Showing posts with label necip fazil. Show all posts
Showing posts with label necip fazil. Show all posts

Sunday, September 26, 2010

“Self Hater” Görünümlü Roni vesilesiyle!...




Taraf Gazetesi Yazarı Roni Margulies bir makale kaleme almış. Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Büyük Doğu Dergisinde "Yahudilik" konusuyla ilgili yazdığı bir yazı üzerine güzel bir derleme çalışması diyelim.

Roni, kendi ifadesiyle komünist bir dünya görüşüne mensup olduğunu bir çok defa ifade etmiş bir şahsiyet. Yine kendi ifadesiyle “Büyük Doğu” üzerine yeni başladığı okumalarının neticesinde, özel bir hassasiyet sahibi olduğundan, Üstad'ın Yahudilik müessesiyle ilgili olarak yaptığı teşhisleri kendi üzerine alınmış görünüyor.


Acaba Roni'nin aklına bu okumalarının neticesinde oluşan kanaatlerini doğrulatmak üzere “Büyük Doğu” bağlısı birisine danışmak fikri gelmiş midir?

Zira gayet iyi bildiğim bir husustur ki kendisine işin hakikatini izah edebilecek bizim tayfaya yakın isimlerle dostturlar (!).

Buna rağmen Büyük Doğu'yu yeni okumaya başladığını ifade eden birisinin, makalesinde bu derece keskin ve kendisinden emin bir takım hükümlere ve aşağılamalara cesaret etmesi, bu aceleciliği acaba kadın meşrebliliğinden mi ileri gelmektedir?... Olabilir.

Elbette her erkeğin bu tür "kadın" durumları olagelmiştir. Elbette kadın meşrebi ve durumu derken, yazarımızın bir sembol kullandığımızı fark edecek kadar gelişmiş bir edebiyat kültürü olduğunu bilmenin rahatlığı ile yazıyoruz. Mazur görsün.

Roni bir kısım alıntılarla süslediği yazısında kendi dünya algısı içinde bir yerlere oturttuğu "Yahudilik müessesine karşı muhalefetin” ırkçılık olduğu şeklinde bir tespit yapmış.

Bu tespitin tahliline girmeden önce faydalı fakat sert bir teşbih yapmam gerekiyor.
Pornografik bir zihin dünyası içinde şuuru dumura uğramış bir sapığın, algıda seçicilik gereği, “kazık” denildiğinde anladığı ve gözünde canlandırdığı şey ile, işinde gücünde bir ehl-i namus çiftçinin anladığı şey arasında, “kazık” kelimesi müşterekliğinden yola çıkılarak yapılacak değerlendirmelerin nasıl bir kompozisyon oluşturabileceğini bilmem ki detaylı bir şekilde tasvire gerek var mı?...

Nezaket sınırlarını zorlayan bir teşbih olduğunun farkındayım ve okuyucularımdan çok özür diliyorum. Fakat kamuoyunun da takdir edebileceği gibi Roni’nin bu teşbihe tam oturan bir pozisyonu var. Roni, “Büyük Doğu Dünya Görüşü”nün mimarlığını yapan Müslüman MÜTEFEKKİR’i, kendi algı dünyasının kavramlaştırmalarıyla sunduktan sonra, en galiz ifade şekilleriyle mahkûm etmek hayali içerisinde bulunmakla başta Başbakan’ın olmak üzere tüm Müslümanların zekâsına karşı doğrudan nezaketsizlik ötesi bir edepsizlik ediyor.

Çiftçimiz “kazığı tut” diyor, Pornografik zihniyetli sapığımız da başlıyor “HAYAL”ine!..

Tabii bu bir teşbih. Yoksa Roni elbette sapık değil. Fakat Roni teşbihimizde asıl unsur olan kişinin kendi pozisyon ve anlayışına göre algıda seçiciliği bakımından bu teşbihin ister istemez öznesi oluveriyor. Yani daha açık ifadesiyle Roni kendi algısıyla, MÜTEFEKKİR’imizin kastı arasındaki farkı göremeyen ve onu kendi algısının güdüklüğüne kurban eden bir kafası karışık.

Mesela komünizimde “aile” kurumu, kapitalist sürecin zorunlu kıldığı bir iktisadî kurumdur… Bu gözle teşbihimizdeki sapığımızın sapıklığı “aile” kurumunu berhava edici aksiyonuyla komünist bir militan faaliyet oluveriyor. Roni zihniyetiyle öyle !!!...

Tabii biz bu tür bir değerlendirmeyi, Engels’den seçmelerle desteklemek gibi bir şapşallığa düşecek kadar düşmüş değiliz… Fikir namusu gereği!!!..
Bu seviye çukur bir seviyedir, anlatmak istediğimiz bu.

Gerçi Roni cinsi adamların, kendi dünyasından başka bir dünya tanımayan ve yaşadığı toplumdan kopuk tipler oldukları ve sık sık bu tür feci durumlara düştükleri vakidir. Eh kolay değil 17 sene İngiltere’de yaşayınca böyle şeyler olabiliyor.

Şimdi Roni’yi beş dakikalığına bir köşeye alalım ve esas Koni’ye gelelim;
İsrailoğulları üzerine çöreklenmiş Yahudilik müessesi ile üstün Peygamberler soyu olan İsrailoğullarını birbirine karıştıran yazarımız, şunu gayet iyi bilmektedir ki, bugün Yahudilik müessesesi “Siyonist” bir zihniyet şeklinde örgütlenmiş ve geçmişte -bu ismi almadan önce de- bir zihniyet müşterekliği koruması altında hayatiyetini sürdüre gelmiştir.

Yahudi, Musevîliği kendi ırkına hasredecek şekilde bir “IRK KİBRİNİ” mayalaştıran müessesenin adıdır ve bu zihniyeti paylaşan kim varsa Yahudidir. Dışındakiler ise ister kan bağı olsun veya olmasın Yahudi değildir!... Tabiî kriptolar (dönmeler) da istisnanın istisnası oluyor bu durumda.

Yahudi ırkı denildiği zaman kast edilen ve anlaşılan da budur!... Bugün Türk, Arab veya Kürd denildiğinde nasıl “Müslüman” anlaşılıyor ise, Bulgar Türk kabul edilmiyorsa, Yahudi denildiğinde de bir zihniyetin ve kültürün yoğurduğu ırk kast ediliyor!... Roni’nin biyolojik kafasının “kanla” bürülü ırkı değil!...

Demek ki Büyük Doğu’nun hedef tuttuğu bir özdür, keyfiyettir, belli bir inanış ve ölçülendirilişin terbiyesi altında şekillenen bir mizaçtır!!!.. Yahudi derken bunu kast eder ve her fikir namuslusu da bunu anlar!...

Hıristiyan oryantalistlerinin dünyayı, batı ve doğu şeklinde ayırmalarının bildiğimiz doğu ve batı yönle alakasının olmadığını anlayabilenler için, Büyük Doğu Dünya Görüşü’nde “Yahudilik” müessesinin “dünya görüşü”ne bağlı bir vasıflandırmadan ibaret olduğunu anlamak zor değildir. Şimdi kalkıp birisi “mekân faşizmi yapıyorsunuz, dünya insanlığını coğrafi ayrımcılığa tabi tutuyorsunuz bu vasıflandırmalar bunu gösteriyor” dese, mesela bunu Cambridge İngiltere’de söyleseniz, adama derler ki; “Aaa kuzum sen üşüttün galiba, bir daha kıçını açıkta bırakma kabûs görürsün” ve güler alay ederler. Roni İngiltere gördüğüne göre şimdi bunu nasıl izah edeceğiz? Bunu bilmiyor desek bu teşbihteki sapıklıktan daha ağır bir itham olur…

Öyle ise Roni Efendi, Büyük Doğu İdeolocyasının yaptığı bu vasıflandırmanın belirlediği hakikati red mi etmektedir?... Bu hakikati red etmesi mümkün değildir zira aşağıda kendisine sorulan cevabı verebilmektedir.

Demek ki öyle ise kendisinden geçmiş bir şekilde Tayyib Erdoğan’ı Üstad’a karşı kışkırtmaya çalışması ne manaya gelmektedir?... Kışkırtamayacağını bilmektedir, zira ONE MİNUTE ve Mavi Marmara duruşu hiç de OTORİTE-SEVER değildir.

Madem durum budur tekrar öyle ise; Başbakan’ın Mavi Marmara Yahudî vahşetine karşı takındığı tavrından rahatsız olan “Otoritesever” zihniyetin hizasında, BÜYÜK DOĞU ‘ya karşı “yeni okumalar” vurgulu salvonun anlamı nedir?... Ahmed Davutoğlu’nun varlığından duyulan rahatsızlığı mı ifade etmeye çalışmaktadır?... Şöyle bir mesaj mı vermeye çalışmaktadır;

“Artık şu BÜYÜK DOĞU’u gericiliğinden ayrıl ve liberal ol, otoritesever ol”
Bu sorular uzatılabilir, kısaltılabilir, bölünüp çarpılabilir ama herhalde bu sahibi adına yerine ulaşır.


Tabiî bunlar bizim fevkimizde tahliler.
Fakat bu soruların ihtiva ettiği imâlar bir tarafa Roni’nin kendisiyle yapılan bir mülakatta verdiği cevabı hatırlatmak yerinde olur. Şimdi beş dakikalığına köşeye bıraktığımız Roni’ye bu hatırlatmanın eşliğinde daha yakından bakmaya çalışalım.

Soru ve Cevab (1) şöyle;

Fakat bunları söylemek hemen her zaman bir ‘anti-semitist’ damgası ile yaftalanmayı davet ediyor günümüzde. Siz de yaftalandınız mı?
Siyonistler İsrail devletini eleştiren herkese anti-semitist derler, İsrail devletini eleştiren Yahudilerin de özel terimi vardır “kendinden nefret eden” anlamında “self hater” sözünü kullanırlar. Dolayısıyla benim bugüne kadar yazdıklarımı, söylediklerimi bilen Siyonistler beni defalarca self hater olmakla suçladılar.

Roni Bey İsrail Devleti ile kayıtlı bir tenkid ölçüsünün anti-semitist suçlamasına maruz kalmak için yeterli olduğunu ve bunu vasıflandırmak üzere kendilerine “self hater” denildiğini söylüyor. Yani kendisinden nefret eden, yani Yahudilikten habersiz ve inkârcı!!!.. Halbuki Roni Efendi gayet iyi biliyor ki, “Yahudilik müessesi” İsrail Devlet’i ile kayıtlı bir şey değildir!... Zira kendisini “kendinden nefret eden” şeklinde vasıflandıranlar sadece İsrail Devleti değil… Öyle ise “İsrail Devleti”iyle kayıtladığı ama aslında öyle olmayan BU ZİHNİYETİN adını kendileri koysunlar!!!...

Soru ve Cevab (2);

Ama aslında bugün eleştirdiğimiz kültürel erozyon, lümpenleşme gibi şeyler sizin ‘o gün için doğru’ bulduğunuz sert ve tepeden inmeci bir modernleşme projesinin sonuçları değil mi?
Ne yazık ki, devrim koşullarında eski rejimin bazı yönlerini koruyalım demek mümkün değildir. İşgal altındaki devlette işgalci devletleri yenip bağımsız bir ulus-devlet kurmak ilerici bir adımdı. Bugün ise 1920′lerin ideolojisini ilerici bir şey olarak dayatmak olumsuzdur.

PEKİYİ NEYİ DAYATMAK OLUMLUDUR RONİ EFENDİ?!..

Tabiî Roni Efendinin zamanında ilerici bir adım olarak vasıflandırdığı Kemalizmin, ideologluğunu yapan dönme-kripto Yahudilerin varlığından da haberi yok değil… Yani Roni Efendi eğer o dönemde yaşıyor olsaydı, bugün sivilleşmeci-demokratik-otoritesever açılıma destek verdiği ve ideologluğunu yaptığı gibi, o gün de gereğini sıkı bir Kemalist olarak yapardı. Tıpkı bugün bu ideologluğun gereği olarak Büyük Doğu ve Üstad’a karşı –bal gibi de bildiği halde- kustuğu kini gibi… Öyle ya, elbette bir yahudi olarak değil amma bir sosyalist olarak sivilleşmeci ve demokratik düzen tercihini, Müslümanların mesela BÜYÜK DOĞU tercihli taktik sivilleşmeci ve demokratik muhalefetinin özü kılmaya çalışması kripto bir görev, tarihî Yahudi misyonun bir parçası olmasın ?!!!...

Ve en önemlisi BÜYÜK DOĞU alerjisi sakın İsrail ve uzantılarının üzerine serdiği “kendinden nefret eden” örtüsünün altında bir “kendine aşık” sapkınlığından kaynaklanan semptomları göstermesin!!!...

Başbakan’a, Sosyalist(!) Roni’nin hangi cüretle emir kıvamında isyan bayrağını çektiği bizi ilgilendirmese de, herhalde memleketin BÜYÜK DOĞU bağlısı bir evladı olarak buna bizim de hakkımız vardır. Başbakan’a sadece şu örtünün altında gizlenen kripto otoritesever monşerleri hatırlatayım. Daha fazlasını söylemek (Roni gibi) Başbakan’ın ve Müslümanların zekâsına hakaret edepsizliği olacağından susalım.

“ARTIK AVANAK MÜSLÜMANLAR YOK KARŞINIZDA” temel mesajımızı iadeli taahhütlü verelim. Ve son olarak otoritesever cinsiyle, sosyalist cinsiyle, muhafazakâr cinsiyle hepinizi tanıyoruz ihtarını yapalım.

ENSENİZDEYİZ!!!..

Roni’ciğim sana da bir hatırlatma kendine pay çıkarırsın şimdi sen;
“Sinek kondu diye 90’lık top ateşlenmez!...” Sosyalist-Liberal-Otoritesever- “self hater” görünümlü sinek seni!!!.. Büyük Doğu Topu ne zaman patlayacağını bilir.

Abdullah Kuloğlu

Büyük Doğu Ocakları


Kaynak burası.

Tuesday, June 03, 2008

Antiemperyalizm'in Alavere Dalavere Meselesi...



“Bu kavramlar, Rus Devriminin insanliiia hediyesidir; eeeer ki bu kavramlara Leninist paradigma ile bakarsaniz soole olur, baska bi paradigma ile bakarsaniz booole olur, diyim kisaca ve buraya da mim koyalim, oteki meseleyi hallettikten soora buna da bi giris yapariz belki.”

Boole demistim efenim hatirlarsaniz bi ewwelki laflamalarimda…

Devam edelim kafayi karistirmadan, kafamizi karistirmadan; ama essah soyleyeyim mevzu karsik:)

Simdi herkes gibi, Ben@ de kullaniyorum, Biz@ de kullaniyoruz, “emperyalist… anti-emperyalist” felan gibi yakisikli kavramlari, bunu biliyorsunuz, yukarida da dedim ya, “nereden bakarsan oole” diye ve “Rus devriminin hediyesidir” diye, bunu da unutmayin yalniz…

Emperyal, fransiz bir kelime, “hukumdarlik” demek, ama saltanat, kraliyet, padisahlik gibi diii, bizdeki karsiliiii “sulta” icinde olabilir… Bi seyin “sultasi” demek oluyor basitce… Ama ozel bi mana yuklenince, bir devletin diiier devlet/ler uzerindeki somurusu manasina geliyor ki, ahan da kullanilan, bilinen manasi da bu…

Mesele, Ucuncu Enternasyonellik bi mesele; wala onlar iiicene karistirmis, nalinci keseri gibim kendilerine yontmuslar, icini istedikleri gibi doldurmuslar, uymayanlari “tasfiye” etmisler veya yokedilmelerine ses cikarmamislar ve kisaca, hulasa, sozun ozu ,velhasili kelam anasini satiyim yani, Ruslar bu isin icine… limon sIkmislar:)

Biz icine limon sIkmadan, haniya yumurta atarak terbiye ederek gidelim de mevzuyu anlatalim, bilmeyenlere, kafasi karisiklara sayin Islambol’li ve Eskisehirli kaariilerim…

Biz nasil kullaniyoruz mesela “emperyalist” ve “anti’sini” yani “antiemperyalizmi”? Emperyal, yani bi Sulta kurmak isteyen bu amacla da diiierr devletlere baski, zulum uygulayan her devlet “emperyalisttir” ve Biz@ de bunun “anti’siyiz” yani “antiemperyalistiz” manasina kullaniyoruz. Wala bu sekilde coouuu insaneda kullaniyor; yani uydum imama, cemaaate meselesi…

Yani simdi mesela…

Amerika Birlesik Devletleri…

Oraya buraya saldiriyor mu, “yes yani”; orayi burayi kan icinde birakiyor mu, “yes yani”; orada burada ticari ve siyasi hukumranligini-emperyalizmini-sultasini kurmak icin zorbalik yapiyor mu, “yes yani”…

Bu minvalde uzat uzatabildiiine ve hepsinin cevabi “yes yani”dir ve buna “no… no… noooo brother!” diycek biirisi cikabilir mi? “No brothers” dii mi yani:)

Demek ki neymis, boole bi duruma karsi cikmamak zati mumkun diiill.

Amma dikkat ediniz brothers’larim benim, bu kavram oole acaaaiip bi kavram ki, kelime karsiliii olarak ele alirsaniz, Bizim@ ozel olarak yuklediiimiz anlami bi “fazlalik”tir; original anlamda ciplak gercek su:

Emperyal vizyon pesinde dolasan her devlet emperyalisttir!

Bu da ne demek oluyor benim akilli Lazistan kaariilerim, su oluyor dii mi:

Osmanli Devleti de bir emperyalist devletti! 2+2=4 yani!

Ulaaaa! Biz simdi “yasasin antiemperyalizm” diye baaaiirken Osmanliya lanet mi ediyoduk yani!, felan demeye basladiniz dii mi…

Iiii, yog yog lanete ii demiyom, dusunmeye, aaaiiizdan cikan lafin kulak tarafindan duyulma eylemine iiii dedim:)

O halde devam edelim..

Mesela essah olarak DIL MESELESI be brothers’im, wala baska bi sey diil yani, korkacak pek fazla bisey de yog, elbette bunun farkina vardiktan soora…

Dil’den kastim da –malum 7 milyar insana yaziyoruz yazilarimizi internetde, aralarinda mongollar da var elbet- aaazimizin icindeki harfleri cikartmaya yarayan et parcasi diiil, uzerine onemle basarak vurgulayayim, lisan da diil tabii, eh yani artik geride “dil” denince ne kalirsa o iste be yaw! Boolece, ne kadar –derler ya hani oooleee- “felsefi derinlikli” bi yazi yazdiiimda –utanarak soyluyom efenim- ortaya cikmis oldu kusura bakmayiniz; ama ooole saaada solda kulaaiiima geliyor, “siiii”, “yuzeysel” felanmis yazilarim felan diye de, gicikliiina bi felsefe patlatayim dedim yani :)

Ac parantez, acik secik sooluyum, aslinda boole diyenler esahda ne felsefeden cakiyorlar ne de onun mevzular icinde millete yutturulmasindan; kuru laf kalabaliiii, o filozof boole demis, su filozof boole demis, iii, demisoooluudemis de sen ne anladin layn sibob derler adama dii mi, kapat parantez.

Dil dedik… Lisan diil ama ha dedik…

Velevki bunu lisan olarak soolemis olsak da yine doooruya dooru gitmis oluruz; niye ki, diye hele bi sorun bakalim benim Hacihusrevli GibsyKinngs’lerim…

Sooole..

O da yazarken aklima geldi actim bi sozluk baktim hemen ve buldum…

Bizim sozluklerde Mustevli diye bi kelime var… Istila eden, ele geciren, zapt eden, galip olan, yayilan, heryeri kaplayan, demek… Bi de “L” harfi haric Mustevi var, Duz, demek, eh yani, istila eden de herbitarafi dumduz ederek gittiiine gore:) wala bu kadar olur yani dii mi… Ama Mustevli, Veyl’den cikmis, o ise, Vay haline! Yazik! Felaket! Huzun ve Husran, Tehdid manasina kullanilan bi azap ismi… Ve… Cehemnemin bi kapisinin da ismi! Aha! Iste bu! Milleti, devletleri pis bi cikar savasi icun ezmeye kalkarsan, cehennemin kapisinda Malik Hazretlerinin kestiiii bileti verirler eline!

Demek ki neymis, sozluk-kelimeler bile zatii Mustevli’ye Lanet, “La Mustevliye!” felan diiye bagiriyormus diiii miii?

Buraya, Cehennemin ta kapisina neden geldik benim Hewal kaarilerim, “emperyalist” ve “antiemperyalist” kelimelerinin kokenine inerek ve bunun aslinda bi DIL MESELESI olduunu ortaya koymak icun!

Haaa!

Boole yapmadin, uydum imama dedin, kavramin ne anlama geldiiini bile bilmeden salladin durdun, olur ya ve oluyor ya, bu halde de Osmanli Devleti’ne mesela, lanet ettin demektir ve iste onuncun de Cehennemin kapiciiinda kuyruuaa girersin :)

Itiraz eden var mi buraya kadar?...

Yog, goozelll, ben de oole tahmin etmistim zatii…

Lisan denilen dil’i kenara koyup devam edelim simdi emperyalist-antiemperyalist kavramlarina…

Sen neysen osundur ya, Ben Ben Olan Benim@ ya mesela, Ben@’im baktiiim gibim bakamazsin ya mesela vukuatlara, iste ole, nerden bakarsan oole bi anlam burunur bazen kavramlar. Bi de bundan onemlisi yaw bana bi Allah kulu cikip da su emperyalist veya anti emperyalist laflarinin BIZIM olduuna dair bi sey gostersin!

Ha, Haa. Haaa! OL@’e bak ne diyor? Ne komik laf soyluyo?, felan diyen var mi aranizda?

Yog! Gozzel, ben de oole tahmin etmistim zati:)

Ta basta, hatta gecen seferki yazimizda bahsettik, aha bu kavramlar yog idi, Ruslarin, Bolseviklerin, Lenin’in –hemi de nalinci keseri gibi kendine yontarak- “hediye” ettiii kavramlar; ewweliyatinda boole laflar yok, gosterdik bizim lisanda olsa olsa “sulta” ve Mustevli ile –o da belkim- karsilanabilecek kavramlar bunlar!

Niye ki, diiye bi sorun hele bakiyim…

Bu is Komintern’e dayanir brothers’larim ve Lenin’in “darbesi”ne…

Lenin ne diyor emperyalizm icin, “KAPITALIZMIN EN YUKSEK ASAMASI”, o halde ANTI EMPERYALIST OLMAK ICUN EWWELA ANTI KAPITALIST OLMAK LAZIM diil midir?

“Yes” dediinizi duyar gibi oluyorum; onermenin tabii neticesi odur cunku…

Pekala!

Ama boole mi pekiii?

N’ayir!

Hindli Roy denilen bi gomonist var, bu adamcaaiiz bayaaii tesirli, Kominternde (Ucuncu Enternasyonel, denilen zimbirti) konusma yapiyor ve “Ula bolsevik denen zuuurt aaalar, hepinizin kafasi “batili”, “beyaz efendi” olarak ayarli, ne war ne yok Batida olacak, gomonist devrim Batida gerceklesecek, bunu “ornek” alan Dogulular da devrime katilacak diye ham hayaldesiniz! Ula hirbolar! Hepinize bi koltuk, bi makam, uc-bes sterlin, ruble, mark aylik baaalasalar devrimi-mevrimi unutur gidersiniz! Niye Batida kipirdama yok? Bunun icin iste! Somurgeciler Doguyu somuruyor, ordan caldiklari ile Batidaki proleteryayi ikramiyeye booouuyor, onlar da elde pipo ve viski geyik yapiyor! Akilli olun ooolum, akilli! Somurgecilerin bu ikramiyeyi vermelerine engel olunmazsa Bati’da bi halt olmaz; once dogu’da devrim, once doguda emperyalistlere, kapitalistlere olum, bakin gorun ondan sooora Avrupada zincirleme devrimler nasil olacak; demedi demeyin ulaaa “gomonist beyaz efendiler”, diyor yani mealen, ben duyduuumun yalancisiyim.”

Soora buyuk hile-hurda ustasi Lenin cikiyor, “Simdi Roy denilen hint fakirini dinledik, bakin herkesin onunde soyluyom, arkasindan konusmuyom, ulayn Roy denilen hirbo, yok Doguda kapitalistlere karsi savas verilmezse, yenilmezlerse, Batidaki kapitalizm ayakta kalirmis, bizim proleterleri ikramiyeye boooaarak uyuturlarmis, sittin sene uuuras babam uuuras devrim mevrim olmaz diyon, ula hint fakiri, bicimsiz geri kalmis yogi, hadiini bil layn zubuk, sole bakiyim simdi sen bunlari birak bakiyim da sole bakiyim…. Tamam 5 milyon proleterin, 35 milyon koylun var, n’olmus yani, gozu olanin gozu ciksin layn, soole sen bana, bi tane gominist partin var mi layn zubuk! Ha, var mi layn var mi! Bi partin bile yok cikmis millet laf atiyon burda, bende kac tane parti var biliyon mu sen, almanyada, Ingilterede kac tane gomonist, sosyolist oparti var biliyon mu, konusma layn oole bi partisi bile olmayan lelek, bi vururum Khrisnana kavususun…” felan gibim laflar solemis; yine nakledenin yalnacisiyim…

Lafin ozu su, Roy diyor ki, ooolum kapitalizmin en yuksek asamasi felan diye hava atip cafcafli llar sooluyon da, nesi varki layn Bati’nin? Hepsini bizden, Dogudan kaciriyorlar, oole yasiyorlar, bu akari, nakit gidisini durdurmazsak nah kahrolur emperyalizm!

Ozce bu!

Ve bisey daa ortada,: Anti emperyalist olabilmek icun antikapitalist olmak lazim! 2+2=4

Simdi dikkat benim akilli kaariilerim…

Kominternde cikan kararlar icine, Roy denilen yoginin laflari –“ulayn bu yogilerden korkulur, adamlar atesde yuruyup duruyor banamisin demiyor, buyucu layn bunlar buyucu,” denilerek, yani tirsarak herhalde- oolesine konuluyor ama, “kapitalizmin son asamasi gomonizmin en buyuk dusmani olarak kapitalizmin en yuksek asamasi olan emperyalizmi” ilan eden Lenin’in fikri aaaiir basiyor ve Biz komünistler burjuva bağımsızlık hareketlerini, yalnızca bu sonuncular gerçekten devrimci iseler ve sömürge yöneticiler köylüleri ve sömürülen kitleleri devrimci bir ruhla eğitme ve örgütleme çalışmalarımızı engellemedikleri zaman destekleyeceğiz, eğer bu koşullar yoksa, bu ülkelerin komünistleri reformist burjuvaziye karşı da mücadele etmelidirlerdenilerek muhurleniyor.

Bu nedemek?

Oooo! Hazine hazine:)

Simdi, mesela yani, gecen yazimda ve yazilarimda da bahsetmsimdir, Kemalist hareketi hani ya, Ruslar, Lenin, Arolof, Cicerin felan hani desteklemis ya, iste desteklemenin “teorisi” de bu oluyor.

Ruslar anti emperyalist dii mi, “yes”; onlarin destekleyecekleri hareketler de “anti emperyalist” olmaz mi, “yine yes”, o halde Kemalist devrimler ve ideoloji de anti emperyalisttir anasini satiyim, yani!!!

Boole!

Yani Kemalizmin anti emperyalistliiii, surdaki sokaktan iceri gir, 5 bina sonraki bakkalin catisindan gozuken ikinci sokaktan az ileride bulunan karakolun onundeki caddenin en dibindeki sokaaiin icindeki en dipte bulunan yikik koskun bahcesindeki yikilmis cinar aaacinin yanindaki bahce helasinin icindeki kuru cesme’nin yer tarifi gibi bisey :)

Baska n’oluyor?

Hindli Roy denilen yoginin teklifine yuz vermeyen Lenin denilen buyuk hilekarin bi bildiii vardi.,.

Neydi o?

Su:

Ulaa zati daaa devrimi yapmislar yeni, iceride zati Beyaz Rus Isyani, yani ic savas var, manyak mi ki bi de bunun ustune “kapitalistleri de dusman” ilan edicek!!! “Kapitalizmin en ust asamasi”ni dusman ilan eder, bunlara karsi yapilan “bagimsizlikci kurtulus savaslarini” da “ancak devrimci olduklari takdirde” destekleyeceklerini aciklarlar, olur biter!

O zaman ne oluyor?

Su:

O donemde bi tane “kurtulus savasi” yani “milli mucadele” var idi mesela, Ankara hukumetinin yaptigi faaliyetler, Sovyetler hemencecik bunlara “yardim elllerini” uzatmislardi, cunku “devrimci” olarak goruyorlardi ve o halde “antiemperyalist bir hareketti milli mucadele”…

Bu, “buyuklere masallar”dan bi demettir…

Lozan görüşmeleri sırasında, Sovyetler Birliği delegesi Çiçerin, İngiliz Lord Curzon’a şunları söylemişti: “ İngiliz muhafakârlığının en iyi gelenekleri, Rus ve İngiliz nüfûz bölgeleri arasında bir ara duvar örmekti. Biz de şimdi Türk halkının özgürlüğü ve egemenliği temeli üzerinde bu duvarı dayandırarak aynı şeyi önermekteyiz.”

Dikkat ediniz “nufuz bolgeleri” diyor orda; yani herkes kendi nufuz alanina sahip ciksin, disari cikmasin diye, tipki Berlin Duvari gibim ama tastan diil, koskoca, 738.ooo metrekarelik bir duvar oruluyordu!

Neresi oluyordu burasi? Anadolu kitasi!

Bi de su var: Emperyalizmi “kapitalizmin en son asamasi” olarak kabul edenler, oturmuslar onlarla “nufuz pazarliii” yapmislar, iii mi:)

Demekki neymis bu uzuuuun yazidan cikan sonuc benim Ardahanli kaaariiilerim?

Ooole her lafa baliklama dalmiycaan, aazindan cikani kulaaiiin duycek, artistic olsun diiye laf atmiycan, is yapiyom derken ohhoooo ne camlar devirirsin de haberin olmaz!

Yani, simdi “yasasin antiemperyalizm” diye felan baaaiiramayacak miyiz , diye soracak olanlar vardir…

Eh, normal, kafalar karisik…

Onlara diyceeem, ewwela “Dilimizi” ooorenelim, oorenin, sooora da su yaziyi bi kere daaa okuyun…

Antiemperyalist Cephe’de bulusuruz sooora:)

Devam ediceiiimi de belirtirim, wala senlikli bi mewzu bu.,.


OYLESINELAF@

2 Haziyrun 2008

Sunday, May 25, 2008

T.Ozkan veya "Kemalistler Hep Boole Yaw"


Desem ki mesela….

“- Kemalist kadronun milliyetciligi, Turkiyenin dis ticaretinde onemli denetleme gucu olan yabanci kapitalistlerin Turkiye’deki birinci aracilari olan yerli gayri muslimlerin yerini, bu aracilik rolunu ustlenmek uzere Musluman-Turk tuccarlarin almasindan oteye gecmiyordu. Turkiye’nin dis ticaretinde yabanci kapitalistlerin denetimlerinin azaltilmasi gibi bir iktisadi politika hedefi sozkonusu degildi. Milli ticaret burjuvazisinin milliligi, bu sinifi olusturan tuccarlarin dinlerinin musluman, anadillerinin Turkce olmasindan baska fazla bir anlam tasimiyordu.”

Dedim bile:)

Amma ben demedim, baskasi demis ben aldim buraya koydum…

Sorun hele niye?

Tuncay Ozkan (veya bundan soora “TUUUU!”) vakasi derim, wala…

Hani “biz kac kisiyiz” felan diye bi site acmislardi, orada hatta “Bi .ok diilsiniz” diye bi mesaj birakmistim da silivermislerdi hemen, iste oole, mitingler felan tertipleyip hani “Ataturkculeri bir araya ” toplamaya, govde gosterisi yapmaya calisiyorlardi ya, hani ortaklarindan biri pkk donegi bir marksist yanar-doner dag idi ya, hani oole bi tv’leri vardi, tam bi faso ismi olarak isimlendirdikleri, hani cevizkabuunu doldurmayacak laflar eden adamlara (babasi mi amcasi mi ne iste “ozel harp uzmani asker”di onun) proooramlar yaptiriyorlardi, sooora o adamcaiiiz da “popularitesi”ne kapilip “bagimsiz aday” olmustu ya, sooora TUUUU da partneri olan ihtiyarla canli canli ve canli yayinda bu sebebden kavga etmisti ya (“Hulki, CHP’nin oyunu boler-bolmez anasini satiyim”, meselesi), vukuati cok da iste boole isler ceviren, “stratejist ayaklarina” dolasan adamin, tv’sini ahan da yillarin surprizini yaparak ve hem de “cok buyuk vefedakarlik gosterdiler” diye de overek ve savunarak Fetulah Sebekesi altinda calisan adama satti ve millet “aa aaaa! n’olamaz, n’ayir”, n’apamaz” diye replikler verdiydi ya…

Hah iste, Ben@’deniz de “NIYE KI?” diye sormak icin diil, “ulaaa! bunlarin isleri hep boole uyanin looooo!” demek icun yukaridakini yazdim…

Simdi bu TUUUU, hani “anti-emperyalist” ayaklarinda milleti sokaklara dokup darbe-marbe planlamalari yapmisti, il il ve ilce ilce dolasip ammavelakin ADD ve CYD disinda hicbiryerde konusamamis ve oralarda da kokonolar, lumpenler, “tatilini guney’de gecirenler” disinda kimseyi bulamamisti ya ve gelip de tv’sini Fetulaha satmisti ya, millet onuncun simdi booole saskoloz saskoloz bakip “hain… main… satilik” diye kulaklarini cinlatiyor ya… merak etmeyin, TUUUU hic degismedi, aynen devam ediyor, bunlarin huyudur bu, arada dusman dedikleriyle opusmek-koklasmak, demek icin yazdim… Simdi bu TUUU’nun esasinda fikri tiynetinin disinda bisey yapmadiini anlatmak icun, braz tarih dersi vermek lazim…

TUUUU’nun sevmediii, onun da onu sevmediii sizofren Yalcin Kucuk ki kendisi “Gazi Pasa hazretleri” diyerek iltifat mi yapiyor, yoksa hafiften dalga mi geciyor anlayana diyelim efenim ve onun bi lafini yazalim:

“- Turkiye yonetici siniflari daha Kurtulus Savasina baslarken, daha Garp Emperyalizmine karsi savasmaya baslarken, su Garp Emperyalizmi ile “mustakilen uyusmak” hayalini hic mi hic birakmadi!”

Burada bi Dur! diyelim ve daaa ewwel yazdiiim bi yaziya gonderme yapalim…

Hani su IT tetikcilerinden bahsettiiim yazi, Yakup Cemil’i anlattiiim yazi, (o yazimdan dolayi bir mail gondererek “asilmadi, kursuna dizildi” diyen arkadasa da tesekkurler); bu adam niye idam edildi?

Cunku IT’liler illa da savasa devam hayalleri icindeydiler ve almanlarla birlikte bir “yarma harekati” icine girip savasi tersine cevirebileceklerini dusunuyorlardi, o zamanlar “baris” diye konusmak hemi de “tekli baris” diye konusmak IT’lilerin nazarinda vatan hainliiii ile es tutuluyordu. Yakup Cemil de, orada anlattiim IT ici cekismelerin “bedeli” ve artik tam bir psiko haline donustuunden dolayi da ortadan kaldirilmasi “gerekli” bir eleman haline donusmustu ve ortadan kaldirilisinin da “tekli baris”cilara bir gozdagi olmasi gerekiyordu, onuncun –aklinin da pek basmadiii- “tekli baris” meselesi bahane edilerek idam edilmisti. Tam o siralar, MKemal’in de “tekli baris” laflari etmeye baslayacagi zamanlardir, hukumete oynamaktadir. Hatta derler ki rivayetin tekinde dilleri kesileciler, “essah da Yakup Cemili o laflari etmeye zorlayan, tesvik eden MK idi!!!”

Bak simdi!

Cunku MK, (Baki Oz gibim sapina kadar bi Kemalistin yalancisiyim) tam da o siralar, Hanedana damad olarak girme pesindedir, aracilar koyarak bir Sultanla evlenmek istediiini felan “arz” etmektedir, bi de Enveri zati sevmemistir, Talat’la daa cok anlasmaktadir (Talat’in Ingilizciliini bilenler bilmeyenlere anlatsin ki mevzuu bana kalmasin, destan yazarim soora ha) ve bu hamleyle Enveri kotu duruma dusurmeyi planlamaktadir!!!

Bak sen! Bak su dilleri kesilesicilere dii mi benim Selanikli kaariiilerim, dii mi ya!

Ne cikmaktadir bu laflardan?

YK’nin “Gazi Pasa Hazretleri”, Ingilizlerle oturup anlasip, hemi de Ingilizler istemeden ha, “tekli baris” o demek, tek tarafli olarak savastan cekilip, baris gorusmelerine basliyorum kardesim demek, iste booole dediini ve bunu da kucuk politik ihtiraslar icun yaptiiini soylemeye calisiyorlar ki, dili kesileseciler iste!!!

Olur mu ooole sey dii mi!

Bizim mavi gozlu sari sacli, gozleri cakmak cakmak Pasamiz esasinda, hiiiic bunlara girmemis, bakmis, Padisah da hukumetde Ingilizlerle isbirliiii yapiyor, kafasi bozulmus, ordudaki onca ust rutbeli varken, ulaaa gidiyom anadoluya, burden bi hayr yok, hepsi hain anasini satiyim demis ve bi takaya binip, gizlice, alt kamaralarda saklana saklana Samsun’a cikmis ve oradan da…. bildik mesele yani, hikayeyi siz devam ettirin iste!

Boole midir?! “Kucuklere masallar”a inaniyorsaniz wala booledir ha!

Ama YK’nin o lafi ortada duruyor: Daaa, kurtulus savasi sirasinda “mustakil uzlasma” arayisi icindeydiler! “Tekli baris”in bi baska versiyonudur bu “mustakil-bagimsiz/tekli uzlasma” hikayesi…

Bana soole “duzenli ordu”nun Ingilize, Italyana, Fransiza bi kibrit caktiini gosterebilecek olan birisi var mi?

“Duzenli ordu?”

Ama diyceksiniz, Ceteler yaptilar o isi, “duzenli ordu” o zamanlar yok idiki OL@cuum…

Aynen oole derim, haklisiniz derim, bunlarla kapisanlar Cetelerdi, Gerilla idi, Kuvvacilar idi; peki MK ne yapiyordu o zaman?!

“Mustakil uzlasma” dedikleri nesne ve Cetelerin “duzenli ordu” haline getirilmesi ile uuurasiyordu!

(Bakin o kadar derinden bilmiyorum, bilen anlatir, sesimi keserim, ama Yunan tarihine girmek lazim burada… Yunanlilarin sap gibi ortada kalma hadisesi, Venizelos’un, yani, Islam’I harbiden bitirme sevdalisi Lloyd George’nin aslani Venizelos’un Yunanistanda “Kralcilik” tiyatrosunun halkin duvarina carpmasiyla bitmesi, ic sikintilarin baslamasi, ayni zamanda Ingiltere’de de Llood George’un sallanti icine girmesi “The Puro-Man/Corcil”in sahneye cikmaya baslamasi felan… Yunanlilarin ic ve dis destekten mahrum hale gelmesi… Morallerin sifir olmasi… Buna raaamen ta Ankara kenarina kadar gelmeleri ve 22 gun ve 22 gecede ANCAK yenilebilmelerindeki hesabi gormek lazim. Ceteler tasfiye edildi. Neyse, Yunanistandaki muhalif damari da bi tahlil yapmak felan gerek; o gun baslayan muhalif hareket, albaylar cuntasi’na donusmus mu, Albaylar cuntasi ayvayi yiyince oradan 17 Kasim felan cikmis mi, felan… bos vakti olan arkadas, okusun da anlatsin, dinleyelim.)

30 Eylul 1918, Mondros Mutarekenamesinin imza tarihidir; dunya savasinin resmen bitis tarihi ve andlasmayi imzalayanlar da MK’nin “arz”i ile kurulan hukumet uyeleridir. MK, bu noktada hukumete girme veya hukumet kurma ile uuurasmaktadir… Olmayacaiini anlayinca da darbeciliiie yonelir, darbe yapmaya kalkisir, daa doorusu planlar ama yapamaz, bu esnada da, onun “IT karsiti ve tekli barisci ve Enver karsiti” olduu bilindiindan (veya ooole gosterdiinden kendini)Sultan Vahiduddin tarafindan ANADOLUYA GITMESI ICIN IKNA EDILMEKLE uurasiliyordu!

Ikna edilmekle!

Aynen boole!

Adam gitmeme de gitmem diye diretiyor yaw:)

Karabekir Pasa gelmis, hadi gel gidek kardas demis, o “almiyim gaz yapiyor” demis! Ondan soora gelen Ismet, “amerikan mandasi en iiisi wala, mis gibim”, demis zati!

8 ay soora nihayet gitmeye karar veriyor ve 19 Mayis meselesi ortaya cikiyor…

Ve inanin Erzurum, Mus ve havalisi okuyucularim, onun ve cevresindekilerin savasmaya felan niyeti yok idi ha!

YK’dan bahsettik, onun bi lafi var ya hep tekrarlar, ben de uyayim modaya soyluyuum, Birinci Tezim, bu hususda budur iste: Savasmak icin diil, uzlasmak icin gittiler Anadoluya!

“Turk’un Atesle Imtihani”nda Halide Edip bunu zimmen soyler; Wilson Cemiyeti’nin kurucularindan ve tabii ki Amerikan Mandacisi olan bu hanim, cemiyetin “iki ay icinde ortadan kalkmasinin” sebebi olarak, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde “israrla gundeme getirilen Amerikan mandaciligi”nin israrla reddedilmesinin sebebi olarak, “aydinlarin” haricinde “Dogu anadolu’nun ta bastan beri bu ise karsi cikmasi” oldunu soyler.

Simdi Ikinci Tezimi yazabilirim: “Duzenli Ordu” ihtiyaci da bunun icindi!

Bati’da isgalci guclere karsi savasan ve –acikca- “lafdan da anlamayan Cetelerin” tasfiye edilmesi, arta kalanlarin “Duzenli Ordu” icine atilmasi, “ta bastan beri” Mandaciliga ve “Garbciliga” karsi olan Dogu anadolunun ezilmesi icindi!

Kervani yolda duzduler kisaca; hem isgal guclerine karsi mukavemet edenleri ortadan kaldridilar (Ali Sukru Bey, Cerkes Ethem vs), boylece onlara kursun atacaklar silinmis oldu, hem de daaa kursun atmaya niyetli olan ve hatta Kafkasyaya dogru ilerlemek icin habire baski yapan Dogu insanini kurulan bu “Duzenli Ordu” ile cok kisa bir sure icinde baski ile sindirdiler!

“Sivas Kongresi Reisi M. Kemal’in Kongre adina Birlesik Amerika Senatosu Baskanligi”na gonderdigi “mektubu”, M.Kemal’in “mustakil uzlasmaci-tekli barisci” olmasi, Istanbuldaki “politik faaliyetleri” ile bir arada degerlendirilirse ve bunun yanina da halkin yani Dogu anadolunun “manda”ya karsi olmasini da gozonunde tutarsak, “mandacilarin baskisiyla yazilmis” bir mektup olarak diiil, Lloyd George’un taktigi isimle “Kemalistlerin” ortak fikri oldugunu gorebiliriz; buyrunuz efenim ne demisler ABD’ye:

“- Sivas Milli Kongresi, bugun oybirligiyle ABD Senatosundan kendi uyelerinden olusan bir komiteyi, Osmanli Imparatorlugunun topraklarinin ve halklarinin bir baris andlasmasiyla elden cikmasina izin vermeden once, Osmanli Imparatorlugunda fiilen varoldugu sekliyle durust bir ulusun kosullarini acikca arastirmak uzere, Osmanli Imparatorlugunun her tarafini ziyaret vetmeye gondermesini tlep eder.”

Turistik seyehat davetiyesi, “guneyde tatil”, Urgup-Peri Bacalari, Surmene Manastiri, Meryem Ana Kilisesini vs. ziyaret davetiyesi diildir bu; basbayaii gelin, gorun , oturup konusalim, Ingilize gideceeiiimize size varalim, wala anlasiriz, davetinden baska nedir bu?

ABD’nin Istanbuldaki Ticari Atesesi Julian Gillespie 1921 Aralik-1922 Subat ayi icerisnde Ankaraya yaptiii ziyaret ardindan, “ Rauf Bey, hukumetinin iki sey istedigini, (1) savasi basarili bir sekilde bitirmek (2) Baris konferansinda Avrupali guclere, Turkiyedeki butun IMTIYAZLARIN baskalarina, ornegin Amerikalilara zaten verilmis oldugunu soyleyebilmeyi istedigini” ve “Kemalistlerin ileri gelenlerinin (M. Kemal, Adnan Bey, Yusuf Kemal Bey, Rauf Bey)boyle dusundugunu ve ABD ile dostluktan yana oldugunu” anlatan bir “rapor”u Amerikan Baskanina yazmisti; ayrica “Ankara hukumetinin ABD sermayesini Turkiye’de gormek istedigini ve yabanci sermayede Amerikan sirketlerinin tercih ettigini” de ilave etmisti.

Simdi burada denilebilir ki, ABD’ye yapilan bu iltifatlarin sebebi, diger devletlere karsi onu kullanmak ve istenilen sartlarda andlasma imzalamak icindir!

OK!

Wala kabul!

Ben de bunu anlatmaya calisiyom ya zati:)

Kemalistler, basta ismini veren M.Kemal olmak uzere, hicbirinin derdi “savasmak” diil, Osmanli Devleti zamaninda verilen “ticari imtiyazlar”dan daaa beterlerini vererek isgalci gucleri “paraya bogarak” andlasma masasina oturtmak idi!

Oturdular da ne oldi:)

Lozana giderken bile hala savasma gibi dertleri yok idi, imtiyazlar veya topraklari dagitarak ne olursa olsun baris andlasmasini, daaa doorusu “Kurucu Andlasmayi” imzalamak derdindeydiler; Riza Nur’un, “Musul icin kavga etmeye gerek yok; Bati Trakya icin hiiiccc hirlasmayin verin gitsin, imzayi basin gelin” talimatini, kendilerini kapi arkasina cekerek (Dikkat! Dikkat! Dikkat! Bu is, Meclis’de ve Meclisden gizli olarak gerceklesiyor!) Hasan Saka, Ismet Inonu ve kendisine nasil verdiini anlattiiii kitabi okumayanlar yogdur galiba!

M.Kemal, 21 subat 1921’de, “Philadelphia-Public Ledger” temsilcisinin sorduuuu “19 suale” verdiii cevaplar da ahan da soole demekte:

“- Amerikanin dostlugundan yararlanmayi kuvvetle arzu etmekteyiz. Ekonomik kalkinmamizi kolaylastirmaya matuf her turlu yardim takdirle kabul edilecektir, ABD’nin vatanimizin herhangi bir kismi uzerinde hicbir zaman toprak emelleri beslememis olmasi hasebiyle Amerikan teknisyenlerinin katkisi bizi daha ziyade memnun edecektir.”

Halbu ki, ABD Baskani Wilson, “Turkiye diye bir yer olmayacak artik layn!” diyerek hangi emelleri beslediini acikca ortaya koymustu! Demek ki M. Kemal bunu duymamis:)

Baska bi mevzuyla da ilgilendiimden aziz Eskisehirli kaariilerim kisa keselim…

Simcik “liberal” takilan ama bi devirler- Perincek’in adami idi- “devrimci” olan Baskin Oran’in 1978’de yazdiiii bi makalesinde (Mulkiyelilerin dergisinde yayinlanmistir haaa,) soyle diyor:

“-Batinin silahli saldirisina ugramis oldugu icin Batiya karsi bir bagimsizlik savasi baslamistir. Ustelik, BATI DEGIL, ISGALCI BATIDIR HEDEF ALINAN… Bu hedef da Kurtulus Savasi ile sinirlidir. Savas bittikten ve ozellikle Lozan’in puruzleri temizlendikten sonra TC’nin dis politika ilkesi Batidan kurtulmak degil, liberal Batiyla 2. Dunya Savasini hazirlayan ortam icinde gittikce artan hizla yaklasmak olmustur. Zaten savas icinde bile her an bu Bati ile uzlasma aranmis, cagrilir cagrilmaz Londra Konferansina gidilmis, Ingiltereyle ihtilafa dusulmemeye ozel caba gosterilmis, Fransa ve Italya ile ayri anlasmalar yapilmistir.”

Bu anlsmalar da “imtiyazlar”dir; memleket satilmistir yani!

Yazinin taa basinda “Kemalist kadrolarin milliyetciliii” uzerine bi aktarma yapmistim ya, iste o hususda Mehmet Erdogan Avcioglu (kod adi Dogan Avcioglu oluyor), Izmir Iktisad Kongresinden sonra en guclu esnaf orgutu olan ve simdinin “Istanbul Dukaliii”nin ilk hali “Milli Turk Ticaret Birligi”, iste bu “imtiyazlar” ve “yabanci sermaye yatirimlari”ndan pay kapabilmek icin, “Lovanten ve Rum ile Ermenilerin ellerinde bulunan ticari mevkiileri, milliyetcilikten yararlanarak ele gecirmek icin hemen orgutlenerek kurulmus ve yabanci sermayenin ortakligina” baslamistir, der. 1923-1930 arasinda kurulmus bulunan sirketlere bi bakilsa, bunlarin ekserisinin “yabanci sermaye ortakliii” olduuu gorulecektir ve ozaman da “Kemalist iktidarin emperyalizme ve onun yerli ortaklarina kesinlikle teslim oldugu sonucu cikarmak pek de guc olmayacaktir” diyen ve harbiden de kemalist olan yazara hak vermemek mumkun olmayacaktir.

Yani neymis efenim?

Bunlar sIkiyi gorunce hemen uzlasmaya baslarlar, savasla felan alakalari yoktur, parayla herkesi satin alabileceklerini zannederler (boole zanneden, kendisinin boole olduunu sooleyen demektir ayrica, dii mi?); TUUUU’nun yaptiii yani asliyle bi “Kemalist tecrubesi” olmaktadir, hiiic kafayi yormayin yani, demek isterim…

Ingiliz isgal kuvvetleri memlektten cekilirken, isgal komutani General Harrigton, “Ingiliz bayragi baska hicbir zaman Turkiyeti tekrettigi zamandaki kadar yukselmemistir” demistr ya anlayin yani artik durumu yaw:)

Haa bi de su var…

Emperyalist, anti emperyalist, capitalist felan dedik…

Bu kavramlar, Rus Devriminin insanliiia hediyesidir; eeeer ki bu kavramlara Leninist paradigma ile bakarsaniz soole olur, baska bi paradigma ile bakarsaniz booole olur, diyim kisaca ve buraya da mim koyalim, oteki meseleyi hallettikten soora buna da bi giris yapariz belki.


OYLESINELAF@

21 Mayis 2008

Thursday, March 27, 2008

LAZISTAN MEBUSU, SEHID ALI SUKRU BEY...


27 Mart 1923 tarihinde, M. Kemal'in Muhafiz Birligi Komutani Topal Osman Aga tarafindan -emre binaen- alcakca ve serefsizce katledilen ALI SUKRU BEY'i rahmetle yadediyoruz!

O, "kanla.... kurulan cumhuriyetin" (Harbiye Marsi), ilk kurbanidir; ardindan 500 bin musluman sehid edilmistir...

Oncu Sehiddir!


OYLESINELAF@

Tuesday, March 25, 2008

Ergenekon Diil "ENGEREK’ON" Operasyonu!

Bikacgundur bayagi keyifliyim dostlarim, kariilerim, yoldaslarim, hewallerim, gonuldaslarim, benim cok sevgili aziz watandaslarim… Deyiniz hele, “niye ki?” Derim ki: Yaw siz nerede yasiyorsunuz!? Memleketi gormuyor musunuz ekonomi aywayi yemis, siyaset dis tesir altinda, issizlik almis basini gidiyor, manav tezgahlarinda bu mevsimde bile karpuz sergileniyor,(“nereye gidiyorsun, daa karpuz kesecektik!” lafini yalanci cikartmamak icin karpuz tezgahlara bile dusmus), domates 2,5 lira, mandalina 4 lira, Allahin otu maydonoz bile 2 lira, bunlar yetmezmis gibi bi de su Ergenekoncular!!! Bunlar Ergenekonducular felan diil, ERGEREK’ONCULAR’dir, bunu da boole bil benim aziz milletim! Iste keyifli olma halim buradan: “Bi gece ansizin gelebiliiz!” diye sarki ciiiran tayfa, bi gece ansizin felan da diil ha, gostere gostere gelen “adil yarginin kolluk gucleri”nce toparlaniverdiler ve simdi de ciyak ciyak “yasli basli ve saygin insanlarin evleri bi hirsiz gibi gecenin bi vakti nasil basilabilir ayiptir yaw!” felan demeye basladilar ya, keyfim ondandir:))))))))))))

Cetemin kiymetli bir uyesi AVCI’yi gectiimiz senelerden birinde gece vakti aldiklarinda kimsenin giki cikmadi!!! Cok kiymetli abim Dogal Liderimizi gecen sene sabaha karsi evlerinden aldilar, kimsenin giki cikmadi, ustune ustluk bi de “yasadisi ….. orgutu uyesi gozaltina alindi” diye gastelerinde bastilar bu sirretler, o zaman neredeysiniz be hey sapsalaklarim benim!!!

Hele bu laflari soyleyen CHP’li Onur Oymen olursa, keyfim o derece artmis oldu… Bu zatin abisi (midir nedir iste) Altan Oymen, daa o zamanlar genc biri ve dediklerine (EB) gore de anlamasi biraz kitmis, ahanda bu I.Selcuk, Dogan Avcioglu tayfasi ile birlikte “Madanoglu cuntasi” denilen silahli bi orgute uye olup, 9 Mart 1971’de BAASCI DARBE yapmayi kafasina koymamis olsa, eywallah derim de, KILICLA GELEN KILICLA GIDER KARDESIIIIIM, bilmiyor musun, ve iii ki bilmiyorsun da boole saskoloz laflar edip benim keyfimi getiriyorsun!

Su ENGEREK’ONCULAR OPERASYONU’nun en zewkli saatleri, I. Selcuk, D. Perincek ve K. Alemdaroglu’nun gozaltina alinmasi ile basladi. Bi “Ilhan abiiii” laflari yaygarasi! Yok 80 yasindaki adam alinirmiymis, yok boole saygin bi gasteci ve tabii ki sapina kadar Ataturkcu iceri alinirmiymis felan filan… Memlekette cikan “ulusal gazete”lerin bikaci haric, gorunurde farkli siyasi goruse sahip olanlarinin hepiciii “Ilaan abii… Ilaan abiii…” diye hungur hunger seviyesinde yayin yaptilar, memleketimin yigit ve aziz vatandaslari da bunu gordu.

Farkli goruse sahip olan gasteler, dedik; ama yog yani aslinda birbirlerinden farklari vaziyeti, “Iilan abiii” laflariyla ortaliga cope atilmis bir orkid parcasi gibi milletin onune cikiverdi! Bakin simdi, yasi yetenler, tewelludu 1950-60 olanlar daa ii hatirlarlar, eskiden matbuatda efendim Cumhuriyet-Tercuman kavgalari olurdu, yazarlari birbirini “komunistoolukomunistkelp” veya “kelp surusu” gibi latif!!! deyimlerle yadedrlerdi… Ama simdi? “Ilaaan abii” diye slyasumuk poziyonunda yazanlarin basinda, -cumhuriyet’cilerin tabiriyle- “kelp surusu” olan bu gazetenin yazarlarindan geliyor!

Buyrun okuyunuz efendim ve canim vatandaslarim:

“- Ilhan Selcuk, bu yasinda inandigi degerler ugruna iceriye aliniyor… Bu bir “Beyaz eller operasyonu” imis ve “Ceteler bitirilecekmis” Ne kadar iyi. Cetelerin bitirilmesi cercevesinde kim sorgulaniyor?.. Ilhan Selcuk! E ne yapmis bu cete basi? Kendi gazetesini bombalatmis mesela. Ve darbe hzirliyormus Allahsiz, kitapsiz!.. Tikin iceri! Olaydan sonar ekranlara cikarilan SOROSPU COCUKLARI salyalarini akita akita bu BILGE KISIYE saldirmakta yaris halindeydiler!..”

Bunu kim demis? 23 mart tarihli yazisinda Behic Kilic! Sastiniz diil mi?! Cok diil, Cillerin devirlerinde, onun cikardii gastede, bu zat, “gomonistler… boluculer…” felan diye yaygara kopartip, “Istanbulun gulu, sarisin guzel kadini” cansiperane omuzluyordu, A. Catli ve Susurluk pisliinde adi cikanlari, yani KATIL, UYUSTURUCU KACAKCISI, KOKAINMANLARI, “vatan kurtaran yiitler” felan diye guzelleme mevzulari yapiyordu, Cumhuriyet’cilerin “fasistler… kontgerilla uyeleri” laflarina karsi..

Ne deiisti de bu durum hasil oldu ve “kontrgerilla uyeleri” diyen adami “bilge adam” olarak alkislamasina, ona HAKLI OLARAK karsi cikanlari da “SPROSPU COCUKLARI” olarak nitelemesine sebeb oldu!?

Ama once bazi laflar edelim ki, bizim bu vukuat hakkindaki fikrimizin ne olduu ve vukuati nasil degerlendirdiimiz asikar olsun…

Wala benim aziz okuyucularim, su “Ergenekon” denilen ama dediim gibi “Engerek’on operasyonu” olarak isimlendirdiim vukuat esnasinda derdest edilenlerle zerre kadar bi yakinliim yok, zerre kadar da onlardan hazzetmem. Haa, bu operasyonlari yapnalari destekliyorum o halde!!!! Ewwet, duz mantik, yani Aristo mantiii sooledimden bu manayi cikarir ama hataya duser.

Simdi ta cemaziyulewwelini bildigimiz, “mohim gunler”de ortaliga firlayiverip, vatan-millet-sakarya edebiyati ve 5816 ile korunanin goygoyculugunu yapmakla meshur su yukaridaki satirlari yazan gasteci gecinen “vazifeli”nin agzi pek temiz diildir, hakaretler, kufurler, istihzalar bunda girladir, bilen bilir, simdi burada yazdii “sorospu cocuklari” dedikleri de ona gore, onun derin aklinca edebi bir sanattir ha:))))) Aklinca “Iilan abi”nin gozaltina alinmasina karsi cikmayanlar, meshur “spekulator” Soros tarafindan desteklenen tipler ve hakaret edecek ya HIYARAASI, “s-orospu ocuklari” diyor bunlara; tamam, bunlarin icinde hakkaten oole tipler olabilir ama bunlar olan bi vak’a uzerine konusuyorlar, “Iilan abi”yi gecenin o vakti iceri alanlar da bu sifata mazhar oluyorlar mi acaba?! Yani POLISLER DE S-OROSPU COCUKLARI MI? Herkesin bi kanaati vardir bu hususda, elbete Bizim de var ama bunu “polis muh(a)birli”nden buralara gelen bu keltos ablak buna cewap versin hele!!!

Bizim devamli kullandiimiz bi laf var : “BECERIKSIZ CUNTACILAR!” Sabataycilar meselesine eiilirken de ESAS derdimiz buydu; bu meselenin meddahliini yapanlarin 9 MARTCILAR olmasi sebebiyle, bunlarin ilk yazilarindaki havayi kokladiimizda niyetlerini anlar gibi olduk, biraz yoklama cektik, hani olur ya yanilmisizdir felan, ama diil, bunlarla senkronize bi alt calismanin varliini da artik butun milletimiz bilmekte: SARIKIZ-AYISIGI CUNTA DENEMELERI! Bunlarin forumlardaki (iki forumdu malum) faaliyetlerin karsi, mubalaasiz gecegunduz demeden karsilik verdik, planlarini acik ettik, bunlarin bilinmesini istedik, coaaldik ve bunlari kendi inlerine (kalemlikilicli bi yer iste malum) DEF(n)ETTIK! Ne gunlerdi o gunler yaw:)))

Biz, orada is yapmaya, DARBECILERI ENGELLEMEYE calisiyoruz, araya bi “sen sipa” giriyor, “way be, bu donmeler ne gucluymus, Allah razi olsun Yalcin hocamdan…. Yalcin hocanin dediklerinde hatali yerler var ama, surada ve surada hakli, katiliyorum ona” felan diyor!!!! Hemen mi doversin, kaawe-cigara icerek keyifle dovmek icin biraz bekler misin, paket yapip ewe goturup sabah aksam kum torbasi niytine mi kullanirsin, gel sen karar ver aziz milletim! Adam bilmiyor ki, adam hicbiseyden habersiz, sizofren ve yamaklari sabati-mabati derken, ote yanda Ordu icinde “Sarikiz” faaliyetleri donuyormus, bunun umurunda mi! Arada bazen kendine milliyetci veya musluman diyenler de girerdi meseleye ve onlar da “Yalcin hocam”in laflarini tasdik ederdi ve millet de buna sasirir veya bu “destek”, sizofren profesorun “tum kesinler tarafindan desteklenebilecek bi doorulukta laflar serdettiine” vardirirlirdi. Oysa mesele baska idi ve bunun farkina varmak “anlayisli goz”e nasib idi: Adamlar darbe yapmayi planliyorlardi, tum kesinleri bi “sembol” altinda birlestirmeye calisiyorlardi ve bunun bi ayagi “Sabataycilik” meselesiydi ve bunda da ne kadar basarili olduklarini “Cillerin cocuuu” gasteci zatin “Iilan abi… iilaannn abii… iiilllaaaaannn aaabiiii” diye slayasumuk edebiyatindan anlamak gerekir! Neyse mevzuu daaitmayalim; donelim yine “Iilan abi”ye…

Kor olunce badem gozlu olurmus ya, “Iilan abi” olmeden badem gozlu oldu:)) Ne bulunmaz hint kumasiymis meeer de kiymetini bilemiyormusuz!!! Bizim yazdiimiz yazilara bakanlar bilirler bu 9 MARTCI BECERIKSIZ CUNTACILARI ana mesele yapmisizdir; adamlar hala eski yerlerinde mi duruyorlar, tabii ki hayir, o pozisyonu terkedenler oldu, “misyoner pozisyonu”nu tercih edenleri de cikti, yani (“gunah cikartanlar”), Hasan Cemal, Cengiz Candar vs. gibi, bi bataktan obur bataaa gidenler, ama ana kutle hala ayni…

2002’lerdeki cunta faaliyetleri bunun bir delili… “Iilan abi”?! O ayni, ona bi suphe yok; “tehlikenin farkinda misiniz” spotlu reklamlari, general eskisi D. Silahcioglu dahil emekli zevata kapilarini acip “demokratik muhalefet” ayaklarina insanlari bi hizaya sokma gayretinde bulunmasi ve en onemlisi, “fasist… irkci… kontrgerillaci” dedii Veli Kucuk’le oturup Cumhuriyet gazetesini konusmasi, bu islerin hala duayeni olduunu gosteriyor.

“Vay 80 kusur yasinda, cumhuriyetle yasit, kemalist, ataturkci bir aydini gozalti suresiu dolana kadar sorgulamak hangi hukuka sigar” felan diyorlar! Iii… Merkeze goturmeyip ewinde sorgu yapsalar, “ewine karakol kurdular” diyecek, sadece savcilikta sorgulasalar, “yasli adami koltukda iki gun oturttular” diyecekler!!! E ne yapacaklar? Adamlar, -Cillerin cocuuunun deyisiyle S-Orospu cocuklari- “Iilan abi”ye bile “Amca! Sizi cok sevdim, size baba diyebilir miyim” dercesine, “size abi diyebilirmiyim Iilan bey” demisler, saatinde ilaclarini vermisler, saatinde yemeklerini vermisler, daa ne yapacaklar?! “Bu adam 80 kusur yasinda, ayiptir yaw, sorgulamayalim” mi diycekler!? Bunu mu demek istiyorlar?! Dabi dabi olur canim:)) Ama olur da; dooru durust isler yapsaydi, etliye sutluye karismasaydi diil, cuntacilikla uuurasmasaydi, bize kimse dokunamaz diye yellenerek dolasmasaydi, kim dokunurdu ona?! Ama “aydin” canim o, memleketinin sorunlarindan “ici kan aaliyor”, oturup durabilir miymis dii mi?! O zaman katlanacaksiniz ve koskocaman ENGEREKON OPERASYONUNU da boole salya-sumuk edebiyatiyla gargaraya getirmeye calismayacaksiniz: KILICLA GELEN KILICLA GIDER! KULLER KULLERE, anasini satiyim yani:)

21 Ekim 1969… Ankara… Bi dergi cikiyor, ismi “DEVRIM”… Mediha Eldem sokaainda ( o zaman Adakule sokaai) cikan derginin sahibi, Trabzon “vilayetinin” koklu ailesi “Eyupoglu”ndan Cemal Resid Eyupogluydu ki, yeri gelmisken sooleyelim gecenlerde cezaevinden cikan, “derin mafyanin gulu” manken Tuuba da bu ailedendir. Devrim’in bulundugu binada (kapi komsusu) D. Perincek’in “Proleter Devrimci Aydinlik” ve “Isci Koylu” dergileri ciktiii gibi, ‘90’larda oldurulen Muammer Aksoy’un “Turk Hukuk Dernegi” de zemin dairede faaliyetde... Tehlikeli bi mekan olan Buyukada’da oturan Dogan Avcioglu’nun kontrolundeki bu dergide “Iilan abi” de yaziyor; “kontrolsuz” yaziyor bunu da itiraf ediyor: “- Cumhuriyetde, ilan parasi derdine rahat yazamiyordum, burada ne guzel! Ohh be!”

Bu dergide sadece o diil, bugun salyasumuk edebiyatiyla “Iiillaaannn abbiiii” diye yazi yazanlar da mevcuttu. Mesela Emin Colasan; DPT’de calisiyor o zamanlar ama, “devletin evraklarini” Devrim dergisine gondererek malzeme veriyordu onlara…

Peki bu Devrim dergisi nicin cikiyordu?!

Buyrun:

“- 1970 sonu, 1971 basi olmali; Ankaranin gobeginde, Sihhiyedeki Ankara Orduevinin onunde patlayacakti bombalar. Iki yandan iki bomba… Dil-Tarih Cografya Fakultesinin onundeki miting bittikten sonar, “Gencler” yuruyuse gececekti, Orduevine yaklastiklari sirada atilacakti iki el bombasi da; biri Ankara Sinemasinin oralardan, oburu tam aksi istikametden. BOMBALARIN HEDEFI TOPLUM POLISIYDI; “Ordu Genclik el ele Milli Cephede!..”, “Ordu Genclik el ele Milli Cephede!..” Bir tek amacimiz vardi: ASKERI KISKIRTMAK! “Darbe sureci” bu provakasyon ve kiskirtmalarla hizlanacakti!... Ve Devrime giden yola cikacaktik! SIDDET SARTTI, DEVRIME GIDEN YOLU ACMAK ICIN; YANI HEDEFE VARMANIN YOLU, G E R E K T I G I N D E I N S A N H A Y A T I N I H I C E S A Y M A K T A N GECIYORDU; gaye icin her yol mubah…”

Yukaridaki satirlar, IT’in liderlerinden Cemal Pasa’nin torunu Hasan Cemal’e ait; “Kmse kizmasin, kendimi yazdim” isimli kitabindan nakil yaptiimiz HC, Devrim dergisinin “yazi isleri muduru”dur, kendi deyisiyle de “Avcioglunun fedaisi”, yani o kadar yakindan bir itiraf…

Yukaridaki satirlara dikkat ediniz, tekzip yemedi o satirlar, sadece uslupdan dolayi karsi cikildi, ewwet o satirlarda polisin uzerine bomba atma plani var! “Iiilan abi” diyor ki –her hafta basi imza verme ve aazini acmama karsilii serbest birakilmanin akabinde-, “kendi gazetemi bombalayan adamla beni ayni dosyaya koyuyorlar” Sen “sivil-asker cuntasi” kur, her yol mubah de, bunu da pratikde goster, (yukaridaki Orduevi bombalama hadisesinde can kaybi olmamasinin sebebi, “Gencleri” Ertugrul Kurkcu’nun ters istikamete yoneltip yurutmesidir), kendi tabaninin uzerine bile bomba atmyi planla, soora da “insane kendi gastesini bombalar mi” diy sor!!! Ayiptir yaw!

Bi de Mustafa Kuseyri vukuati vardir. Bu da saalam papucdan diildir haa, “her yol mubahci”lardandir, bi gun tabancayla vurularak oluyor. Bi kiyamet kopuyor! “”Fasistler Kusayriyi oldurdu… Fasistlre olum… Hukumet istifa… Ordu genclik elele!” felan filan… Ama sooradan anlasiliyor ki, Kuseyri “Rus ruleti” oynarken oluyor! Bunu da Avcioglu, Perincek, “Iilan abii”, H. Cemal felan, yani bu isin “ele baslari” biliyorlar; hatta Kuseyrinin “rulet” oynadii arkadasinin panic icinde biraktii kanli izleri de Cengiz Candar siliyor… Ama bu nasil aksettiriliyor? “Fasistlere olum!!!”

Yani?! Halki kiskirtmak, askeri kiskirtmak, polisi kiskirtmak, siyasi belirsizlik cikarmak, ekonomiyi vurmak icin, kendi adamini bile vurursun, nerde kaldi kendi gasteni bombalamak! Buyrun. Selanikteki “Ataturk evi”nin (onun dogduu ev felan da diil, Zubeyde hanimin ikinci esinin evi ve orada da bi sene bile kalmamistir) bombalanmasi… Buradaki 6-7 Eylul hadiseleri… Bunlar hep “Ozel Harp Dairesi” isleri, acikca itiraf edildi zaten bu da; bu memleketin “ozel harbi” daima memleket insanina karsi olmustur, daima memleket insanina zarar vermistir, “disari”ya cikamaz, orada hareket kabiliyeti yoktur, bunun delili de “Suleymaniy Cuvallamasi”dir!

Devam edelim, “Iilan abi”ye:

“-Kabibay grubunun basi emekli kurmay albay Talat Turhan’di. Madanoglu Grubunun ozelligi ise icinde SOSYALIST SIVILLERIN bulunmasi idi. (Bu sivil sosyalistlerin basinda, emekli subaylardan) Madanoglu, arkadan Osman Koksal geliyordu. Siviller ise ILHAN SELCUK, D. Avcioglu, C.R.Eyupoglu idi. Bunlar KURUCULARDI. (Cuntanin) ISTANBUL SORUMLUSU ILHAN SELCUK, Ankaranin ve hem de koordinasyonun basi D. Avcioglu ve onun da yardimcisi ILHAMI SOYSAL idi.”

Bunu soyleyen kim? Perincek’in Aydinlik dergisinde yazilari yayinlanan, “sivil asker 9 Mart cuntasi” uyesi ve o donemde subay olarak gorev icra eden denizci binbasi eskisi Erol Bilbilik; bunlari da “Iilan abi”nin gastesinde 1996 yilinda soyluyor. Yani, “Iilan abi” CUNTACI!

Yani…

Yani benim aziz okuyucularim, su kawe ve cigara esliinde yazdiim satirlardan murad, bakmayin siz bunlarin salya-sumuk demokrasi ve “humanizm” edebiyatlarina, ellerine firsat gecse, bin beterini milletin coounluuna tatbik edeceklerdir! “Devrim Makemeleri”nde “size abii diyebilir miyim amca” mi diyeceklerini zannediyorsunuz! Fas olan mns kayitlari ve telefon dorusmelerine bi bakin, neler planladiklarini anlayin! Bugun temsil olsun diye carsaf yakan, mitinglerinde guya kapali kadinlara baslarini actirtan bu ENGEREK’ONCULAR, yarin bilin ki iktidara gelseler O CARSAFI ICINDEKI ILE BIRLIKTE YAKACAK KADAR ALCAKDIRLAR BUNLAR!

Hulasa…

Wan: Umurumda diil; rahmetli Ustadimizin dedii gibi, “uzuntuden uzak bir halde seyrediyorum” vukuatlari…

Tuu: Bu vaziyetimden oturu AKP’nin ve Fetulahin yaptiklarini takdir ediyor felan da diilim; 22 Temmuz secimleri ile alakali yazima bakarsaniz orada demistim, “AKP once bu azgin, dinsiz imansiz rezilleri yiycek, soora da Biz onlari ham yapcazz gaaarii “ diye yazar orda: Ben nasil kawe-cigara icerek keyiflenmeyeyim ey cok sevgili Kandiralilarim, adamlar benim tahmin ettiim seyi yapiyorlar iste:)))))

Tirii: Dikkat ediniz yalniz, iki tarafda “harbi Ataturkcu biziz!” ayaklarinda golgeleme yapiyorlar. Birisi toplarken, birisi salya sumuk “Iilan abiii” derken… Ortak veya SEMBOL olan “Ataturk”; yukarida dedim, “adamlar darbe yapmak icin millet bir sembol altinda birlestirmeye calisiyorlar ve bunun bir ayaaii da Sabatayizmdi” dedim, onun ikinci ayaii da “Ataturk” diil “Mustafa Kemal Pasa”… Hele bakiniz “Imrali sakini” bile “Ataturk” demiyor, “Kemal pasa” diyor… Bu ayri bir analiz mevzu, burada keselim ama kisaca diiyim de icimde kalmasin, “Kemal pasa”si da “Ataturk”u de umrumda diil ve memleketimin yiiit ewladlarinin da umurumda diil, hele 27 Mart da Mustafa Kemal Ataturk’un muhafizi, tetikcisi Topal Osman isimli “egitimli eskiya” tarafindan Lozan’a hayir dedii icin katledilen Lazistan milletvekili Ali Sukru Beyin katledilme sene-i devriyesi gelmisken, bana kimse Kemal-Memal felan demesin, gozunun yasina bakmam!

Foour: Sizofren professor ve Teskilat-i mahsusaci triplerinde BMW ile turlayan “copy-paste’larin efendisi Soner”i ne zaman ziyaret edecekler meraklardayim:)))

Fayf: Bu Engerek’on operasyonun ilk mahkemesinde, ilk elde tutuklananlardan bazilari tahliye edilecektir, ama ismi buyukler iceride kalacaklardir ve eeer, iddianame fos cikarsa bu ismi buyukler de tahliye edilirse, bu 9 MART ARTIKLARINI kimse tutamaz ve RTE kendisine bi “agac” begensin derim:)) Demedi demeyin, diyim!

Simdilik bu kadar.

24-25 Mart 2008

OYLESINELAF@