Friday, May 27, 2011

Anayurt Fantezileri!

"F Gucu Cetem@"in mümtaz, darbeleri kolaylikla ayni siddetde iade etmekte kabiliyetli iki asil üyesi, General Aradabirci@ ve Albay BekciMurtaza@'nin Cetemiz Resmi Sayfasinda ara ara yayinlanan gerekli aciklamalarla dolu yazilarini okuyanlar biliyorlar.

Iki savascim hakkinda da, benim hakkimda da ve acikca yaziyorum, isimlerini benden baska kimsenin bilmediği ve karsit grublarin icinde bulunan diger "KARA MURATLARIM@" hakkinda (oralarda) nice iftiralar, ithamlar, sallamalar yapildi, yapiliyor.

"Kara Muratlarim@" da bu iftira ve ithamlar ortaya atildiginda "corbada bizim de tuzumuz olsun" diyerek yalanin bini bin para ithamları ardı ardina dizerek pirenin kontrollü bir sekilde deve haline sokulmasi, donusturma faaliyetine baslama direktifini almislar ve bunu da hakkiyla yerine getirmislerdir.

Gozlerinden opuyorum hepsinin!

2000'li tarihlerden itibaren savasin en ucunda basit bir savasci er olarak DARBECI KAFALARA ve onune geleni darbeci siyasetleri geregi SABATAYIST olarak damgalamaya calisanlarla siper siper/forum forum gogus goguse cok kanlı lokal savaslar gerceklestirdik, savas gereclerimize yonelik sabotaj faaliyetleri, yani bilgisayarimiza yonelik "virus saldirilari"ni, "cok tatlisiniz, sahilde bir cay icelim mi" yollu teklifleri, "hizmet erleri"nin iki yuzlu ve acemi cabalarini Allaha hamd olsun siyriksiz atlattik.

Yakinlasma cabasi icine girenler oldu, yandasimiz gibi gozukenler oldu, "firlamalik" yapanlar oldu, yaklasip "ikna!!" ederek donusturme ahmakligina niyetlenenler oldu, geldi ve gecti.

Simdi bugunden, o gunleri yazmak, anlatmak zor, gereksiz de, ancak o gunleri izleyenler bilirler bunu mezheplerine, mesreplerine gore takdir haklarini kullanirlar.

Ama bir kismi Cetemiz Resmi Sayfasi'nda yayinlanan, bir kismi baska "free’seri” ahlakli tiplerin kendi bloklarinda yayinlanan "forum savaslari"na ait belgeleri incelemek, hem bugun yapilanlari, ulke olarak yasadiklarimiz cok daha iyi anlayabilmenin yolu olacaktır hem de mevzuya "is olsun!" diye girmekle, IDEOLOJIK TAVIR icinde yaklasmanin farkini -belki hayatlarinda bir kez olsun!- tadacaklardir! (Yasiyorsa, "Faruk"a selam! "Telekom/Huseyin/Marangoz vs vs vs vs'ye "n'ediyon?")

Gelelim konumuza...

Malum, siyasetde "her sey mubah"dir diyen "MAKYAVEL COCUKLARİ" sayesinde etraf CD-DVD-Miki goruntulerinden gecilmiyor; elini sallasan birine degiyor neredeyse.
Internet'de bir "izi" takip etmenin hem kolay hem de cok zor ve cogunlukla da karisik, karmakarisik ve yaniltici "adreslere" cikartici oldugunu bilenler, MHP'lilerin "kasetlerinin" izini takip edip bulmaya calisanlari tebessum icinde izliyorlardir...

TİB'in ise giristiginde, adreslerin tespit edildiginden, iki web sitesi sahibinin ifadesinin alindigindan, yurtdisi baglantisinin tespit edildiginden dem vuruyorlar.
Goruntuleri yayinlayan sitelerin yasal kagitlarda gozuken sahiplerini, TC kaynakli site ise, hemen derdest etmek, gecenin bi vakti karakola cekmek, ifadesini almak oldukca kolaydir, ama bunun daha gerisini bulmak hic te kolay olmayacaktir.
En azindan 100 kisilik bir faal eleman isteyen su "goruntu alma operasyonlari"nda buyuk ihtimal site sahipleri "goruntuler geldi ve biz de koyduk, ceken biz degiliz" diyeceklerdir, mail adresleri kontrol edildigindse de "gelen kutusu"nda goruntuler gorulecektir, trafik de burada tikanacaktir.

O goruntulerin nereden gonderildigi herdaim mechul kalacaktir; cikip da birisi delillerini ortaya koyup, cekim cihazlari ile bunu belgelemezse "perde arkasi" daima kapali kalacak ve web site sahipleri de belki bir para cezasi ile kurtulacaktir.

Neyse meselemiz bu degil.

Mesele, iki gundur "internet media"sini "sallayan" bir haber...

Habere gore, “ismi cismi duyulmamis bir sitenin ismi cismi duyulmamis bir yazari”, hem CHP'li Deniz Baykal'a hem de MHP'li yozkurtlara karsi yapilmis "goruntu operasyonlarini bilmis!"

Hatta "adresleri gostermis!"

Nasil derler, "duy da inanma!"

Meseleyi Reha Muhtar'ın bir yazisindan uyanarak ele aliyorlar bir de!

Yani Reha Muhtar yazmasa, kimse duymuycak, haberleri olmiycak "adreslerden"...

Bizim garibimize giden, internet medyasi'nin, "ismi cismi bilinmeyen bir web sitesi" demesi...

Bunlari okuyan da, bu laflari soyleyenlerin 30 yillik "network sitesi" olduklarini zannedecek! 2005-2006'ya kadar bu memlekette kac tane "internet portali" vardi ki, "haber portali" olsun, bunlari bilmeyen Reha'nin haber yaptigini haber yapan "haber portallari"ni bi "halt" zanneder! (“Portal” da ne sexsapel isim degil mi?)

Oysa ama, "ismi cismi bilinmeyen" denilen ANAYURT gazetesi belki kendisini bu sekilde isimlendirenlerden de eski ve cok daha "faydali" bir site...

Faydasi da surada: Memleketteki "haber portali" denilen yerlerin cogunlugu, bir buro, iki masa ve sandalye, iki tane de "bilgisayarci cocuk"dan ibaretdir; bu "bilgisayar cocuklari" da zabahtan aksama "ajanslardan" ve gazetelerden "copy-paste" yapip durmakdan telef olurlar! Orijinal, telif yazilar yoktur; varolduklari zannedilenler, sadece PISLIK ATMADIR onlari "analiz" olarak gormemek gerekir.

Ama Anayurt gibi gazetelerde telif boldur, inanirsiniz inanmazsiniz ama yazilar cikar, farkli seyleri farkli kafalardan okuma firsatiniz olur.

Elbette matbu degil de "sanal" bir yer oldugundan "portal", yazar yer sikintisi olmadigindan uzun uzuuuun yazar; kimilerini okurken "sallama bu kadar!" olur dedikleriniz ve sadece "hayal gucu"nu gorebilmek icin devam ettiginiz yerler olacaktir bazilari...

Kimse kusura bakmasin Anayurt da benim icin boyle bir yer...

Anayurt gibi yerler ve yazarlar, "beslenen" yerlerdir.

Niye?

"Ucundan azcik" bisey koklatilir, olay biraz da "esrarengiz" bir havada verilir, "fisildanir", fisildanan da "ilavelerle" bunu hemen "portal"da yayinlar.

Bu bir "saatli bomba"dir aslinda...

Bomba kurulmus ve vaktini bekliyordur.

Reha sayesinde bahsedilen hikaye de boyle birseyden fazla degil!

Yok "bilmismis!"

Neyi bilmismis?

Bir kere internetde "dolasan" haberlere, dedikodulara bakarsaniz HERKESIN BELALTI GORUNTUSU mevcut!

Niye?

Cunki internetin "malzemesi" bu!

Fisilti gazetesinin "moderen ve cazgir hali" cunku internet!

Bakin mesela, bahsedilen "cok bilmis yazar" Muhsin Akil ne yazmis neredeyse bir sene once, kendisinden ilk olarak bahseden Reha'nin yazisi üzerine:

"- Komplo teorilerden ve dedikodulardan da ilham almam. Olayları enine, boyuna ve derinliğine araştırıp-yazan bir gazeteciyim. Fakat kafama takılıp kalan asıl konu “Adı geçen yazar, Sadettin Tantan’a yakın görünen bir yazar…” demeniz! Konuyla ne alâkası var?! Siz tesadüfen Anayurt’un internet sitesine girdiniz ve Tantan’la ilgili o günkü yazımı gördünüz ve Tantan’a yakın bir yazar diyorsunuz! Keşke beni daha iyi tanısanız! Beni iyice bir araştırsaydınız.

Diğer siyasi liderlere yakın olduğum kadar bir gazeteci-yazar olarak Tantan’a yakınım. Bütün siyasi partilere gazeteci-yazar olarak eşit mesafedeyim. Fakat bir vatandaş olarak Yurt Partisi’ve Saadettin Tantan’a sempatim var.

Ne kadar acelecisiniz! Yahu ne çabuk önyargı ile karar verip yazıyorsunuz?! Siz beni tanımamış olabilirsiniz! Sebebi; magazin, şöhret ve etiket meraklısı biri değilim. Fakat her nedense çok geç anlaşılıyorum! Benim ‘mucidim’ siz oldunuz. Tebrikler ve teşekkürler! Eğer ki beni siz daha önceden keşfetmiş olsaydınız Türkiye sallanırdı! Sayın Reha Muhtar geçmişe dönük yazılarımı okuduğunuz zaman öyle hazineler bulacaksınız ki! Sayın Muhtar bir yazdınız pir yazdınız! Ortalık toz-duman duman oldu. Ama ben sizi çok iyi tanıyorum! Nihayet benim gibi birini de tanımış oldunuz!"


Bendeniz o "hazinelerin!!!" farkindayim, birazdan da bir "bukle" verecegim ama Reha'nin M.Akil'i "Tantanci" yapmasinin uzerinde durmak gerek.

Bir kere M.Akil, dolaşan durun biri; okusalar ve takip etseler bazi seyleri onun "duzen partileri"nden cok, aykiri veya "ulusalci" denilebilecek yerlerde bulunan (bunu da anlatan) biri oldugunu gorecekler ama "plazalarda" ve "kiclarinin uzerinde oturarak" uydurduklari ve cogunlukla birbirlerine olan hased ve garezle yazilar yazan, aslinda "kucucuk dunyalari" olan "boyyuk yazarlar" yapamazlar bunu!

Kim ugrasacak haber pesinde dolasmakla, kafayi patlatmakla, "fistik gibi asistanlara", konusmakdan aciz ama "manken vucudlu kizlara" evlerinde, otellerde, yatlarda "gazetecilik dersleri" vermek(!) varken, degil mi?

Hepsi bilsin ki, "kehanetlerimden birini siraliyorum", yakinda patir patir youtube'da "gazecilik dersleri" ustelik "grup" olarak yayinlanmaya baslandiginda anlarlar hanyayla konyayi!

Reha'nin Tantan'a takmasinin, M. Akil'i "Tantanci" yapmasinin, ondan biraz bahsetmesi nedeniyle olmadiysa eger, Tantan Icisleri Bakanıyken yapilan buyuk mafya ve is dunyasi operasyonklari ile bir alakasi vardir diye dusunek zorundayizdir herhalde!

Aileboyu MIT elemani olan A. Arslan'ın "hatirlarinda" yeralan Reha'nin ve diger "böyyük gazetecilerin", basta "EN BUYUK PORNO FILM PATRONU" diye malum "cekimleri" nedeniyle ismi cikmis olan Uzanlardan veya Mafya'dan ele gecirilen "GORUNTULERİ" VE BELGELERİ elinde tuttuguna dair sayisiz dedikodu vardir.

Reha'nin da "bundan" oturu bir garazi olabilir ve "kased" denince de aklina “sartli refleks” halinde hemen Tantan geliyor olabilir.

Ama oralara kadar gelmeden once baska yerlerde, her an her zaman iclerinde olanlardan "suphelense" cok daha iyi olacaktir.

http://madiclara.blogspot.com/2009/06/tantrik-seks-yapan-popcu.html

"Herşeyi bilen adam" olarak adi cikan ve "tesekkurlerini sunan" M. Akil'in, bahsettiği "hazinelerden" birisi de su:

"- BAŞBAKAN Erdoğan’ın dinlendiğini iddia eden Taraf gazetesi yine ortalığı karıştırdı. Taraf ne yazarsa gündem değişiyor. İtiraf etmeliyim iyi bir gazetecilik yapıyorlar. Ama benim ağır eleştirilerimden de kurtulamazlar. Taraf’ın gazeteciliğine bir şey demiyorum benim asıl öfkem Taraf’ın ‘asker düşmanlığını körükleyici haber ve yorumlara yer vermesi! Taraf’a el altından verilen belge/doküman/bilgi gündem oluşturmaya devam ediyor. Belli ki kaynağı sağlam! Fakat haber ve yorumlarında maalesef ‘tarafsız’ olamıyor! Nasıl olsun ki adı üstünde Taraf! Neyin tarafı belli değil! Taraf kendisine taraf! Amacı/hedefi zaten ortada!.. Taraf’ın bu sefer ki kaynağı Yeni Şafak gazetesinin Ankara Haber Müdürü Abdülkadir Selvi’nin “İçimizdeki Gladio ile Yüzleşmek” kitabı. Kitapta Başbakan Erdoğan’ın yatak odasına kadar dinlendiği iddiası var! Aslında bu iddialar Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davası devam eden Vatanseverler Güç Birliği Hareketi davasında yer alıyor. Zaten daha önceden de birçok defa bu konu üzerinde yazılıp-çizildi. Bilindiği halde ses gelmiyor ama Taraf yazınca kıyamet kopuyor! İşte ben de bunu anlayamıyorum!"

A.Selvi'nin Hanefi Avci ile olan muhabbet derecesini bir kenara ve Avciyi da konuldugu Silivri'de birakalim, dolasmaya gerek yok, gercek su:

Bu ulkede Basbakan hem de yatak odasinda dinlenilmistir!

Bunu reddeden hickimse cikmadi!

Dinlenilen yerden "goruntu" alinmis midir bilemiyoruz, Selvi'nin bahsettigi telefon konusmalarinda "dinlemissiniz" denildigine ve tek kaynak da bu olduguna gore, demek ki sadece "ses kaydı" alinmis, buna da sukur demek lazim!

Piyasada para karsiligi da "dinleme" yapan "ceteler" var ve bunlar "bazen" yakalaniyorlar; mesele yakalanamayanlar"da...

Bunun disinda, "yatak odası dinlenen"in veya adamlarinin, yakin cevresinin dinleme yaptigina dair iddilar da mevcut:

"- Orhan Aykut 1963, Muş doğumlu. İstanbul. Fatih'te ticaretle uğraştı. AKP Milletvekilleri İhsan Arslan ve Abdullah Veli Şeyda ile aşiret ilişkilerini nedeniyle yakınlık kurdu ve birçok milletvekiliyle ticaret yaptı. Aykut. Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcısı Ercan Başaran'a verdiği ifadede AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan ve dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'le yaşadığı anlaşmazlıklardan hemen sonra "Matkap" adı verilen operasyon kapsamında 2008 yılının Ocak ayında gözaltına alındığını iddia etti.

İddianameyi İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta hazırladı. Dava İstanbul 14. Ağır Ceza'da kabul edildi. Dava kapsamında 5'i tutuklu 12 kişi yargılandı.

6 yıl hapis cezası aldı

28 Mayıs 2010da Aykut'un da aralarında bulunduğu 10 sanık, 10 ay ile 6 yıl 1 ay 10 gün arasında değişen hapis cezalarına çarptırılırken, iki sanık da beraat etti. AKP'li İhsan Arslan da davanın müştekisi. Aykut, hüküm giymeden 10 gün önce yani 18 Mayıs 2010 günü Başsavcı- Ercan Başaran'a bir ihbarda bulundu ve İhsan Arslan ve Ramazan Akyürek'in yasadışı dinlemelerin başında yer aldığını anlattı. Bundan sonra devlet içindeki bu yapılanmaya ilişkin bildiklerini anlatmaya başlayan Aykut'un başına gelmeyen kalmadı. Orhan Aykut'un iki oğlu, ifadeden birkaç gün sonra tehdit edildi.

Kamuoyunda "Matkap Operasyonu" olarak bilinen "suç örgütünün lideri" olduğu gerekçesiyle 6 yıl hapis cezasına çarptırılan Orhan Aykut'un son dönemde ortaya çıkan gizli kamera kayıtlarının nasıl ve kimler tarafından yapıldığına dair Savcı Ercan Başaran'a ifade verdiği ortaya çıktı. Aykut, Savcı Başaran'a 18 Mayıs 2010'da verdiği ifadede "Kamera kayıtlarının İhsan Arslan, Ramazan Akyürek ve ekibi tarafından gerçekleştirildiğini zannediyorum" dedi. Aykut ifadesinde tanık olduğu olayları şöyle anlattı:

Baykal'ın 17 CD'si var

"2006 ve 2007 yıllarında Ramazan Akyürek birçok üst düzey bürokrat ve siyasetçiyi kayda alıyordu. O tarihlerde Deniz Baykal'ın 17 adet CD'si olduğunu biliyorum. Ben iki tanesini izledim. Bu görüntülerde kadınlarla cinsel ilişki görüntüleri mevcuttu. Bu şekilde gizli kamera ile çekilmiş cinsel içerikli görüntüler başka birçok bürokrat için de mevcuttu. Bu işleri genellikle Ankara'da yapıyorlardı. İhsan Arslan'ın Ankara'da Tavacı Recep Usta olarak bilinen yerin karşısında 22 katlı bir binası vardır. Bu 5. katında bu tür evraklar mevcuttur."

Mahkemede hesaplaşacağım

Tekirdağ Cezaevi'nde bulunan Aykut'un bu bilgileri 6 Mart 2009'da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya, 4 Ekim 2010'da da Genelkurmay Başkanlığına ve dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu'ya da gönderdiği öğrenildi. Aykut, bununla da kalmadı 15 Ekim 2010 tarihinde bir mektup daha yazdı.

Mektubu, AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan'a gönderdi.

Aykut, mektupta ise "Ramazan Akyürek'le birlikte bana attığınız iftira sonucu hapisteyim. Seninle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde (Ergenekon davasının görüldüğü mahkeme) hesaplaşacağız" ifadelerini kullandığını kendisiyle görüşen avukat Osman Ayın Şahin'e söyledi.

Özkan ve Kaplan'ı vur

Aykut ayrıca Şahin'e Devlet Bahçeli'ye iletmesi için, MHP'li 10 yöneticinin istifa etmesine neden olan şantaj görüntülerini yayınlayan tertip merkezi ile ilgili bazı bilgiler verdi. Orhan Aykut, Savcı Başaran'a verdiği ifadede, AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan'ın:

"Her partinin bir derin devleti olur, sende bizim Yeşil'imiz ol. Tuncay Özkan, Hasip Kaplan, Haşim Haşimli ve AKP Diyarbakır eski Milletvekili Aziz Akgül'ü de vur" dediğini de anlattı."

Dogru mudur yanlis midir, bilemeyiz, "savcilar arastirmali" ama kimsenin harekete gececigi de yok.

Ihsan Arslan'in, bu secimlerde aday gosterilmemesini, Basbakan'in, "BAZİ MİLLETVEKİLİ VE BAKANLARİMİZİ ADAY YAPMAMAMİZİN GEREKCELERİ VAR" derken yukaridaki iddia gibi "gerekcelerden" mi bahsediyor onu da bilemiyoruz ama bagimsiz aday Altan Tan’in, "BASBAKAN YAKIN CEVRESINE DIKKAT ETSIN, BAKANLARIN VE MILLETVEKILLERININ KASEDI VAR" demesi, A. Tan'in Ihsan Arslan’i 1990'lardan ve oncesinden beri taniyan bilen biri olmasini, birlikte gazete-dergi ve STK tesebbusleri-faaliyetleri oldugunu ama aralarinin simdi (Mehmet Metiner'le yaptiklari siddetli agiz dalasindan anlayiniz) limoniden de beter bozuk oldugunu "not etmenizi" tavsiye ederim.

Malum goruntuler ortaya ciktikdan sonra hem CHP'nin hem de MHP'nin AKP'yi hedefe koymalari ve gariptir ki hicbir AKP'linin "goruntusunun" ortaya cikmamis olmasini da...

Ama Basbakan Erdogan'in "BENI DE TEHDIT ETTILER. BAKANLARININ GORUNTULERI VAR DEDILER. CIKARTSINLAR, HEMEN KAPIYA KOYARIM" aciklamasi ise bu arada kaynadi gitti!
Anlasilmistir herhalde, magdurlari oynama vakti AKP'ye geliyor ve bu da "goruntuler"le alakali olarak AKP'nin hedefe konulmasini gecersiz kiliyor.

"Cok bilmis" yazarimiz M. Akil'in su dediklerine bir bakmak lazim:

"- Şimdi ise yeni iddialarımı sıralayabilirim: CHP’nin başına gelen MHP’nin de başına gelecek! MHP’de kendi içinde kaynıyor! Görün-bakın önümüzdeki günlerde büyük bir deprem de MHP’de yaşanacak! Devlet Bahçeli gidecek yerine Oktay Vural gelecek!

Tabi ki MHP’de yaşanacak deprem CHP’ninkine benzemeyecek! MHP’nin ki çok daha farklı olacak! Sıra AKP’ye gelecek! Efendiler! AKP parçalanacak! AKP kaynayan kazan!

Bir gurup Milletvekili AKP’den ayrılacak!

Ayrılacak Milletvekillerinden birkaçı Yurt Partisi’ne geçecek! Diğerleri ya eski yuvalarına dönecek ya da bağımsız milletvekili olarak kalacak. AKP’deki kan değişimi sürprizlere gebe! R. Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı, Başbakan olarak da ya Ali Babacan, ya Ahmet Davutoğlu ya da (şayet SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş AKP’ye geçerse!) Numan Kurtulmuş aday olacak! Ateş olmayan yerden duman tütmez!"


Dikkat ettiniz mi, "-cak, -cek, -mek, -mak", baska bisey yok.

Allah askina yahu, bu turden yazilari SENELERDIR HERYERDE OKUYORUZ zaten, adam her gun "salllar" durur, bi tanesi nihayet tutar, sonra da "ben bildim!" diye Arsimed gibi firlar ortaliga!

Ne bildin canikom sen, ne bildin?

"Kehanet" diyorlar ya, o misal olsun, TUM "KAHINLER" YALANCIDIR; her Allah gunu sel olacak der, bi defa olur, 5555 gun olmamistir ama, onu gormez, "ben bildim!" ; Biz@ ise, "YALANCISIN!" deriz ve bunu da BIR DUNYA GORUSUNE BAGLI OLARAK deriz; senin her gun "dogru" olsa bile "kehanetlerin" aslinda YALANDIR cunki bir "mihenk" yoktur sadece SALLAMA ve fisiltilarla yapilan "doldurmalardir"...

Su yukaridaki iddialari icerisinde "kaset" var mi?

Baykal ve MHP'lilerin "gidislerine" dair kasetlerden bahsediyor mu?

Yok!

Eee, daha ne bilmis oluyor o zaman?

Aslinda bunun da herkes farkinda ama islerine oyle geldiginden "bilen yazar" diyerek meseleyi bir yana cekmeye calisyorlar!

CEKMEYE CALİSTİKLARİ YER İSE "ENGEREK'ON!"

Dikkat ediniz, M. Akil'i nasil tanitiyorlar, "ULUSALCI YAZAR!"

Yazilarini okusaniz, su bildik türden "ulusalcilardan" olmadigini anlayacaksinizdir muhakkak ama boyle nitelenmesinin nedeni, goruntuler nedeniyle FETULAH GULEN'E OLAN BASKIYI HAFIFLETMEK icin HEDEF SAPTIRMAKDAN baska birsey degil!


Ustelik bir de soyle deniyor:

"- CHP ve MHP'deki kaset skandallarını önceden "Bilen Adam" kasetlerin adresini gösterdi.

“Bilen adam” Muhsin Akıl’ın kasetlerin adresi ile ilgili de oldukça çarpıcı öngörüleri var.

11 Ağustos 2010 tarihli yazısında Akıl, Türkiye’de siyaseti, hükümeti, askeri, toplumu, istihbarat birimlerini yönlendiren bir üçüncü gözden bahsediyor."


EH ARTİK KİMSE O "UCUNCU GOZ" BİLMEYİZ AMA FETULAH GULEN DEGİL, BU KESİN OLMUYOR MU?

(Bu "goruntuleri" kaydedenler Gulen'in elemanlari midir derseniz, acik soyleyeyim, olmadiklarina inaniyoruz, Engerek’on iddianameleri disinda cikan her turlu ses ve goruntu kayidlarinin onlarin haricinde bir "grub" disinda yapildigina inaniyoruz. Gulen de masum degil ama, iddianamelerle alakali olarak her turlu yalan yanlis bilgi ve evragi, ses kaydini acimasizca servis ettiler onlar.)

"Bilen adam" diyenler, "bilen adam"in yazilmis diger "kehanetlerinden" niye bahsetmezler diye de sormak lazim; bunun cevabi da zaten "inanmadiklarindan" servis etmezler olacaktir.

Mesela, "HEDEF 2023" hakkinda soylediklerinden...?

BBP'li Osman Tufekci'nin buradaki rolunden..?

Kilicdaroğlu'nun iktidara gelmesi halinde PKK'ye genel af cikartip, Ocalan’i disariya koyvereceginden, onun da parti baskani olacagindan, ardindan da "federasyon" bile degil "bagimsiz kurdistan" kuruluacagindan bahsetmesinden..?

Kilicdaroglu'nun da secimlerden hemen sonra "tasfiye edileceginden"..?

Niye?

"Bilen adam" diye afise edilmesinin arkasina gecmeye calistik suraya kadar yazdiklarimizla; gosterilenlere inanmayiniz demeye calistik...

Bitirirken, bir kac not:

1) Anayurt'un "fisilti"larla dolu yazari sadece M. Akil degil. Yukarida bahsettik.
Simdi yazmayan, isim ustune isim degistirmis ve Akil gibi "kehanetler" degil, GORUNTU KAYITLARINDAN bahseden bir yazari daha var(di) orada. Blogu hala durmaktadir, oradaki yazilara bir bakmak, "fisiltinin siddetini" ortaya koyacagi gibi her onune geleni "ulusalci" diye nitelemenin ne kadar ahmaklik olacagini da... Bakanlar, Basbakanlar, belediye baskanlari hakkinda soyledikleri dogru mudur, bilemeyiz ama 12 Haziran'a kadar AKP'den bir "goruntu" yayinlanmazsa hepsinin yalan oldugu kuvvetlenecektir.

2) Anayurt'dan bahsetmemizin bir deger sebebi de iki savascima ve dolayisiyla Bana@ da satasan bir asker emeklisi... "Bilen adam"dan ve Anayurt'dan bahsedildiginde, bu KanalA'yi kendine mekan secmis "ajan"dacinin bizleri "cozemeyince", "ANAYURT'TAKI O YAZAR" diye lekelemeye calismasi malumdur.

Buyur bakalim simdi...

Meslegi askerlik, yani emretmek, disiplin ve hukmetmek olan birisinin, uniformayi siyirip atınca BEYNINI DE SIYIRMASI misali birden "sivil toplumcu, demokrat" kesilmesi ne kadar "munasipse", bizlere attigi camur da o kadar dogru!

Okusun simdi, biz o Anayurt'takiler gibi SALLAMACI ve AHMAK MIYIZ?!

Ama şu var ki, "Engerek'onun basin ayagi" denilerek Anayurt'a karsi bir kampanya baslatilabilir simdi bu mumkun. Ta o zaman, "kimsenin ismini cismini bilmedigi Anayurt"u "takip ve tarassut" altina almis olmasindan "ajan"dacinin, buna kuvvetle muhtemel diye bakmak gerekiyor!

Ve...

Soz "kasetlerden" acilmisken, tv'lerdeki "kankalarinin", mesela su Adiyamanlinin, er prof'un mesela "ses ve goruntuleri" cikiverirse ne yaparsin...?

Yutar misin?

"Afiyet olsun", simdiden o halde:)


OYLESINELAF@

No comments: