa “vatandasin memedi” olecekti, sizin kopiller “okuyup buyuk adam” olup 3000 AILE SULTASINI devam ettirecekti dii mi!? Sen once kendi daginin tasinin baginin guvenligini sagla, 20 gerilanin pesine 40 bin asker, onlarca Apaci-sikorski-F-16 takip ustune bi de en az 10’dan askerin canini yerde birakarak rezil olmamayi ogren, Irak cehemmenime girdigin gun hergun en az 10 askerin tabutunun Haburdan girisi yapabilecegini de gor, soora konus, demek lazim!

Ama isin doorusuna gelirsek… Derini veya kendisi ne kadar var tartisilir, “Devlet” denilen nesneyi yoneten kimse onlar, kendi hesaplari icin milletin ayranini kabartmayi, sokaklarda suru halinde dolastirmayi ii biliyor, haklarini vermek lazim! Sokaktaki arkadas gaza getirilenlerin o istegi ile boole konusurken., gaza getirenlerin hesablari da tek tek ortaya –bi sekilde- cikiyor… “2007’de darbe ihtimali fiftififti” diyen ustelik bi de “darbe senaryosu” yazip bunu da TSK’dan da zat-i naseriflerin bulundugu bir oturumda tartisan kadinin, TC’ye akil verme, gozu ustunde kasi var hesabi her firsatta firca atmasiyla ve tabii ki ve elbette Barzaninin akil hocasi ve dostu, meshur yahudi kocasi, ne hikmetse “ezber bozarak”, TC’nin kuzeye girmesini, Barzaniye haddini bildirmesini felan istemeye basladi!!! Bikac sene once Kandil’e gidip gerillanin gitar resitallerini dinleyerek hayran hayran bunu millete aktaranlar simdi “ille de Cenaze Marsi, olmadi kresento!” demeye basladilar! Acep niyedir!? “Derin”dir, derin efendim, teferruati aha blogunuzdaki yazilarda deyip gecelim…

Simdi bizim cenahta bunlar oluryorken karsi cenahta neler oluyor aceb diye merak eden cok sayin kariilerime bilgileri sunmaya baslayalim…

Efendim, bu PKK denilen cok ama cok fena bolucu orgutun “Serok Apo”su paket yapildiydi ya, soora bu Imralidan “Ulaa kekolar, simdi siz birbiriniz yersiniz, kurun bi Baskanlik konseyi, parselleyin bakin isleri” demisti ya, iste bu parselasyonda kendisine “Halk Savunma Merkezi Baskanligi” (Sivil Savunma Merkezi Baskanligi gibim bi sey ama daa cok Kalesnikof amcayla dolasiyorlar) dusen Duran Kalkan (Serok Duran Kalkan) arkadas, Ekim 15’de “proxy” denilen nimetden habersizlerce sitesine “mahkeme karariyla erisimi yasaklanan” Firat Haber Ajansi-ANF’ye bi roportaj veriyor. Memleket meselelerini konusuyor, tezkere cikar mi cikmaz mi, kuzeyden giris olur mu olmaz mi, Barzaninin hesabi ne, verir mi vermez mi, ABD ne yapar felan gibi mevzular…

Diyorlar ki asker, TSK, girerse ne zaman girer; hani bi vakitler laf vardi, ihtilal baharda olur, ya da en son guzde, kisin ihtilal yapilmaz, camura saplanir cemseler, tanklar, rezil olunur, bu minval bi cevap veriyor:

“-Güz’ün girebilirler Güney Kürdistan’a kışın geçmeleri zordur. Çünkü tanımadıkları bir alan kış mevsimi zorlu bir mevsimdir. Tarihte diyorlar, İskender bile kışın girmişte geçememiş, canını zor kurtarmış. Herhalde Türk ordusu bunları bilebilen bunlardan ders çıkarmayı da bilebilen bir ordudur. Öyle her şeyi bilemez konumda olamaz. Hesap etmek zorundadır, askeri gücünu hesap etmesi bir zorunluluktur.’’

Yuksekova katliamindan soora sucu gerilla(!!!) ile esir askerlerin uzerine atmaya, bi de bunlarin bir kismi zaten asker kacip PKK katilanlar, yani TSK’nin planlamalarini, saldir ve savunma tekniklerini biliyorlar, olur boole seyler, demeye getirenlere, buyrun su Serok Duran Kalkan arkadasa da bi bakin derim… HSMB olan Kalkan, en fazla 15 gunluk bi sure veriyor kisaca, heran girebileceklerini hesapliyor ve buna gore de haziliklarini yaptiklarini soyluyor. Ve dewam ediyor:

“- Herkes artık askıda kalmış, beklenti içine sokulmuş bütün toplum. Sanki geçince orada hemen yok edecek, her şey bitecek oysaki 1983’ten 2003’e kadar belki de yüz kere geçtiler. Ne oldu sonuç? Türk ordusu Güney Kürdistan’dan yıllarca hiç çıkmadı, sağda solda hep operasyon yaptı. Sonuç nedir? Niye ezemedi gerillayı? Ne kadar kayıp verdi bu süreçte? Şimdi de bundan başka bir şey olmayacaktır. Yani bu sınır ötesi operasyonun öyle pratik bir değeri yoktur. Yapacaklarından da değil, onu politik bir araç olarak kullanıyorlar. Güney Kürdistan yönetimine, Irak yönetimine ve ABD’ye karşı bir şantaj aracı olarak kullanıyorlar. Bir politik baskı aracı yapmaya çalışıyorlar. Bu temelde taviz koparmak istiyorlar. Onları aslında PKK’ye karşı mücadele içine çekmeye çalışıyorlar. Yoksa öyle sınır geçip her şeyi bitireceğiz biçiminde bir iddiaları da olamaz. Kaldı ki Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ bu konuda özeleştiri yaptılar. ‘90’lı yıllarda sınırı geçme karşılığında KDP ve YNK’ye verdikleri destek karşılığında, şimdi karşılarına bir Kürt devletinin çıktığını, bunun da kendilerini çıkardığını izledikleri politikanın yanlış olduğunu’ kendileri söylediler. Herhalde şimdi de sınırı geçerlerse bir şeyin karşılığında geçecekler. Bir yandan sen deki, 90’larda böyle yaptık yanlış oldu öz eleştiri veriyoruz, şimdi tekrar deki, aynısını yaparım, doğrusu budur kim inanır sana? Bu sözlerin inandırıcılığı var mı? Ne kadar çelişki arz ettiği ortada. O bakımdan bu Güney operasyonu politik baskı içeren bir özellikten başka bir şey taşımıyor.”

Her mantic sahibinin, kafasinda beyin tasiyanin gorecegini, gormeyenler icin HSMB olan Kalkan da soyluyor, “bu ne perhiz bu ne lahana tursusu kardesim, bu ne celiski,” diyor ki “ben akilli dusman ararim” arkadas der gibi… Ki sonuctan o kadar eminki kendince, roportajin icinde ikidebir, yerli yersiz, “bekliyoruz, engel olan yok onlara, gerilla bekliyor, buyursunlar” diiye de kilcik atiyor. Ewet sorusu oldukca hakli, “ne degisti de geliyorsun?” diyor, daa dun Barzaniye destek oldun, birlikte bize karsi operasyon yaptin, soora 2000 adaminla geldin senelerdir oturuyorsun burada (sahi onlar ne is yapiyor orada?), burdasin yani, ne degisti de simdi dostun, destekledigin, devletlestirdigin Barzaniye kopuruyorsun?! Bu soru, ortadadir ve mantikli bir cevap beklemektedir; “bir gelecez pir gelecez” gibi ici seni yakar disi ABD’yi laflarla hamaset edebiyatiyla BI HALT cevaplanmaz!

HSMB olan Kalkan soora, Irak devlet temsilcileri ile TC’nin Yukseova katliamindan hemen soora, yaptiklari andlasma hakkiinda, her kelimesine katildigim (Cete@ olarak) su sozleri soyluyor ki, ayrani kabaranlar okusunlar:

“- Şimdi Celal Talabani Irak’ın Devlet Başkanı, Mesut Barzani Güney Kürdistan Başkanı olarak bu yönetimin içinde yer almaktadır. PKK teröristtir adı altında Güney Kürdistan’daki gelişmeler(e gore/OL@) yönetim ve partileri terörist sayan bir anlaşmayı Irak yönetimi imzalamış oldu. Şimdi bu bize göre KDP, YNK’yi de içine kattı aslında. Bu durum karşısında (bu andlasmayi/OL@) KDP, YNK nasıl değerlendiriyor. Kendilerini terörist sayan, aşiret reisi sayan bir anlaşmayı nasıl kabul ediyorlar. Ettiler mi, etmediler mi? Etmedilerse bunu kamuoyuna nasıl açıklayacaklar. Yoksa gizli bazı anlaşmalar mı var? Bunun dışında bizim bilmediğimiz, şimdi ilginç olan yönler bunlardır. Bu durum net ve belirgin değildir. Herhangi bir açıklama yapmadılar. Gerçekten de kamuoyu da, bizde KDP, YNK’nin bu Türkiye-Irak arasındaki anlaşma karşısındaki tutumunu merak ediyoruz. Bazı hususlar açıklandı ama çok net ve kesin olmadı. Net, kesin açıklama bekliyoruz tabi. (……….) Açıkça ortaya koysunlar. Hiç çekinmeye gerek yok, korkuya gerek yok. Bunu Türkiye yaptırdı, Irak’ta bazı güçleri etkisi altına almaya çalışıyor. Öyle çok fazla gücü de yok. Bundan öyle ürkmek, şu bu (felan filan anasini satiyim/OL@) çok gerekli değildir. O bakımdan KDP, YNK’nin tutumunun ne olacağı, anlaşma karşısında açıklama yapmadıklarına göre işte belli değil, bir muğlâklık var. Türkiye biraz onları da tehdit ederek, acaba ABD’ye şantaj mı yapıyor, ABD’yi kendi yanına çekmeye mi çalışıyor? Yoksa gerçekten KDP ve YNK’ye geçmişte verdiği desteği vermeyecek mi? Onları da terörist sayarak yok etmek mi istiyor. Bu da çok net değil. Ama şu net; ABD, Türkiye ile KDP, YNK’yi yeniden uzlaştırmaya çalışıyor. “PKK’ye karşı Türkiye mücadele edecekse Irak’la birlikte yapmalı” derken, bugünkü, kastı bugünkü federal kastıdır. Ve onun içinde de esas olarak Türkiye yönetiminin KDP ve YNK’yi kabul etmesi onlarla anlaşması istemidir. ABD bu istemi öngörüyor, politikası böyledir. Yeniden böyle bir ittifak yaratmaya çalışıyor.
‘TÜRKİYE BOĞMAK İSTİYOR’ Buna dayanarak Türkiye-Irak ittifakını yaratabileceğini hesap ediyor. PKK’ye karşı tasfiye mücadelesinin de bu biçimde daha etkili geliştirileceğini herkese söylüyor. Türkiye’yi de buna ikna etmeye çalışıyor. Türkiye’de AKP’nin buna yakın olduğu biliniyor. Aslında genelkurmaydan korkmasa AKP hükümeti bunu kabul edecek. Şimdiye kadar genelkurmay çevreleri bunu kabul etmediler. Tersine aşiret reisi diyerek aşağıladılar. Dolayısıyla AKP yönetiminin KDP ve YNK’yle görüşme yapmasının önünü kapatmış oldular. Bundan sonraki gelişme nasıl olacak, bu çok belirgin değildir. Aslında Mesut Barzani ve KDP yöneticileri Türkiye’ye karşı önemli ulusal demokrat içerik taşıyan açıklamalar yapmışlardı. O sözlerine şimdi ne kadar sadık kalacaklar? Tabi bu çok belli değil. Fakat şu da görülüyor ki; 90’lı yıllardaki gibi bir uzlaşmada öyle çok kolay değil. Bunu ne Türkiye kabul edebilir, ne Güney Kürdistan yönetimi kabul edebilir. Çünkü Türkiye öyle bir durumda kendilerini boğmak isteyecektir. Bunu açıkça ortaya koyuyor.

Buraya mim koyalim devam edelim HSMB olan Kalkan’in laflarina; Iran’in bu durumda ne yapacagina yonelik soruya direct bir cevap:

“-Şunu söyleyebiliriz bu konuda; şimdi İran, Türkiye ile ittifak halindedir. Kürtlere karşı ortak politika yürütüyorlar. PKK’ye karşı yönelik de savaşıyorlar, askeri eylemler düzenliyorlar. Türkiye’nin saldırıları Kürtlerle sınırlı kaldığı ölçüde, İran yönetimi Türkiye’ye destek verir. Kürtlere karşı savaşta Kürtleri imha etmek de ortak politikaları var. Fakat Türkiye’nin sınır ötesi harekâtı Kürtlerle sınırlı kalmazda, Irak’taki sistemin nasıl olacağını etkiler bir düzey arz ederse o zaman rahatsızlık duyabilir tabi. İran’ında kendine göre Irak politikası var. Türkiye’yle, İran arasında tarihten gelen Ortadoğu’da egemenlik mücadelesi var. İkisi de Ortadoğu’nun egemeni olmaya çalışıyorlar. Bu da günümüzde en çok Irak politikasında kendisini gösteriyor. (Su anda/OL@)Birlikte hareket ediyorlar. Fakat olay bunu aşar da Irak’taki sistemin belirlenmesine giderse, elbette o zaman İran’da bundan rahatsızlık duyar. Zaten öyle bir duruma gelirse, bu güney Kürdistan’ı, Irak yönetimini, ABD’yi herkesi etkiler. Bu bakımdan, Türkiye on binlerce askerini Irak sınırını geçerek Güney Kürdistan’a yöneltirse, bu durumun Irak’ta yeni bir politik askeri süreç başlatacağı, dengeleri sarsacağı kesindir.”

Hani yukarida dedik ya, yahudi bir turk “sitiratejist agbisi” hanim ile evli yahudi damadin ve o minvaldekilerin niye birden bire savas tamtamcisi oldugu “wan kuescin” olarak ortadadir diye, HSMB olan Kalkan’in su yukaridaki laflari bunu aciklar mi acaba!? Hadi buyur gelin, bekliyoruz felan diyor ikidebir, eywallah kendine guvenleri tam da, gecen seferki (“Edi Bese” isimli) yazimizda da soyledigimiz gibi “Serok Karayilan”, bunlarin rutbe olarak da mevkii olarak en tepesindeki zat oluyor o, koskoca “Apoci Hareket”i gelip bir bilinmeze ve Barzani ile ABD’nin yufka yurekliligine dayiyordu hani, “Serok Kalkan” bu kadar acik olmasa da yine o bilinmeze oynuyor ve “isgal neleri ortaya serer?!” diyerek bi dusunce egzersizi yapiyor, bu sartlar altinda biraz zor diyor, “buyursunlar gelsinler, bekliyoruz tabii” de diyor tabii:)) Gercekten de “bu sartlar altinda” biraz zor mu ACABA!?

Sartlara hicbisey dedigim yok, gayet guzel bi analiz, Devletin icindeki tezadlari, AKP ile Ordunun arasindaki nahos pozisyonu, Iran’la olan simdiki bal-kaymak muhabbetin o devirde nasil olabililecegini, TC ile Federe Kurt Yonetimi ve Illegal Irak Devleti ile iliskilerindeki gecmis-simdi-gelecek hesaplamalari, gorunen nazarinda boole cereyan edebilir, ama ya hesap baska ise!? Ya o baska hesap, “dunya Kurt’un etrafinda donuyor anasini satiyim” gozlugu ile GORULEMEYECEK BIR DURUM ise!? Olmaz olmaz, dii mi!?

Soole baksak, “dunya Kurt’un etrafinda donuyor anasini satiyim”cilar da bi baksalar mesela, koskoca ABD, dunyanin bi ucundan, milyarlarca masrafi, binlerce askerinin telef olmasini, yaw su Kurtleri zalim Saddam’in elinden kurtarak da onlara bi devlet verek, PKK’yi de idare edek, demek icin yapmadiysa eger, “42 devletin haritasi degisecek” diye cigliklar Kurtlerin mazlumiyetini gidermek icin atilmadiysa, bu iste bi yanlislik olmali, dii mi!? Tabii, “dunya Kurt’un” ve ozellikle de “Apoci Hareket”in etrafinda donuyorsa, ayri mesele!!! (Ciddiyim, onun icin gulucuk yok!) Ya isin icinde baska hesap varsa…?!

Mesela…

Butun bu hareketlenmeler felan bi gosteri ise…

Artik “birilerinin” sabredecek ve de bekleyecek vakitleri kalmadiysa… Kuzu kuzu isler olmayinca, el elin esagini islik calarak ararmis isimli atalarsozunun biz de varoldugunu yeni ogrenmislerse… Cinle yapilan bi anlasma geregi dort (4) sene Cin’e elindeki trilyonlarca dolari “elinde tut, wala soora ben alacagim, ama simdi musait diilim CanCimCom kardes!” denilmisse… Kongre’nin “askerleri cek kardesim yeter yaw!” diiye diretmesi dayanilamayacak hale geldiyse… Her bi tarafa yerlestirdigi askerlerin “geri don Texasli!” emrini beklemesi kendini dayatmisken, planlamalar-haritalar icin “domino tasi” gibi olan “at basi gibi uzanmis” bi yerde hala bi hareket olmazken (“el elin esegini islik calarak ararmis”), ustelik bazi harbiden “santajcilar” turemis, bazi “yaramazlar” da harekete gecmis ise… Butun bu “ise”lere bakip, “he walla, dunya Apoci Hareket uzerinde doniy hewall” diyenlerin cikmasi bi noktada hakli olamaz mi!? Olabilir tabii; ama bu haklilik “kibirli” ile “vakur” arasindaki muazzam fark gibi bi haklilik olacaktir!

Edi Bese “Serok”lar, edi bese!

Uyanin!

Butun bu savas tamtamlarinin calinmasi, atbasi gibi uzanmis ulke’nin dizayni icin gerceklestiriliyor; ve siz bu dizayn icinde “ARTIK” FIGURANSINIZ! Koskoca "Apoci Hareket", iste bu noktaya geldi sayenizde!

ABD nasil Kurtleri Saddam’a karsi ayaklandirip sonra terkedip gittiyse, siz nasil Saddamla birlikte ABD’ye, Barzani’ye karsi savasip, Barzani’yi, simdi kendinizin ustlendigi Kandil cevresine kadar kovaladiysaniz, bunlar unutulmaz!

Bu operasyon, egerki beklenen hareketse –ki ole olmasa bu kadar kiyamet koparmanin anlami yoktur- bu operasyon olmaktan cikar, isgal demektir, Irakin kuzeyini birakin, Irak’a ucuncu bir gucun girmesi demektir ki Hewall’er ve Serok tayafasi bilin ki, ABD, Federe Kurt Devleti denilen Barzani Ciftligi ile TC oturur anlasir, ama butun bu anlasmalardan soora arada parazitlik yapanlar TEMIZLENIR, kimse istemez onlari!!!

Tamam giris yapmaya basladiklarinda pusu atarak, nefesi tukenmis tanklarin pesine dizilmis piyadeleri kek gibim avlayarak bayagi bi zaiyat verirsiniz (hatta bu roportajda bunlari sooluyorsunuz, hemen arkasindan da Yuksekova-Oramer KATLIAMI oluyor, dedikleriniz yapabileceginiz gosteriyorsunuz, kabul), ama sunu unutmayin, bu KARARLI ISGAL olacaktir, giris icin tum anlasmazliklar halledilmis olacaktir ve kalmaya-duzenlemeye geleceklerdir ve “vatandasin memedi cooook!” nasilsa, dokulen kanlarin hicbir degeri olmayacaktir! Bunun yaninda, sizin bu kan dokmeleriniz ile birlikte, eh rahat durmayacaksinizdir muhakkak, buyuk sehirlerde de bi seyler olacaktir, bu olacak olanlarla olaganustu hali birakalim, sikiyonetim ilanlari, sansurlemeler, ozgurluklerin kisitlanmasi vs. islemler de gundeme gelebilecektir. Dogu bolgesi fena olacaktir muhtemelen ve “Ozel Harekat Timleri” tekrar goreve cagrildigina gore, eh anlarsiniz artik oralarda baska neler olacagini… Bu esnada “durumdan vazife cikarmak” isteyenler de olacaktir elbette, “genc subay tayfasi”ndan, onlarin yapacaklarini saymaya bile gerek yok…

Bu manzara karsisinda, anlamissinizdir, “dunya kurtun etrafinda donmuyor”; o halde ne yapmali!? Hewaller, Seroklar, 99’dan beri yaptiklariniziYAPMAYIN yeterJ)) Barzani-Talabani, SATACAK SIZI; ewet Serok tayfasini, biraz da para yedireni belki teslim etmezler BELKI ama, Irak’in kuzeyinde, Saddamla beraber kovaladiginiz zamanki Barzani gibim olacaksiniz! Demedi demeyin!

Ne yapmali!?

Anadoli insaniyla birlesin! Iki lafinizdan biri “Kurt” olmasin! Iste goruyoruz oradaki “Federe Kurt Devketi”nin nelere us oldugunu, yakinda kizila boyanmis olarak siz de goreceksiniz zaten… Bu gelen operasyon, BUYUK OPERASYON, Anadolu insanin tamamina erisemezsiniz, hedefinize Barzani ve ABD’yi almazsaniz, tarihin coplugunde yeriniz hazir olacaktir. Siz Anadolu Kurtusunuz; buranin Kurtu, Yavuz Sultan Selim Han’in, Abdulhamid Han’in ekmegini yedi, kursaginda, kaninda onlarin lokmasi var, lokmaya ihanet etmeyin, onlar nasil BIRLIK olup FARS DIKTATORYASINA, SIYONIZME karsi sizinle savasti, sukran-I nimetinizi gosterin!

Guya diyorlar ki, anlasma olursa, PKK’nin o bolgeden uzaklastirilmasi gerekiyormus, gidecek yer de Bagdat ve cevresiymis!!! Eger bu oneri dogru ise, yani oturup da onlarla bi anlasma yaparsaniz ve gideceginiz yer de Bagdat olursa, demek ki sizi EGITIMLI KATILLER SURUSU olarak goruyorlar ve hedefiniz Irak Direniscileri olacaktir! Iste size, “halk savasci” olarak kendileri isimlendiren sizlere sunduklari “HAYATTA KALMA SARTI!” Eger bunu yaparsaniz ZATEN OOLESINIZDIR; ama butun kayd ve sart altinda “temizlenmeniz” yine de kacinilmazdir, sereflice bu dunyadan gitmenin yolu ise acik!

Hedef genisleteceksiniz! Bunun nasil olacagini da bana anlattirmayin kekolar!

OYLESINE LAF@

(Serok D.Kalkan'in laflari icin: Duran Kalkan: Türk ordusu ezici darbe alır!
Tarih: 15.10.2007 Saat: 12:13

Sunday, October 28, 2007

Edi Bese!

26 Ekim 07 tarihli ANF’de, Koma Civake Kurdistan-KCK (PKK’nin Apo’nun yakalanmasindan sonra aldigi sayisiz isimlerden biri iste) Serok Murat Karayilan ile yapilmis, Gabar-Yuksekova/Oramer saldirilari, tezkerenin cikmasi gibi guncel konulari ele alan bi mulakat yayinlandi. Mulakatin sizdirdigi, PKK’nin, aha buradan defalardir soyledigimiz hususlara sahip oldugunun, en yetkili agizdan itirafi desek, “hih iste yine bildiler!” derler mi:))…

Blogumuzda ve ozellikle de “cokertme” turkusunu her baktigimizda yeniden cigirdigimiz TR Forum’da yazdigimiz “kisa mesaj ve bazen de uzuuuun mesajlarda”, bu orgutun “bagimsiz Kurdistan idealinden” 1995’lerden itibaren vazgectigini, bunu da simdi Serok Apo’nun ozellikle basina sizdirilacak “itiraflarindan” okuyabilecegimizi soylemistik; bunun da Serok’umuzu halkin gozunde kucuk dusurmek icin kullanilacagini…

’92-94 arasinda, yani gucunun zirvesinde oldugu, belli ilce ve hatta sehirleri tam kontrol altina aldigi zamanlarda bile “son hamleyi” yapamamasi, orgutun “ideolojik acmaz” (veya “yetersizlik”) icinde oldugunun bir vesikasiydi, bunun “Kurt halkina” dayanan temelleri de elbette mevcuttu ve bu sebebler neticesi “kurulus gayesi”nden vazgecmisti.

Ismi lazim olmayan, soylendiginde zaten kim oldugu anlasilacak olan Biri, “SAVAS MAKINESI” demisti okudugumuz bir roportajinda orgut icin; buradan da suraya gelmek lazim, boole isimlendirilen bir orgut, bir “makine” gibi, ehil insanlar (makinenin ne icin varoldugu ve nasil kullanilabilecegi fikrine sahip) tarafindan idare edilmiyorsa, ya katliam makinesi haline gelir, ya intikam orgutu haline gelir veya kullanabileceklerin kullanimina hazir hale gelir; bu siralama icinde akliniza ne gelirse soyleyebilirsiniz, ama tek sunu soylemezsiniz: “Kendi iradesiyle hareket eder!” Olmaz, olmaz!

PKK hareketi, anadoluda TC ile ortaya cikmis, gerci simdi nefes darligi cekiyor olsa da, uzun soluklu bir hareket malum; hicbir “isyan” 20 seneyi de asan bir vakte yayilmadi. Bu “isyan”in ilk 10 senesini, kulvarindaki diger hareketlere karsi, kefede agirlik koyma, 12 Eylul ertesinde adi cikmis guclu hareketlerin oncelikle tasfiye edilmelerinin akabinde tek basina kalma, acemice ve barbarca halka kendini kabul ettirebilme (buna elbette Kontrgerilla faaliyetini de eklemek lazim) ve o “hizla” da (“-Hewal, biz bu Kurdistani kurariz degil mi?... “He walla Hewal, kurarig!:))”), “bagimsiz Kurdistan hayaline” yatilmasi olarak degerlendirmek kabaca da olsa dogrudur; 1995 ve ozellikle de 1999-2004 arasini ise “bagimsiz Kurdistan hayalinden” vazgecmek ve “rehin lideri yasatmak” maksadli faaliyetler olarak gormek gerekir gibimize geliyor… 1999 yilinda Serok Apo tarafindan ilan edilen “tek tarafli ateskes ve silah birakma karari”, sadece PKK temelli degerlendirilemez ise de, durum budur. (Kaldi ki, 1999’dan once, 1996 yilinda ilan edilen ateskesin 28 Subatcilarin istegi uzerine uzerine oldugu hakkinda kuvvetli supheler mevcuttur, TR Forum arsiwine muracaat.) 2004’den sonra ise “mesru savunma konumu”na gectiler; bu ne demektir diye sorarsaniz sole bisey oluyor: Saldiri yapmamak ama saldiriya ugradiklarinda da karsilik vermektir ki, o tarihden bugune dogu bolgemizde meydana gelen catismalarin temel karakteri cogunlukla budur.

Yani “Hewall”ler elde silah dag tas dolasacaklar, kamp felan kuracaklar, candarma agbilerle karsilacaklar, egerci candarma abilerin o gun kafasi bozuk diilse, (Komtandan felan firca yemediyse mesela) islik calip birbirlerini gormemezlikten gelecekler:)) Gulmeyin “mesru savunma hakki”nin isleyis mantigi bu ve wala esas simdi aglamayin, uzuuuuun bi sure de boole devam etti! Arada cikan catismalar, hani Hewall abiler ile candarma abilerin birbirlerine kursun atma vaziyetleri, dedigimiz gibi ya Komtandan firca yemenin siniriyle veya bolgeye yeni gelen “Hewal-candarma abiler adab-i muaseretini” bilmeyen, kisaca “sen yenisin galiba!” diye de tabir edilen “kahramanlar”in marifetidir, desek yalan soylemis olmayiz! Gulmeyin ama, bu trajik-komik ama yasanan bir sey… Bu memleket boole idare edildi gectigimiz senelerde…

Gecelim…

PKK meselesi hakkinda (ki bu mesele sadece PKK degil, sadece “Kurt” degil, bolgemizin meselesidir, bilmeyenlere duyurulur) yazdigimiz yazilarda, ana fikrini verip yazdirdiklarimizda veyahut yazdirildigimizda, PKK’nin “eskiya surusu” olarak degerlendirilmesinin buyuk bir hata oldugunu, bu sekil bir suur durumunun “meseleyi” anlamakdan uzak ve aciz oldugunu, PKK’nin bolge icinde “bir guc” oldugunu tekrarlayip durduk; hala da o fikirdeyiz. “Savas makinesi” asli durumu yaninda, gerek ulkemizde gerek komsu ulkelerde kendi kitlesini olusturdugunu, kemiklesmis bir yapiya burundugunu, orgutun bu manada “cokertilmesinin” muhale yakin bir durum oldugunu, kaldi ki bu gerceklesse bile “yeni bir orgutun” cikmasinin kacinilmaz oldugunu da… Meclis’den, Yuksekova (diyelim TC’yi, Oramer diyelim PKK’yi “memnun” edelim) saldirisi ardindan yetki belgesinin alinmasindan ardindan, PKK kanadindan ve “sivil uzantilari”ndan gelen aciklamalar, ASLIYLE kacinilmaz olanin gerceklesme ihtimalini, bir ihtimal olarak da olsa karsimiza cikarmakta aziz okuyucularim…

Gerek Serok Karayilan’in gerek Leyla Zana’nin aciklamalari, tek bir noktada dugumleniyor: “Onder Apo’yu Imrali tecridinden cikarip halkiyla butunlesebilecegi bir F tipi cezaevine koyun, hala silahli hareketi savunan olursa onune birlikte geceriz!”

Iste 20 seneyi asan bir hareketin geldigi nokta burasi! (Bunu da yazmistik; soyleyelim.) Bu nokta, aslinda kullanabilse (Allahtan kafalari basmiyor diyelim ve karistirmayalim) TC devleti tarafindan “buyuk bir firsat”, ama bir baska acidan da cok tehlikeli: Ideolojisiz, ideolojisini birakmis, bunun yerine “onderini ideoloji” haline getirmis bir hareket, “onder temelli tekliflere” acik bir hale gelecebilecek ve mucerred “gerilla hareketi”nin manasina ters isler yapmaya baslayabilecek kivama gelebilecektir…

Misal olsun, gavurca forekzambil, simdi Bizim Cete; Cetem’in uyeleri –sagolsunlar- Ben’im ismim gecerse eger, bi numayis, bi sitayis, bi bilmemne, yani ovguler duzuyorlar, Cok Kiymetli Cete Sefim Oylesine Laf, gibi mesela… Saolsunlar, varolsunlar, gunahimizi daa da artirmak icin yapmiyorlardir insaallah:)) Ama bisey yapiyoruzdur ki bunun karsiligi olarak boole bi numayis tertipliyorlar… Mamafih, diyelim ki Beni de “paket” yaptilar, Imrali diil de Prens Adalarindan herhangi birine (Hayrsiz Ada, Esek Adasi veya kiyak gecerek BuyukAda) tiktilar… Elim kolum baglanmis, aksira tiksira (rutubetten efenim) dolasip, ara ara gobegimizi kasirken, Bizim uyeler haaalaaa numayis tertip etmekle yetinip, Cetemizi kuru laf edebiyati ile idare etmeye kalkarlarsa, ortada bi sorun vardir! Ewwet, Biz rehin olabiliriz, onun icin de dozaji biraz azaltabilirler amma “Hewall abilerle candarma abilerin” yaptiklari gibi, Sabati veya 3000 Aileyi gormezlikten gelemezler! Ne’tcekler ki Bana?! Curutecekler mi?! I ih! Bu memlekette asagiyukari 10 senede bir af cikar, curutemezler; asarlar mi, kanun var asmayip da besleyecekler efendim, ama asarlarsa efsane oluruz, simdi qadrimizi qiymetimizi bilmeyenlerce yakilacak “guzellemeler”in konusu oluruz, kotu mu! Yok bunlari yapmaz, islik calarlarsa Bizimkiler, kimsenin bilmedigi uyelerimle once bunlarin rutbelerini sokerim, ardindan da… Ama zaten bana firsat kalmaz, bu kadar “ideolojisizlik” sayesinde onlar da “paket” olurlar, wala yanima almam, goturun bunlari Esek Adasina derim:((

Gecelim…

22 Temmuz 07 secimleri, bu manada (lafladik, unutanlara hatirlatalim, “bu mana”dan kastimiz, “onderi ideoloji yapmak” oluyor) PKK icin de “ders alinmasi” gereken isaretlerle doludur. Lafda veya “cografik” manada kullandiklarina artik bir suphemiz kalmayan “Kurdistan”dan aldiklari oy-rey, halkin onlara karsi olan teveccuhunun derecesini ve “nicin”ini vermektedir: Hicbir DTP adayinin il merkezlerinde secime katilAmamasi, sehrin icinde, kendi asiretlerinin yogun oldugu secim bolgelerinden secime girmeleri ve AKP’nin diger partileri birakin bir kenara, DTP-PKK’yi bile silebilecek bir yukseklikte oy-rey almasi, muhimdir.

Bolgeden, yukarida bahsettik PKK veya DTP’nin tamamen silinmesini sozkonusu olamaz, bolgeden yine “gerilla-milis” bulmakta bir sikinti cekmezler (su andaki gerilla-milis aileleri, “suphe” ile gozaltina alinip iskence goren veya “kaybedilenlerin” aileleri zaten “kemik yapi”yi surdurmeye yeter; PKK, TC’ye dua ediyor yani) fakat siradan bir orgut haline gelebilirler ve bunun ardi da “yeni orgut”dur ki, “Kurdistan coplukleri” bunlarla doludur!

Peki bunun sebebi ne olabilir?!

Bunun temel sebebi, IDEOLOJISIZLIKTIR efendim, i-de-o-l-o-j-i-s-i-z-l-i-k-!

Buyrun nereden cikti bu lafimiz anlamaniz icin, Serok M. Karayilan diyor ki:

“… Kürt sorununun ortaya çıkmasında ABD’den ziyade AB’nin sorumluluğu vardır; Lozan anlaşmasında payı olan güçlerin sorumluluğu vardır. Bugün AB’nin Kürt sorununda yürüttüğü politika tam bir çifte standarttır…”

Lozan Andlasmasi’nin imza vetiresini tekrar ve alici gozle okumasi gerekmekte Serok Karayilan’imizin; isin bir baska tarafi ise, eger “Kurt sorunun ortaya cikmasinda… Lozan Andlasmasi”nin ve imzalayanlarin “payi” varsa, bilmelidir ki, o halde ADB’nin gunahi-vebali daha buyuktur!

Tarih dersimiz basliyor, sIkI durunuz:

“Gozlemci” ama W.Wilson’dan itibaren dunyaya mudahaleci olarak girmeye baslayan ABD, Lozan Konferans metnini HALA imzalamamistir ki, sebeb, Milli Mucadeleyi koordine eden ve halkin gucunu kendi istedikleri rotaya oturtmaya calisan Osmanli aydininin (ki icinde Turk’den daha ziyade etnik olarak Kurt, Arnavut, Cerkes, Abaza, Makedon, Rum kokenliler vardir isin garib tarafi) “manda talebini” (bkz. Karabekir’e Kemal Pasa’nin mektubu) suruncemede birakmasi ve Ankara hukumetinin Londra mi, ABD mi arasinda bir turlu karar veremeyip bir o yana donmesi bir bu yana donmesidir…

Birinci Dunya Harbi’nin evvelinde baslayan -proje idarecisinin ismiyle anilan- ABD’li Amiral Chester Projesi’nin, Lozan evvelinde Ankara ve ABD heyetlerinin defalarca oturup “on sozlesme” imzalamalarina ragmen ha bugun ha yarin diyerek ertelenmesi sebebiyle ABD’nin bir tavir almasi ve TC’nin kurucu andlasmasini imzalamamasi ile neticelenmistir. Chester Projesine gore, butun Anadoluya ve ozellikle Dogu ve Guneydogu ile MUSUL’a kadar uzanan bolgeye, modern demiryolu agi dosenecek fakar rayin her iki tarafindan belli bir kilometrelik alanda maden calismasi, maden cikartma ve satma hakki verilecekti USA’ya; fakat Lozan’in ikinci devresinde Ankara hukumetinin Musul’u gozden cikardiginin ortaya cikmasi uzerine yapilan toplantilarda Musul haric diger bolgelerdeki sozlesme tazelenmis ve aynen devam karari alinmistir. Fakat bu proje bilindigi gibi hayata gecememistir, bunun sebebleri ise ayri bir yazi konusudur bunu da bana yazdirmayin... Kisaca, ABD, Lozan Andlasmasi’ni imzalamayarak, esasinda daha buyuk bir vebalin, hatta bugune kadarki durumun sorumlulugunu tek basina uzerine almistir; ABD, ister Musul’u icine alan isterse disarda birakan (yani birilerinin “Kurdistan” dedigi bolgeyi TC’ye birakan veya birakmayip iki farkli devlete bolen her andlasmaya “varim, yeter ki imtiyaz sozlesmelerini bana verin!” demister. Ama, ah su “Diz Bagi Nisani” yok mu, Majestelerinin Hukumetinin uzerindeki Gunes hic Batmayacakmis gibi durmuyor mu, ne oluyor ki su Avrupanin hirsizlarinin kurdugu, tutununu birakin devesini bile bizden alan, daa sunun surasinda 10 sene onceye kadar Devlet-i Aliyeyi Osmaniyeye harac veren Birlesik (dogrusu daa o tarihlerde “birlesmeye ugrasan”) Devletler de kim oluyormus!? Majestelerinin hukumetiyle is bitirildi tabii. Aynen boole aziz okuyucularim… Soora n’olmis?! Lozan Andlasmasi imzalanmasi icin USA Temsilciler Meclisine geliyor, Senatorun teki de cikip aciyor aazini, yumuyor gozunu Gaaazi Kemal Pasa Hazretleri hakkinda; soora n’oluyormus, bu agiz-goz mesabesinde soylenen ama niye soylendigini de yukarida anlattigimiz laflari “cuntaci babalari” Avcioglu’ndan ogrenen D. Gezmis, “way siz boole demissiniz” diye basliyor yaygaraya ki sonunu biliyorsunuz!

Gecelim…

Kaldi ki, birakin “dun”u, ABD’nin Lozan’daki tavrini bir garip ve siyasi gelismelerden habersiz bire sekilde yorumlayarak ABD’yi “temize” cikarmayi, “bugun”e bakin! Serok Apo’yu, Suriye’den Rusya’ya, Rusya’dan Yunanistan’a, oradan Kenya’ya, Kenya’dan Imrali’ya “paket” yapan kimdi?! “Dun” dedigimiz gecmisten, sunun surasinda 90 sene evvelki hadiseleri yanlis yorumlamanin sebebi “ideolojisizlik” olabilir belki ama peki, 9 sene onceden baslayan hadiseleri gormemenin sebebi ne olabilir?! GOREMEMENIN LUGATTAKI KARSILIGI NE ISE O! (Farkindaysaniz sertlestim! Iii.)

Gecelim efendim, gecelim…

Diyor ki Serok Karayilan:

“…. Kürt halkının bu haklı istemine karşı başta Türk devleti olmak üzere, Kürdistan’da egemen olan güçler şiddet yöntemlerinde ısrar ederek, ordu ve militarist güçleri devreye sokarak bu sorunu ortadan kaldırmak istemektedirler. ”

Yok simdi bisey yazmiycam bu soylediklerine, sadece “not aldik”…

Yine diyor ki:

“…Bu noktada “biz eskiden Güney Kürtleri’ni Kuzey Kürtleri’ne karşı destekledik, bu strateji yanlıştı, bir daha bu yanlışlığı tekrarlamayacağız” diyerek bundan sonra Kürtlere karşı tavırlarının nasıl olacağını netleştirmişlerdir. Bu temelde Türkiye ve Irak Kürdistan’ında Kürt iradeleşmesini kabul etmeyen, buna karşı daha aktif bir politika yürütme kararı almışlardır. Bundan hareketle Türk devleti, Kürt halkına karşı bir savaş ilan etmiştir. Biz Kürt tarafı olarak ateşkes ilan ederken, Türk devleti ilan ettiğimiz ateşkese tüm Kürtlere karşı savaş ilan ederek yanıt vermiştir. ”

“Not aldik”…

Devam ediyoruz:

“…Özellikle bu dönemde tüm dünya kamuoyunda yoğun bir manipülasyon ve propagandayla “Irak’tan bana saldırılar gelmektedir” demektedirler. Aldığı bu kadar yoğun güvenlik önlemlerine karşı, Irak ve Güney Kürdistan topraklarından nasıl saldırı yapılabilir. Biz helikopter, araba vb araçlar kullanmıyoruz. Bir insan nasıl 800 km öteden gidip eylem yapıp geri gelir. Bu, derin bir çarpıtmadır, sorunun Irak Kürdistan’ından kaynaklandığını söylemek bir çarpıtmadır.

Burada lafimiz var!

Basta bahsettigim “ideolojisizlik” iste burada cok ama cok acik bisekilde, ne derler bilirsiniz “koylu kurnazligi” olarak ortaya cikiyor… Sanirsiniz ki bu muhterem Hewall’ler 20 senedir sadece bizim memlekette bulunuyorlar!!! “Reber Apo” neredeydi, diie sormak lazim ama ayip olur:)) Zaten biraz asagida o ayibi kendisi isliyor, ama "kahramanlik" edebiyati yaparak:

“…Her şeyden önce biz yirmi beş yıldır buralardayız. Türk devleti şimdiye kadar yirmi dört kez operasyon yaptığını söylemektedir. Tüm girişim ve saldırılarına rağmen Türk devleti bizi buralardan sökemedi; Saddam sökemedi, geliştirilen çeşitli ittifaklarla yapılan saldırılar sökemedi. Şimdi dev güçlerin bu coğrafyadan sökemediği gerillayı Irak ya da Federe Kürt hükümeti sökebilir mi? Türk devleti olması mümkün olmayacak yaklaşımları dayatmaktadır. İşin esası Türk devletinin bir olmazı dayatmasıdır. Kürdistan özgürlük gerillası Zagros dağlarındadır, Munzur, Herekol ve Gabar’dadır, Serhat, Botan, Behdinan ve Hewreman’dadır, yani Kürdistan’ın her bölgesindedir. Şimdi yoğun tartışma konusu yapılan Behdinan ile Zagros’tur. Buralar iki yüz yıldan beri tüm Kürt isyanlarının üslenme alanlarıdır. Bedirhan Bey’in, Şeyh Übeydullah’ın, Şeyh Muhammed Revanduzi ve Molla Mustafa Barzani’nin dayandığı Kürdistan’ın esas zirveleridir. Bugün biz de buralardayız. Bugüne kadar hiçbir devlet buralarda kontrolü sağlayamamıştır, bundan sonra da kolay, kolay kontrolü sağlaması mümkün değildir. Bunu Türk generalleri de çok iyi biliyor. Amaç o değil, amaç Zagros zirveleri değildir, Türk devletinin gerçek amacı Hewler’dir. Türk Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında “Kuzey Irak’a girmenin bir yararı olur mu, evet olur” diyerek bunun için siyasi irade ve karara gereksinim olduğunu belirterek, meclisin teskere çıkarmasını istemiştir. Bu da gösteriyor ki, Türk devletinin teskere kararı önceden alınmış bir karardır, Gabar, Oramar vb yerlerde yaşanan çatışmaları gerekçe göstermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.”

Demek ki neymis, Irak’in kuzeyindelermis veya kendi laflariyla “25 senedir Guney Kurdistandaymislar”; eh artik bize bahsettigi “800 km.lik yolu at-katir-esek-tabanway ile” nasil katettiklerini anlativerir! Molla Barzani haric oteki isyanlarin ne oldugunu da anlatirdim ama yazi uzayacak, baska sefere kalsin… Fakat goruldugu gibi, kendilerini nasil da “Federe Kurt Devleti”nin kaderine baglamislar, bu anlasiliyor; mim koyunuz efendim!

Bi mim konulacak yer de su… Dikkat ettiyseniz, Serok Apo bile Awukat gorusmelerinde veya “itiraflari” denilen ifadesinde “Turkiye Cumhuriyeti… Turkiye…” felan der ve devletin ismiyle veya kurumun ismiyle hitap eder ki, bu dooru; ama Serok Karayilan, “Turk devleti… Turkler… Turk Genelkurmayi…” gibi IRKCI, BASIT laflar… Bi kere bu kendilerini de “Kurt” gorduklerini soylemektir ki, Serok Karayilan’in bile Kurtlugu suphelidir malum (yok yok, hemen “Ermeni doludur” diyecek hakaretden baska bisey bilmez uyanik firsatcilar cikabilir, onu icin diyelim ki, Ermeni kavmine de mensub diildir, benim dedigim baska bisey) bu sekil bir isimlendirme kendilerinini Irkci bi hareket oldugunu gostermese de Serok Karayilan’in irkci oldugunu gosterir; hemi de gozukara bi sekilde: Karsindaki “TC Devleti”dir, bu devletin icinde de 72,5 millet vardir, sadece Turk diil; ama senin boole ve Serok Apo’na ragmen boole isimlendirmen iflah olmazlik demesek de POLITIKA BILMEMEZLIKDIR! (Sertlesiyoruz, dikkat ediyorsunuz diimi!)

Devam edelim, biraz uzuuun bi alinti olacak ama:

“… (“Tezkerenin cikarilmasindaki amac nedir, Guney Kurdistandan ne istiyor TC”, gibi canak bir soruya cevap:) Sorun PKK değildir. PKK olmasa da Türk devleti başka bir gerekçe bularak, Güney Kürdistan’a saldırırdı, bu politikayı bir şekilde dayatırdı. Uluslar arası güçlerin ABD öncülüğünde Ortadoğu bölgesine yeniden şekil vermek istedikleri bilinen bir durumdur. Bölgenin yeniden düzenlenmesi gündemdedir ve Irak’ın giderek üçe bölüneceği tartışılmaktadır. Türk devletinin en esaslı korkusu budur. Bölgenin yeniden düzenlenmesinde Kürtler de bağımsız bir irade veya devlet olabilirler mi diye yürütülen tartışma sürecine müdahale etmek istemektedir. Bu konuda İran ve Suriye ile geliştirdiği ittifakın esas amacı budur. Yani bölgenin yeniden düzenlenmesinde Kürdistan projesini önlemeye çalışmaktadır. Bunun için öncelikli hedefi Irak Kürdistan’ındaki Kürt Federe oluşumunu ortadan kaldırmaktır.(…) İlk adımı PKK’ye karşı bir ezme hareketini geliştirme, ikinci adımı Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanmasını önlemeye çalışma, son adımı da Kürdistan projesini tümden ortadan kaldırmayı isteyecektir. Türk devletinin bu politikası aynı zamanda bölge statükosunun değişmesini önleme amacını taşımaktadır. Türk devletinin bugün dünya çapında Kürt halkına karşı geliştirdiği diplomatik, siyasi ve askeri hamlenin amacı bölge statükosunu savunma ekseni üzerine kuruludur. Yani Kürtlerin yeni düzenlemede irade olmasını, bir statü kazanmasını önlemek ve önüne geçme amacını taşımaktadır. Herhangi bir parçada Kürtlerin kendi kendisini yönetmesini, irade olmasını, bir halk olarak kendi doğal haklarına sahip olmasını istememektedirler. Böyle bir durumu kendisi için bir tehdit olarak algılamaktadır. Maalesef bugün Türkiye’de egemen olan zihniyet budur. Bu zihniyetten vazgeçme çağrısını tekrarlıyorum. Kürt-Türk dostluğu ve kardeşliğinin bin yıllık geçmişi vardır. Bin yılların hatırı ve emeği adına bu dostluk ve kardeşliği bozmayalım diyorum. Yine bin yıllık tarihi böyle kötü bir biçimde sonlandırmayalım. Kendi içindeki Kürtleri tanıyarak, kimlik, kültürel ve siyasal haklarını makul ölçülerde kabul ederek, Güney’deki Kürtlerle de dostluk kurarak, birlik ve beraberliği sürdürmek en doğru yaklaşımdır. Türkiye için en hayırlı yaklaşım ve Türkiye halklarının çıkarına en uygun olan politika budur. Çağı doğru okumasını bilen herkesin atacağı adım bu olacaktır. Ancak Türkiye’nin esas aldığı siyaset mantığı ve zihniyeti 21. yüzyılın gerçekliğinden uzak bir duruşu sergiliyor, hala 20. yüzyılın zihniyetiyle sorunlara yaklaşıyor. Çağın koşulları ve insanların doğal haklarını ısrarla reddederek ‘PKK’yi, Kürtleri yok edeceğim’ mantığında diretiyor. Sadece kendi içimdeki Kürtleri değil, diğer ülkelerdeki Kürtleri de irade olmasını engelleyeceğim ve tanımayacağım tutumunu sürdürmektedir. Türk devletinin amacı sadece bu belirttiğimiz hususlarla sınırlı değildir. (TESKERE ABD’NİN BÖLGE POLİTİKASINA KARŞI BİR HAMLEDİR) Türk devletinin yürüttüğü bu politikanın diğer bir amacı da, ABD’nin Irak’ta yaşadığı ciddi sıkıntılarından yararlanarak kendini dayatmak ve bu durumu statükocu güçler lehine değerlendirmektir. Bu biçimde ABD’nin İran’a karşı yapılması olası bir müdahalenin önüne geçme amacını da taşıyor olabilir. Böylece bölgedeki statükoyu savunmak amaçlı stratejisinden hareketle gelişen bir politika olabilir. (…) statükoyu savunmaya dönük bir çaba ve Kürt halkının özgürlük davasına karşı bir duruş olmakla birlikte esasen ABD’nin bölge politikasına karşı geliştirilen bir hamledir. (KÜRTLER SATILACAK MAL OLARAK DEĞERLENDİRİLİYOR) Diplomasi dili herhalde doğruları direkt söylememe sanatı olmaktadır. Çok ilginçtir, Türk devletinin Güney Kürdistan’a yönelim amacını aşağı-yukarı herkes bilmektedir, ama hiç kimse bu amacı açıkça belirtmemektedir. Her ne kadar Başbakan Erdoğan ve hükümet yetkilileri bu amaçlarını açık belirtmiyorsa da diğer devlet yetkilileri ve çeşitli çevreler niyetlerini açıkça söylemektedirler. Saldırı kapsamının PKK, Barzani ve Kürt federe devleti olduğunu açıkça ifade etmektedirler. ‘Biz Kerkük ve Musul’u İngilizlere emanet etmiştik, onlar gittikten sonra Araplara emanet ettiler, artık Araplar buralarda egemen olmadıklarına göre geri almalıyız’ diyenlerde vardır. Bu çevreler ‘Kürtler kendi kendilerini yönetemezler’ mantığına sahiptirler. Kürtler bir birlerine satılacak bir mal olarak değerlendirilmektedir. Her kesin bir Kürdistan’ı olacak ama Kürtlerin bir Kürdistan’ı olmayacak anlayışı olmaktadır. Herkes yönetim, irade olabilir ama Kürtler olamaz gibi bir mantık var. Böyle teorileri de vardır. Türk devletinin bu niyetini hemen herkes bilmektedir, çünkü kendileri de tartışmaktadır. Buna rağmen çeşitli güçler Türk devletinin Güneye saldırı planlarını sadece PKK’ye karşı saldırıymış gibi ele almaktadır. Sözüm ona bunun önüne geçmek için de “PKK silah bıraksın” çağrıları gündeme gelmektedir. Oysa PKK olmasaydı da Türk devleti başka bir bahaneyle aynı şeyi yapacaktı. Sorun sadece bir PKK sorunu değildir, sorun Kürt iradesinin tanıyıp tanımama sorunudur, kaldı ki PKK sorunu da aynı kapsamda bir Kürt sorunudur, Kürt halkının özgürlük ve kimlik sorunudur, kimliğinin tanınıp, tanınmaması sorunudur. On kere PKK’yi tasfiye etseniz de Kürt sorunu yine ortada kalacaktır. Çünkü bu, bir halk, bir toplum sorunudur. Biz hareket ve Kürt tarafı olarak bu toplumsal sorunu barışçıl yöntem ve diyalogla çözmeyi amaçlıyoruz, bizim resmi politikamız budur. (…) Şu anda teskere kapsamında yaşanan gerginliği, uluslar arası güçlerin de sorunu sadece PKK sorunuymuş gibi ele almaları Türk devletinin yaptığı çarpıtmaya onay verme anlamına gelmektedir. Türk devleti esas sorunu çarpıtmaktadır. “PKK’nin kampları kapatılsın, liderleri alınıp, bize teslim edilsin, lojistikleri kesilsin” vb bazı dayatmalarda bulunulmaktadır. Sanki biz Irak topraklarında, Irak devletinin veya Kürt federe devletinin kontrolü altında, ovada, şehirde kamp inşa etmişiz, büro kurmuşuz gibi yansıtılmaktadır. Oysa durum öyle değildir, zaten Irak ve Federe Kürt devlet yetkilileri de “bizim PKK’lileri yakalamamız mümkün değil, çünkü onlar denetimimiz dışındaki dağlardadırlar” demektedirler. En son Irak Cumhurbaşkanı Sayın Talabani de aynı şeyi söyledi.

Ewet, son cumleyle baslayalim… Diyor ki, biz buradayiz (Irak’in kuzeyi, Kandil ve cevresi oluyor) ama bize Federe Kurt Devleti’nin temsicileri bi izin-mizin vermedi, kafamiza gore geldik oturduk! Zaten bulunduklari yerleri Federe Devlet ile “Sayin Talabani” de “denetimimiz disindaki daglik bolge” olarak gosteriyormus! Neymis! Federe bi Devlet var fakat ne hikmetse, tam da TC ile sinir olan bolgelerde “denetimleri” yokmus ama ben ekleyeyim o daglari gectikten soora ortaya cikan Habur ovasinda, sansa bakin tam da sinir kapisina geliyor, “Habur Sinir Kapisi”, orada bes alti karakol, kapida Federe Devlet yetkilileri passport dagitip para basiyor!!! Yukarida politika bilmiyor dedik ama sunu ekleyelim “demogoji”yi ii biliyor Serok Karayilan… Bi de su, Apo’nun deyimiyle “ortadogunun en buyuk dansozu” Talabani “Sayin” olmus ya, upuzun alinti, basindan beri yazinin uzerinde durdugum “IDEOLOJISIZLIK” adama neler yaptirir, gostermek icindi, desem yeridir.

Alintinin hemen basinda ii bir lafi var, “uluslararasi guclerin, ABD onculugunde bolgeye sekil vermeye calistigi, Irak’i uce ayirmayi planladiklarindan” bahsettigi yerde… Bu dooru bir bir tahlil ki, sagir sultan duyup kor sultanin gorecegi kadar ortada oldugundan, tersi olamazdi zaten dii mi!?

Peki, Irak denilen devletin bu uc parcaya ayrilmasinin sebeb-i hikmeti nedir Serok Karayilan!? “Kurt halkinin 200 yildir bitmeyen mucadelesi ve azmi” midir yoksa kisaca USA-IL-UK’in yani Siyonist Emperyalizmin mudahelesi midir!? Tabii ki ikincisi…

Devam edelim, bu uc parcadan biri, Federe Kurt Devleti midir efenim!? Ewwet! Kaba veya duz mantik denilebilir ama desek ki, sebeb-sonuc iliskisi (yani “bilimsel mantik”) Federe Kurt Devleti, Siyonist Emperyalistlerin gayesine yarayacagindan oturu kuruldugu!!! Kim ne diyebilir!? “Efendim, yigit kurt halki Molla Barzaniden beri Irak icinde direnis gostermekte, uc parcaya ayrilmis devletlerini kurmaya calismaktadir, uluslararasi gucler, bu destansi mucadeleyi gormus ve diktatorden kurt halkini kurtararak devletlerini vermistir, darisi diger iki parcanin eklenmesine!!!” denilebilir mi? Diyecek olan diyebilir ve diyor da zaten, literaturde bunlara bisey deniyor ama, bosverin simdi! SiyonistEmperyalistlerin “hediye” ettigi devletiniz sizin olsun, mideniz varsa eger! (Dikkat ettiyseniz, PKK meselesinde biraz agir konusuyorum…)

Daa ne diyor Serok Karayilan, “Turk devleti, bu PKK’yi bahane ediyor onun esas derdi Federe Kurt Devletini ortadan kaldirmak, kuzeyiyle guneyiyle butun kurtleri hedefliyor, bolgedeki –savas oncesi- statukonun tekrar kurulmasina calisiyor…”

Bugun Federe Kurt Devleti veya Bizim tabirimizle "Barzani-Talabani Ciftligi" varsa, bunu iki hamisi vardir, birincisi USA-IL-UK uclusu, digeri de elektriginden suyuna, gidasindan ilacina her bi seyini veren, 400’u askin firmasiyla basta insaat sektoru olmak uzere her turlu alanda isadamlari ile bulunan ve senelik -su anda- 3,5 milyar dolar gelir elde eden TC devletidir! Bu nasil “statuko bozmak” oluormus acaba!!!

Bi de defalarca dedik, aha burada tekrar soyliyim, egerci bu TC’nin aha bu Serok Karayilan'in dedigi gibi “bolgedeki eski statukoyu tekrar kurmak” gibi bi derdi varsa, hem wala hem bila hem tella en basta ben Bordo Berelilere yazilir, en onde giderim, gitmeyen serefsizdir! (Haa, niye illa bordo bereliler derseniz, asagisi kurtarmaz)

Cunku bu ne demektir bilirmisen Serok Karayilan, TC’nin Irak’daki direnise destek olmasi demektir, USA-IL-UK’yi geldikleri yere postalama gayreti icine girmek demektir… Enerji havzalarini (sadece Irak diil biliyorsunuz) tamamen kontrol altina alici, yurtta sulh cihanda sulh gibim milletimizi senelerce uyutan-uyusturan politikasizligi defetmek demektir… Birakin Musul’u, ta Bagdat ve Basra’ya kadar inmek demektir, oraya indigi zaman, Suudlarin kendilerine cekiduzen vermesi demektir, tarihte hicbir zaman olmayan Urdun Kralliginin cop sepetine atilmasi demektir, Iran’in gobek ata ata kurulmasini seyrettigi Sii Barikatinini yok edilmesi demektir, yani 1000 senedir nerdeyse o bolgede varolan STATUKONUN tekrar kurulmasi demektir (eh biraz degisiklik olacaktir tabii hafif kizila boyanmis olarak), IL denilen “emperyalist kama”nin yokedilmesi demektir (Devletin, yahudilerin diil) Lubnan denilen maskaraligin imhasi demektir, Suriyenin usta terzi elinde yeniden kesilip bicimlendirilmesi demektir vs.vs.vs.vs.vs.vs.vs. Ha dersen ki bu arada “Kurt sorunu” n’ocek diye Serok Karayilan, yuh derim sana! Bu kadar bicme-dikme isi yapilirken oole bi sorunun ortada olacagini mi zannediyorsun! Elbetteki kendine de cekiduzen vermis ama buyuk ihtimal ismi ve cismi degismis Anadolu uzerindeki devlet, onu da hakkiyle, MISAK-I MILLI sinirlari icinde diil MILLI MISAK nasilsa hangi ruhla kurulduysa halledecektir elbette!

Ama yeter ki siz, kicinizi Federe Devlete, onun agababalari USA’ya dayamayin ve sole laflari hiiic etmeyin:

“…Madem ki, ABD konuyla ilgilidir, o halde ortaya bir siyasi çözüm proje koysun, bu siyasi proje çerçevesinde silahların tümden devre dışı edileceği bir sürecin geliştirilmesi için görüşmelere hazırız… ABD bizi hedeflerse kendi kendisini boşa çıkarmış olacaktır. Çünkü nihayetinde biz de bir gücüz, kuzeyde, doğuda, batıda halkımız var. ABD’nin bir kez daha Kürtlere sırtını döneceğini sanmıyorum, çünkü böyle bir durum ABD için artık belleklerden silinemeyecek bir imaj yaratacaktır ”

Koskocaman “Apocu hareket” gelip de buraya dayanacakti ha! Birinci Irak harbinde Saddamla Barzaninin uzerine yuruyen, ABD’ye kafa tutan “Apocu Hareket” buraya dayanacakti ha! Yazik!.. Wala aha kurban ABD geldi, darmadagin etti memleketi, hazir haritalar cizilecekmis, eh iste Federe Kurt Devleti olmazsa olmaz, biz de artik, adam bulmakda zorlanmiyoruz ama siyasi olarak da donbabadonelim gibi olduk, senelerdir zirtpirt ateskes ilan ede ede bi hal olduk, zaten Serok Apo da Imralida, Allahtan burada ABD var, bu ise “agabey” olarak bi omuz atsin, olsun bitsin yaw su is, demenin “koylu kurnazligi” ile bi ifadesinden baska bisey diildir bu! (Dikkat ediyorsunuz diimi sert yaziyorum.)

Basta dedik, bu hareket artik ideolojisiz bir hareket, Serok’lari tutsak, kipirdayamiyor, disaridakiler birbirlerine girip cikmaktan baska bisey yapamiyor, Serok’lari bunu gorup, “ula kekolar, siz birbirinizi yersiniz ben yokken kurun bi “Baskanlik Konseyi”de paylasin sultayi” felan diyerek durumu onceden gorup vaziyet aldirmisti, ama olmuyor olamiyor iste… ABD gelmeseydi oralara, saclara kirlar dusmus, yaslar gelmis 50-60’a, “mucadeleye” devam ederlerdi, Azrail isini bitirdiginde de “Kurt halkinin yigit bilmemnesi surgunde oldu, son nefesinde “Biji Kurdistan, Biji Apo”dedi” felanla idare edilirdi ama, adamlar “harita cizicez, bazilarini da cizcez” diyerek geldiler iste, bu cizileceklerin basinda da Serok’un orgutu oldugu belli, ilk once de Serok'u cizdiler ve Imraliya postaladilar, Saddamdan kalma hesap var cunku ortada, ama ya disaridakiler?! Iste Osman OcalanKACTI.. Niye? Ve o gittginde Serok Apo ne demisti?! Peki simdi su Serok Karayilan’in dedigi ile Osman Ocalan’in kacis sebebi arasinda ne fark var?! KOCAMAN BI HIC! Iste “surgunde sole yigitce oldu” felan durumlari da ortadan kalkma pozisyonunda, serde de ideolojisizlik, “Bush amca yap bi kayak be!” demekten baska elden ne gelir!?

Ha sole denilebilir birileri tarafindan, USA’ya kafadan bodoslamak aptalliktir, siyaset yapiyorlar… Hic cevap vermem, sorulariyla basbasa birakirim! Ugrasamam wala, daa muhim islerim var:))

Peki soole bi sual, bu PKK ne istiyor da TC yok olmaz aga diyip, vermiyor!?

“Kulturel haklar, siyasal haklar, kimlik olarak taninma!”

Egri bile otursak dooru konusalim, aha bugun Millet Meclisindesiniz! Catir catir konusuyorsunuz! Dil kurslariniz bile var… Sarki turku youtubea'da girla gidiyor… Her “music market”de varsiniz… Halayinizi her dugunde cekiyoruz… Wala “hangi bagin bagbanisan” en sevdigim turkudur, millet de sever… Ama gerisi veya ilerisi zaten “olsa dukkan senin!” hesabi!!! Ne yani bi Cerkes, bi Arnavut, bi Arap, bi Bosnak, (BekciMurtazam'a selam) bi Cingen de cikip “nufus kagidina kavmimi yazin kardesim!” dese hangi devlet kabul eder bunu!.. Ve ulus devlet denilen nesne icinde bu dediklerinizden hangisi olur!? Hadi bakem, Federe Kurt Devleti’nde nufus kagitlarina, pasaportlara “Arap… Turk… Cerkes… Ibrani… Amerikan…” yaziliyor mu!? Yok yaziliyorsa yuh bu nemenem irkcilik! (Yazmazlar, yazmazlar hem, o zaman kavim ekseriyetleri ortaya cikar, yazarlar mi hic)

Yani ne istediklerini kendileri de bilmiyorlar! Ama koskoca “Apocu Hareket” gelip de suraya dayandi iste ve inanin TEK istedikleri de budur ki, onu da Leyla abla sooledi:

“… Ocalani halkiyla butunlesecegi bir yere koyun… Imralidan cikarin… Soz, eger hala silaha sarilan olursa ilk once biz karsisina dikilecegiz!”

Bu laflarin aynini esasda Serok Karayilan da soyluyor! Serok’umuzu normal bi cezaevine koyun, is bitsin! Iste “onderin ideolojilestirilmesi” durumu da bu! (Bunu da soylemistik hatirlarsiniz, secim degerlendirmemizde) Bu oneriye MHP’nin baliklama dalmasi lazim, onlar demiyorlar miydi, “Bebek Katilinin F Tipine koyacagiz!” Koyun hadi, boolece “silah birakma”ya da vesile olursunuz!

Yukaridan bakinca gorulen su: Serok Karayilan komutasindaki PKK, bi ABD’ye goz kirpiyor bi de TC’ye; malum ABD, pragmatist, isine ne gelirse onu yapiyor, bunu Serok da biliyor, “bi daa yamuk yapmaz ABD yoksa Kurtler ona guvenmez” diyor ama bunu ewwelki yamukluktan soora da soolemislerdi:)) Ama TC’ye de yaklasma cabasi icindeler, tabii ABD’yi arkalayarak su anda… Serok’umuzu at Kandira, Bolu, Ankara, Diyarbakir veya herhangi bi F Tipine, is bitsin, diyorlar…

Ama TC bunu yapmaz! Yapmamasinin sebebi, yapamayacagindan diil, normal olarak zaten Imrali yasadisi, yapmayacagindan yapmaz!

Serok Karayilan ve Leyla ablanin ogrenmesi gereken, devletler, devletlerle anlasir, hele ki bolgemizde… PKK, sittin sene ugrassa da –bu durumda- bisey elde edemez, (99'a kadar ugrastiniz da n'oldi?:)) fakat “hedef devlet”e mudahalede bulunulmasini saglar ki o da kendi cikarina diildir zaten; aha iste 99’dan sonra o kadar sikayet ettiler ellerine ne gecti?! TC Devleti, USA-IL-UK ile ve Federe Kurt Devleti ile anlasmistir, simdi kayikci dovusu maddelerde diil, maddelerin icinde gecen kelimelerin nasil yorumlanacagi hakkindadir! Yarin, (bu cok yakin, belki yarindan da yakin) hem USA-IL-UK hem Federe Kurt Devleti hem de TC sizing tepenize binecektir, demedi deme bak Serok Karayilan! TC, Federe Devletin HAMISI olacaktir. Orasi da bi sekilde TC’ye baglanacaktir. Ama siz “parazit” yapmayasaniz diiye Azrail’e teslim edileceksiniz! Demedi deme Serok Karayilan! Boole ideolojisiz, boole “onderi ideoloji” haline getirmis bir orgutun yapacagi butun isleri yapiyorsunuz; onun icin de 22 Temmuz secimlerinde agzinizin payini aldiniz!

Ne yapmaniz lazim!? (Dustum dii mi ocagima, nasihat dileniyorsun!) Daa ewwel soylemistim, "her olen gerilla icin mevlid okutun", saolasiniz, tuttunuz nasihatimi, bunlari da dinleyin hele bakalim:

PJAK faaliyetlerine devam etsin, hic rahatsiz olmam, hatta biraz daa arttirsin ve Tahran’da yapilsin eylemler mesela; Irak direnis orgutleriyle (el-Duri’ye bin selam!) ilsikiye gecilsin, Felluce-elAmbar’a adam kaydirilsin, sahte pesmergeye karsi hakiki pesmerge!; el-Kaide'ye bulasmayin, once Usame onlarin kulagini bi ceksin, duzeltsin, sooramuhabbet edersiniz, zaten kulaklarini da cekiyor, komuta merkezi ya TC sinirlari icine veya Suriye icine kaydirilsin, “serhildan” asamasina gecilsin; Mevlid torenlerine devam edilsin; “sehid torenlerine” bi yolunu bulup katilma isine girisilsin, olen askerlerin ailelerine KAN PARASI (az dill cook cooook!) odensin; her gerillaya rahmetli Ustadimizin –Zulkadirogullarindandir ha, bilesin- “IDEOLOCYA ORGUSU” kitabi verilsin, “Devlet Idare ve Mefkuremiz” kismi okutulsun; haritalarin cizileceginin bas bas bagirildigi gunumuzde, uyduruk-kiydirik ve irkci “iste Kurdistanimizin haritasi” gibi luzumsuz seylerden vazgecilsin, yoksa Sehid Seyh Saidler, Sehid Haci Musalar, Seyh Rizalar, Kor Huseyin Pasalar fena yapar SENI, sizi!

Manzara-i umumiyye boole Serok Karayilan ve Leyla abla! Wala, PKK, su anda benim gozumde, egerci bu politika ile giderse olu-oldurulmus (felaket katliam olacak hemde) bi orgut; haa, yukaridaki nasihatlarima uyarsaniz yine olebilecesiniz, kim sonsuza kadar yasamis ki zaten, ama NAMUSLU, SEREFLI (harbiden “namiran”li olum olacak!

Son lafim:

"EDI BESE PKK! YA OL YA GEBER!"

Karar sizin!

OYLESINE LAF

1) “Dikkat ettiyseniz sert yaziyorum” felan diiye ikidebir yazdim durdum, sebebi ne olaki soranlara… Serok Karayilan’a (bakin hala “Serok” diye hitap ediyorum, hitabi degistirmedim, anlayana) manzara-i umumiyyeyi cizdim, bu esasinda HEPIMIZE cizilmis bi manzara… PKK, cok tehlikeli bi noktada su anda; “paketlenme hadisesi” bile bunun yaninda hava-civa… Onun icin PKK guzellemesi yapmanin hic yeri diil, dikkat ederseniz bi kac yazimizda da zaten firca atiyorduk, bu yazimizda fircayi biraz daa arttirdik. Guzelleme devri bitti giti, gerilla ovgusu bitti gitti, nesini oveceksin su manzarada Allah askina yaw! Simdi KOPARTMA ZAMANI! En agir ama akilli uslu tenkidleri yapmanin vakti! Dikkat ediniz, eger bu PKK, USA ile –niyetleri gibi- anlasirsa, Anadoludaki muslumanlarin hali ne olur!? Soru bu! Cetemiz'in bundan soora PKK hakkindaki tavri da booledir; benim ve Cetemin uyelerinin PKK hakkinda yazdiklari forumlarda mevcuttur, bu tavir almamiz basit bi "milliyetcilik" felan gibi (nasil oole olabilir ki, Cetem'de Cingene var yaw!) algilanmasin, rahmetli Ustadimizin ESYAYA HAKKINCA MUDAHALE dusturu geregidir bu yazdiklarimiz; goz gore gore , kendi niyetimize gore anlamdirmak belki bi noktaya kadar ii olabilir, isabetli olabilir ama yukaridaki Serok Karayilan laflarindan soora KESIN TAVIR almak icabediyordu ve ALDIK! Dostlara, kardaslara, Hewall'lere duyurulur!

2) Adamin teki cikmis, bizim Sizofren Prof., “Musulu almazsaniz, Diyarbakiri verirsiniz demistim diii mi?” demeye baslamis yine! Manzarayi cizdik, bu manzarada bu Sizofrenin yeri sudur: USA’nin finosu! Anlamak isteyenler, daa ewwelki yazilarimizi okusunlar… Veya sole diyelim, Serok Karayilan’inyukaridaki laflariyle aha bu sizofrenin laflari arasinda netice bakimindan ne fark var!? Hic! Ikiside USA-IL-UK'den medet ummanin hayalinde!..

3) Serok Apo’ya hic dokunmadik… Onun icin kullandigimiz resimde bile "manzaraya bak manzaraya!" dercesine, olani biteni seyredip, ne yapmali ne etmeli diiye dusunur pozda kullandik. O, bu kadar bayagi laflar sarfetmiyor netekim… O, bastan beri TC Devletine “gelin anlasalim, ufak biseyler verseniz de olur, bakin asagidaki Barzani-Talabani devleti Milliyetcilik temellidir, irkcidir, milletleri birbirine kirdirir, gelin birlikte yokedelim” minvalinde laflar sarfediyor. (bkz: Awukat gorusmeleri) Mantiklidir. COKERTME VE KOPARTMA ZEYBEGININ oynanacagi yerdir… Iki irkcilik uzerine konusulmali ve bu iki irkcilik “hedefe” yonlendirilmeli: Turk ve Kurt Irkciligi! Nasil olacagina dair seyler de “sehit torenleri” hakkindaki “provakator dusunceler analizi”nde mevcut… Kaale alanlara…

4) Serok Karayilan'in laflari icin: http://www.rojaciwan.com/haber-29381.html